• Sonuç bulunamadı

Tanrılardan Talep Edilen Alametler

C. Kaynaklar ve Araştırmalar

1. Kaynaklar

2.3. Kehanet

2.3.1. Alametler

2.3.1.1. Tanrılardan Talep Edilen Alametler

Kehanette bulunmak için kâhinin belirli işaretlere ihtiyacı vardı ve tanrılardan bu işaretleri alabilmek için ritüel eşliğinde bazı uygulamaları yapardı. Mezopotamya’da tanrıların bir alamet göstermeleri beklenerek gerçekleştirilen en yaygın kehanette bulunma yöntemi, hayvanların iç organlarının incelenerek yorum yapıldığı ‘extispisi’dir. Bu uygulamada bir hayvan, sadece bu amaç için öldürülür ve iç organı incelenirdi. Bu şekilde tanrıların işaretleri, o organda ortaya çıkarılıp yorumlanırdı. Bu uygulama, özellikle Sumer Dönemi’nde oldukça önemliydi.

Eski Babil Dönemi ile birlikte extispisi, çok gelişmiş ve karışık bir terminolojiye sahiptir374. Oppenheim’a göre, Mezopotamya’nın tarihi süreci göz önünde bulundurulduğunda bu kavram karmaşa yaratmaktadır. Extispisi, tüm iç organların incelenmesi anlamına gelmektedir. Ancak bazı kaynaklarda yalnızca ‘karaciğer’ inceleme tekniği olarak ele alınmıştır. Oysaki sadece karaciğeri (genellikle safra kesesi ile)

372 Farber 1995, 1899.

373Mezopotamya’da rüyalar, kehanetle birebir bağlantılıdır ve bu başlık altında incelenmesi uygun

görülmüştür.

141

değerlendirerek yorum yapma tekniği ‘hepatoskopi’ teriminin karşılığıdır. Extispisi, iç organların tamamını içererek onların gözlemlenmesi anlamına gelir ve bu açıdan hepatoskopi, bu kavramın içerisinde yer alır375.

İlk ortaya çıkan tekniğin de Hepatoskopi olduğu düşünülmektedir. Hepatoskopinin extispisiye göre daha eski olduğunun en net kanıtı, Sumerler’in ‘EN’ rahiplerini seçerlerken kurban ettikleri hayvanın sadece karaciğerini incelediklerinin görülmesidir. Openheim, EN rahibinin o kent için uygun olup olmadığına karar verirken Sumerler’in, sadece ‘evet ya da hayır’ cevabını aldıklarını belirtmiştir.

Mezopotamya’da kehanette bulunmak için en çok kullanılan iç organ karaciğerdi ve hatta bu yöntem kullanılarak yapılan kehanetlere “karaciğer kehanetleri” de denilmiştir. Bundan dolayı kâhin olmak isteyen öğrenciler için bu dönemden kalma sayısız kilden yapılmış karaciğer modeli gün ışığına çıkarılmıştır.376 Bu modeller, Babil’de, çoğunlukla Mari’de ve Küçük Asya’da Boğazköy’de bulunmuştur. Bu bağlamda hepatoskopi uygulamasının siyasi bir nitelik taşıdığı da göze çarpmıştır.

İç organ olarak en çok karaciğerin seçilmesinin belirli sebepleri vardı. Bu sebepler, karaciğerde beliren işaretlerin okunmasının diğer organlara kıyasla çok daha kolay olması, Semitik inançta karaciğerin, duyguların merkezi olarak görülmesi ve folklorik kültürde çok önemli bir yere sahip olmasıydı377. Mezopotamya’da karaciğerin kehanetteki yerine ve önemine, Eski Ahit Hezeikel’de de rastlanmaktadır: “Çünkü Babil Kralı iki yolun ayrıldığı, yolların çatallaştığı, yerde fala bakmak için duracak. Okları silkeleyecek, aile putlarına danışacak, kurban edilen bir hayvanın ciğerine bakacak.”378

Karaciğer inceleme tekniğinde en çok kullanılan hayvan koyundu. Uygulama için belirli kriterlere göre bir koyun seçildikten sonra ritüel uygulamasıyla arındırılırdı. Bu kehanet ritüel uygulamasında öncelikle lekesiz bir koyun bulunurdu. Bu koyun, günün belirli saatlerine göre farklılıklar gösteren törenlerle kurban edilerek karaciğeri usulünce çıkartılırdı. Daha sonra kendisine adanan tanrı heykeline sunular sunulurak rahip tarafından şu sözler söylenirdi: “Senin … kulun, sabahın bu ilk vakitlerinde sana bu kurbanı taktim ediyor, o senin tanrısal huzurnda bulunuyor, azası tam, vücudu sağlam bu

375 Oppenheim 1977, 213.

376 Eski Babil Dönemi’ne ait kilden yapılmış oldukça detaylı bir karaciğer modeli, şu an British Museum’da

sergilenmektedir.

377 Oppenheim 1977, 213. 378 Eski Ahit, Heizekel 21:21.

142

semiz koyun yüzünden sana hoş görünsün…” daha sonra rahip karaciğeri alarak yorumlamaya başlardı”379.

Kehanette bulunmak için uygulanan extispisi ve hepatoskopi uygulamaları, alamet yerine geçen bir hayvanın ölümüne sebep olduğu ve maliyetli olduğu için Mezopotamyalılar, tanrılardan işaretleri alabildikleri başka sistemler de geliştirmişlerdi. Bunlardan en yaygın kullanılanları lekonemensi ve libanomensidir.

Lekonomensi, yağın su üzerindeki hareketinin incelenmesi; libanomensi ise tütsüden yükselen dumanın hareketlerini gözlemleyerek yorum yapmak anlamına gelmektedir. Lekonomensi uygulaması, genel hatlarıyla ‘bārȗ’nun kucağında tuttuğu su dolu bir kaba yağ damlatması ile gerçekleştirilirdi. Bireyin ya da ülkenin geleceği, su yüzeyinde yağın hareketinin gözlemlenmesiyle ya da yağın kabın kenarında oluşturduğu şekillerin yorumlanmasıyla tayin edilirdi380. Bu uygulamaya dair çok fazla tablet örneği bulunmamaktadır. Oppenheim, bu teknikle ilgili Eski Babil Dönemi’ne ait yalnızca beş adet tablet ele geçirilmiş olduğunu ve tütsüden çıkan dumanı yorumlamaya dair çok daha az kayıt olduğunu da ifade etmiştir.381

‘İnkübasyon’ tekniği de tanrılarla iletişime geçebilmek ve onlardan işaret alabilmek

için uygulanan bir diğer ritüeldir. Bu terim, bu çalışmada ‘bir tapınakta ya da kutsal bir mekânda kehanette bulunabilmek için uyumak’382 anlamında kullanılmıştır383. İnkübasyon tekniği, tüm dünyada ve tüm dönemlerde, hem ilkel hem de medeni toplumların din sisteminde yer alan bir uygulamadır384. Butler’in belirttiğine göre, klasik dönem Yunan ve Roma uygarlıkları, inkübasyon tekniğini kutsal alanlarda tedavi amaçlı uygulamışlar ve sonrasında Hristiyan toplumu da klasik yönteme sadık kalarak kiliselerde uygulamaya devam etmiştir385. Bu tekniğin özünde kişisel talep kavramı yer almıştır. Mezopotamya’da inkübasyon tekniğini uygulamak yalnızca tapınakla sınırlandırılmamıştır.

379 Altuncu 2014, 154.

380 Oppenheim 1977, 212., Duymuş 2013, 34., Altuncu 2014, 164. 381 Oppenheim 1977, 212.

382 The Shorter Oxford English Dictionary On Historical Principles. 1987.

383 İnkübasyon kelimesinin TDK’da karşılığı, tıbbi sözlükler içerisinde yer almakta ve kısaca bir ‘hastalığın

kuluçka dönemi’ olarak nitelendirilmiştir. Ancak, çalışmada bahsedilen dönem ve bu dönemde gerçekleştirilen bu uygulama tekniği göz önünde bulundurulduğunda, inkübasyondan başka hiçbir terim, tam olarak tekniğin karşılığını vermemektedir. Türkçe’de yakın anlamlı olarak ‘istihare’ kelimesi yer alsa da, çok tanrılı ve tek tanrılı inanç sistemlerindeki farklılıklardan dolayı ve anlam karmaşasına yer vermemek adına ‘istihare’ terimi bu çalışmada tercih edilmemiştir.

384 Butler 2017, 276. 385 Butler 2017, 276.

143

Türkiye’deki Urfa şehrinin yakınlarında yer alan Sultantepe’de, ilk kez Lambert tarafından keşfedilen, Mezopotamya’ya ait ritüel metinlerine rastlanmıştır. Bunların içinden 73 numaralı tablette, inkübasyon tekniğine dair uygulamalar yer almaktadır. Bu metin hem inkübasyon uygulamaları açısından hem de diğer alametleri elde etme teknikleri açısından oldukça önemlidir. Sultan Tepe metninde, inkübasyon tekniğinin uygulandığı bölümlerden bazıları şu şekildedir:

Tekrar edilecek cümle: bu, alamet ve rüya görmek için. Ritüel: Gecenin yıldızları önünde, ardıçtan bir tütsü yak. Bir parça ılgının üzerinde üç kere şu cümleyi tekrar et: “bu, alamet ve rüya görmek için”. Yatağının başına……. yerleştir. Kokulu undan kişisel tanrının resmini çiz. Uzan ve işareti göreceksin.386

Tekrar edilecek cümle: bu, alamet ve rüya görmek için. Ritüel: Bakir bir erkek çocuğuna tahılı (mısır) öğüttür. Çatıyı süpür. Kutsal su ile bir daire çiz. Ardıçtan bir tütsü yak ve kokulu unu koy. Cümleyi üç kere tekrar et. Bu ritüeli uyguladıktan sonra kimseyle konuşma. Uzan ve işareti göreceksin.387

Mezopotamya kehanet olgusu açısından çok önemli bir yere sahip olan Sultantepe tabletinde (73) inkübasyon uygulamasının yanı sıra daha pek çok alamet elde etme tekniğine de yer verilmiştir. Reiner’a göre, kapsamı bakımından Mezopotamya kehanet olgusu ile bağlantılı yegâne kaynak olmuştur. Tabletin son bölümünde bir hayvanın anormal hareketlerini gözlemlemek için de bazı uygulamalar yer almıştır. Uygulamanın ilk satırları, adalet tanrıları Šamaš’ı ve Adad’ı övmeye adanmıştır. Daha sonra alameti talep eden kişi, kehanet tekniğini açıklamış ve sonrasında da ritüel uygulamasına geçilmiştir:

“Bu gece yarısı, saf, kutsal nehir suyunu bir öküzün başına dökeceğim; bana doğru yargınızı ve ilahi kararınızı bildirin ki ben (rahip) resmi beyanda bulunabileyim. Öküzün işaret göndermesine izin verin388.”

“Bakir bir erkek nehirden su alır. Sen gecenin tanrısına tütsü, un, su ve kaliteli bira libasyonu yap. “bu suyu kaldır üç kez ezbere söylenecek cümleni söyle ve suyu sırt üstü yatmış öküzün alnına üç kez dök ve bir işaret göreceksin.”389

Bundan sonra gelen on yedi satır, öküzün hareketlerini anlatarak ‘bir şeyi’ başardığını ya da başarmadığını anlatarak devam etmiştir:

“Eğer öküz böğürür ve ayağa kalkarsa- amaca ulaşılacak. Eğer öküz böğürür ama ayağa kalkamazsa- amaca ulaşılmayacak. Eğer öküz kalkarsa ve yanağını sağa

386 Sulatantepe tablet no 73. 48-51. Reiner 1960, 25. 387 Sulatantepe tablet no 73. 65-68. Reiner 1960, 27. 388 Sultantepe tablet 73: 110-117. Reiner 1960, 28. 389 Sultantepe tablet 73: 118-121. Reiner 1960, 28.

144

doğru eğerse- amaca ulaşılacak. Eğer Öküz kalkarsa ve yanağını sola doğru eğerse- amaca ulaşılmayacak.”390

Burada bahsedilen ulaşılması gereken amaç, belirli bir konuda başarılı olunup olunmayacağına dairdir. Rahip bu cevabı, tanrılardan ister ve bunu, öküzün hareketlerine yansıtmasını bekler. İşaretler öküzün hareketlerinde, tanrılar tarafından ortaya çıkartılırdı. Bu uygulama, yukarıda bahsedilen, tanrılardan istenilen ‘evet ya da hayır’ cevabının değişik bir versiyonudur.