• Sonuç bulunamadı

C. Kaynaklar ve Araştırmalar

1. Kaynaklar

1.3. Eski Mezopotamya’da Din

1.3.6. Din Görevlileri

Eski Mezopotamya yazılı kaynaklarında rahipler, pek çok farklı görevlerde betimlenmişlerdir. Bir din görevlisi bir metinde tapınağın günlük ritüellerini uygulayan kişi olarak görülürken başka bir metinde ise ilaç kullanımına ait kitaplara odaklanan ve reçete oluşturan bir uzman olarak karşımıza çıkabilmiştir. Rahipler, bazı metinlerde toplumun genelini ilgilendiren takvimsel ritüellerde yer alırken bazılarında sadece bir bebeğin çok ağlamasını yatıştırmak gibi oldukça basit sayılabilecek ritüellerin yönlendiricisi olmuşlardır162. Tüm bu görev tanımları, elbette sadece tek bir din görevlisi tarafından gerçekleştirilmemiştir. Tapınakta farklı her durum için farklı bir din görevlisi yer almıştır. Ancak en genel anlamıyla bir rahibin toplumdaki yeri, tanrı ile insan arasında aracı kişi olması olmuştur.

Eski Mezopotamya’da çeşitli sınıflara ait din görevlilerinin yer aldığı resmi kayıtlara erken dönem yazılı belgelerinde rastlanmaktadır. Bazıları yönetici

160 Schimmel 1999, 55. Tapınak inşası ritüelini kapsayan her aşama, detaylı bir şekilde ‘tapınak inşa

ritüelleri’ başlığı altında işlenecektir.

161 Oppenheim 1977, 96. 162 Farber 1995, 1895.

71

konumundayken diğerleri ise kültün belirli alanlarında görev yapmaktaydılar. Sonraki dönemlerde yüksek rütbeli rahipten, avluyu süpüren din görevlisine kadar hiyerarşik düzenin yer aldığı metinler göze çarpmaktadır. Gerçek bir rahip, belli bir tanrı ile özel bir ilişkisi olan bir mevkide yer alırdı. O, tanrıdan sorumluydu ve bir açıdan o tanrıyı temsil ederdi. Diğer bir taraftan da, tanrılarla iletişim söz konusu olduğunda insanlığı temsil etmekten sorumlulardı. Muhteşem güçleri ve kutsallıkları ile tanrılar, sıradan bir ölümlü için yaklaşılması imkânsız varlıklardı. Sadece din görevlileri, özel konumlarından dolayı bunu yapma hakkına ve mertebesine sahiplerdi. Din görevlilerinin sınıflandırılması, dönemden döneme ve bölgeden bölgeye bazı değişiklikler göstermiş olsa da, genel hatlarıyla bir çıkarım yapmak mümkündür.

Sumerce bir kelime olan ‘EN’, rahiplik görevinin en yüksek mertebesini temsil eden ve aynı zamanda ‘bey’ anlamına gelen bir sözcüktür. Çoğu durumda eril bir tanrı, dişil bir ‘EN’ rahibesine sahip olabilirdi. Bir tanrı ve bu tanrının rahibi ya da rahibesi arasındaki ilişki, bir nevi evlilik olarak betimlenirdi. ‘EN’in ikamet ettiği yer, tapınak bileşkesi içinde bulunup bu yapıya Sumerce ‘GİPAR’, Akadça ‘giparu’ denilmekteydi ve kutsal olarak kabul edildiği için ‘giparu’nun tahrip edilmesi ve kirletmesinden doğan rahatsızlık, pek çok Sumer ağıtında yer alırdı. 163

Mezopotamya’nın belirli büyük tapınaklarında rahip olarak adlandırılan üst düzey ruhban sınıfı bulunmaktaydı ve bu grup ile genellikle tapınak dışında, sadece ritüelleri yöneten profesyoneller arasında sınıf ayrımı vardı. Halo, bu konuyla bağlantılı olarak standart bir Akad sözlüğünün 30 farklı profesyonel rahip ve rahibe tanımını içerdiğini belirtmiştir. Ancak yerel metinlerde sadece ‘Šangu’ ‘enu’ (eril) ve ‘Šangitu’ ‘entu’ (dişil) din görevlilerinin adlarının geçtiğini ve çoğu diğer metinlerin başrahibe ait açıklamaları, tapınaklarda uygulanması ya da uygulanmaması gereken uğraşıları ve yetileri kapsadığını vurgulamıştır164.

Mezopotamya inanç sisteminde ‘entum’ olarak adlandırılan kadınların da rol oynadığını gösteren dini ve hukuki metinlerin olduğu bilinmektedir. Özellikle kadın din görevlilerinin kutsal evlilik törenlerinin erken dönemlerde uygulanan versiyonunda, kralla ilişkiye girdikleri metinlerden ve ikonografilerden anlaşılmaktadır. Tanrıçayı temsil eden bu kadın rahibeler, tapınakta bulunan diğer kadın din görevlilerine göre daha ayrı bir

163 Green-Black 2017, 121.

72

konumda yer aldıkları düşülmektedir165.

Mezopotamya’da din görevlileri arasında önemli bir yere sahip olan kişilerden biri olan Šangu (Sumerce ‘SANGA’) metinlerde EN ile aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte EN rahibi erken dönemlerden sonra yavaş yavaş yok olmaya başlamış fakat Šangu, metinlerde uzun süre yer almaya devam etmiştir. Yeni Babil Dönemi’ne ait metinlerde bu rahip öncelikli olarak idari görevlerde yer almıştır. Bunun yanı sıra kült görevlerinde de özellikle ‘EN’in bulunmadığı tapınaklarda da görev aldığı görülmüştür. Yeni Asur Dönemi’nde Šangu’nun en önemli kült görevlisi olduğu tespit edilmiş ve belirli bir tanrı ve tapınak ile ilişkilendirilerek bazı metinlerde de tanrının adıyla özdeşleştirilmiştir.

‘Ašipu/Mašmašu’, ‘kalu/gala’ ve ‘bārȗ’ olarak adlandırılan din görevlileri, ritüellerden sorumlu tapınak rahiplerinin en geniş grubunu oluşturur. En net bilgiye sahip olduğumuz M.Ö. I. binyıla ait dini metinlerde ve kraliyet yazışmalarında ‘ašipu’, ‘bārȗ ve ‘kalu’nun, ülkenin resmi kült işlerinde iş birliği içerisinde oldukları çok net ifade edilmektedir. Aynı zamanda bu kişiler, kralın en önemli danışmanları arasında yer alırlar ve tapınağın işleyişinde, tanrı heykellerinin yaratılmasında, yerleştirilmesinde, tapınakların onarımında ve yapımında esas kişiler olarak öne çıkarlardı.166.

Ašipu, metinlerde öncelikli olarak hastalıklara tanı koyan ve tedavi ritüellerinden sorumlu rahip olarak karşımıza çıkmaktadır. Mezopotamya din algısında bir nevi iyileştirme olarak görülen ifritlerden, büyülerden ve kötü ruhların sebep olduğu düşünülen her türlü olumsuzluklardan korunma amaçlı yapılan eylemlerin de başında ašipu rahibi yer alırdı. Dini törenlerden önce tapınağın ritüel işlerinden sorumlu kişi olarak kutsal görevlere de dahil olurdu. Asur kentinde bulunan bir Asur metninde ‘ašipu’nun sorumlu olduğu bir görev listesi yer almaktadır. Bunlardan bazıları hastalık tanı kehanetlerini, fizyolojik kehanetleri, bebekleri susturma yöntemlerini kapsayan metinleri ve demonları uzaklaştırmak için uygulanan büyüleri içermektedir167.

Kalu/gala, tapınaklarda ezbere şarkı söyleyen ve dua okuyan din görevlisi olarak bilinmektedir. Aynı zamanda boğa derisinden yapılan tapınak davulunun onarılması ve yenilenmesi için gerekli ritüelleri uygulardı. Bunlar, boğayı hazırlamak, arınma ritüelini

165 Kılıç-Duymuş 2009, 162. Mezopotamya’da rahibelerin isimleri, görevleri ve din kadınlarına dair ayrıntılı

bilgi için bkz: Kılıç-Duymuş “Eski Mezopotamya’da Din Kadınları” 2009.

166 Oppenheim 1977, 81. 167 Biggs 2005, 13.

73

gerçekleştirmek ve gerekli ekipmanı toparlamak gibi eylemleri kapsamaktaydı. Tapınakta zarar gören tanrı heykelinin kaldırılması ve bu tanrının ardından ağıtlar yakılması da ‘kalu’ya ait görevler arasındaydı168.

Bārȗ, genellikle kehanetle anılan bir din görevlisidir. Hayvanların karaciğerlerini inceleyip, bunlardan anlam çıkartarak kehanetlerde bulunduğu bilinmektedir. Babil Dönemi’nde daha yaygın olan kehanette bulunma yöntemi169, biraz farklılaşmıştır. Suya yağ damlatarak ortaya çıkan şekilleri değerlendirme ile tütsüden çıkan duman hareketlerini yorumlama şekline dönüşmüştür. Mezopotamya din sistemi içerisinde oldukça önemli bir kişilik olan bārȗ ve dini bir uygulama olan kehanet ritüelleri, tanrılar tarafından gönderilen işaretleri değerlendirerek hayatlarını düzenlemeye çalışmaları açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir170.

Metinlerde adlarına sıklıkla rastlanan bu önemli rahiplerin yanı sıra elbette daha farklı ve önemli görevleri olan din görevlileri de mevcuttu. Örneğin; İšib, arınma ayinlerinde uzmanlaşan bir isimdir. Aynı zamanda, kutsal saçılardan ve kutsal nesnelerden de sorumlu kişidir. Ur’un yıkılışına dair olan bir ağıtta, bu rahibin ismi geçmektedir: “EN’i oturmuyor GİPAR’da, nasıl var olabilirsin sen! Arındırma törenlerini seven arındırmıyor seni, NANNA baba, senin İšib rahibin, kutsal kapları yerleştiremedi senin için…”171

Mezopotamya’da düzenlenen her türlü dini etkinliği, tapınakların idaresinden sorumlu olan rahipler yapmışlardır. Rahipler, insanlar için tanrının temsilcisi olarak düşünülürken tanrılar için de insanlığın temsilcisidirler. Maqlu serisinden bir alıntıda rahip, kendisini pek çok tanrının simgesel gücü ile eşleştirir: “ENLİL benim kafam: yüzüm fırtına; Uraš, mükemmel tanrı, benim yüzümün koruyucu ruhu; Boynum NİNLİL’in yüzüğü, Kollarım Sin’in dirseğidir172.

Rahip, metnin devamında kendisini tanrıların eşyaları ve organları ile bağdaştırmaya devam etmektedir. Böyle bir metaforun en temel amacı, rahibin tanrılar ile kendisini özdeşleştirip onların temsili olarak yok etmeye çalıştığı kötülüğe karşı güç toplamaktır.

168 Boden 1998, 60-61.

169 Mezopotamya’da bilicilik ve kehanet, o dönem insanın algısı için oldukça bilimsel bir eylemdir. Bilim,

siyaset, tıp gibi tüm yaşam unsurları, dini hayatın her alanında yer aldığı için, Mezopotamya’da kehanet de yaşamın en temel ögesidir ve rahipler tarafından uygulanır. ‘Kehanet’ kavramı ve uygulanış biçimleri detaylı olarak diğer bölümde incelenecektir.

170 Reiner 1995, 62. 171 Kramer 2002, 190.

74

Mezopotamya’da önemli ritüeller, birkaç din görevlisinin iş birliğini gerektirmiştir. Alanı arındırmak, tütsüyü yakmak, sunu ve kurbanları hazır hale getirmek gibi başlangıç ritüellerini uygulayan bir din görevlisine, ritüelin geri kalan süreçlerinde başka din görevlilerinin de eşlik ettiği, yazılı metinlerden anlaşılmaktadır. Belirli ritüellere başrahip olarak kral da dâhil olurdu. Rahip ya da kral, tanrıların hizmetçisi gibi hareket ederlerdi, çünkü insanlığa bu şekilde faydalı olabilirlerdi.