• Sonuç bulunamadı

C. Kaynaklar ve Araştırmalar

1. Kaynaklar

2.5. Mis-Pi ve Pit-Pi Ritüelleri

Mezopotamya dininin karakteristik bir özelliği olan antropomorfik yaklaşım bağlamında, Mezopotamya’da tanrıların bizzat varlıklarını yansıtan insan biçimli

421 Boden 1998, 87.

422 Jastow 1898, 665.

423 Bu konu, üçüncü bölümde detaylı olarak incelenecektir. 424 Paul 1992, 164.

152

heykellerde can bulduklarına inanıldığından yukarıda bahsedilmiştir. Heykellerin canlandırılması için onlara çeşitli ritüel uygulamaları yapan Mezopotamyalılar, heykelleri canlandırdıktan sonra tanrıların mevcudiyetlerini bu statülerde görmüşlerdir. M.Ö. III. binyılın sonundan itibaren kendi tapınaklarında tanrıların yaşayan antropomorfik kültleri yapılmış ve tanrı heykelleri, bedensel tecellileri olarak görülüp onlara tapınılmıştır425.

Tanrı heykellerinin canlandırılması ile ilgili ritüeller ‘Mis-Pi’ ‘ağız yıkama’ ve ‘Pit- Pi’ ‘ağız açma’ olarak adlandırılmışlardır426. Walker ve Dick’in belirttiğine göre, ağız yıkama ritüeli, kutsalla iletişime geçecek herhangi bir nesnenin ya da kişinin kirlerden arındırılarak duruma hazır hale getirilmesi olmuştur. Bu nedenle yalnızca tanrı heykeline değil krala, rahiplere, insanlara, hayvanlara ve kutsal nesnelere uygulanan bir eylem olmuştur. Oysaki Pit-pi ritüeli, yalnızca cansız kutsal objeleri, (çoğunlukla tanrı heykellerine) canlı hale getirmenin bir yöntemiydi.427

Mezopotamya’da tanrı heykeline uygulanan ve onu canlandırma amaçlı olan bu uygulamalar genel hatlarıyla şu şekildedir: ‘Ağız yıkama’ uygulaması, arındırıcı etkisi bulunan pek çok maddenin kutsal su ile özel bir kapta (çoğunlukla egubbȗ) birleştirilip, tanrı heykelini tamamen pisliklerden arındırmak için ağzının yıkanmasıydı. ‘Ağız açma’ ise tanrıyı canlandırma, duyarlı hale getirme, yemesini ve koklamasını sağlama amacıyla bal, sadeyağ gibi lezzetli, sedir ve servi gibi hoş kokulu maddelerin ağıza uygulanmasıydı.428

Mezopotamya’da ağız açma ve ağız yıkama ritüelleri, birbirlerini tamamlayan uygulamalardı. Tanrı heykelini canlandırmak ve tanrının o heykelde varlığını sürdürebilmesi için bu iki uygulamanın birlikte uygulanması gerekmekteydi. Her iki uygulamanın tek bir temel amacı mevcuttu; cansız tanrı heykelinin kendisinde var olduğuna inanılan, tanrılara has özel güçlerini harekete geçirmekti. Tanrı heykeli, bu

425 Hurowitz 2003, 147.

426Boden 1998, 91., Hurowitz 2003, 147., Herring 2008., Beckerleg 2009, 61., 482. Ay 2013, 4.

Mezopotamya dini için oldukça önemli bir yere sahip olan, ağız açma ve ağız yıkama ritüelleri, özellikle batı dünyasında pek çok uzman tarafından araştırılmış ve çalışma konusu olarak diğer ritüel türlerine kıyasla daha çok ele alınmıştır. Bu konu üzerine çok fazla tez ve makale yazılmıştır. Mısır medeniyetinde de yer alan ağız açma ritüeli ile Mezopotamya ritüeli arasındaki kıyaslaması ilk kez Blackman tarafından ele alınmıştır. Ancak, yeni bulunan verilerin ışığında bu kıyaslama, Paul’un belirttiğine göre geçerliliğini yitirmiştir. Mısır’da uygulanan cansız nesneleri canlandırma ritüelleri sadece tanrı heykellerini kapsamaz ve çok daha çeşitlidir. Mısır ağız açma ritüellerine dair detaylı bilgi için bkz: Beckerleg “The "Image of God" in Eden: the Creation of Mankind in Genesis 2:5—3:24 in Light of the mis pi pit pi and wpt-r Rituals of Mesopotamia and Ancient Egypt” 2009.

427 Walker-Dick 2001, 12. 428 Paul 1992, 272.

153

ritüeller uygulanmadığı zaman, henüz tanrısına kavuşamamış ve mevcut güçlerini kullanabilecek durumda değildi. Bunu gerçekleştirebilmek için rahipler, (ritüel uygulayıcısının ašipu olduğu düşünülmektedir429) ağız yıkama ritüeli ile heykeli, herhangi bir kirlenmeye karşı önlem almak için arındırırken, ağız açma ritüeli de bu heykeli canlandırarak güçlerini elde etmiş bir tanrı gibi davranmasını sağlamaktaydı430. Bu ritüeller uygulanmadan önce Akadça ‘šalmu’, heykel olarak adlandırılan yontu, iki uygulamanın sonunda simgelediği tanrının kendisi olmuş ve ona, temsil ettiği tanrının adıyla hitap edilip aynı şekilde saygı duyulmuştur431.

Mezopotamya’da bir tanrı heykelinin yaratılması, canlandırılması ve tapınağına yerleştirilesi, zanaatçı ve rahibin birlikte hareket ettikleri karmaşık görevleri içeren bir ritüeldir. Bu ritüel, en az iki gün süren, farklı ritüel mekanlarında ve zamanlarda gerçekleştirilen bir uygulamaydı. Ritüel, genel hatlarıyla heykeli oluşturmak için gereken materyalleri ve heykelin oluşturulduğu ritüel mekanın kurallara uygun olarak arındırılmasını, heykel yaratıldıktan sonra uygun ritüel eylemleriyle hayata getirilmesini ve en son olarak da heykelin giydirilmesini, süslenmesi ile tapınağa yerleştirilip, aktif hale geçmeden önce ilk yemeğinin yedirilmesi unsurlarını içermekteydi.432

Tanrı heykelini canlandırma ritüeli, heykelin yapıldığı atölyede güneşin batımından hemen önce başlardı. Heykel, daha sonra nehir kenarına götürülür ve burada uygulanan ritüel esnasında güneş batardı. Gece yarısı olunca heykel, bahçeye götürülür ve orada da ertesi gün güneş doğup tekrar batana kadar bir dizi ritüel uygulanırdı. Güneşin tekrar batma anında heykel, tapınaktaki yerine götürülürdü433. Bu açıdan bakıldığında bu uygulamanın ritüel mekanını, üç evrede incelemek mümkündür. Birinci mekân, heykelin hazırlanması ve temizlenme aşamalarının gerçekleştirildiği ‘atölye ve nehir kenarıdır’. Heykelin canlandırıldığı ve gerçek tanrılar âlemine girebilmesi için yapılan yeme, içme, duyma ve koklama yetilerinin sağlandığı ‘bahçe’ ikinci mekândır. Son olarak da ‘tapınak’, gerçek bir tanrı olarak yerini aldığı üçüncü ve son noktadır.

429 Paul 1992, 277. Paul, Mezopotamya ritüellerine dair yazdığı tez çalışmasında, Asurlara ait Mis-Pi

ritüelinde ašipu’ya referansta bulunulan durumların olduğunu, ancak buna ek olarak, bu ritüelin Babil versiyonunda bir tabletin, ašipu’nun yönlendirmeleriyle Mašmašu tarafından yazıldığını vurgulamıştır. Bunun gibi bir istisnai durum olmasına rağmen, bu ritüel için başvurulan tanrıların, (ašipu’nun patron tanrıları olan) Ea ve Ašalluhi olmaları, uygulayıcı rahibin çoğunlukla ašipu olduğunu göstermektedir.

430 Hurowitz 2003, 147., Ay 2013, 5. 431 Paul 1992, 251., Herring 2008, 483.

432 Boden 1998, 13., Shibata 2008, 190., Beckerleg 2009, 61. 433 Shibata 2008, 190.

154

Tanrı heykelinin yapılış anından tapınağa yerleştirilene kadar, oldukça farklı uygulamaları ve mekânları içeren ve pek çok kopyası ele geçirilmiş olan bu ritüelin amacı, dünyevi bir nesnenin, doğaüstü bir güce erişebilmesi ile tanrının onda tecelli ederek fiziksel dünyada yerini alabilmesini sağlamak olmuştur. Mezopotamya din mantığına ve nedensellik ilkelerine uyması açısından tanrıların toplumda fiziksel olarak yer almaları gerekmiştir. Soyut kavramlar bilinmezlik getirmiş ve bilinmezlik, Mezopotamya’da oldukça korkulan bir durum olmuştur. Bundan dolayı toplum, tanrılarını somut olarak yaratma ihtiyacı duymuştur.434 Bu ritüel sayesinde Mezopotamyalılar, soyut ve metafizik boyutta var olan tanrılarını hissedilebilir, görülebilir ve algılanabilir duruma getirebilmişlerdi. Mezopotamyalılar, zihinlerinde canlandırdıkları soyut kavramları, maddi dünyaya ilahi heykeller vasıtasıyla aktarabilmişler ve tanrının fiziksel varlığını yaratarak sonuca ulaşabilmişlerdir.

Mis-Pi ve Pit-Pi ritüellerinin kayıtlı olduğu çoğu kaynak, ritüel uygulamalarını içeren metinler ve duaların okunduğu diğer metinler olmak üzere iki tür metni kapsamıştır. Uzmanlar, Mezopotamya’nın çeşitli bölgelerinde ortaya çıkarılan bu ritüellere ait metinlerin ana kaynaklarının Asur ve Babil versiyonları olmak üzere iki versiyonun olduğunu bildirmişlerdir435. Birbirine oldukça benzeyen ama bazı uygulama farklılıklarından dolayı ayrılması gereken bu iki versiyonun detaylı çalışması, pek çok uzman tarafından araştırılmıştır436. Ritüelin Asur ve Babil versiyonlarının tablosu şu şekildedir 437:

Mis-Pi, Pit-Pi Ritüeli Asur Versiyonu Mis-Pi, Pit-Pi Ritüeli Babil Versiyonu 1. Gün

Şehirde, kırsal bölgede, bahçede ve tapınakta hazırlık:

-güneşin doğuşu yönünde, heykelin daha sonra koyulacağı yer işaretlenir

-nehir kenarında tanrılar için sazdan kulübe inşa edilir

-ritüel alanı belirlemek için un ile çevrelenir -nehir kenarına konulan 7 kap için su çekilir -rahip Kusu tapınağında ağız yıkamak için

1. Gün

434 Boden 1998, 170.

435 Walker-Dick 2001, 10-13., Shibata 2008, 190., Boden 1998, 34.

436 Detaylı bilgi için bkz: Walker-Dick 2001, Berlejung 1997, Boden 1998, Bu ritüel uygulaması çok geniş

kapsamlı olduğu için, başlı başına bir tez çalışma konusudur. Bu çalışmanın dışına çıkılmaması açısından, Mis-Pi uygulamasının Asur ve Babil uygulamaları arasındaki farkı özetle geçmek adına Mezopotamya ve Mısır ‘ağız açma ve yıkama’ ritüellerini Eski Ahit’teki yaradılış metinleriyle kıyaslayan Beckerleg’in oluşturduğu tablonun kullanılması uygun görülmüştür.

437 Bu tablo, Beckerleg’in 2009, 94,95 hazırlamış olduğu tablonun üzerine Boden’den, 34,35,36,37, alıntılar

155 kutsal su kâsesini, ılgın, çeşitli bitkiler,

kıymetli metal karışımı, yağ, tuz, şurup, sadeyağ ve kıymetli taşla doldurur.

-renkli yünle kutsal kâse sarılır ve o meşale ve tütsüyle arındırılır

Tapınak Atölyesi (bit mummi) -atölyeyi temizlenir ve arındırılır

-sunu yapılır (‘ilu’ ‘tanrı’olarak hitap edilen heykel ilk sunuyu alır)

-ağız açma ve ağız yıkama uygulanır

-heykel, meşale tütsü ve kutsal su ile arındırılır -büyülü sözler: “ gökyüzünde kendi gücünle ortaya çıkacaksın” denir

-heykele hitaben “bugünden itibaren baban Ea’nın izinden gideceksin” denir

Tapınak Atölyesi (bit mummi) -iki tane kutsal kâse kurulur -sunu yapılır

-heykelin ağzı yıkanır.

-heykelin önüne kırmızı kıyafet, sağ tarafına da beyaz kıyafet konulur.

-büyülü söz: “kendi gücünle gökyüzünde doğdun” denir

-heykele hitaben: “bugünden itibaren baban Ea’nın izinden gideceksin” denir

Tapınak Atölyesinden Nehir Kenarına Giderken

-Zanaatkâr, meşale ışığı eşliğinde heykele, atölyeden nehir kenarına kadar eşlik eder (heykeli artık ayakları aktive olmuştur)

-büyülü sözler: “mükemmellikten (ormandan) geldiğin için” denir ve heykelin yapımında saf ve olağanüstü kalitedeki çeşitli ahşabın kullanıldığı doğrulanır

-zanaatkâr tanrılar, heykeli şekillendirir

Tapınak Atölyesinden Nehir Kenarına Giderken

-Zanaatkâr, meşale ışığı eşliğinde heykele, atölyeden nehir kenarına kadar eşlik eder (heykeli artık ayakları aktive olmuştur)

-büyülü sözler: “mükemmellikten (ormandan) geldiğin için” denir ve heykelin yapımında saf ve olağanüstü kalitedeki çeşitli ahşabın kullanıldığı doğrulanır

-zanaatkâr tanrılar, heykeli şekillendirir Nehir Kenarında

-Ea, Ašalluhi ve yeni tanrı heykeli bostanda otururlar ve beslenirler

-bir koçun uyruğu açılır içine bir balta, keski, testere, gümüş ve altın kaplumbağa konulur, bağlanır ve nehre atılır.

-ağız yıkanır

-büyülü sözler: “O, gelen, ağzı yıkandı… kardeşleriyle, onun varsayılmasına izin verin” denir

Nehir Kenarında

-Ea, Ašalluhi ve yeni tanrı heykeli bostanda otururlar ve beslenirler, yeni heykelin yüzü güneşin doğumuna dönüktür

-bir koçun uyruğu açılır içine bir balta, keski, testere, gümüş ve altın kaplumbağa konulur, bağlanır ve nehre atılır.

-ağız yıkanır

-büyülü sözler: “O, gelen, ağzı yıkandı…” denir

Nehirden Bahçeye Giderken -bahçeye kadar heykele eşlik edilir

Nehirden Bahçeye Giderken -bahçeye kadar heykele eşlik edilir Bahçede

-heykel kamış kulübenin ortasında hasıra oturtulur

-yüzü güneşin doğuşuna çevrilir -zanaatkârın araç gereçleri yerleştirilir

-sunular, kurbanlar libasyon uygulamaları yapılır

-ağız yıkama ve ağız açma uygulanır -ek olarak çeşitli tanrılara sunular yapılır -ağız yıkama ve ağız açma uygulanır

Bahçede

-heykel kamış kulübenin ortasında hasıra oturtulur

-yüzü güneşin doğuşuna çevrilir -sunu yapılır

-rahip 7 kutsal kap için su çeker ve onu Kusu tapınağına koyar

-rahip, ağız yıkama kutsal kabını hazırlar -rahip, ılgından yapılmış uzun derin kabı akikle, lapis lazuliyle, gümüşle, altınla, ardıçla, halsu yağıyla ve yedi kaptaki kutsal su ile doldurur ve Dingir-mah tuğlasının üzerine yerleştirir

-ağız yıkama uygulanır

156 2. Gün

Bahçede

-Ea, Šamaš ve Ašalluhi için üç tane taht ve masa kurulur, her tanrı için kırmızı kumaş konulur

-sunu yapılır

-tekrarlanan sözler: kendi gücüyle gökyüzünde doğdu” söylenir ve üç tanrıya dua edilir -ağız yıkama ve ağız açma uygulanır -sunu yapılır

-büyülü sözler: “tanrıların yaratıldığı gün” denir

-ağız yıkama ve ağız açma uygulanır

-rahip heykel tanrının sol kulağına “kardeş tanrılarının arasında var sayıldın” diye fısıldar -rahip heykel tanrının sağ kulağına “bugünden itibaren kaderin, ilahi olarak belirlendi, kardeşlerinin arasında sen de tanrı olarak var sayıldın, ”diye fısıldar

-insan zanaatkârlar kendi katkılarını inkâr ederler, elleri eşarpla bağlanır ve sembolik olarak elleri kesilir ve çekilirler

-dört rahip heykelin ağzını yedi kez açarlar ve kutsal su ile yıkarlar

-“Ea tanrılaşmanı tamamladı, ağzını yiyebilmen için hazırladı” denir

-büyülü sözler: “saf yerde heykel doğdu, gökyüzünde heykel doğdu” söylenir

-heykel giydirilirken şu sözler söylenir: “yüce kıyafet, beyaz ketenin lamahuşşu kıyafeti ve yüce taç, görkemli, haşmetli taç”

-“taç, gündüz gibi parlar, gökyüzüne dokunur. Ea kaderini belirledi, Anu onu süsledi, Kusu onu arındırdı ve parlamasını sağladı. Bu saf taç ilahların amblemi olmak için mükemmelleştirildi”

-sunular dağıtılır

2. Gün Bahçede

-Ea, Šamaš ve Ašalluhi için üç tane taht ve masa kurulur, her tanrı için kırmızı kumaş konulur

-tekrarlanan sözler: kendi gücüyle gökyüzünde doğdu” söylenir ve üç tanrıya dua edilir -rahip ağız yıkama uygular

-büyülü sözler: “tanrıların yaratıldığı gün” denir

- rahip ağız yıkama uygular

-insan zanaatkârlar kendi katkılarını inkâr ederler, elleri eşarpla bağlanır ve sembolik olarak elleri kesilir ve çekilirler

-rahip heykelin gözünü açar

-dört rahip heykelin ağzını yedi kez açarlar ve kutsal su ile yıkarlar

-büyülü sözler: “saf yerde heykel doğdu, gökyüzünde heykel doğdu” denir

-dört rahip heykelin ağzını yedi kez açarlar ve kutsal su ile yıkarlar

-“Ea tanrılaşmanı tamamladı, ağzını yiyebilmen için hazırladı” denir

-büyülü sözler: “saf yerde heykel doğdu, gökyüzünde heykel doğdu” söylenir

-heykel giydirilirken şu sözler söylenir: “yüce kıyafet, beyaz ketenin lamahuşşu kıyafeti ve yüce taç, görkemli, haşmetli taç”

-“taç, gündüz gibi parlar, gökyüzüne dokunur. Ea kaderini belirledi, Anu onu süsledi, Kusu onu arındırdı ve parlamasını sağladı. Bu saf taç ilahların amblemi olmak için mükemmelleştirildi”

-sunular dağıtılır

Asur versiyonunun bundan sonraki bölümleri kayıptır

Bostandan Tapınak Kapısına -heykele eşlik edilir

Tapınak Kapısında -rahip sunular yapar

Tapınak kapısından Kutsalın Kutsalına (Cella)

-heykel oturtulur ve beslenir -Ea ve Ašalluhi’ye sunular yapılır -heykel arındırılır

-ek kıyafet ve nişan verilir Rıhtımda

157

Mezopotamya’da yer alan diğer uzun ritüel serileri gibi, Mis-Pi ve Pit-Pi ritüelleri de tek bir seferde oluşturulmuş bir kompozisyon değillerdir. Anlaşıldığı kadarıyla metinlerin oluşturulması uzun yıllar almıştır. Bunlar, yerel ihtiyaçlara ve geleneklere göre değişen, çeşitli kaynaklardan materyalleri elde etmek için emek harcanmış ritüel uygulamalarıydı. Yine de kendi içerisinde tutarlı bir konuyu ve amacı barındırmışlardır. İnsan yapımı bir nesnenin tanrının barınabileceği doğaüstüne uygun bir hale getirmek, ritüelin başından sonuna kadar tutarlı ve gerçek olan tek amaçtır ve Mezopotamyalılar bu amacı, kendi algıları doğrultusunda gerçekleştirebilmişlerdi.

Bu ritüellerin amacının çok net olmasına rağmen ritüellerde kavram karmaşasına neden olan bazı unsurlar mevcuttur. Canlandırma ritüellerinin amacı, heykele tanrıyı yerleştirmek değildir. Mezopotamya’da insanlar, ritüelle veya başka bir yöntemle tanrıyı heykele yerleştirme gücünü kendilerinde göremezlerdi. Bunu gerçekleştiren yine tanrıların kendileriydi. Ritüelde de oldukça açıkça belirtildiği gibi heykeli canlandıran tanrılardır; ne rahipler ne de zanaatkârlar, kendilerini bunu yapacak güçte göremezlerdi. Ancak tanrı heykellerinin insan eli tarafından yapılması ve onlara tapınılması, tek tanrılı inançlarda oldukça yadırganan bir durumdur. Eski Ahit Yeşaya’da tanrılarını kendileri yaratan toplumlara yönelik bir eleştiri mevcuttur. Bu eleştirinin özellikle Mezopotamya, Babil bağlantılı olduğu düşünülmektedir ve zanaatkârların, insan olarak tanrı oluşturamayacaklarını açıklar438:

“Bakın, bu putlarla uğraşanların hepsi utanacak. Onları yapanlar salt insan, hepsi toplanıp yargılanmaya gelsin. Dehşete düşecek, utanacaklar birlikte. Demirci aletini alır. Kömür ateşinde çalışır, Çekiçle demire biçim verir. Güçlü koluyla onu işler. Acıkır güçsüz kalır, su içmeyince tükenir. Marangoz iple ölçü alır. Tahtayı tebeşirle çizer. Raspayla tahtayı biçimlendirir, pergelle işaretler, insan biçim verir. İnsan güzelliğinde, evde duracak bir put yapar. İnsan kendisi için sedir ağaçları keser, palamut, meşe ağaçları alır. Ormanda kendine bir ağaç seçer. Bir çam diker, ama ağacı büyüten yağmurdur. Sonra ağaç odun olarak kullanılır. İnsan aldığı odunla hem ısınır hep tutuşturup ekmek pişirir, hem de bir ilah yapıp tapınır. Yaptığı putun önünde yere kapanır. Odunun bir kısmını yakar, Ateşinde et kızartıp karnını doyurur. Isınınca bir h çeker. “Isındım, ateşin sıcaklığını duyuyorum” der. Artakalan odundan kendine bir ilah, oyma put yapar; önünde yere kapanıp ona tapınır. “Beni kurtar, çünkü ilahım sensin” diye yakarır.”439

Mezopotamya din algısında kendi oluşturdukları insan biçimli tanrı kavramının çok önemli bir yeri vardı. Ancak onlar, tanrılarını kendilerinin oluşturduğunu düşünmezlerdi; yalnızca mevcut gücü ortaya çıkarmaya vesile olacak ritüeller uyguladıklarına inanırlardı.

438 Paul 1992, 250., Beckerleg 2009, 12. 439 Eski Ahit Yeşaya, 44:11-17.

158

Mezopotamyalılar ibadetlerini, ritüellerini ve tapınmalarını, gökyüzündeki tanrılarını somutlaştırdıkları, bu tanrı heykellerinin huzurunda gerçekleştirirlerdi ve onlara, tanrılara duydukları saygının ve özenin aynısını vücut bulmuş heykellere de gösterirlerdi.

Mezopotamya dünyasında nesnelerin, din sistemindeki yerinden, kutsallığından, kutsanma aşamalarından yukarıda bahsedilmiştir. Ancak Mezopotamya’da tanrı heykelleri gibi tapınakta yer alan ve üzerine özel ritüeller uygulanan belirli nesnelerin, diğer nesnelere kıyasla daha farklı bir anlamı olduğu kesindir. Tanrı heykelleri kadar tapınak ve ritüeller için çok önemli olan bir diğer nesne de ‘tapınak davuludur’ ve bu davulun yapım aşaması, oldukça önemli ritüel uygulamaları gerektirmektedir. Hem tanrı heykelinin canlandırılması ritüeline hem de tapınak davulu yapım ritüeline ait belgeler M.Ö. I. binyıla aittir. Ancak kökeninin çok daha eskiye dayandığı bilinmektedir440.