• Sonuç bulunamadı

4. TAM YARGI DAVALARI

4.3. TAM YARGI DAVASININ ÇEŞİTLERİ

Öğretide tam yargı davası, tazminat talepleri, istirdat talepleri, vergi uyuşmazlıkları ve idari sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar şeklinde sınıflandırılarak incelenmektedir241

.

4.3.1. Tazminat Davaları

Tam yargı davasının en başta gelen örneği, idarenin sorumluluğuna dayanan, tazminat davalarıdır. Bunlar, idarenin vermiş olduğu zararların giderimi için açılan davalardır242. İdari işlem veya eylemden, bir zarar doğmuş ise, bu zararların giderimi

tazminat davası ile olur. Bu davalar, idarenin nakdi bir ödemede bulunmaya mahkûm olması ile sonuçlanır Örneğin, idarenin sorumluluğundaki bir yolda meydana gelen kaza sonucu oluşan zararın giderilmesi için açılan dava, bu çeşitten bir davadır243

.

4.3.2. İstirdat (Geri Alma) Davaları

Geri alma davaları, haklı bir neden olmaksızın yönetimin mal varlığına geçmiş olan malın ya da paranın geri alınmasını sağlamak için açılan davalardır244. Örneğin,

fazla ödenen bir verginin geri alınması için açılan dava gibi245

.

241

Gözübüyük, Yönetsel Yargı, s. 265; Yenice ve Esin, s. 73

242 Gözübüyük, Yönetsel Yargı s. 265

243 Muğla 1. İdare Mahkemesi, T. 28.06.2007, E:2006/1816, K:2007/1352, (Yayımlanmamıştır) 244 Gözübüyük, Yönetsel Yargı, s. 265

245

4.3.3. Vergi Uyuşmazlıkları

İdari dava türlerini belirten İYUK 2. maddesinde vergi uyuşmazlıkları ile ilgili ayrıca bir düzenleme yapılmamakla birlikte, 2575, 2576, 2577 sayılı Kanunlar bütün olarak incelendiğinde, ayrı vergi mahkemelerinin kurulması, vergi davaları için ayrı sürelerin öngörülmesi, vergi davaları için ayrı usullerin belirlenmesi vergi uyuşmazlıklarının, tam yargı davası dışında ayrı bir kategori oluşturduğunun söylenebileceğini ifade edenler bulunmakla birlikte vergi uyuşmazlıkları için ayrı mahkemelerin oluşturulması ve ayrı usullerin benimsenmesinin, vergi uyuşmazlıklarının çözümünün bir uzmanlık istemesindendir denilerek, vergi uyuşmazlıklarının tam yargı davasının bir parçası olduğu ileri sürün görüşler de mevcuttur246

.

Candan, vergi uyuşmazlıkları için idare edilenlerin, idari işlem ya da idari eylemden kaynaklanması konusunda ayrım yaparak şu şekilde açıklamıştır. “Eğer; vergi hukuku ile ilgili idari işlem dolayısıyla idare edilenlerin hakları da ihlal edilmişse; yani mameleklerinde bir azalma da oluşmuşsa, bir zarara uğramışlarsa; örneğin salınan vergi ve kesilen vergi cezası, bu arada tahsil edilmişse, açılacak dava adı ne olursa olsun, yargıcı idari işlemin hukuka uygunluğunun tartışılması yanında, ortada bir zararın olup olmadığının ve bu zararla idari işlem arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının ve nihayet, zararın kesin ve hesaplanabilir nitelikte olup olmadığının araştırılmasına götürür.

Bütün bu araştırmalardan amaçlanan ise, idari işlem dolayısıyla uğranılan zararın, mamelekteki azalmanın giderilmesidir. Bu amaç, tam yargı davasıyla sağlanabilecek bir amaçtır. Zarara uğrayan, İYUK’un 12. maddesindeki seçeneklerden birini kullanarak, iptal veya tam yargı davası ya da her ikisini birlikte açıp, işlemin hukuka uygunluğunu tartışma konusu yapabileceği gibi, zararın giderilmesini de isteyebilir. O halde; vergi uyuşmazlıklarının konu edilebilecekleri yeni bir dava türünün yaratılması, davanın isminin değişik söylenmesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. Vergilendirme faaliyetleriyle ilgili idari eylemlere gelince; bunların, dava türü açısından

246

güçlük çıkaracaklarını sanmıyoruz. Zira; idari eylemler dolayısıyla bir zarar doğmuşsa; bu zararın giderilmesi, ancak tam yargı davası ile olanaklıdır (İYUK m. 13)”247

.

Çağlayan, vergi uyuşmazlıklarının idari uyuşmazlıklardan olduğunu kabul etmekte, niteliğine göre, hem iptal davasına hem de tam yargı davasına konu olabileceğini belirttikten sonra, tarh işlemi, ödeme emri gibi işlemlere karşı iptal davası açılabileceğini, vergi tahsil edildikten sonra, ödenen verginin iadesi için ise tam yargı davası açılabileceğini belirtmektedir248

.

4.3.4. İdari Sözleşmelerden Doğan Davalar

Devlet ve kamu kurumlarının kendilerine gerekli olan malların temini ve kamu hizmetlerinin yürütülmesini özel kişi ve kuruluşlara bırakmaları halinde, idareler ya kamusal yetkilerini, ya da genel yetkilerini kullanarak249 özel kişi ve kuruluşlar ile karşılıklı sorumlulukların belirlendiği sözleşmeler yapmak durumundadırlar. Bu şekilde ortaya çıkan sözleşmelere “İdari Sözleşmeler” denir250

.

İYUK’un 2. maddesinin (a) fıkrasında iptal davasını, (b) fıkrasında tam yargı davasını tanımladıktan sonra (c) fıkrasında da, idari sözleşmeden doğan davaları; “…kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden

dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” şeklinde tanımlamıştır.

Öğretide, idari sözleşmelerin ölçüt ve özellikleri üzerinde önemle durulmuştur. Onar, bir sözleşmenin idari sözleşme sayılabilmesi için iki kriterin gerektiğini belirtmiş ve bunları, “sözleşmenin idari olması”, “sözleşmenin konusunun doğrudan ya da dolaylı şekilde kamu hizmetine ilişkin olması” olarak göstermektedir251

. Candan, üçüncü bir şart olarak, idari faaliyetin gereklerinin, idari nitelikteki sözleşmelerin ayrı bir hukuka tabi olmalarını zorunlu kılmalıdır. Yani; sözleşme, özel hukuk kurallarından farklı kurallara tabi olmaları gerektiğini belirtmektedir252

. İdari sözleşmelerin, iptal davasına konu edilip

247 Candan, s. 213 vd.

248

Çağlayan, s. 102

249 Erkut, İdari İşlemin Kimliği, s. 35 250 Karavelioğlu, s. 389

251 Onar, s. 1599 252

edilemeyeceği yolundaki doktriner görüşler daha çok, bu sözleşmelerin bir idari işlem olmadığı, o nedenle de iptal davasına konu edilemeyeceği yolundadır253.

İdari sözleşmenin yapılmasından önceki aşamalara ilişkin idari işlemlerden bir zarar doğmuş ise, zararın giderilmesi için açılacak dava, idari sözleşmeden doğan dava değil, idari işlemden doğan bir davadır. Yani idari sözleşmelerle ilgili davalar, sözleşmenin yapılmasından sonra, sözleşmenin geçerliliği ve uygulanması ile ilgili davalardır254

.

4.4. TAM YARGI DAVASINDA VERİLEBİLECEK KARARLAR