• Sonuç bulunamadı

1. İDARENİN SORUMLULUĞU

1.8. İDARE ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVALARI

1.8.1. Davaların Niteliği ve Türü

İdari işlemler hakkında açılan iptal davaları, ne idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olan kişiler tarafından açılan tam yargı davalarından; ne de idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan biridir. Çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilen, yargı kararının uygulanmamasından doğan

365 Danıştay 5. D, T. 16.10.1997, E:1995/1655, K:1997/2139 366

Danıştay 6. D, T. 21.05.1985, E:1985/143, K:1985/880, Danıştay Dergisi, S. 60-61, s. 275-277

367 "Öte yandan, iptal kararının adı geçenin kendi isteğiyle davalı idareden ayrılması nedeniyle

uygulanmaması ve manevi tazminat verilmesi için de gerekli olan koşulların olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacının manevi bir zarar olduğundan söz edilemez." DİDDGK, T. 09.04.1999, E:1997/526, K:1998/445 bkz. Altay, s.300-301

zararların giderilmesine yönelik bir tazminat davasıdır. 28. maddede de bahsi geçen dava "tazminat davası" olarak tanımlanmaktadır.

Burada belirtilmesi gereken konu, idarenin yargı kararının uygulanmaması nedeniyle ödemeye mahkûm edildiği tazminatı ödedikten sonra dahi uygulanmayan yargı kararını halen uygulamakla mükellef olmasıdır. Yani tazminat ödenmesi ya da diğer bir ifadeyle uygulanmayan karar nedeniyle uğranılan zararın karşılanması ile yargı kararının uygulanması birbirinin alternatifi olarak değerlendirilemez.

1.8.1.1. Maddi Tazminat Talepli Dava Açılması

Yargı kararının uygulanmaması, uygulamayan idare bakımından hizmet kusuru teşkil etmekle birlikte açılacak tazminat davasının kabulü için uygulanmama nedeniyle tazmini gereken bir zararın olduğunun ispatı gerekmektedir368. Zararın varlığının ortaya konulmasına ilişkin bir Danıştay kararında369

“...Yukarıda belirtilen hususlar araştırılıp,

gerekli incelemeler yapılmadan, davacının maddi zarara uğramadığını kabule olanak bulunmamaktadır. Davacının maddi zarara uğrayıp uğramadığının, ancak belirtilen hususların incelenmesi, gerektiğinde istemi doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle ve davalı idarenin anılan iptal kararını uygulamasının sonuçları belirlenerek saptanması zorunlu bulunmaktadır. Bu itibarla, İdare Mahkemesince verilen temyiz konusu kararla, gerekli inceleme yapılıp davalı idarenin iptal kararını uygulamasının sonuçları belirlenmeden, davacının maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise 10.000 TL. ile sınırlı olarak kabulünde hukuki isabet bulunmamaktadır."

şeklinde hüküm kurularak yerel mahkemece zararın tüm unsurlarının ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir.

368 Danıştay 6. D, T. 05.11.1984, E:1982/4434, K:1984/2964 sayılı kararında, davalı idarenin kesinleşen

yargı kararı gereğini yerine getirmemek suretiyle hizmet kusuru işlediği açık olduğu belirtildikten sonra, idarenin hukuka aykırı bu işleminden ötürü meydana gelen ve idarenin ödemekle yükümlü tutulması gereken gerçek zararın tüm dayanak ve unsurları ile ortaya konularak maddi tazminatın bu unsurların toplamı üzerinden hesaplanarak istenmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir. www.danistay.gov.tr, Erişim Tarihi, 28.10.2011

369 Danıştay 10. D 19.12.1988, E:1986/2368, K:1988/2241, www.danıstay.gov.tr, Erişim Tarihi,

Tazmini gereken bir zarardan söz edebilmek için zararın gerçekleşmiş veya gerçekleşeceğinin kesin olması gerekir. Kanıtlanamayan ya da gerçekleşmesi olasılıklara bağlı bulunan zararların tazmin zorunluluğunun bulunmadığı kabul edilmektedir370

. Danıştay kararlarında, idari yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle tazminata karar verilebilmesi için ortaya çıkan zarar ile idari yargı kararlarının uygulanmaması arasında illiyet bağının varlığı aranmaktadır371

. Yani uygulamama nedeniyle uğranılan zararın, kararın eksik ve geç uygulanması veya hiç uygulanmamasından kaynaklanması gerekmektedir. Burada kararın uygulanmaması ile zarar arasında sıkı bir illiyet bağının aranmasından ziyade, uygulamama ile oluşan zarar arasındaki illiyet bağının varlığının daha geniş yorumlanması gerektiği söylenebilir. İdarece, yargı kararının uygulanmamaya devam etmesi durumunda, uğranılacak yeni zararların tazimini için bir engel bulunmamaktadır. Tekrar tekrar uygulamama hallerinde karar uygulayıncaya kadar, tekrar tekrar tazminata hükmedilebilir372

.

1.8.1.2. Manevi Tazminat Talepli Dava Açılması

Manevi tazminat, kişinin manevi değerlerinde meydana gelen eksilme ile duyulan acı, üzüntü ve sarsıntının kısmen de olsa hafifletilmesini sağlama amacına yöneliktir.373

Yargı kararlarının yerine getirilmemesi halinde de kişilerin manevi zararları söz konusu olabilir. Danıştay kararlarında genellikle manevi tazminatın tanımı yapılırken doktrine de atıf yapılarak manevi tazminatın, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracı olduğu belirtilmektedir.374 Kişinin hayatına yansıyan olumsuzluklar nedeniyle duyduğu elemden

370 Danıştay 5. D, T. 26.09.1996, E:1995/2555, K:1996/2860, bkz. Altay, s.340

371 Danıştay 5. D, T. 18.05.1976, E:1976/46, K:1976/2923, Danıştay Dergisi, S. 58-59, s. 179 372 Çağlayan, s. 291

373 "Manevi tazminat; kişinin manevi değerlerinde meydana gelen eksilme ile duyulan acı, üzüntü ve

sarsıntının bir miktar parayla kısmen de olsa hafifletilmesini sağlamak amacına yönelik olup,bir manevi tatmin aracıdır. Manevi tazminatın bu niteliği dikkate alındığında, manevi tazminata hükmedilmesini gerektirecek zarar; ölüm, bedensel zarar ve kişilik haklarına saldın hallerinde söz konusu olabilecektir." Danıştay 10. D, 27.04.2000, E:1997/3081, K:2000/1961, bkz. Bal, Şahin ve Karabulut, s.749-751

374 Danıştay 5. D, T. 25.12.2001, E:1998/ 1970, K:2001/ 5153, www.danistay.gov.tr, Erişim Tarihi,

doğan manevi zararların giderilmesi gerektiği kabul edilmektedir.375

Bu nedenle manevi tazminat miktarı takdiren saptanır376

.

Danıştay bir kararında manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle manevi tazminat talebini reddeden mahkeme kararını manevi tazminatın yalnızca manevi değerlerde meydana gelen eksilmelerle sınırlı bir giderim yolu olmadığını belirterek yeniden karar verilmek üzere bozmuştur. Kararın gerekçesi kısaca şöyledir. “…Mahkeme kararının geç uygulanmasından dolayı davacının manevi tazminat

istemine gelince, Mahkeme kararında ifade edilenin aksine, manevi tazminat, sadece manevi değerlerde meydana gelen eksilmelerle sınırlı bir giderim yolu değildir. Aynı zamanda kişinin, yaşamında ortaya çıkan olumsuzluklar nedeniyle duyduğu her türlü sıkıntı ve üzüntüden kaynaklanan manevi zararların da manevi tazminat ödenerek giderilmesi gerekir.

Olayda, memuriyet intibakına ilişkin yargı kararını altı ayı aşan bir süre içinde idareye uygulatamayan davacının, idarenin bu hukuk dışı tutum ve davranışı nedeniyle üzüntü ve sıkıntı çektiği, böylece, manevi zarara uğradığı açık olup; olayın oluşumu ve niteliği dikkate alınarak takdir edilecek manevi tazminatın da ağır hizmet kusuru bulunan idareden tahsili gerekir377.

Manevi tazminat, bir tazmin değil manevi tatmin olarak kabul edildiği için, böyle bir manevi tatmin aracının zenginleşmeye yol açmayacak miktarda olması ve zarar ile tazminat miktarı arasında hakkaniyete uygun bir oran bulunması gözetilmektedir378

. Ancak başka bir bakış açısıyla yaklaşıldığında, manevi zorlukları hafifletme gibi "sembolik" işlevinin yanında özellikle kusurun tespit edildiği, ağır bir kusur halinin görüldüğü durumlarda bu tazminatı bir tür cezalandırma" işlevine sahip olarak değerlendirmek de düşünülebilir379

.

375 Danıştay 5. D, 11.10.2002, E:1999/2053, K:2002/3798, www.danıstay.gov.tr, Erişim Tarihi,

19.10.2011

376 Güran, Sait. (1980). Türk İdare Hukukunda Tazminat Miktarının Saptanması, İdare Hukuku

Alanında Sorumluluk, İdare Hukukundaki Yeni Gelişmeler III. Sempozyumu, s. 157

377 Danıştay 5. D, T. 11.10.2002, E:1999/2053, K:2002/3798, www.danistay.gov.tr, Erişim Tarihi

23.10.2011

378 Danıştay 5. D, 10.11.1997, E:1995/3611, K:1997/2485, Danıştay Dergisi, S. 96, s.217-222 379

Yargı kararının uygulanmaması nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemiyle açılan davalarda yargı yerlerince hükmedilecek manevi tazminatın miktarı tamamıyla hakimlerin takdirine göre belirlenmektedir. Bu belirlemede, davacının uygulanmayan karardan dolayı mesleki, sosyal ve ekonomik durumunda meydana gelen sarsıntı ile bu durum nedeniyle kişi ve ailesinin içine düştüğü olumsuz manevi ortamda duydukları acı ve çektikleri sıkıntı ve ayrıca kararın niteliği göz önünde tutulur. Uygulamada hükmedilen manevi tazminat tutarının yüksek tutulmadığı görülmektedir. Bunun nedeni, manevi tazminata hükmetme amacının kişiyi maddi zenginleştirmek olmadığı, bu yöndeki kararların daha çok manevi tatmine yönelik sembolik bir değeri olduğu yolundaki anlayıştan kaynaklanmaktadır380

.