• Sonuç bulunamadı

1. İDARENİN SORUMLULUĞU

2.2. YARGI KARARINI KASTEN YERİNE GETİRMEYEN KAMU

2.2.4. Kamu Görevlilerinin İdari Sorumluluğu

Yargı kararlarına ve onların uygulanmasını emreden Anayasa ve yasa hükümlerine saygılı bir amir, bu kararları uygulamayan memurları hakkında disiplin cezası da uygulayabilir427. Diğer bir ifade ile yargı kararını kasten uygulamayan kamu

görevlisinin idari yönden sorumluluğu da söz konusudur. Yargı kararını uygulamayarak suç işleyen kamu görevlisinin hukuki ve cezai sorumluluğunun söz konusu edilmesi, ilgili hakkında ayrıca statü hukuku uyarınca işlem tesis edilmesine engel değildir428

. Kamu görevlisinin, ceza hukuku bakımından suç sayılan eyleminin, görevi ile olan bağlantısı gözetildiğinde disiplin hukuku bakımından da bir suç oluşturduğu ve bu nedenle disiplin cezası verilmesi zorunluluğu ortadadır. Öte yandan, kamu görevlilerinin, bulundukları görevden alınmalarına ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda idarece bu işlemlere gerekçe olarak davacının yargı kararı gerekleri yerine getirmemiş olmasının gösterilmesi halinde bu gerekçenin yargı yerlerince yeterli ve geçerli bir sebep olarak kabul edildiği de görülmektedir429.

Danıştay Dava Daireleri Kurulunun 1980 Yılında verdiği bir kararında,

“Anayasa’nın ve Danıştay Kanunu’nun açık ve emredici hükümlerine karşın Danıştay kararlarını geciktirmeden ve gereği gibi yerine getirmeyen davacının bu tutumunu hiçbir gerekçenin haklı gösteremeyeceği, bu halin tek başına davacının görevden alınmasını gerektiren yeterli bir neden olduğunda kuşku yoktur.”430

belirlemesine yer verilmiştir. Aksi yöndeki görüşe göre ise, üçüncü şahsın idare aleyhine açtığı tazminat davasında, kamu görevlisinin idarenin sorumluluğuna yol açan bir kusurunun var olup olmadığı; varsa sorumluluğunu gerektirir ölçüde ve yoğunlukta olup olmadığı, idare hukuku kurallarına göre tayin ve tespit edilmektedir. İdari niteliği haiz olan kamu

426

Yargıtay CGK, T. 25.9.1978, E:1978/4230, K:1978/303, C. 5, S. 8, s. 1202

427 Özeren ve Bayhan, Yargı Kararları, s. 364 428 Altay, s. 518

429 Altay, s. 518. 430

görevlisinin kusurunun ve bunun ölçüsünün tespiti için, rücu davasında, haksız fiil hükümlerinin tatbik edilmek istenmesi hem hatalı hem de çelişkili tutum olur431

. İdarenin, kamu görevlisine rücu bakımından idari yargı mercilerinin görevli olduğunun kabulü gerekir. Zira idare ile kamu görevlisi arasındaki ilişki, bir özel hukuk ilişkisi olmadığı sürece, kamu görevlisinin idareye hem doğrudan doğruya hem de dolaylı olarak verdiği zararlar sebebiyle adli yargı mercilerinin görevli kabul edilmesi hatalıdır432

.

Rücu davalarının idari yargıda açılması sisteminden başka bir sistem önerisi de, aynı davada idare ve ajanının birlikte hasım gösterilmesi ve idare mahkemesinin kararında, idareyi ya da ajanı tek başlarına veya katkı ve sorumlulukları oranında sorumlu göstererek karar vermesidir433

.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 1989 Yılında verdiği bir kararında genel hükümlere

gidilmesinden yalnız adli yargının anlaşılmaması gerektiğini, bu kavramın kapsamında idari yargı ile ilgili esasların da olduğunu belirtmektedir434

. Ancak, 2000 yılında verdiği bir kararda ise, Devlet memurunun sebebiyet verdiği kurum zararının ödettirilmesi amacını taşıyan davanın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi435

gerektiğini belirtmiştir.

Kamu görevlisi dahi olsa kural olarak gerçek bir şahıs aleyhine idari yargı yerinde dava açılmayacağına göre rücu hakkı nasıl kullanılacaktır? Daha önceden de belirtildiği üzere, Anayasa’nın129/5. maddesinde, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ancak idare aleyhine açılabileceği ifade edilmektedir. Görüldüğü gibi bu hüküm rücu hususunda idareye herhangi bir takdir yetkisi vermemektedir. Bu sebeple idare aleyhine açılacak tazminat davasında idari yargı mercii, hem idarenin sorumluluğuna hükmeden 1982 Anayasasının 40/2. maddesinde,

431 Duran, Lütfi. (1974). Türk Kamu Personelinin Mali Sorumluluğu, s. 43 vd; Uler, s. 140 432

Duran, Mali Sorumluluk, s. 44; Uler, s. 129; Güran, Sorumluluk, s. 58; Ozansoy, Sorumluluk, s. 343; Eren, Kamu Görevlilerinin Sorumluluğu, s. 162; Akyılmaz, s. 472

433 Güran, Sorumluluk, s. 61 vd.; Ozansoy, Sorumluluk, s. 345 434 UM, E:19989/24, K:1989/30. RG; 24.12.1989, S. 20382 435

DMK’nın 13. maddesinde yer alan “kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır” ifadesine benzer bir şekilde “Devletin, sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır” hükmüne yer verilmiştir. Böylece, sorumlu olan ilgiliden bahsedilerek birinci derecede devletin sorumlu olduğu zarar bakımından, kamu görevlisinin şahsi sorumluluğunun da devam ettiği belirtilmiş; lakin bu konuda idareye takdir yetkisi tanınmıştır.

Buna karşılık kamu görevlilerinin kusurları ile sebep oldukları zararlar için Anayasa ile getirilen yeni mali sorumluluk sistemi bakımından genel bir hükmü ihtiva eden 129/5. maddesinde ise, “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir” denilerek, rücu müessesesi idarenin takdir yetkisinden çıkarılarak, bağlı yetki haline getirilmiştir436

.

436

SONUÇ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 138.maddesinin son fıkrasında yer alan "yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmü "Hukuk Devleti" ilkesi ve hukuka bağlı idare anlayışının Anayasal ifadesidir. Bu Anayasal düzenleme 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinde idari yargı kararları bakımından yasa hükmü haline getirmiştir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 22.10.1979 tarihli kararında, çağdaş hukuk devletinin mahkeme kararlarına uyması zorunluluğunu, kuvvetler ayrımı içinde yargının özelliğini, yargı yeri kararlarının yerine getirilmemesinin hukuk devleti ilkesini nasıl zedelediğini aşağıdaki şekilde vurgulamıştır.

"Çağdaş devletin başta gelen niteliği, yönetenlerin iradelerini değil hukukun üstünlüğünü kabul etmiş olmasıdır. Hukuk devleti içinde yasama, yürütme ve yargı organları kendi görev alanlarına giren yetkilerini ancak Anayasa ve kanunların çizdiği sınırlar içinde kullanmak durumundadırlar."

Anayasal olarak mahkeme kararlarının geciktirilmeksizin ve aynen yerine getirilmesi; doğru, haklı gibi niteliklere sahip olup olmadığına bakılmaksızın, yalnızca yargı kararı oldukları için zorunludur. İnsan hak ve özgürlüklerini, sosyal adaleti, toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve güvence altına almayı amaçlamış demokratik bir hukuk devletinde, Anayasa ve yasa kurallarına rağmen bir yargı kararının yerine getirilmemesi, söz konusu hukuki düzenlemeleri kağıt üzerinde ve değersiz kılar. Yargı kararları hukuki mütalaalar, tavsiyeler olarak görülemez

Hukuk Devletinde kişiler, hukukun yalnız beğendikleri kurallarına değil hoşlanmadıkları kurallarına da uymak zorunluluğundadırlar. Haksız bir işlem veya eylemle bozulan hukuk düzeni yargı yoluyla düzeltilemiyor ise bu hal hukuk devleti ilkesini zedeler.

Yargısal faaliyet sonucunda verilen ve hukuku belirleyen kararların gereklerinin, idare yönünden tam ve zamanında yerine getirilmesi, etkinliği belirleyen en önemli

faktördür. İdari yargı kararlarının uygulanmaması yargısal denetimi fiilen işlemez hale getirir. Yasal düzenlemedeki bu yetersizlik, idari yargı kararlarının uygulanması konusunda genellikle idarelerin isteksiz ve ağır işlemesine, bazen hareketsizliğine bu da özellikle bireylerin aradıkları adaleti bulamadıkları duygusuna kapılmalarına ve hukuk devleti inançlarının zedelenmesine neden olmaktadır.

İdarenin yaptığı eylem ve işlemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla açılan davalarda, mahkemeler idareyi haksız bulursa, başka bir ifade ile yargılama sonucunda iptal ya da kabul kararı verirse idare yargı kararının gereğini yerine getirmek zorundadır. Bu karar hoşuna gitmeyen bir karar olabileceği gibi, hukuken yanlış değerlendirmeye dayalı olarak verilmiş bir karar da olabilir. Bu bağlamda, idari yargı açısından, yerine getirilmesi zorunlu yargısal kararlar, iptal kararları, yürütmenin durdurulması kararları, tam yargı kararları yanında diğer ara kararların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, yerine getirilmesi açısından, kararın türleri arasında bir fark yoktur. Mahkemece verilen tüm yargı kararlarının gereğine göre hareket etmek idare için bir yükümlülüktür. Diğer bir ifade ile yargı kararları idareye verilmiş yargısal bir emirdir.

İdari yargı kararlarının uygulanmamasının altında yatan gerçek nedenin kamu kurum ve kuruluşu aleyhine verilen kararın uygulanmasını sağlayacak olanla, kararı verenin aynı kişi veya makam olduğu gerçeğinden hareketle, 2577 sayılı Yasa’nın 28. maddesinde yapılacak değişiklikle, yargı kararının uygulanmaması ile ilgili uyuşmazlıkların çözüm yeri mutlaka idari yargı olmalıdır. İdarenin işleyişine ve konunun çözümüne daha yakın olan yargı merciinin idari yargı olduğu açıktır. Almanya örneğinde olduğu gibi, kararı veren mahkeme, kararın yerine getirilmemesi durumunda, ilgili kamu görevlisini para cezası ve hapis yoluyla, kararı uygulamaya zorlayabilir.

İdari yargı kararlarının yerine getirilmemesi durumda, idare aleyhine idari yargıda, memur ya da kamu görevlisi aleyhine ise adli yargıda maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Diğer yandan, yargı kararının gereğini yerine getirmeyen ya da yerine geç getiren kamu personeli aleyhine ceza mahkemelerinde görevi kötüye kullanma suçundan dolayı ceza davası açılmaktadır. Kararı uygulamayan kamu görevlisi

aleyhine açılacak davalarda yüksek meblağlara hükmedilmesi bir başka çözüm yolu olacaktır.

Yargı kararını uygulamayarak idare aleyhine açılan tazminat davalarında hükmedilen tazminatın ilgili idarece, yargı kararını uygulamamak suretiyle ağır kusuru bulunan kamu görevlisine mutlaka rücu edilmesinin de sağlanması gerekmektedir. Kamu görevlilerinin yargı kararlarını uygulamama cüretini bunun sonucu olan tazminat yükünü devlet bütçesine yıkarak göstermemeleri için rücu sistemi mutlak ve işler bir şekilde çalıştırılmalıdır.

İdareye karşı açılan davada ilgili kamu görevlisinin belirlenmesi ve sorumluluk payının saptanması, yargı kararının uygulanmaması halinde, kamu görevlisini hem kendine karşı açılacak davada hem de idare aleyhine açılan davada hükmolunan meblağları ödemek zorunda bırakacağı için daha etkili ve caydırıcı olacaktır.

Yargı kararlarının gereğinin yerine getirilmesini izleme ve denetleme konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmaması en önemli eksiklik olarak göze çarpmaktadır. Bu konuda dünyadaki uygulamalara bakıldığında, yargı dışı yollar bakımından zengin seçenekler bulunmaktadır. Kararın uygulanmasında işlemi tesis eden idare dışında bir kamu otoritesini devreye sokan sistemler bulunmaktadır. Örneğin bu konuda Cumhurbaşkanına veya Adalet Bakanına başvurulabilmektedir. Bazı ülkelerde ise Danıştay bünyesinde Kararların Uygulanmasını İzleme Komitesi gibi yapılar mevcuttur. Bazen bu süreçte yardımcı olarak infaz savcısı, komiser gibi görevliler rol almaktadır.

Ülkemizde bölge idare mahkemelerinde ihdas edilecek savcılık kurumu yanında Danıştay Başsavcısının, görev alanının koruma hususunda ve 2575 sayılı Yasa’nın 60/3. maddesinde "Başsavcı her takvim yılı sonunda, işlerin durumu ve bunların yürütülmesinde aksaklık varsa sebepleri hakkında Danıştay Başkanlığına bir rapor verir ve alınmasını lüzumlu gördüğü idari tedbirleri bildirir." şeklinde belirtilen görev ve yetkilerinden hareketle yargı kararlarının uygulanması bakımından gerekli takip ve yönlendirmeyi yapması ve idari yargıda ki mevcut savcılık sisteminin daha etkin verimli kullanılmasına yönelik yapılacak yasal düzenleme ile Danıştay Başsavcısının görev ve

yetki alanlarında yapılacak yeni tanımlamalarla yargı kararlarının uygulanmasına yönelik tedbirler alınabilir.

İdari yargı kararlarının uygulanmasını sağlama açısından kamu denetçisi müessesesinden faydalanılabilir. Kamu denetçisine yargı kararını uygulamayan kişi hakkında disiplin ve ceza kovuşturmasını başlatabilme yetkisi verebilir.

Türk idari yargı sisteminin en büyük eksiklerinden olan ve uzun zamandır üzerinde çalışılmasına karşın bir türlü yasalaşamayan “Genel İdari Usul Yasasında” yer verilmek suretiyle, yargı kararlarının uygulanmasında duraksama yaşayan idarelere, kararı veren mahkemeye başvuru usulünün işletilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu yola başvuru yapılmasına karşın kararları uygulamayan kamu görevlisinin sorumluluğunun tespiti daha kolay olacağı gibi, kararın uygulanmasında yaşanacak bir tereddüde rağmen veya kasten bu yola başvurulmaması da kamu görevlisinin sorumluğu açısından önem arz edecektir.

İdari yargı kararlarının uygulanması sorunu kamu ajanlarının tutumundan kaynaklandığından, idarelerin hükmü şahsiyetinden ziyade kamu görevlilerine yönelik yaptırımların etkinliğinin arttırılmasıyla yargı kararlarına uyulması sağlanabilir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, yargılama bakımından en önemli olan ve hukuk devletinin gerçekleşmesi için temel noktalarından biri olarak kabul edilen adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddenin, Sözleşmeye taraf olan Türkiye için de önemi tartışmasızdır. Makul sürede yargılanma hakkı açısından ise, AİHM tarafından çok yoğun bir içtihat oluşturulmuş olup "Geciken adalet, adalet değildir" anlayışı AİHM kararlarına da yansımıştır. Makul süre açısından Sözleşme organları, davanın karmaşıklığı, başvurucunun tutumu ve yetkili milli makamların tutumu kriterlerini ele alarak inceleme yapmaktadır. Bu nedenle, makul süre açısından kesin bir süre belirlenmemiş ve her davanın kendine özgü özellikleri dikkate alınarak sonuca varılmaya çalışılmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesinde düzenlenmiş olan, adil yargılanma hakkı, Anayasanın “Hak Arama Hürriyeti” baslıklı 36.maddesinde yapılan değişiklikle, artık hukukumuzda Anayasal bir hak olarak kabul edilmiş ancak ne

Anayasamızda ne de ulusal kanunlarımızda adil yargılanma hakkının tanımına yer verilmemiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadında unsurları belirlenerek tanımlanmış olan adil yargılanma hakkına ilişkin olarak, idari yargıçın, her davada Anayasamızın 36. maddesiyle güvenceye alınan adil yargılanma hakkını, Sözleşmenin 6. maddesi çerçevesinde yorumlayıp uygulaması gerekmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin özellikle Türkiye’nin taraf olduğu başvurularda vermiş olduğu tüm kararları, tespit edilen ihlallerin yinelenmesini önlemek amacıyla, Türkçeye çevrilmeli ve çevrilen metinler konuyla ilgilenen herkesin kullanımına sunulmalıdır. Son gelişmeler kapsamında kararların Türkçeye çevrilmesi hususunda önemli adımlar atılmış olup kararlar, Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın internet sitelerinde yayımlanmaya başlanmıştır.

Adalet Bakanlığının yürütmüş olduğu çalışmalar kapsamında Türkiye aleyhine verilen kararların bir kitap halinde basılıp tüm hakim ve savcılara dağıtılması düşünülmekte olup, anılan düşünce önemli bir gelişme olmasına karşın, idari yargı kararlarını uygulayacak idari ajanların da bilgilendirilmesine yönelik kamuoyu oluşturulması ve bu kapsamda basın yayın organları ve üniversitelerin de içinde yer aldığı geniş bir çalışmanın yapılması gerektiği düşünülmektedir.

KAYNAKÇA

AKURAL, SAMİ. (1976). İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve

Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Etki ve Sonuçları, İdare Hukuku ve İdari Yargı ile İlgili İncelemeler I

AKYILMAZ, BAHTİYAR. (1991). Kamu Görevlilerinin Kusurlarıyla Üçüncü

Şahıslara Vermiş Oldukları Zararlardan Doğan Mali Sorumluluk, Yayınlanmamış

Doktora Tezi

ALAN, NURİ. (1983) İptal Davalarının Ön Ve Esastan Kabul Şartları, Danıştay Dergisi, S. 50-51

ALİEFENDİOĞLU, YILMAZ. (1975) Danıştay Kararlarına Uyulması. DD. S. 16-17

ALTAY, EVREN. ( 2004). İdari Yargı Kararlarının Uygulanmamasından

Doğan Uyuşmazlıklar

ALTAY, EVREN. Yargı Kararlarının Uygulanması, (Yargı Kararları), 2007 Yılı İdari Yargı Sempozyumu, www.danistay.gov.tr Erişim Tarihi, 23.09.2011

ALTIPARMAK, KEREM. (1998). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.

Maddesinin Uygulama Alanı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,

Cilt:53, No:1-4, Ocak-Aralık

ANAYURT, ÖMER. (2001). Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları ASLAN, ZEHREDDİN. (2001). İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması 2. Bası ATAY, E. ETHEM. (2006). İdare Hukuku, C. 2

ATAY, E. ETHEM. İptal Davasının Nitelikleri Ve İptal Kararlarının

Uygulanması. (İptal Davasının Nitelikleri) 2007 Yılı İdari Yargı Sempozyumu.

www.danistay.gov.tr, Erişim Tarihi, 05.08.2011

ATAY, E. ETHEM. ODABAŞI, HASAN VE GÖKCAN, HASAN TAHSİN. (2003). Teori ve Yargı Kararları Işığında İdarenin Sorumluluğu ve Tazminat Davaları

AYANOĞLU, TANER. Yargısal Korunma İşlevi Bakımından Tam Yargı

AYKANAT, ŞUAYİP. (2004). Kamu Görevlilerinin Mali Ve Cezai

Sorumlulukları, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü

AZRAK, ALİ ÜLKÜ. (1995). Anayasa Mahkemesinde Yapılan Sempozyumdaki Konuşma, Anayasa Yargısı

BAL, YAKUP. KARABULUT, MUSTAFA VE ŞAHİN, YAHYA. (2003). İdari

Yargılama Usulü ile İlgili Danıştay 10. Dairesinin Seçilmiş Kararları

BALTA, TAHSİN BEKİR. (1970) İdare Hukukuna Giriş I

BAŞGİL, A. FUAD. (1940). Devletin ve Diğer Amme Hükmi Şahıslarının

Mesuliyeti Meselesi

CANDAN,TURGUT. ( 2005). Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu,(İdari Yargılama)

CANDAN, TURGUT. (2004). Vergi Suçları ve Cezaları (2. Baskı)

CANDAN,TURGUT. Vergi Uyuşmazlıkları ve İdari Davalar, D.D, 54-55, 1984 CANDAN, TURGUT. (1991). İdari Yargı Kararlarının Uygulanması VIII, Maliye Postası, S. 259

COŞKUN, SABRİ. KARYAĞDI, MÜJGAN. (2001). İdari Yargılama Usulü

Örnek İçtihatlar-Yorumlar

ÇAĞA, TAHİR. (1979). Yürütmenin Durdurulmasına Dair, Danıştay Dergisi, S. 32-33

ÇAĞIRAN, MEHMET EMİN. (2006). Uluslararası Alanda İnsan Hakları ÇAĞLAYAN, RAMAZAN. (2004). İdari Yargı Kararlarının Sonuçları ve

Uygulanması, (3.Baskı)

DEMİRKOL, SELAMİ VE BAŞ, ZUHAL BEREKET. (2001). Teori ve Pratikte

İdari Yargıda Dava Açma Ve Davaların Takip Usulü

DERDİMAN R. CENGİZ. (2004). İdari Yargının Genel Esasları

DESCHENAUX, HENRİ. TERCİER PİERRE. Sorumluluk Hukuku, (Çeviren: Salim Özdemir)

DEVRİM, SEMAHATTİN. Kurumun Personele Rücu Hakkı, Danıştay Dergisi, S.38-39, s. 17-22

DİKİCİ, FATİH. (2002). Anayasa Hukuku İdare Hukuku

DOĞAN, İLYAS. (2000). Alman Türk Anayasa Yargısında Yürürlüğü

Durdurma, 2. (Tıpkı) Baskı

DURAN, LÜTFİ. (1974). Türkiye İdaresinin Sorumluluğu DURAN, LÜTFI. Kronik, İ.H.F.M., Cilt:XXXIII, 1968, S. 3-4

DURMAZ, BAHADIR TURAN. “Yargı Kararlarının Uygulanmamasından

Doğan Sorumluluk”, http://www.turkhukuksitesi.com/makale_345.htm,ErişimTarihi,

14.06.2011

EREN, FİKRET. (1998). Borçlar Hukuku, Genel Hükümler (6. Bası)

ERDOĞDU, AHMET. (1971). Yönetsel Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesi ERKUT, CELAL. (1990). İptal Davasının Konusunu Oluşturma Bakımından

İdari İşlemin Kimliği, (İdari İşlemin Kimliği)

ERKUT, CELAL. (11-12 Mayıs 2000). İdari Yargıya Başvuru Haklarının Sınırı

ve İdari Davaların Kapsamı,( İdari Yargıya Başvuru) 2000 Yılında İdari Yargı

Sempozyumu

EROĞLU, HAMZA. (1985). İdare Hukuku, (4. Baskı)

ESİN, YÜKSEL. (1973). Danıştay'da Açılacak Tazminat Davaları, İkinci Kitap,

Esas, İdarenin Hukuki Sorumluluğu

GÖKALP, ALİ SITKI. (1968). İptal Davaları, Yüzyıl Boyunca Danıştay GÖZLER, KEMAL. (2003). İdare Hukuku, Cilt 2

GÖZLER, KEMAL. (2003). İdare Hukukuna Giriş

GÖZÜBÜYÜK, ŞEREF. ( 2009). Yönetsel Yargı, (29. Bası)

GÖZÜBÜYÜK, A. ŞEREF. İptal Kararlarının İnfazı ve Danıştayın Tutumu GÖZÜBÜYÜK, ŞEREF VE DİNÇER, GÜVEN. (1996). İdari Yargılama Usulü

GÜNDAY, METİN. ( 2003). İdare Hukuku

GÜRAN, SAİT. İdarenin ve Ajanının Sorumluluğunun Belirlenmesine İlişkin

GÜRAN, SAİT. (1980). Türk İdare Hukukunda Tazminat Miktarının

Saptanması, İdare Hukuku Alanında Sorumluluk, İdare Hukukundaki Yeni Gelişmeler III. Sempozyumu, (Türk İdare Hukukunda Tazminat Miktarının Saptanması), (12-13

Mayıs 1979,Ankara)

GÜRAN, SAİT. (1995). Anayasanın Kuvvetler Ayrılığı İlkesine ve Yönetim

Yargı İlişkisine Bakış Açısında Değişiklik

ILDIR, GÜLGÜN. (2003). Alternatif Uyusmazlık Çözümü

IŞIKAY, MAHİR. (2001). Yürütmenin Durdurulması. AYİMD. S. 15, Genel Kurmay Basımevi

İNCEOĞLU, SİBEL. (2007). Adil Yargılanma Hakkı ve Yargı Etiği,

İNCEOĞLU, SİBEL. (2008). İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında

Adil Yargılanma Hakkı

KALABALIK, HALİL. (2003). İdari Yargılama Hukuku, İstanbul

KALAY, MEHMET. www.muharrembalci.com/tebligler/adil_yargilanma.doc, Eişim Tarihi, 18.03. 2012

KARAVELİOĞLU, CELAL. (2006). Açıklama ve Son İçtihatlarla İdari

Yargılama Usulü Kanunu, (6. Bası).

KILINÇ, BAHADIR. (1998). Anayasa ve İdare Hukukunda Yürütmenin

Durdurulması

KIZILOT, ŞÜKRÜ. (1999). Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları

KURU, BAKİ. ASLAN, RAMAZAN VE YILMAZ, EJDER. (Eylül 1996).

Medeni Usul Hukuku, (Genişletilmiş 8. Baskı)

MUMCU, UĞUR. Türk Hukukunda İptal Kararlarının Yerine Getirilmesi ve

Sorumluluk, AÜHFD, C. XVII, 1970, S. 3-4

ONAR, SIDIK SAMİ. (1966). İdare Hukukunun Umumi Esasları

OZANSOY, CÜNEYT. (1989). Tarihsel ve Kuramsal Açıdan İdarenin Kusurdan

Doğan Sorumluluğu, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü

OZANSOY, CÜNEYT. İdari Yargı Kararlarının Uygulanmaması Ve İdare

ÖZAY, İL HAN. (1996). Günışığında Yönetim

ÖZAY, İL HAN. (2001). Yargısal Korunma, (2. Baskı) ÖZBALCI, YILMAZ. (2001). Vergi Davaları

ÖZDEMİR, NECDET. (1963). Hizmet Kusuru Teorisi ve İdarenin Sorumluluğu ÖZDEŞ, ORHAN. (1977). Danıştay Kararlarının Yerine Getirilme Zorunluluğu (Danıştay Kararlarının), Danıştay Dergisi. S. 20-21

ÖZDEŞ, ORHAN. İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve Niteliği,

Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler III. Sempozyumu, 12-13 Mayıs 1979

ÖZGEN, ERALP. Adil Yargılanma Hakkının Boyutları, Çağdaş Hukukçular Dergisi, Aralık 1997

ÖZGÜLDÜR, SERDAR. (1996). Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararları

Işığında Tam Yargı Davaları

ÖZÖREN, AHMET ŞÜKRÜ VE TACİ, BAYHAN. (1992). İdari Yargı

Kararlarının Uygulanması

SARICA, RAGIP. (1966). Danıştay Kararlarının Yerine Getirilmesi, Danıştay

Kararları ve Yürütmenin Durdurulması

SARICA, RAGIP. (1949). İdari Kaza-İdari Davalar, (İdari Kaza)

SARICA, RAGIP. (1949). Hizmet Kusuru ve Karakterleri, (Hizmet Kusuru), İHFM, C.XV, S. 4, İstanbul

SARICA, RAGIP. İdari Kararlardan Dolayı İdare Aleyhine Açılan Tam Kaza

Davaları, İHFM, C.10, s. 3-4

SELÇUK, SAMİ. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türk Uygulaması, Yargıtay Dergisi Temmuz 1999, Cilt 25, S. 3

SÖNMEZ, ERDAL. Vergi Yargısında Yürütmeyi Durdurma, Yaklaşım Dergisi, Y. 14, S. 162, Haziran 2006

TOPUZ, İBRAHİM VE ÖZKAYA, KADİR. (2002). Açıklamalı-İçtihatlı İdari