• Sonuç bulunamadı

C.  Dinamik (Şeklî) Bütçe İlkeleri

3.  Tahsis (Ayrım) İlkesi

idarenin takdir yetkisi çerçevesinde, kullanılabilir (Any.m.163)172

 

3. Tahsis (Ayrım) İlkesi   

Tahsis  ilkesi,  kamu  hizmetlerinden  her  hizmet  çeşidine,  tüm  gelirlerden  ödenmek  üzere,  bir  ödenek  ayrılmasıdır.  Devletin  herhangi  bir  idaresinin,  bir  gelir toplasın ya da toplamasın, kendisine bütçe ile ödenek ayrılmadıkça devlet  adına bir ödemede bulunamaz. Bu bakımdan, tahsis ilkesine “ödenek ayrılması  ilkesi” de denilir173

 

Tahsis ilkesine göre, bütçe tasarısında yer alan giderler; nitelik, nicelik ve  zaman  bakımından  üç  şekilde  ayırıma  tabi  tutulur.  Ancak  bu  ayınm,  gelirlerin  giderleri  karşılayacak  şekilde  tahsis  edildiği  anlamında  düşünülmemesi  gerekir174.  

 

172   Gürsoy, Bütçe, s.118; Edizdoğan,  s.171; Uluatam, s.117. Krş. Kaneti, Kamu Maliyesi I, s.321. 

Anayasalarda  vergi  (gücü)  ile  ilgili  düzenlemeler  yapıldığı  halde,  harcamalarla  ilgili  düzenlemeler ya hiç yoktur, ya da 1982 Anayasası’nda olduğu gibi oldukça genel hükümler  halindedir.  “Anayasal  Asimetri”  olarak  adlandırılan  bu  durumun,  siyasî  iktidarın  sınırlandırılması  yönünden,  ciddi  bir  eksiklik  olduğu  kabul  edilmelidir.  Bu  nedenle,  her  iki  müessesenin birlikte sınırlanması gerekir.  Bkz. Savaş, s.357. 1982 Anayasası bakımında ise,  161’inci  maddede,  yalnızca,  devlet  harcamalarından  sözedilmesi  ve  gelirler  hakkına  atıfta  bulunulmaması  bir  eksiklik  olarak  kabul  edilmelidir.  5018  sayılı  Kanun’daki  bütçe  tanımı,  gelirlerin  de  bütçede  gösterilmesinin  Grekliliği  karşısında  daha  rasyoneldir;  hatta,  eksiksizdir. Anayasa’nın 73’üncü maddesi ile gelirlerin kanunîliği tesbit edilmişse de burada,  devlet  bütçesine  atıf  yoktur.  Bu  itibarla,  161’inci  maddede,  devlet  harcamaları  ve  gelirlerini  kapsadığı belirtilmelidir. Bkz. ve krş. Erginay, Yeni Anayasa, s.63.  

173   Erginay, Maliye, s.172. Krş. Edizdoğan,  s.172‐173.  174   Edizdoğan,  s.172. 

a. Nitelik Yönünden (Kalitatif) Tahsis İlkesi 

 

Bu  ilke,  bütçede  belirli  hizmetlerin  yapılmasına  ayrılan  ödeneklerin,  başka  amaçlar  yerine  bu  hizmetler  için  kullanılmasını  emreder.  Bu  bakımdan,  bütçede  benzer  nitelikte  olan  hizmetlere  ayrılan  tutarlar,  bölümler  içinde  toplanır  ve  bölümlere  ayrılan  kurumlar,  kendilerine  ayrılan  bu  ödenekleri,  ayrılmış  hizmetleri  için  kullanabilirler.  Böylece,  nitelik  yönünden  tahsis  ilkesi,  devlet  dairelerinde  kendiliklerinden  bütçenin  bir  bölümünden  diğer  bir  bölümüne  aktarma  yapma  olanağını  tanımaz175.  Nitekim,  Kamu  Mali  Yönetimi  ve  Kontrol  Kanunu’da  da,  ilke  yönünden  aynı  esaslar  benimsenmiş,  “Ödeneklerin  Kullanılması”  başlıklı  20’nci  maddenin  (d)  bendinde,  “bütçeyle  verilen ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda yılı içinde yaptırılan  iş, satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlerin karşılanmasında kullanılır”  şeklinde ifade edilmiştir.    b. Nicelik Yönünden (Kantitatif) Tahsis İlkesi   

Bu  ilkeye  göre,  her  kamu  hizmetinin  görülmesinde  bütçe  kanunu  ile  verilen  ödenekten  fazla  harcama  yapılması  yasaktır.  Böylece,  bütçede  yeterli  ödeneği  bulunan  giderlerin  taahhüt,  tahakkuk,  emir  ve  ödenmesi  mümkün  olabilmektedir176. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’da da, ilke yönünden  aynı esaslar benimsenmiş, “Ödeneklerin Kullanılması” başlıklı 20’nci maddenin  (d)  bendinde,  “Kamu  idareleri,  bütçelerinde  yer  alan  ödeneklerin  üzerinde  harcama  yapamaz”  şeklinde  ifade  edilmiş;  ödenek  üstü  harcama,  yaptırıma  bağlanmıştır  .  Buna  göre;  kamu  zararı  oluşturmamakla  birlikte  bütçelere,  ayrıntılı  harcama  programlarına,  serbest  bırakma  oranlarına  aykırı  olarak  veya 

175   Neumark, Tetkikler, s.212; Edizdoğan,  s.172.  176   Neumark, Tetkikler, s.212; Edizdoğan,  s.172‐173. 

ödenek gönderme belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren  harcama yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan bir  aylık  net  ödemeler  toplamının  iki  katı  tutarına  kadar  para  cezası  verilecektir.”  (KMYKK.m.70). 

 

Hizmetin  görülmesinde  ödeneğin  yetmediği  durumlarda  ya  ek  ödenek  istenir  ya  da  ödeneği  artmış  olan  bölümlerden  ödeneği  yetmeyen  bölümlere  aktarma  yapılır  (KMYKK.m.21,23).  Eğer  hizmetin  bütçede  bölümü  bulunmuyorsa,  bir  başka  deyişle,  bütçenin  hazırlanması  sırasında  hiç  düşünülmemiş bir harcama yapmak gerekirse, bütçede yeni bir bölüm açılarak,  ayrıca  ödenek  alınabilir.  Bu  ödeneğe  olağanüstü  ödenek  adı  verilir.  Her  iki  ödenek  türü  ve  aktarmalar,  ancak,  yasama  organından  ön(ceden)  izin  almak  suretiyle  ve  mali  yıl  içinde  gerçekleştirilebilir.  Bu  bakımdan,  giderlerin  niceliği  yönünden  tahsisi  ilkesinin,  kanunî  düzenlemelerle  güvence  altına  alındığını  söylemek mümkündür177.  

 

c. Zaman Yönünden Tahsis İlkesi 

 

Bütçenin  ayırım  ilkelerinden  üçüncüsü,  zaman  yönünden  ayırımdır.  Zaman  yönünden  tahsis  ilkesine  göre,  bütçe  ödeneklerinden  yapılması  düşünülen harcamalar, bütçenin düzenlendiği ilgili mali yıl içinde yapılmalıdır.  Mali yılın bitiminden sonra yapılan harcamalar ve toplanan gelirler, ancak, yeni  bütçe  ile  gereken  işlemler  yapıldıktan  sonra  ödenebilir.  Gelecek  bir  bütçenin  ödeneğine  karşılık  olarak  harcamada  bulunulamayacağı  gibi,  önceki  bütçedeki  ödeneğe  dayanarak  harcama  yapmak,  başka  bir  deyişle  yıllar  arasında  ödenek  devretmek, ilke karşısında, mümkün değildir. Bir başka deyişle, ön(ceden) izin  aldığı  ilgili  bütçesinde  harcanmamış  bir  ödenek,  gelecek  yıl  bütçe  döneminde 

kullanılamayacağı gibi; gelecek yıl bütçesi için öngörülen herhangi bir ödeneğin,  önceki  yıl  döneminde  harcanması  da  olanaksızdır.  Bu  açıdan  tahsis  ilkesi  ile,  bütçeye  verilen  ödeneklerin  parlamentonun  onayladığı  yönde  kullanılması  sağlanmakta  ve  bölümler  arasında  yürütme  organı  tarafından  aktarmalar  yapılması önlenmek istenmektedir. Bu tür aktarmalar gerekirse, bu aktarmanın  da parlamentodan geçerek kanunlaşması gerekmektedir178.      4. Alenîlik İlkesi    Toplumsal karar alma sürecinin en önemli uygulaması sayılan bütçelerin,  demokratik  yönetim  biçiminin  ortaya  çıkışında  büyük  rolü  olmuş;  devlet  maliyesinin,  kapalı  kapılar  ardında  alınan  kararlar  ve  yapılan  gizli  uygulamalarla  yönetilen  işler  olmaktan  çıkarmıştır.  Bu  anlamda,  bütçe  tasarısının  hazırlanmasından  başlamak  üzere;  onay,  uygula(n)ma  ve  denetim  aşamaları  ile  ilgili  bütün  dokümanların;  kısaca,  tasarıdan,  kesin  hesaba  kadar  bütün  belgelerin,  ilgilenenlerine  açık  tutulmasına,  bütçe  hakkı  bakımından  oldukça önemlidir179. Alenîlik ilkesi ile, bütçe sonuçlarının, kamuoyu tarafından  incelen(ebil)mesi  ve  eleştirilmesi,  bütçe  hakkının,  sadece  parlâmentodaki  temsilciler eliyle değil, fakat bütün milletçe kullanılması yolu açılmış olur. Buna  göre,  alenîlik  ilkesi,  bütçe  ile  ilgili  bütün  belgelerin,  gerçek  mali  durum  hakkında  hüküm  vermeye  elverişli  şekilde  yayımlanmasını  ifade  eden  bütçe  ilkesidir180

 

Alenîlik  ilkesi,  bütçe  tahminleri  ve  uygulama  sonuçlarının,  açık  ve  kamuoyu  tarafından  anlaşılabilir  olmasını  gerektirir;  bütçe  sonuçlarına  ilişkin 

178   Neumark, Tetkikler, s.212; Edizdoğan,  s.173. 

179    Neumark, Tetkikler,  s. 212 ; Gürsoy, Bütçe, s.146. Krş. Feyzioğlu, Bütçe, s.51. 

180   Neumark,  Tetkikler,  s.  212  ;  Feyzioğlu,  Bütçe,  s.51;  Edizdoğan,    s.174.  Krş..  Gürsoy,  Bütçe, 

denetim usullerinin başarılı sonuç vermesi, ilkenin diğer bütçe ilkeleri ile birlikte  değerlendirilmesiyle anlam kazanır181. Öte yandan, uygula(n)ması tamamlanmış  bir  bütçenin  kesin  hesap  halinde  yeniden  meclise  getirilmesi,  alenîlik  ilkesinin  bir  başka  uygulanma  biçimini  oluşturmaktadır.  Böylece,  tahminlere  dayalı  bütçenin,  mali  yıl  sonunda  nasıl  bir  nitelik  kazandığı,  toplumsal  karar  alma  süreci içindeki en yüce organa, meclis ve onun aracılığı ile kamuoyuna, bir kez  daha, iletilir182 

 

181   Sur,  s.  112;  Erçin,  s.  57  vd.;  Neumark,  Tetkikler,  s.  212‐213  ;  Gürsoy,  Bütçe,  s.146.  Krş..  Feyzioğlu, Bütçe, s.51‐52; Edizdoğan,  s.174. 

   

İKİNCİ BÖLÜM 

TÜRK BÜTÇE SİSTEMİNİN HUKUKΠYAPISI VE 

 TÜRK HUKUKU’NDA BÜTÇE(LEME)YE İLİŞKİN  

ANAYASAL ESASLAR 

    I. GENEL ÇERÇEVE    Bütçe Hukuku’nda, kamu idare bütçelerinin hazırlanmasından yürürlüğe  girmesine  kadar  geçen  süreç,  “bütçe(leme)  süreci”  olarak  ifade  edilmekte;  bu  süreci düzenleyen hükümler, bu hukuk dalının kapsamına girmektedir. Ancak,  kamu  kesiminin  üstlendiği  görevlerin  çeşitliliğine  bak(ıl)arak,  kamu  kesimindeki  çeşitlilik,  kurumların  bütçelerinde  de  kendini  göstermekte,  süreci  düzenleyen  hükümler,  bütçe  türlerine  göre,  paralellik  oluşturmakta  ve  fakat,  farklı  mevzuatlarda  düzenlenmektedir.  Bu  anlamda,  bütçe  hukukunun  kapsamında,  idarelerin  bütçe(leme)  süreçlerine  ilişkin  esaslar(ı)  incelenirken,  farklı  mevzuata  tâbi  oldukları  göz  önünde  bulundurularak,  önce,  hukukî  yapının ortaya konulması, sonra, bütçe süreçlerinin incelenmesi gerekmektedir.  Bu açıdan, öncelikle, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve kapsamındaki;  daha  sonra,    Kamu  Mali  Yönetimi  ve  Kontrol  Kanunu  kapsamı  dışında  kalan  idarelerin  bütçe(leme) süreçleri  ortaya  konulacaktır.  Zira,  Kamu  Mali  Yönetimi  ve  Kontrol  Kanunu’da  kamu  idarelerinin  bütçe  türleri,  bütçenin  hazırlanması  konusu,  merkezî  yönetime  dahil  idareleri  kapsamaktadır.  Çünkü,  Kamu  Mali  Yönetimi ve Kontrol Kanunu’a göre, genel yönetim kapsamında olsa da sosyal  güvenlik  kurumları  ile  mahallî  idarelerin  bütçelerinin  hazırlanmasını  ve  onaylanmasını,  bu  idarelerin  kendi  özel  mevzuatına  bırakmıştır.  Ancak,  bu 

idareler  Kamu  Mali  Yönetimi  ve  Kontrol  Kanunu’un  malî  yönetim  ve  kontrole  ilişkin genel hükümlerine tâbidir. 

 

II.  TÜRK  BÜTÇE  SİSTEMİNİN  HUKUKΠ YAPISI:  İDARΠ YAPI  VE