• Sonuç bulunamadı

 

Kişiler,  hem  devlet  hem  de  diğer  bireyler  ve  kuruluşlar  karşısında  malî  anlamda özgür ve bağımsız olmadan temel hak ve özgürlüklerini ve buna bağlı  olarak  sosyal  haklarını  hiç  bir  zaman  kullanamamış  ve  bu  haklara  sahip  olabilmek  için  kendisinden  alınan  verginin  ilk  aşamada  alınma  bakımından  ve  sonra  da  harcama  yönü  ve  amacı  bakımından  kurallara  bağlanması  için  mücadele  etmiştir17.  Bütçe  hakkının  kazanılması  mücadelesinde,  önce  vergi 

15   Bkz. ve krş. Gürsoy, Bütçe, s.4‐5  16   Bkz. Yukarıda dn.8. 

17   Güneş,  Yasalık,  s.5.  Bütçe  hakkının  kazanılması  sürecine  ilişkin  tarihi  gelişim  ile  ilgili 

hakkı, yani,  halkın  rızası  olmaksızın  vergi alınmamasını;,  sonra  da, nerelere  ve  ne  miktarda  harcama  yapılmasına  ilişkin  yetkiyi  elde  etmiş;  gelirlerin  ve  giderlerin  her  yıl  yeni  baştan  tasdiki  yani  bütçenin  yıllık  onanması  sistemiʹnin  kabulüyle  de  bütçe  hakkının  tekemmülü  gerçekleşmiştir18.  Dolayısıyla,  bütçe  hakkı,  verginin  yasallığı  ilkesi  gibi,  ülkelerin  demokratik  ve  parlamenter  sistemlerde  kaydettikleri  gelişme  uyumlu  ve  ona  paralel  olarak  doğmuş  ve  gelişmiş;  devletin  giderleri  yönüyle  onu  bütünleyen  ve  kucaklayan  bir  ilke  olarak  hem  bireylerin  temel  hak  ve  özgürlüklerinin  korunmasında  hem  de  devletin  kanunlara  uygun  olarak  gelirlerini  toplamasında  ona  yetki  ve  kuvvet  veren önemli bir araç olmuştur19. O halde, bütçe hakkının kazanılması sürecinde  ilk  aşama  “vergi  hakkı/temsilsiz  vergi  olmaz  ilkesi”nin  kabulü;  ikinci  aşama, 

“giderleri  (ödenek  verme  usulü  ile)  (parlamento  tarafından)  tasdiki”  ve  nihayet  son 

aşama ise, “bütçenin yıllık tasdiki”dir20.    

Bütçe  hakkı,  vergilerin  ve  çeşitli  mali  yükümlerin  ancak  yasalar  ile  konulup  değiştirilebilip,  kaldırılabileceğini  öngören  verginin  yasallığı  ilkesi  açılımı vasıtasıyla, esas olarak, siyasal iktidarların keyfi ve takdiri uygulamaları  engellenmekte,  bireylere  salınacak  vergilerin,  mali  yükümlerin  öngörülebilir  olması  sağlanmakta  ve  hukukî  güvenlik  ön  plana  çıkarılmaktadır.  Bireyler  ekonomik ve kişisel ilişkilerini, hiç olmazsa belli bir zaman dilimi için, fazladan  sürpriz  mali  yüklerle  karşılaşmayacaklarından  emin  olarak,  kendilerini  devlet 

vd.; Gülsen Güneş, Bütçe Hakkı, s.285‐286; Yılmazcan, s.163 vd.; Kızıltaş, Tarihsel Gelişim,  s.4 vd.; Mutluer‐Öner‐Kesik, s.53 vd.; Uluatam, s.115; Falay,  s.35 vd..  

18   Feyzioğlu,  Bütçe,  s.15.  Krş.  Gürsoy,  Bütçe,  s.116;  Türk,  s.137;  Çağan,  Kamu  Maliyesinin 

Parlamenter  Kontrolü,  s.  199‐200;  Çağan,  Anayasal  Çerçeve,  s.210‐211;  Gülsen  Güneş,  Yasallık, s.5; Gülsen Güneş, Bütçe Hakkı, s.283; Gülsen Güneş, Önceden İzin, s.173.  

19   Feyzioğlu, Bütçe, s.15.; Edizdoğan,  s.21; Gülsen Güneş, Önceden İzin, s.174; Mutluer‐Öner‐ Kesik, s.53 vd. Krş. Türk, s.137.  

ile  ya  da  dar  anlamda  vergi  idaresi  ile  ne  gibi  bağlantıların  ilgilendirdiğini  bilerek  ve  geleceğe  güvenle  bakarak  düzenleyebileceklerdir.  Buna  ek  olarak,  düzenin  devamındaki  kesinlik  ve  istikrar  bireyi  korku  ile  hareket.  etmekten  alıkoyup onun gerekli ve yararlı ekonomik yatırımları ve teşebbüsleri yapmasını  gündeme getirecektir. Öte yandan, yürütme organı, bütçe kanunlarının verdiği  yetki ile (ve getirdiği açıklıkla) gelirleri salması ve toplaması yolu açılmaktadır.  Dolayısıyla,  yürütme  organı,  bu  konuda,  aynı  zamanda,  sorumluluk  altında  olup  üzerin  düşen  idarî  işlemleri  yapmak  zorunda  olmakla,  makro  düzeyde,  sosyal devlet ilkesinin amacı ile de uyum halinde bulunmaktadır21

 

Bütçe  hakkının  ikinci  açılımı  olan  giderleri  onama  hakkı  ise,  bireylerin  giderlerin  yapılması  yönünden  de  keyfi,  israfa  yönelik,  abartılı  harcamalar  üzerinde  söz  ve  kontrol  sahibi  olabilmelerini  sağlamakta,  birey  gereğinde  bunları  teorik  olarak  da  olsa  parlamentodaki  temsilcileri  vasıtasıyla  men  edebilmektedir22

 

Bütçe hakkının üçüncü açılımı olan ön(ceden) izin ilkesi ve bütçenin yıllık  olarak  onanması  hakkı  vasıtasıyla  halk,  öncelikle  yürürlükte  olan  vergi  kanunlarından  hangilerinin  o  yıl  içerisinde  uygulanması  gerektiğine  kendisi  karar  vermektedir.  Zira,  burada,  halkın  temsilcileri,  ön  izin  ile,  yürütme  organına,  bütçe  ile  öngörülmüş  gelirleri  toplama  ve  harcamaları  yapma  iznini  vermektedirler23.  Halkın  daha  önce  vergi  kanunları  ile  kendi  kendisini  vergilendirmişken,  ayrıca  bu  yasaların,  izin  yoluyla  uygulanması  gerekliliğini  belirleyerek  sürdürülmesine  veya  belli  bir  süre  durdurulabilmesine  karar  vermesi  sağlanmakta,  ayrıca  yürürlükte  olmayan  sonradan  çıkarılacak  ani  ve 

21   Gülsen Güneş, Bütçe Hakkı, s. 287; Gülsen Güneş, Önceden İzin, s.179.  22   Gülsen Güneş, Bütçe Hakkı, s. 287. 

sürpriz akçalı yasal düzenlemelerle taciz edilmesi de engellenmektedir24. Ayrıca,  yine belirli harcamaların, istisnalar dışında, yalnızca bir yıl için yapılmasına izin  veren  halk,  böylece,  siyasî  iktidarı  zaman  açısından  sınırlayarak  onu  denetim  altına almış olmaktadır25. Buna göre, bütçe hakkı kavramı; “devletin nerelere ne  ölçüde para harcaması gerekeceğine ve bu harcamalar dolayısıyla halka ne gibi  mali  yükümlülükler  yükleneceğine,  milletin  ya  da  millet  adına  karar  vermeye  yetkili  temsili  meclislerin  söz  sahibi  olmaları  durumunu  ifade  etmektedir”26 Böylece bu açılım vasıtasıyla halk bütçe hakkının son aşamasına erişerek gelirler  ve  giderler  üzerinde  her  dönem  için  bütünüyle  söz  sahibi  olmaktadır27.  Bu  anlamda  bütçe  hakkı  kavramı,  kamu  harcamalarının  “borçlanma”  ya  da  “açık  bütçe politikası‐enflansyon” yoluyla finanse edilmesine karar verilmesini ve bu  kararın doğurduğu hukukî sonuçları da kapsamı içine alan28 ve “temsilsiz vergi  olmaz”  olarak  ifade  edilen  “vergi  (alma)  hakkı”  ile  “giderleri  (ödenek  verme  usulü ile) (parlamento tarafından) tasdiki”ni da içine alan bir üst kavram olarak  anlaşılmalıdır.  

 

Bütçe hakkı, tanımından anlaşılacağı üzere, üç unsurdan oluşmaktadır;  ‐  Toplum  içinde  toplumsal  ihtiyaç  sayılan  ihtiyaçlar  ve  bunların  kamu  hizmetine konu yapılma sorunu, 

‐  Toplumsal  ihtiyaçların  karşılanmasında  kullanılacak  kamu  harcamalarının çeşidi ve bunların toplanması sorunu,  ‐ Karar yetkisini kimin, nasıl ve ne zaman kullanılacağı sorunu.    24   Gülsen Güneş, Önceden İzin, s. 179‐180.  25   Gülsen Güneş, Bütçe Hakkı, s. 287‐288.  26   Gürsoy, Bütçe, s. 56. Krş. Sayar, s.17; Edizdoğan,  s.21; Mutluer‐Öner‐Kesik, s.53.   27   Güneş, Bütçe Hakkı, s. 289; Gülsen Güneş, Önceden İzin, s..  28   Bkz. Gürsoy, Bütçe, s.56.  

Bütçe  hakkının,  belirtilen  unsurlarının  ortak  yanı;  “tercih  ve  karar”  ile  ilgilidir.  Bu  kararın  toplum  hayatını  ilgilendireceği,  toplum  içinde  bulunan  üyelerin  yaşayışını  etkileyeceği  ve  onları  bazı  konularda zorlayacağı  için  siyasî  nitelik  taşıdığı  da  söylenebilir.  Bu  siyasî  niteliği  nedeniyle  bütçe  hakkının  kullanılması,  tarihin  her  döneminde,  hükümranlık  hakkının  ayrılmaz  bir  unsurunu oluşturmuştur29 

 

Bütçe  hakkının  tanımı,  kapsamı  ve  unsurları  hususunda  herhangi  bir  tereddüt  olmamakla  birlikte,  kavramın  “hak”  olarak  ifade  edilmesinin  yerinde  olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.  

 

Bütçe,  hükümetlerin  kendilerine  emanet  edilen  kamu  kaynaklarını  nasıl  harcayacaklarına  ilişkin  taahhütlerini  ve  vatandaşlara  götürmeyi  vaat  ettiği  hizmetleri içeren bir yetkilendirme belgesi, bir sözleşme niteliği taşımaktadır. Bu  yetkilendirme  çerçevesinde,  hükümetin,  hizmet  önceliklerinin  ortaya  konulmakta,  kamu  hizmeti  sunan  her  kuruluşun  performansı  değerlendirilmekte  ve  sonucunda,  kamu  kaynaklarının  etkinlik  ve  verimlilik  ilkelerine  göre  yönlendirildiği  bir  süreç  oluşturulmaktadır.  Dolayısıyla,  bu  yetkilendirme  belgesi,  hükümete  sorumluluk  yüklemekte  ve  aykırı  davranış  halinde,  sorumluluğunun  işletilmesi  yolunu  kullanmaktadır30.    Yukarıda  belirtildiği  üzere,  gelirlerin  toplanması  ve  harcamaların  yapılması  hususunda  yürütme  organına  verilen  yetki  “ön(ceden)  izin”  olarak  ifade  edilmektedir.  Dolayısıyla,  “hak‐yetki‐izin”  kavramlarının,  bütçe  hakkı  kavramının  unsurları  dikkate  alınarak,  yeniden  ifade  edilmesi  gerekmektedir.  Buna  göre,  kamu  harcamalarının  yapılması  ve  harcamalar  dolayısıyla  halka  yükletilecek  mali  yükümlerin türü ve oranının belirlenmesi, vatandaşlar bakımından bir hak, yani  bütçe  hakkı;  bu  hakkın  millet  adına  karar  vermeye  yetkili  meclislerce 

29   Edizdoğan,  s.21. 

kullanılması bir yetki, yani bütçe yetkisi; ön izin ile yürütme organına, bütçe ile  öngörülmüş  gelirlerin  toplanması  ve  harcamaların  yapılması  yetkisinin  tanınması ise bir izin, yani bütçe izni olarak ifade edilmelidir. 

 

Bütçe  hakkının  gerçekleşmesi  bakımından,.  parlamentoların  kamu  harcamaları  ve  vergiler  alanında  yetkili  kılınması,  devlet  bütçesini  onaylaması,  iktidarın mali uygulamalarını denetlenmesi genel siyasal kontrolün çok önemli  bir yönünü oluşturmaktadır31. Bu anlamda parlamentoya düşen görev, bütçede  öngörülen  masrafların  isabetliliği  ve  bunları  karşılayacak  gelir  tahminlerinin  gerçeklere uygunluğu ve yeterliliği hususlarını araştırıp incelemek suretiyle bir  kanaate varmak ve ona göre bütçe tasarısını ya aynen veya bazı değişikliklerle  görüşüp  onaylamaktır32.  Bu,  bütçe  hakkının  bütçenin  onaylanması  aşamasında  kullanılması  olmaktadır.  Bütçe  hakkının,  ayrıca,  bütçenin  uygula(n)ması  sırasında ve/ya da uygulanmasından sonra, parlamento tarafından denetlenmesi  suretiyle  kullanılması  da  sözkonusudur.  Bu  çerçevede,  devlet,  parlamentoca  tasdik  edilen  bir  bütçe  olmadan  ne  bir  kuruş  harcayabilecektir,  ne  de  tek  bir  vergi toplayabilecektir. Ulusal egemenliğin en önemli belirtisi, Meclisʹin her yıl  bütçeyi görüşmesi ve onamasındadır33.     C. Bütçe Hukuku     Bir ülkenin mali sistemini; kamu gelirleri, kamu harcamaları ve bunların  denkleştirilmesi  şeklinde  üç  başlık  altında  toplamak  mümkündür.  Mali  sistem 

31   Ayrıntılı bilgi için bkz. Nami Çağan, ”Anayasa Çerçevesinde Kamu Maliyesinin Parlamenter 

Kontrolü”,  (Anayasa  Yargısı  C.II),  Ankara  1986,  s.199  vd.,  (Kamu  Maliyesinin  Parlamenter  Kontrolü). Ayrıca bkz. Kafaoğlu, s.6‐7; Çağan, Anayasal Çerçeve, s. 210‐211; Gülsen Güneş,  Bütçe Hakkı, s.288. 

32   Feyzioğlu,  İktidar  Virüsü,  s.166.  Ayrıca  bkz.  Çağan,  Kamu  Maliyesinin  Parlamenter 

Kontrolü, s.208 vd., Çağan, Anayasal Çerçeve, s. 215 vd.; Gülsen Güneş, Bütçe Hakkı, s.288. 

hukukî  açıdan  değerlendirildiğinde,  mali  sistemi  oluşturan  hukuk  kurallarına  mali  hukuk  denir.  Mali  hukuk;  gelir,  harcama  ve  bütçe  ile  ilgili  hukukî  düzenlemeleri kapsayan bir üst kavramdır34

 

Ülkemizde  mali  hukuk  kavramı,  uzun  süre,  vergi  hukuku  ile  aynı  anlamda kullanılmış, daha sonra, kendine özgü kurallarının varlığı ve bağımsız  hukuk dalı olması ile kavram farklılığı ortaya konulmuştur35. Harcama ve bütçe  bakımından  ise;  günümüzde,  kamu  harcamalarının  toplam  ülke  harcamaları  içindeki  payı  yüzde  elli  ve  daha  fazla  oranlara  ulaşmıştır.  Bu  büyüklükteki  kaynağı  kullanmak,  bütçe,  ihale,  personel  mevzuatı  gibi  birçok  hukukî  düzenlemeleri  de  beraberinde  getirmekte  ve  bütçe  hakkının  kullanılmasını  sağla(n)ması  bakımından  büyük  önem  oluşturmaktadır.  Dolayısıyla,  kamu  harcamalarını ve hukukî olarak bütçe kurallarını kapsamına alan yeni bir hukuk  dalına ihtiyaç vardır; bu hukuk dalı, “bütçe hukuku”dur36.   

 

Bütçe,  kamu  harcamaları  ile  kamu  gelirlerinin  denkleştirilmesi  fonksiyonunu  üstlenmiş  olmasına  rağmen;  bütçenin  kamu  harcamaları  ile  olan  “yakın” ilişkisi ve harcama yanının ağır basması ile vergi hukukunun bağımsız  niteliği,  bütçe  hukuku  ile  harcama  hukukunun  aynı  anlam  ve  içeriği  çağrıştırdığı  izlenimini  vermektedir.  Bütçe  ve  kamu  harcamaları  arasındaki  bu  yakınlık,  mali  anayasa(ların),  harcama  kuralları  ile  birlikte  bütçelerin  ilkelerini,  hazırlanışını,  parlamentoda  görüşülerek  kabulünü,  uygulanmasını  ve 

34   Mutluer‐Öner‐Kesik, s.15. 

35   Ayrıntılı  bilgi  için  bkz.  Akif  Erginay,  Vergi  Hukuku  Prensipleri,  Ankara  1953,  (Prensipler). 

Ayrıca bkz. Mutluer‐Öner‐Kesik, s.15‐16. “ 

36   Mutluer‐Öner‐Kesik,  s.16.  “Bütçe  konusunun  kendine  özgü  kuralları  ve  kendine  özgü 

anlayışı,  kendine  özgü  hukuku  vardır.  Bütçe  hukukunda  ve  bütçe  tekniğinde,  bütçe  kanunlarına, bütçe ile ilgili olmayan hiç bir konu monte edilemez.”, Any.M., 30.1.1992 gün ve  E.1991/8, K.1992/5, (AMKD.1995), s.30. 

denetimini  bir  bütün  halinde  incelenmesini  zorunlu  kılmıştır37.  Bütçe  ve  kamu  harcamaları  arasındaki  bu  yakınlık,  bütçenin  anayasal  niteliği  de  dikkate  alınarak,  bütçe  hukukunun,  ayrı  bir  hukuk  dalı  olarak  kabul  edilmesine  rağmen38, (kamu) harcama hukukuna ilişkin ilkeleri de içerecek şekilde, ayrı bir  hukuk dalı olarak kabul edilmesini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede yapılacak  bir  tanımlama  ile  bütçe  hukukunun  ;  “devletin  ve  diğer  kamu  tüzel  kişilerinin  gelecek  belli  bir  dönem  içindeki  gelirlerinin  tahmini  ve  toplanmasına  ilişkin  anayasal  usuller  ile  harcamaların  yapılması  ve  denetimine  ilişkin  usul  ve  esasları kurallara bağlayan hukuk dalı” olarak tanımlanması mümkündür39   II. BÜTÇENİN HUKUKΠNİTELİĞİ    A. Genel Açıklama   

Bütçe,  devletin  bütün  idarî  faaliyetlerini  hukukî  normlara  bağlayan;  bütçe  dışı  veya  bütçeye  aykırı,  bütün  idarî  işlem  ve  kararların  uygulanmasını  önleyen  bir  belgedir.  Önleyicilik  kudretini  sağlayan  dayanak  ise,  bütçenin,  kanun  gücüne  sahip  kılınmasıyla  sağlanmaktadır.  Bir  başka  deyişle,  bütçenin 

37   Bununla  birlikte,  bütçenin  hukukî,  (siyasî  ve  iktisadî)  önemi  dolayısıyla,  hazırlanmasına, 

görüşülmesine,  kabulüne,  uygulanmasına  ve  denetimine  ilişkin  esaslar,  diğer  kanunlardan  farklı olarak, anayasada düzenlenmektedir.  

38   Doktrinde,  kamu  harcama  hukuku;  “Kamusal  birimlerin  yetkililerinin,  çeşitli  hukukî 

düzenlemelerden  ve  bütçe  kanunlarından  almış  oldukları  yetkiler  çerçevesinde  gerçekleştirdikleri  hukukî  süreci  düzenleyen  kurallar”  olarak  tanımlanmaktadır.  Bkz. 

Karaarslan, Kamu Harcama Hukuku, s.54‐55. Krş. Mutluer‐Öner‐Kesik, s.295 vd. 

39   Doktrinde yer alan  bütçe hukuku tanımlarına  bakıldığında; “bütçelere ilişkin tüm  teorik ve 

hukukî  kurallar  ile  bütçe  harcamalarını  düzenleyen  mevzuat”  olarak  tanımlandığı  görülmektedir.  Bkz.  Mutluer‐Öner‐Kesik,  s.9  vd.  Sözkonusu  kavram,  benzer  bir  tanım  ile  “kamu harcama hukuku” olarak ifade edilmiştir. Buna göre, “bütçelere ilişkin tüm teorik ve  hukukî kurallar ile bütçe harcamalarını düzenleyen mevzuat” 

hukukî  işlevini  yerine  getirebilmesi  için  bütçeye  kanun  şekli  verilmiş,  parlamentonun onayına “kanun” kimliği altında sunulmuştur40.  

 

1982 Anayasası ile mali anayasa niteliği taşıyan Kamu Mali Yönetimi ve  Kontrol  Kanunu’da  da  bütçe,  “kanun”  olarak  kabûl  edilmesine  rağmen(Any.87,89,161,162,164;  KMYKK.m.15  vd;  MUK.m.6),  bütçenin  hukukî  niteliği  hakkında  tartışmalar  bulunmaktadır41.  Bu  tartışmalardaki,  kanun  olmadığı ya da kısmen olduğu yönündeki görüşlerin esasını, bütçe kanununun  sınırlı süreli olması ve gelir ve harcama kanunlarına yeni bir şey katıp katmadığı  oluşturmaktadır.  Buna  göre,  bütçenin  hukukî  niteliğini  belirlerken,  sözkonusu  görüşleri;  kanun,  idarî  tasarruf  ve  karma  görüşler  üç  grup  altında  toplamak  mümkün olacaktır.