• Sonuç bulunamadı

TABLO 6 Fransa’da Yurttafll›¤a Kabul

Belgede Euro-Türkler (sayfa 47-56)

Yurttafll›¤a Kabul Yoluyla Bildirim Yoluyla

Yurttafll›¤a Kabul

Edilenin Efl ve Evlilik

Y›l Toplam Çocuklar› Toplam Yoluyla

1985 26.902 11.978 19.089 12.631 1986 21.072 10.344 22.566 15.190 1987 16.205 7.848 16.052 9.788 1988 16.762 7.948 27.338 16.592 1989 19.901 10.178 26.468 15.489 1990 * * * * 1991 * * * * 1992 22.792 12.349 32.249 15.601 1993 23.283 13.157 32.425 15.246 1994 29.106 15.396 43.633 19.493 1995 24.718 12.041 21.017 16.659 1996 34.650 16.923 21.880 19.127 1997 35.703 18.471 23.191 20.845

kat art›k ‘bölünmez’ olmad›¤›n› göstermektedir. Öte yandan, Müslü- manlar›n (özellikle Cezayirlilerin) karfl›laflt›¤› ve dile getirdi¤i kamusal alandaki aflikâr ayr›mc›l›k, Frans›z yurttafl› üretmek ve dolay›s›yla ho- mojen Frans›z ulusunu korumak için programlanm›fl ulusal e¤itim ay- g›t›n›n baflar›s›zl›¤› yönünde güçlü sinyaller vermektedir. Tribalat (2003)’›n da ifade etti¤i gibi “e¤er ayr›mc›l›kla karfl›laflacaksan, okul- da baflar›l› olmak için çok çal›flman›n ne anlam› var?”9Tribalat, ay- r›mc›l›¤›n, cumhuriyetçi ideal ile Frans›z toplumunun gerçe¤i aras›nda bir tutarl›l›k sorunu yaratt›¤›n› belirtmektedir. Yak›n bir tarihe kadar, cumhuriyetçili¤e tehdit oluflturdu¤u gerekçesiyle ayr›mc›l›ktan söz et- mek bir tabuydu (Tribalat, 2003: 135). Pierre Sadran’›n (2003: 53) sözleri Frans›z Cumhuriyetçi ideolojisinin içinde bulundu¤u meflruiyet krizini aç›kça ortaya koymaktad›r:

“Frans›zlar, ‘ayr›cal›kl›’ olduklar›na daha az inan›r hale geldiler. Öncelikle, ülke, ulus-devletin dura¤anl›¤›, adem-i merkeziyetçilik ve Avrupa entegrasyonu dinamikleri arac›l›¤›yla, afla¤›dan ve yuka- r›dan sars›lm›flt›r. ‹kincisi, Frans›z evrenselli¤i belirli bir evrensellik uyarlamas›n› temsil etmek için ihtiraslar›n› azaltmal› ve belirli bir evrensellik uyarlamas›n› temsil etmekle yetinmelidir... Son olarak, cumhuriyetçi ekole dayanan Frans›z sosyal entegrasyon modeli es- kisi gibi ifllememektedir. Farkl› kültürler, 1998 Dünya Kupas›’nda mavi, beyaz, k›rm›z› ulusal bayraktansa Siyahlar –Beyazlar– Kuzey Afrikal› Frans›zlar›n Black-Blanc-Beur tak›m›yla kendini daha faz- la evinde hisseden bir Fransa’da, meflru hale gelmifltir.”

Fransa’daki cumhuriyetçilik mitinin çeflitli cephelerden sald›r›- ya u¤rad›¤› konusunda hiçbir flüphe yoktur. Ülkede paradoksal bir du- rum mevcuttur. Bir yandan, Frans›z devleti adem-i merkeziyetçilik ve Avrupa entegrasyonu arac›l›¤›yla de¤iflmekte, di¤er yandan, ülkenin

almanya ve fransa’da göç süreci 33

9 Bizim verilerimiz Tribalat’›n göçmenlerin ve yabanc› kökenlilerin karfl›laflt›¤› ayr›mc›l›kla ilgili bulgular›n› do¤rulamaktad›r. Fransal›-Türkler kendilerine soruldu¤unda, en çok Fransa’daki ayr›mc›l›k sorununu dile getirmektedirler (17 %). Bir görüflmecinin ifadesiyle : “85’e kadar Fransa kadar demokrat ülke yoktu. Ama flimdi ‘›rk’ meselesi bafllad›. Sadece Le Pen de¤il, ko- münistler de öyle bak›yor.”

sosyal ve siyasal kültürü hâlâ bütünsel ve cumhuriyetçi bir devlet miti taraf›ndan flekillendirilmektedir. Göç politikalar› söz konusu oldu¤un- da, göçmenler hâlâ, Frans›z ulusunun geleneksel siyasal de¤erleri için- de asimile olmay› gerektiren evrensellik düflüncesine tabi gibi görün- mektedirler. Göçmen gruplar›n tabi oldu¤u asimilasyoncu entegrasyo- nun, göçmenler aras›nda kültürelizm ve kimlik siyasetiyle sonuçlan- mas› muhtemeldir. Kimlik siyasetinin ço¤unluk ve az›nl›klar aras›nda- ki etnik, kültürel ve dilsel s›n›rlar› güçlendirmesi beklenebilir.

Avrupa Yurttafll›¤›na Do¤ru?

Yurttafll›¤›n yeniden gözden geçirilmesi konusu gündeme geldi¤inde, s›kl›kla sorulan sorulardan biri: “Peki ya bizim ulusal kimli¤imiz?” fleklindedir. Asl›nda, yurttafll›k ve ulus iç içe geçmifl iki kurumdur. Ulu- sal kimlik, di¤er kimlikler gibi, dinamiktir ve reçetelendirilemez. Ulu- sal, bireysel, siyasal, toplumsal ya da etnik, her türlü kimlik, ‘ötekile- ri’ tan›ma, tan›mama ya da yanl›fl tan›ma eylemleriyle flekillenir (Tay- lor, 1994: 25). ‹nsan zihni monolog düzeyinde de¤il, diyalog düzeyin- de flekillenir. Birey, kimli¤ini, ancak baflkalar›n›n kendi tav›r ve davra- n›fllar›na verdi¤i tepkiyi deneyimleyebildi¤inde oluflturur. Bu nedenle, ‘öteki’ ile diyalo¤a girmeden kimlik oluflturmak imkâns›zd›r. Bir ulu- sun kurgusu kültürel ve etnik töze dayand›r›l›yorsa, söz konusu ulu- sun üyelerinin kendilerinden kültür, din, dil ve etnisite yönlerinden farkl› olanlar› tan›malar› veya kabul etmeleri zorlafl›r. Homojen ulus kurgusunun d›fl›nda kalanlar›, göçmenleri ve yabanc›lar› tan›mama, radikal ve merkezkaç kimliklerin oluflumunu ve buna ba¤l› olarak ça- t›flmay› beraberinde getirebilir. Baflka bir deyiflle, Kymlicka ve Nor- man’›n belirtti¤i gibi, “ulusal kimlik karfl›s›nda yabanc›laflan göçmen gruplar›n siyasal arenadan da yabanc›laflmas› muhtemeldir” (2000: s.39). Yak›n bir tarihten bu yana, etnisite, kültür ve din, göçmenler, s›- ¤›nmac›lar, Müslümanlar, Araplar, Türkler ve Romanlar gibi her türlü “öteki”yi damgalamakta kullan›lan en somut referans noktalar›n› oluflturmaktad›r. ‹slâm korkusu, Euro-Türklerin karfl›laflt›¤› belli bafll› meydan okumalardan biri haline gelmifltir. Hatta bu durum, kamu-

oyunun Türkiye’nin AB üyeli¤ini Bat›’da yükselen ‹slâmî baflkald›r›y- la iliflkilendirdi¤i Fransa’da daha belirleyici hale gelmifltir.

Geleneksel yurttafll›k retori¤i, egemen ulusal grubun ç›karlar›- n›n göçmenlerin aleyhine ifllemesini destekleme e¤ilimindedir. Bu ne- denle, klasik yurttafll›k anlay›fl›n›n ‘kültürel aç›dan farkl›’ birimlerde birarada yaflamaya dair sorunlar› çözmesi olas› de¤ildir. Çat›flma ve yabanc›laflma potansiyelinden kaç›nmak için, yerine getirilmesi gere- ken temel bir görev vard›r: yurttafll›k yasalar› öngörülmüfl kültürel, dinsel, dilsel ve etnik temellere dayanmamal›d›r. Yurttafll›k ve önceden tan›mlanm›fl statik ulusal kimlik aras›ndaki bu ba¤, dünya çap›nda sa- y›s›z etnik çat›flma ve fliddete yol açm›flt›r. Bütünsel kültür nosyonun- dan10 kaynaklanan ulus-devlet fikri, ‘atalar›n’ u¤runa öldü¤ü ortak atalar, ortak tarihsel an›lar ve mitler, ulusal marfl, ortak s›n›rlar, ulusal bir ekonomi, ortak yasal haklar ve görevler, yani esas olarak bir ‘isim’- den kaynaklanmaktad›r (Smith, 1986). Buna göre, ‘misafir iflçiler’, s›- ¤›nmac›lar ya da mülteciler gibi, savafl sonras› dönemde Bat›’ya göç eden çok say›da yabanc›, medeni, sosyal, siyasal ve kültürel haklardan mahrum b›rak›lm›flt›r. Mekânla iliflkilendirilmifl kültürel aidiyet ve eze- li sadakat kavramlar›yla ba¤lant›l› ulusal yurttafll›k modeli, 20. yüzy›-

almanya ve fransa’da göç süreci 35

10 Anlam aç›s›ndan kültür nosyonu iki farkl› flekilde ele al›nabilir. Bu nosyonlardan biri ‘bütünsel-

ci’ (wholistic) kültür nosyonu, di¤eri ise ‘senkretik’ (syncretic) kültür nosyonudur. ‹lk nosyon,

modernitenin getirdi¤i anlay›fl›n bir ürünü olup, kültürü yerel ve ulusal s›n›rlar içerisine hapse- der. Öte yandan, ‘senkretik’ kültür nosyonu ise küreselleflme ile gündeme gelen bir nosyon ol- mufltur. Bu nosyon, kültürün yerel ve co¤rafi s›n›rlar içerisine hapsedilemeyece¤ini ve bu s›n›r- lar›n ötesinde gerçekleflen bir alafl›m süreci içinde olufltu¤unu öngörür. Bütünselci kültür nosyo- nu ‘ortak anlam ve de¤erlerin’ kültürlerin özünü oluflturdu¤unu söyler. Buna göre, herhangi bir toplum taraf›ndan ortaklafla kabul gören belli anlam ve de¤erler, birer de¤iflmez bütün olufltu- rurlar ve di¤er toplumlar›n oluflturdu¤u ortak anlam ve de¤er bütünlerinden ayr›l›rlar. Birbirin- den kal›n s›n›rlarla ayr›ld›¤› düflünülen bu kültürel bütünler, ulusal ya da yerel kültürleri ifade ederler. Kültürleri birbirleriyle kar›flmayan bütünler olarak kabul eden bu anlay›fla göre, kültü- rel alafl›m sorunlu bir süreçtir ve bozulmaya yol açar. Etnik az›nl›k kültürlerini de¤erlendiren, akademik çal›flmalarda s›kça rastlad›¤›m›z ‘kimlik krizi’, ‘iki kültür aras›nda kalm›fl’, ‘kay›p kimlikler’ ve ‘dejenere olmufl’ gibi tan›mlamalar böylesine bir kültür nosyonunun ürünüdürler. Kültürel alafl›m› reddeden ve ‘otantik’ olan› savunan bu yaklafl›m, ayr›ca kültürün etnik ve ulu- sal çerçevede olufltu¤unu iddia eder. Bir baflka deyiflle bu nosyon, kültürü etnisiteye indirger. Öte yandan, senkretik kültür nosyonu ise, kültürel kimli¤in dinamik bir süreç içinde sürekli de¤iflim sonucunda olufltu¤u fikrini savunur (Kaya, 2000).

l›n bafl›ndan bu yana, kitlesel göç süreci boyunca hakimiyetini sürdür- müfltür. Fakat, ulusötesi göçmen iflçilerin yak›n geçmiflteki deneyimi, “ulusal kimli¤in yerini, mekânla s›n›rl› olmayan bireysel haklara daya- nan, daha evrensel bir üyelik modeline b›rakmakta oldu¤u bir döne- me” iflaret etmektedir (Soysal, 1994: 3).

Avrupa Birli¤i yurttafll›¤›n›n ortaya ç›kmas›, yurttafll›k ve milli- yetin bir flekilde birbirinden ayr›ld›¤›n› gösteren çarp›c› bir örnektir. Buradaki en önemli meydan okumalardan biri, yurttafll›kla önceden tan›mlanm›fl ulusal kimlik aras›ndaki temel ba¤›n tart›flma konusu ha- line gelmesidir. Maastricht Anlaflmas›’n›n 8e maddesi, yurttafll›k hak- lar›n›n ‘dinamik’ ve ‘evrimsel’ do¤as›na at›fta bulunmaktad›r. Maast- richt Anlaflmas›, yeniden düzenlenen Roma Anlaflmas›’na yeni bir bö- lüm eklemifltir, Madde 8 (‘Birlik Yurttafll›¤›’). Bu madde, ‘üye ülkeler- den birinin uyru¤unu tafl›yan her kiflinin Birli¤in yurttafl› oldu¤u”nu beyan etmektedir. Bunun yan› s›ra, ‘Birli¤in yurttafllar›n›n bu anlafl- mayla verilen haklardan yararlanaca¤›n› ve bu suretle getirilen görev- lerden sorumlu olaca¤›n›” ekler. ‘Cemaat Yurttafll›¤›’ terimi, eski ‹s- panya Baflbakan› Felipe Gonzales’in Avrupa Konseyi Ofisi’ne, yurttafl- l›¤›n Avrupa siyasi birli¤inin üç temel aya¤›ndan birine (di¤er ikisi, Av- rupa Para Birli¤i ve ortak d›fl politika ve güvenlik politikas›d›r) daya- nabilece¤ini öneren mektubundan sonra tart›flma konusu olmufltur.

Maastricht Anlaflmas›’n›n Avrupa yurttafll›¤› kavram›, öngörül- meyen ve dolay›s›yla de¤iflime tabi olan ‘dinamik’ ve ‘evrimsel’ haklar anlay›fl›na dayanmas›na ra¤men, geçmiflteki sorunlar›n baz›lar›n› ko- rumaktad›r. Bu elefltiriler, Almanya’daki Türk göçmenler gibi AB d›fl› ülkelerden gelenlerin (extracommunitari) siyasal kat›l›m›yla ilgili tar- t›flmalar üzerine yo¤unlaflmaktad›r. Chris Shore (2000: s.66-86)’un do¤ru olarak gözlemledi¤i gibi, bu konuya iliflkin dört temel zorluk vard›r. Birincisi, AB yurttafll›k kavram› sadece haklara odaklan›r, bun- lara karfl›l›k gelen görevlere iliflkin belirli bir taslak çizilmemifltir. ‹kin- cisi, Anlaflma ikâmet etti¤i yere bak›lmaks›z›n her üye ülkenin yurtta- fl›na oy kullanma hakk› veren yasal temeli sa¤lamaktad›r. Euro-Türk- ler gibi, AB ülkelerindeki extracommunitari yerleflimcilere bu haklar

verilmemifltir. Üçüncüsü, ‘Topluluk Uyru¤u’ fikri temelden sorunlu- dur: yani, kifli ancak üye devletlerden birinin yurttafll›¤› sayesinde bir- lik yurttafl› olabilmektedir. Dolay›s›yla, AB yurttafll›¤› statüsü ulus- devlet çerçevesine tabidir. Bu da yine özellikle Euro-Türkler ba¤lam›n- da önemli bir meseledir. Son olarak, Birlik yurttafll›¤›n›n ‘Avrupa Ka- lesi’ fleklinde ifade edilen AB d›fl› yurttafllara karfl› ayr›mc›l›¤› art›rma olas›l›¤› tafl›d›¤›na dair elefltiriler dile getirilmektedir.

Maastricht Anlaflmas›’n› haz›rlayanlar›n AB yurttafll›¤›n›n, si- yasal ve sosyal haklar› da kapsayacak flekilde medeni ve ekonomik haklar›n ötesine geçebilen bir yap›ya sahip olmas› niyetiyle hareket et- tikleri unutulmamal›d›r. Bu yaklafl›m, Maastricht Anlaflmas›’n›n, yurt- tafll›k haklar›n›n ‘dinamik’ ve ‘evrimsel’ do¤as›n› vurgulayan 8e mad- desinde aç›kça sergilenmektedir. Madde 8e, bir flekilde, Anlaflman›n Avrupa Birli¤i içinde yaflayan AB d›fl› yurttafllara daha kapsay›c› ilke- ler getirebilece¤i konusunda iyimser olmak için belirli bir temel sa¤la- maktad›r. Avrupa yurttafll›¤›n›n kurumsallaflmas› ve K›z›l-Yeflil koalis- yon hükümeti döneminde ç›kar›lan yeni yurttafll›k yasas›yla birlikte, Almanya’n›n yak›n dönemde atm›fl oldu¤u ad›mlar, yurttafll›k ve ön- görülen ulusal kimlik aras›ndaki yerleflik ba¤›n koptu¤unu do¤rula- maktad›r.

Yurttafll›k tarihsel olarak daima kat›l›mla ba¤lant›l› olmufltur. Fakat, geliflmifl liberal demokrasilerde, geleneksel siyasal kat›l›m›n düfltü¤ü gözlenmektedir (Hoffman, 2004). Bu düflüfl, göçmen kökenli gruplarda daha sert gibi görünmektedir. Kat›l›m konusu, yerel, bölge- sel, ulusal ve Avrupa Birli¤i ba¤lam›nda ulusötesi düzeyde yönetimsel mekanizmalara dahil olma koflullar›n›n gelifltirilmesiyle ba¤lant›l›d›r. Resmi yurttafll›k, göçmenlerin ve çocuklar›n›n, ikâmet ettikleri ülkenin kamusal hayat›na kat›lmalar›n› sa¤lamayabilir. Kifli resmi yurttafll›¤a sahip olsa bile hâlâ ‘göçmen’ olarak gösterilebilir. Dolay›s›yla Fransa, Almanya’ya oranla kökleri daha derinde olan bir yurttafll›¤a kabul ge- lene¤ine sahiptir. Ancak, Fransa’da yaflayan Türk kökenli göçmenlerin yurttafll›¤a kabul düzeyi ile bunlar›n Frans›z kamusal yaflam›na siya- sal, kültürel ve ekonomik kat›l›m› aras›nda büyük fark vard›r. Bu arafl-

t›rma, Fransa’da, eflitlikçi cumhuriyetçi mite ters düflen bir biçimde, Fransal›-Türklerin siyasal kat›l›m›na iliflkin ciddi s›n›rlamalar oldu¤u- nu a盤a ç›karmaktad›r. Di¤er yandan, Almanya, Almanyal›-Türklerin kamusal hayata siyasal ve kültürel kat›l›mlar› konusunda daha baflar›- l› bir örnek teflkil etmektedir. Bunu takip eden bölümler, Almanyal›- Türklerle Fransal›-Türkler aras›ndaki siyasal kat›l›m düzeyi fark›n›n, k›smen bu iki ülkede yak›n tarihte, göçmenlere uygulanan iki farkl› ideolojiden kaynakland›¤›n› ortaya koyacakt›r: Frans›z asimilasyoncu-

lu¤u ve Alman cemaatçili¤i (Grillo, 1998: 181). Hem niteliksel hem de

niceliksel veriler, cemaatçili¤in Almanyal›-Türklerin daha fazla kamu- sal alanda varl›k göstermelerine katk›da bulundu¤unu gözler önüne sermektedir.

A

lmanya’da 2.5 milyondan Fransa’da ise 300.000’den fazla Türki- ye kökenli insan yaflamaktad›r. AB ülkelerinde ikâmet eden Euro- Türklerin toplam nüfusu yaklafl›k 4 milyonu bulmaktad›r. Örneklem araflt›rmac›lar taraf›ndan, yafl, cinsiyet, meslek ve bölge de¤iflkenleri aç›s›ndan temsil edici bir resim yans›tmak üzere oluflturulmufltur. Al- manya genelinde 1065 ve Fransa genelinde ise 600 kifli ile yüzyüze ya- p›lan yap›land›r›lm›fl mülakatlar›n hacmi gözönünde bulunduruldu- ¤unda, bu çal›flman›n bugüne de¤in yap›lan en genifl kapsaml› nicelik- sel çal›flmalardan biri oldu¤u görülecektir.

GRAF‹K 1

Belgede Euro-Türkler (sayfa 47-56)