• Sonuç bulunamadı

GRAF‹K 12 Hanenizde Kaç Kifli Yafl›yor?

Belgede Euro-Türkler (sayfa 64-86)

Almanya % Fransa % 30 25 20 15 10 5 0 1 2 3 4 5 6+ GRAF‹K 13

Oturdu¤unuz Ev Kendinize mi Ait, Yoksa Kira m›?

Almanya % Fransa % 100 80 60 40 20 0 Kendi mal› Kira

Aileden birine ait Lojman vb.

Euro-Türkler emlak piyasas›na entegre olamam›fllard›r: % 83’ü kiral›k dairelerde yaflamaktad›r ve yaln›zca % 13,6’s› ev sahibidir. Al- manyal›-Türklerin % 72’si büyüklü¤ü 50 m2ile 100 m2 aras›nda de-

¤iflen evlerde yaflarken, bu oran Fransal›-Türkler aras›nda % 62’dir.

50ikinci bölüm GRAF‹K 14 Eviniz Kaç m2? 50 m2’den küçük 50-74 m2 75-99 m2 100-124 m2 125-150 m2 150 m2’den büyük Yan›ts›z 40 30 20 10 0 Almanya % Fransa % GRAF‹K 15

Türkiye’de Size ya da Ailenize Ait Gayrimenkul Var m›?

Hay›r, yok Evet, var 80 60 40 20 0 Almanya % Fransa % GRAF‹K 16

E¤er Varsa, Türkiye’de Ne Tür Gayrimenkulleriniz Var?

Yazl›k ‹fl yeri Arsa, tarla Di¤er 100 80 60 40 20 0 Almanya % Fransa % Apartman dairesi, ev

Buna ra¤men, bu insanlar›n % 67’si Türkiye’de mülk sahibidir (% 87 apartman, % 11 yazl›k ev, % 46 arsa). Bunun çeflitli aç›klamalar› ola- bilir. Almanlar›n, Hollandal›lar›n ve ‹ngilizlerin giderek artan oranda yapt›¤› gibi, bu tür gayri menkul yat›r›mlar›n› Türkiye’de yapmak da- ha anlaml› olabilir. Bianca Kaiser’in (2001) son çal›flmas›nda belirtti¤i gibi, Türkiye’de Almanlara ait 20 binden fazla kay›tl› gayrimenkul vard›r. Dolay›s›yla, Euro-Türklerin Türkiye’de yapt›¤› yat›r›mlar›n sa- dece onlar›n anavatan e¤ilimlerinden kaynaklanmas› gerekmez; di¤er Bat› Avrupa toplumlar›nda da gördü¤ümüz gibi, bu günefli, kumsalla- r›, organik tar›m› ve görece daha ucuz gayri menkulleri olan bir ülke- de yap›lan rasyonel yat›r›m olarak da de¤erlendirilebilir.

Fransal›-Türkler aras›nda otomobil sahibi olanlar›n oran› (% 69), Almanyal›-Türklerden daha fazlad›r (% 61). Fransal›-Türkler, Al- manyal›-Türklere oranla daha varl›kl› görünmektedirler.

örneklemin profili 51 GRAF‹K 17 Otomobiliniz Var m›? Hay›r Evet 80 60 40 20 0 Almanya % Fransa % GRAF‹K 18

Türkiye’ye Ne S›kl›kta Gidiyorsunuz?

Y›lda birden fazla Y›lda bir kez 2-3 y›lda bir Daha seyrek Neredeyse hiç 60 50 40 30 20 10 0 Almanya % Fransa %

Türkiye’yi y›lda en az bir kez ziyaret edenlerin oran (% 66) yüksekli¤i, Almanyal›-Türklerin Türkiye’ye ba¤l›l›klar›n› ortaya ko- yan daha önceki bulgular› do¤rulamaktad›r. Bu oran Fransal›-Türkler aras›nda daha düflüktür (% 46). Bu fark, Almanya ile Türkiye aras›n- daki ulafl›m olanaklar›n›n Fransa ile Türkiye aras›ndaki olanaklara oranla daha iyi olmas›ndan da kaynaklanabilir. Hiç flüphe yok ki, Al- manya’daki yo¤un Türkiyeli nüfus kendi göç endüstrisini de yaratm›fl- t›r. Bunun en yo¤un olarak görüldü¤ü alan ulaflt›rma sektörüdür. Ber- lin, Münih, Düsseldorf gibi kentlerden Türkiye’nin pek çok kentine ta- rifeli ve charter uçak seferleri yo¤unluklu olarak düzenlenmektedir.

Euro-Türklerin neredeyse tamam›, akrabalar›n› ve memleketle- rini ziyaret etmek için Türkiye’ye gitmektedir (Almanyal›-Türkler % 94; Fransal›-Türkler % 87). Bunun yan› s›ra, Almanyal›-Türklerin yaklafl›k % 47’si ve Fransal›-Türklerin % 56’s› tatil yörelerini ziyaret etmektedir. Bu durum, Türkiye ve Almanya veya Fransa aras›nda- ki/ötesindeki ulusafl›r› alan›n dinamiklerinin ve haciminin oldukça önemli bir göstergesidir. Fakat, Türkiye ile Almanya aras›ndaki/ötesin- deki ulusötesi alan, Türkiye ile Fransa aras›ndakinden daha genifltir.2

52ikinci bölüm

GRAF‹K 19

Türkiye’ye Ne Amaçla Gidiyorsunuz?

‹fl 100 80 60 40 20 0 Almanya % Fransa % Tatil, deniz, kumsal ve günefl Memleket, akraba, efl dost ziyareti

Yan›ts›z

2 Türkiye ile Almanya aras›ndaki ulafl›m, ticaret, iletiflim, siyaset ve akademik çal›flmalar›n hac- mi, iki ülke aras›ndaki ulusafl›r› alan›n oldukça geliflmifl oldu¤unu ve Türkiye ile Fransa aras›n- daki bu tür iliflkilerden daha verimli oldu¤unu göstermektedir. Bu konuda ayr›nt›l› bilgi için bkz., Faist (2003).

Euro-Türkler, genellikle akrabal›k ve arkadafll›k iliflkilerini koruyarak, fakat ayn› zamanda daha genifl anavatan toplumuyla aralar›ndaki si- yasal, ekonomik ve kültürel ba¤lar›n› koruyarak anavatana etkin ka- t›l›mlar›n› sürdürmektedirler. Euro-Türkler için ulusafl›r›l›k, anavatan› s›k s›k ziyaret edebilmeyi mümkün k›lan co¤rafi yak›nl›k taraf›ndan desteklenmektedir. Bunlar ayn› zamanda, ulusafl›r› kimlikler olufltur- mak üzere, iletiflim ve ulafl›m teknolojisinden faydalanan küresel köy- lüler haline gelmifllerdir.

H

em niteliksel hem niceliksel veriler, Euro-Türklerin art›k, sadece az beceri gerektiren ifllerde kol gücüyle çal›flan, kendilerini ka- musal alanda temsil edecek bir arac›dan yoksun iflçiler olmad›klar›n› göstermektedir. Tersine, onlar› flu veya bu flekilde kamusal alanda tem- sil eden, siyasetçileri, sanatç›lar›, esnaflar›, ifladamlar›, flairleri, roman- c›lar›, bürokratlar›, gazetecileri, flark›c›lar› ve ö¤retmenleri vard›r. Pek çok Euro-Türk art›k kamusal alanda temsil edilmek için Alman veya Frans›z ak›l hocalar›n›n vesayetine ihtiyaç duymamaktad›r; daha ziya- de kendi organik entelektüelleri taraf›ndan temsil edilmektedirler. Bu flüphesiz, Türklerin yukar› do¤ru bir toplumsal hareketlilik içinde ol- duklar› ve art›k kendi içlerinde genifl bir orta s›n›fa sahip olduklar› ger- çe¤iyle iliflkilidir. Fakat buna paralel, herhangi bir formal iflle meflgul olamayan, say›lar› gittikçe yükselmekte olan ve sürekli yoksullaflmak- ta olan bir kitlenin varl›¤›ndan da söz etmek gerekir. Bunlar›n bir k›s- m›, devletten iflsizlik yard›m› alarak sosyal güvenlik sisteminden fay- dalanma hakk›na sahiptir, fakat say›lar› gittikçe artan bir k›sm›, dev- letten yard›m alamad›klar› gibi, kronik iflsizlikleri nedeniyle sosyal gü- venlik sistemine katk›da buluncak konumda da de¤ildirler. ‹flsizlik

flüphesiz ki, küresel durgunlu¤un bir sonucudur. Kreuzberg (Berlin), Keupstrasse (Köln), Villier le Bel (Paris),1gibi yerlerde kolayl›kla rast- layabilece¤iniz bu iflsiz Euro-Türkler, genellikle Türkiye’nin AB aday- l›¤›na karfl›d›r. Bu yal›t›lm›fl etnik adac›klarda yaflayan Euro-Türkler, gerçek anlamda dezavantajl› konumdad›rlar. Dünya onlar için sadece yal›t›lm›fl de¤il, baz› durumlarda ‘hiperyal›t›lm›fll›k’ (Massey ve Den- ton, 1993) kavram›yla aç›klanabilecek bir yap›sal d›fllanm›fll›k ve yal- n›zl›k durumuyla karfl› karfl›yad›rlar. fiehrin kenar mahallelerindeki Türkler, yal›t›lm›fl okullara devam etmekte, kendi camilerinde ibadet etmekte, kendi yal›t›lm›fl dükkânlar›ndan al›flverifl etmekte ve kendi nifl ekonomilerini oluflturmaktad›rlar. Türk orta s›n›f›n flehrin kenar mahallelerinden yeni semtlere do¤ru ak›fl›, geride sadece, genifl kent ekonomisinden gittikçe uzaklaflan ve sald›rgan bir dünyada getto sa- kinlerinin ayakta kalmas›na yard›mc› olan kurumsal destekten mah- rum kalm›fl yoksullar›n en yoksulunu b›rakm›flt›r. Bu insanlar, endüst- riyel üretimin h›zla azald›¤› bir dönemde, de¤iflen ekonomiye ayak uy- duramay›p sürekli bir yaln›zl›k ve yal›t›lm›fll›k içine düflmektedirler (Kivisto, 2002). Bu ‘afl›r› yal›t›lm›fl’ insanlar›n dünyaya bak›fl›n› en iyi tan›mlayan kavram nihilizmdir (hiççilik).

‹flsiz Euro-Türkler (Almanya’da % 22 ve Fransa’da 11) kendi- lerine daha iyi toplumsal koflullar sa¤layamayan hem Türkiye hem Al- manya veya Fransa devletine karfl› güvensizliklerini ifade etme e¤ili- mindedirler. Anavatan ve yaflan›lan ülke aralar›ndaki dayan›flma ba¤›- n›n zarar görmesiyle birlikte, söz konusu yoksul kitleler, cemaat der- nekleri, dinî örgütler (Milli Görüfl, Alevi Cemevleri), hemfleri örgütle- ri, kültürel etkinlikler ve camiler gibi geleneksel oluflumlara yönelmifl- lerdir. Almanya’daki etnik, kültürel ve dinî derneklerin geçmifli 1960’lara kadar uzansa da, ancak 1980’lerde Mitterrand hükümetinin yasalaflt›rd›¤› baz› önlemlerle daha ço¤ulcu bir yöne do¤ru ilerlemele- ri mümkün olmufltur. Bu düzenlemelerden biri, kulüplerin ve topluluk- lar›n idaresini konu alan 1901 Yasas›’n›n esneklefltirilmesidir ki, bu et-

58üçüncü bölüm

1 Niteliksel araflt›rmam›z s›ras›nda gözlemledi¤imiz bu yörelerin ortak paydas›, hepsinin etnik aç›dan Türk anklavlar› olmas›d›r. Bu yöreler bu tür etnik anklavlardan sadece birkaç›d›r.

nisite ve kültür özelinde pek çok derne¤in ortaya ç›kmas›yla sonuçlan- m›flt›r. Daha sonra, Fransa’da pek çok cami infla edilmifltir (Grillo, 1998: 185). Fakat, dinî örgütlerin karfl›laflt›¤› krizler ve yolsuzluklar, etnik ve dinî temelli derneklerin talepleri karfl›lamaktaki baflar›s›zl›¤›, bu tür oluflumlar›n azalmas›na neden olmufltur. Günümüzde bu süre- cin getirdi¤i sonuç, insanlar›n kendilerinden baflka hiçbir fleye güven duymamalar›d›r. Bu, siyasetin de¤erini küçümseyen nihilist e¤ilimlerin yükselifle geçmesiyle sonuçlanan bir tür proleterleflme sürecidir.

Düflük sosyal statülü Euro-Türklerin (özellikle Almanyal›- Türklerin) yaflamlar› endüstrisizleflme (deindustrialization) ve yeni göçmenlerin (Aussiedlers and Übersiedler)2gelifli nedeniyle 1990’lar›n bafl›ndan beri daha zor ve karmafl›k bir hale gelmifltir. ‹malat faaliyet- lerindeki azalma, geçmiflte uzmanl›k sahibi olmayan iflçiler için ulafl›- labilir olan yukar› do¤ru hareketlili¤e engel olmaktad›r.

Yukar›daki tablo genel olarak söylemek gerekirse, Fransal›- Türklerin durumunun Almanyal›-Türklerden daha iyi oldu¤unu gös- termektedir. Almanyal›-Türklerin % 21’inin ayl›k geliri 1000 Eu- ro’dan az iken bu oran Fransal›-Türklerde yaklafl›k % 15’tir.

euro-türkler ve sosyal s›n›flar 59

GRAF‹K 20

Hanenize Giren Toplam Ayl›k Gelir Nedir?

1000 Euro’dan az 1001-1500 Euro aras› 1501-2000 Euro aras› 2001-3000 Euro aras› 3001 Euro ve üstü Yan›ts›z 30 25 20 15 10 5 0 Almanya % Fransa %

2 Übersiedler kavram› So¤uk Savafl s›ras›nda Federal Almanya Cumhuriyeti’ne göç eden etnik Al-

manlar ve Aussiedler kavram› ise So¤uk Savafl sonras›nda Do¤u Avrupa’dan ülkesine geri dö- nen etnik Almanlar için kullan›lm›flt›r.

Görüflülen kiflilerin ço¤u düzenli olarak ücret alan iflçilerdir. Bu oran Almanya’ya (% 32) k›yasla Fransa’da (% 36) daha yüksektir. ‹kinci en genifl grubu ev kad›nlar› oluflturmaktad›r (% 25 Fransal›- Türk; % 23 Almanyal›-Türk). Almanyal›-Türkler aras›nda iflsizlik oran› yaklafl›k % 22 ve Fransal›-Türkler aras›nda yaklafl›k % 7’dir. Al- manyal›-Türkler aras›ndaki yüksek iflsizlik oran›, Almanya’da Fran- sa’dan daha büyük bir iflsizlik oldu¤u anlam›na gelmeyebilir. Bu du- rum, Almanya’n›n iflsizlere daha iyi iflsizlik yard›m› sa¤layan bir refah devleti sistemine sahip olmas›ndan da kaynaklanabilir. Niteliksel arafl- t›rmalar›m›z da, Almanyal›-Türklerin, hatta bazen sömürü düzeyinde, mevcut refah sisteminden faydalanma e¤iliminde olduklar›na iflaret et- mektedir. Fransal›-Türkler aras›nda kendi iflinde çal›flan ve geçici ola- rak çal›flanlar›n oran› (s›ras›yla % 11 ve % 8) Almanyal›-Türklerde- kinden daha fazlad›r (% 4 ve % 2).

60üçüncü bölüm

GRAF‹K 21

fiu Andaki Çal›flma Durumunuz Nedir?

Düzenli bir iflte ücretli çal›flan 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Almanya % Fransa % Ö¤renci

Geçici ifllerde ücret karfl›l›¤› çal›flan Kendi hesab›na çal›flan fiu anda iflsiz, ifl arayan Emekli, çal›flm›yor

Yukar›daki tablolar, Almanyal›-Türklerin kendi refah seviyele- rini düflüfl e¤ilimi içinde gördüklerine iflaret etmektedir. Fransal›- Türkler genel olarak mevcut ekonomik ve sosyal durumlar›ndan memnunken, Almanyal›-Türkler mevcut durumlar›ndan daha çok flikâyet etmektedirler. Her iki grup da ana babalar›na oranla kendi re- fah düzeylerinin görece daha yüksek oldu¤u konusunda hemfikir ol- sa da, son on y›l içinde refah düzeylerinin artt›¤›n› belirtenlerin ora-

euro-türkler ve sosyal s›n›flar 61

GRAF‹K 22

Bugünkü Ekonomik ve Sosyal Durumunuzu Anne ve Baban›za K›yasla Nas›l De¤erlendiriyorsunuz?

Almanya % Fransa %

Çok daha kötü Daha kötü Ayn› Daha iyi Çok daha iyi 50 40 30 20 10 0 GRAF‹K 23

Bugünkü Ekonomik ve Sosyal Durumunuzu Geçti¤imiz On Y›la K›yasla Nas›l De¤erlendiriyorsunuz?

Almanya % Fransa % 60 50 40 30 20 10 0 Çok daha kötü Daha kötü Ayn› Daha iyi Çok daha iyi

n›, Almanyal›-Türkler aras›nda % 44, Fransal›-Türkler aras›nda % 66’d›r. Bu, 2002’de dolafl›ma giren Avrupa ortak para birimi Eu- ro’nun neden oldu¤u enflasyonist bask›n›n etkisinden kaynaklanan bir durum olabilir.

Buradaki çarp›c› rakamlar, iflsizlik oranlar›d›r: Almanya’da % 22, Fransa’da % 8. Almanyal›-Türkler aras›ndaki iflsizlik oran›, Al- manyal› Almanlar aras›ndaki iflsizlik oran›n›n iki kat›d›r (% 22). Fran- sal›-Türklerin büyük ço¤unlu¤u mavi yakal› iflçiyken, Almanyal›- Türkler ifl bu alanda çeflitlilik göstermektedir. Veriler, Almanyal›-Türk- lerin ekonomik aç›dan Fransal›-Türklere oranla ço¤unluk toplumuyla daha fazla bütünleflmifl oldu¤una iflaret etmektedir.

Burada, genel durum hakk›nda önemli bir fikir veren bu verile- rin yan›na derinlemesine görüflmelerimizden elde etti¤imiz gözlemleri ve tan›kl›klar› da aktar›rsak, daha net bir görüntü sa¤lanabilir. Türki- yelilerin s›k s›k dile getirilen ticari ve ekonomik alandaki baflar›lar›n›n ve yarat›c›l›klar›n›n nas›l somutlaflt›¤›na dair “Bavyera k›yafeti satan bir Türk” örnek olarak verilebilir. Söz konusu Türk oldukça muhafa- zakâr ve tutucu olan bu bölgenin k›yafetlerini Türkiye’de yapt›r›p in- ternetten satmaktad›r. Bir görüflmecimizin yorumuna göre, “Uyum sa¤lama yetenekleriyle Türkler boflluklar› dolduruyor.”

Bu örne¤e baflkalar›n› da eklemek mümkün:

62üçüncü bölüm

GRAF‹K 24

Sosyal Ekonomik Statüler: Mesleki Statüler I

Beyaz yakal› 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Almanya % Fransa % Ev kad›n›, ö¤renci, s›¤›nmac› Emekli ‹flsiz

Serbest meslek sahibi, esnaf, avukat, doktor ‹flveren

– “Strasbourg’ta Grande Rue fahifleler soka¤›yd›; sonra dönerciler aç›ld›; en canl› sokak oldu. Türkler sayesinde oldu, Kreuzberg gibi. Strasbourg’ta iflsiz Türk yok. Yak›nlarda bir köyde ekonomik ola- rak hareket yoktu; Türkler girdiler, köyü yeniden yapt›lar. Belediye Baflkan› çok memnun...”

– “AB konusunda Türkiye’nin yapamad›¤›n›, atamad›¤› köprüyü Bosphorus lokantas› att›. Köln’de 4000 lokanta aras›nda en iyi Ak- deniz mutfa¤› ödülünü Bosphorus ald›...”

– “Alsace’ta, Strasbourg’ta Türklerin durumu çok iyi. Gettolardan ç›k›yorlar; çocuklar›n› düflünüyorlar.”

– “Alsace’ta inflaat ve g›da sektörü Türklerin eline geçecek; büyük düflünüyoruz.”

Baflka bir deyiflle, bu örnekleri baflaran Türkiyeliler, yine bir gö- rüflmecimizin tespitini izlersek, “Göçmenlikten yerleflikli¤e geçen” bir kesimdir.

Yukar›daki tabloda dikkatimizi çeken nokta, ortaokul mezun- lar› aras›ndaki farkt›r (Almanya’da % 35 ve Fransa’da % 18). Bu as- l›nda, ö¤rencileri kolayl›kla yukar› do¤ru mobilize etmeyen Alman e¤itim sisteminin sorunlu do¤as›na iflaret etmektedir. En son yap›lan PISA araflt›rmas› taraf›ndan, (Uluslararas› Ö¤renci De¤erlendirme Program›)3 Avrupa ülkeleri içindeki en sorunlu e¤itim sistemi olarak

euro-türkler ve sosyal s›n›flar 63

GRAF‹K 25

Sosyal Ekonomik Statüler: E¤itim Statüleri II

Okuma yazmas› yok ‹lkokuldan terk ‹lkokul Ortaokul Lise

Teknik Meslek Yüksek Okulu Üniversite Lisansüstü 35 30 25 20 15 10 5 0 Almanya % Fransa %

3 OECD taraf›ndan düzenlenen PISA (Uluslararas› Ö¤renci De¤erlendirme Program›, 2002) OECD üyesi 28 hükümet ve OECD d›fl›ndan 4 ülkenin ortak giriflimidir. Aral›k 2001’de yay›n-

ilan edilen Alman e¤itim sistemi, varolan sosyal s›n›f yap›s› bak›m›n- dan, statükoyu yeniden üretmektedir. Türkiye’deki rakamlar, Alman- ya ve Fransa’daki rakamlardan oldukça farkl›d›r. Türkiye’de okuma yazma bilmeyenlerin oran›, 1996’da % 13’tü.

Buna ra¤men, her iki ülkenin e¤itim sistemlerinin ortak payda- s›, göçmenlere ve çocuklar›na mezuniyet sonras› kültürel sermayeleri- ni ekonomik sermayeye dönüfltürebilecekleri bir platform sa¤lamama- s›d›r. Dolay›s›yla, her iki ülkenin de, ifl piyasas›nda göçmen ailelere karfl› ayr›mc›l›k uygulad›¤› söylenebilir. Bunun yan›s›ra, Tribalat (2002) okuma yazma bilmeyenlerin oran›n›n Fasl›lar ve Cezayirliler aras›nda daha yüksek oldu¤unu ileri sürer. Müslümanlar›n kamusal yaflamda kendilerini sosyal olarak mobilize edememe durumu, ülkede sosyal, ekonomik ve e¤itimsel sorunlar› ‘geri kültürler’le tan›mlayan güçlü zihinsel yap›lar›n ortaya ç›kmas›na yol açmaktad›r. Bu tür zihin- sel yap›lar, yurttafllar için kapsay›c› bir e¤itimin gerçeklefltirilmesini ol- dukça zorlaflt›rmaktad›r. Sosyolog François Dubet konuyla ilgili ola- rak flunlar› gözlemlemektedir:

“Okullardaki iliflkiler, bir bütün olarak toplumdaki iliflkiler gibi, giderek ›rksallaflmaktad›r. Bireyler, ‘etnik’ kimlik sahibi kifliler ola- rak alg›lanmakta ve damgalanmaktad›r. Daha basitçe söylemek ge- rekirse, okullar ö¤rencileri geçmiflte iflçi s›n›f› çocuklar› olarak ta- n›mlarken flimdilerde göçmen çocuklar› olarak tan›mlamaktad›r. Daha önceleri çocuklara babalar› yoksul oldu¤u için sorunlu ol- 64üçüncü bölüm

lanan ilk sonuçlar, geliflmifl ülkeler taraf›ndan resmi kabul edilen ilk ö¤renimin sonuçlar›na ilifl- kin baz› veriler sa¤lamaktad›r. Araflt›rma, ülkelerdeki geliflmeleri düzenli olarak takip edebilmek için, her üç y›lda bir tekrarlanacakt›r. 2003 y›l›nda tüm OECD ülkeleri yer al›rken, Çin’den fii- li’ye üye olmayan en az 13 ülke daha araflt›rmaya kat›lm›flt›r. PISA sonuçlar› ne göstermektedir? Finlandiyal› ö¤renciler özellikle okuma konusunda, Japonyal› ve Koreli ö¤renciler matematik ve bilim dal›nda baflar›l› olmufllard›r. Avustralya, Avusturya, Kanada, Yeni Zelanda, ‹sveç ve ‹ngil- tere bu üç dalda oratalaman›n epey üzerindedir. ‹stikararl› bir biçimde ortalaman›n alt›nda sey- redenler, Almanya ve ‹talya gibi ekonomik refah seviyeleri görece yüksek olan iki ülke ve ayn› zamanda Yunanistan, Meksika, Polonya ve Portekiz gibi ulusal gelirleri ortalaman›n alt›nda olan ülkeleri kapsamaktad›r. Amerika Birleflik Devletleri tam ortada yer almaktd›r. Bu ortala- malar her bir ülke içindeki önemli de¤iflkenlerin üstünü örtmektedir. Almanya, ortalaman›n al- t›nda seyreden düflük performansl› ö¤rencileriyle, okuma yazma becerileri konusunda büyük efl- tisizliklerin görüldü¤ü ülkelerden biridir.

duklar› teflhisi konurken, flimdilerde, çocuk üçüncü kuflak olsa bi- le, babas› göçmen oldu¤u için sorunlu oldu¤u teflhisi konmaktad›r. Erkek çocuklar›n›n davran›fllar› geçmiflte ‘sald›rgan’ olarak tan›m- larlarken, art›k davran›fl›n kendisi ‘etnik’ olarak tan›mlan›rken (Starkey’den al›nt›, 2003: 120).

Sosyal hareketlilik ve e¤itimsel baflar›s›zl›k söylemlerinin ›rksal- laflmas›, Fransa’da bugün etnik az›nl›k mensubu konsey üyesi bulun- mamas› gerçe¤iyle paralellik göstermektedir. Örnek al›nacak modelle- rin eksikli¤i ile damgalaman›n birleflmesi, Fransa’da etnik az›nl›¤a mensup çocuklar›n kendilerine hiçbir materyal sermaye sa¤layamayan bir cumhuriyetçi söylemle özdeflleflmelerini daha fazla zorlaflt›rmakta- d›r (Starkey, 2003: 120). Fransa son zamanlarda cumhuriyetçi Özgür-

lük, Eflitlik ve Kardefllik de¤erlerine ba¤l› yurttafl yetifltirme konusun-

da önemli itirazlarla karfl›laflmaktad›r. Milli e¤itim sistemi yoluyla yurttafll›k e¤itimi, daima çeflitli gruplar›n cumhuriyetçi olarak tan›m- lanan tek bir e¤itim sistemi içinde entegre olmalar›na yard›m eden bir araç olarak görülmüfltür. Evrensel ve liberal de¤erler, daima, kültürel, etnik ve dinsel yönelimlerden önce gelmifltir. Bu durum, çocuklar›n uy- mak zorunda olduklar›, dura¤an ve asimilasyoncu bir Frans›z toplu- mu sunmaktad›r. Dinamik bir bak›fl aç›s›, toplumu bireylerin daha tep- kisel ve daha aktif sosyal aktörler olabilecekleri bir yönde biçimlendir- me olanaklar› sunacakt›r.

Bizim yapt›¤›m›z derinlemesine görüflmeler ve gözlemlerde, özel- likle toplumsal de¤iflim ve krizleri en do¤rudan hisseden ve yans›tan gençlerin özel durumu belirginleflmektedir. “Baflar›” ya da “entegras- yon” nas›l “melez” bir flekilde ortaya ç›k›yorsa, “baflar›s›zl›k” da ben- zer flekilde dile gelmektedir. ‹fl veya e¤itim hayat›na girememe, berabe- rinde öfkeyi de getirmektedir. Gençlerde bir anlamda “anarflist özcü- lük” olarak adland›r›labilecek, hiçbir yere ait olmayan ya da referans› sadece kendine yönelik olan anarflist tav›rlar geliflmektedir. Bir bak›ma “tutunamama” söz konusudur; tutunulabilen tek fley kurgu referanslar eflli¤inde “biz” duygusudur. Bu gençlerin diline “terörist de olunur” ifa- desi kolayl›kla girebilmektedir. Türkiye’den nefret edilirken, Alman-

ya’dan da nefret edilmektedir. Her iki ülkeye veya referans dünyas›na eflit uzakl›kta duyulan nefret ancak baz› durumlarda görelileflebilmek- tedir. Örne¤in, Almanya’da bir gencin dile getirdi¤i gibi, “Buran›n en kötü fleyi olan Alman polisi bile Türk polisinden daha iyidir...”

Bu durum sonuna kadar varolma savafl› veren, haklar›n› koru- yan bir genç tipolojisi ortaya ç›karmaktad›r. Ancak bu özelli¤iyle Al- manlara veya Frans›zlara ya da Almanlar›n veya Frans›zlar›n semboli- ze edildi¤i sisteme karfl› bilenen bu genç “Türk” olma özelli¤ini kaybet- mektedir. ‹çinde Araplar›n, Afrikal›lar›n, Türklerin, Almanlar›n veya Frans›zlar›n oldu¤u ve “öfke” tafl›yan bir gençliktir. Bir bak›ma “Afro- Amerikal›” benzeri bir rol modele gönderme yapan bu gençlerin öfke- si paylafl›lan bir öfke, mizah› paylafl›lan bir mizaht›r; örne¤in Türkiye kökenli gençlerle birlikte ortak deneyimler yaflayan Alman kökenli gençlerin lügatçesine “ulan”, “lan” gibi kelimeler girebilmektedir.

Bu gençlerin s›k›flt›¤› iki referans dünyas› bir tarafta Almanya, di¤er tarafta Türkiye de¤ildir. Bundan daha basit (belki de gündelik ha- yat söz konusu oldu¤u için daha karmafl›k) bir ikilemdir ve “aile” ile “sokaklar›n düzeni” aras›ndad›r. Örne¤in Fransa’da dinledi¤imiz nis- peten yafll› ve muhafazakâr çevrelerden gelen bir tan›kl›¤a göre, “Bura- da çocuklar›n gelece¤inde suça bulaflmak var; çünkü baba gece gündüz çal›fl›yor; çocu¤una sahip ç›kam›yor.” Baflka bir deyiflle, çocuk kendisi üzerinde sembolik bir güç olarak varolan aile otoritesinin d›fl›na ç›kma- mak ve soka¤›n sesini dinlemek aras›nda gidip gelmektedir. Aile çocu- ¤unu korumak istiyor. Benzer flekilde, ev “disiplinli aile yap›s›n›” özet- lemekte; d›flar›s› ise tehditler ve baflar›s›zl›k ihtimalleriyle dolu, çok güç- lü bir rekabete sahne olan bir mekân anlam›na gelmektedir. Bu durum-

Belgede Euro-Türkler (sayfa 64-86)