• Sonuç bulunamadı

6322 tıbbi sekreter, 21 güvenlik görevlisi, 16 temizlik personeli, 16 teknisyen olmak üzere toplam

sağlık personeli oluşturmuştur. 10 kişiye ön uygulama yapılmıştır. Bunlar örnekleme alınmamıştır. 5 kişinin doğum izninde olması, 7 kişinin yıllık izinde olması, 10 kişinin de araştırmayı kabul etmemesi üzerine örneklem 128 kişiden oluşmuştur. Verilerin toplanmasında anket kullanılmıştır. Anket bilgi formu ve şiddet ve şiddet olayına ait özellikler formu olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. Bilgi formu sosyo-demografik özellikleri ve çalışma özelliklerini içeren 7 sorudan, şiddet ve şiddet olayına ait özellikler formu iş yerinde son bir yıldan bu yana şiddete uğrama durumunu, şiddet türü, şiddete uğrama zamanı, olay sonrası raporlama gibi şiddet olayına ait özellikleri belirlemek amacıyla sorulan 20 sorudan oluşmuştur. Araştırmacı tarafından formlar katılımcılara dağıtılmış, doldurulmaları beklenmiş ve sonra araştırmacı tarafından toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde ve değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesinde ki-kare testi kullanılmıştır. Araştırmaya başlamadan önce Nevşehir Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliğinden gerekli izin ve katılımcılardan yazılı ve sözlü izin alınmıştır.

Bulgular: Sağlık personelinin %22.7’si 34-38 yaş grubunda, %61.7’si erkek %68.8’i evli, %38.3’ü lise

mezunudur. Sağlık personelinin %32.8’inin acil servisteki görevi hemşire, %29.7’sinin meslekteki çalışma yılının 1-4 yıl arasında, %44.5’inin acil serviste çalışma yılı 1-4 yıl arasında, %55.5’inin çalışma biçiminin yalnız gece olduğu belirlenmiştir.

Sağlık personelinin %58.6’sının son 1 yılda şiddete uğradığı belirlenmiştir. Şiddete uğrayan sağlık personelinin %65.3’ü saldırganın hasta yakını olduğunu ifade etmiştir. Şiddete maruz kalan sağlık personelinin %94.5’i sözel şiddete, %82.7’si psikolojik şiddete, %65.3’ü fiziksel şiddete maruz kalırken %1.3’ü de cinsel şiddete maruz kalmıştır. Sözel şiddete uğrayanların büyük bir kısmı sözel şiddeti ağız dalaşı (%74.0) ve küfür etme (%72.6), fiziksel şiddete uğrayanların büyük bir kısmı fiziksel şiddeti itme (%65.5), psikolojik şiddet yaşayanların büyük bir kısmı kötü muamele (%53.1) şeklinde yaşadıklarını belirtmiştir. Saldırıların %56.0’ının akşam saatlerinde meydana geldiği saptanmıştır. Sağlık personelinin %38.7’sinin şiddet olayı sırasında verdiği tepkinin kızgınlık hissetme olduğu, %65.3’ünün şiddet olayından sonra yardım almadığı, şiddet olayından sonra yardım alanların %77.8’inin yardım aldığı kişinin güvenlik görevlisi olduğu belirlenmiştir.

Şiddet olayı yaşayan sağlık personelinin %72.0’ının olay sonunda olay raporu doldurmadıkları, %97.3’ünün olay sonunda iş kazası raporu almadıkları saptanmıştır. Sağlık personelinin %52.0’ı son bir yılda çalışılan birimde yaşanılan şiddet olayı sıklığını günde bir defa, %74.7’si şiddet konusunda eğitim aldığını, %73.2’si kurumda şiddeti belirleme ve raporlandırmaya yönelik uygulama olduğunu, %98.7’sinin kurumda şiddeti azaltmaya yönelik önlem olduğunu ifade etmişlerdir.

Bazı değişkenler ile şiddete uğrama durumları arasındaki ilişki incelenmiş ve orta yaş grubundakilerin, kadınların, evli, lise mezunu, hemşire, meslekte 5-9 yıldır çalışanların, 5-9 yıldır acil serviste çalışanların, yalnız gece çalışanların diğerlerine göre şiddet görme oranlarının fazla olduğu saptanmıştır. Yaş, medeni durum, eğitim durumu, çalışma biçimi ile şiddete uğrama durumu arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamsız(p>0.05), cinsiyet, acil servisteki görev, meslekte çalışma yılı, acil serviste çalışma yılı ve şiddete uğrama durumu arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu (p<0.05) belirlenmiştir.

Sonuç: Sağlık personelinin %58.6’sının son 1 yılda şiddete uğradığı, orta yaş grubundakilerin,

kadınların, evli, lise mezunu, hemşire, meslekte 5-9 yıldır çalışanların, 5-9 yıldır acil serviste çalışanların, yalnız gece çalışanların diğerlerine göre şiddet görme oranlarının fazla olduğu saptanmıştır.

OP015 - ÖĞRENCİ HEMŞİRELERİN ÖFKE VE SALDIRGANLIĞA MARUZ KALMA VE SALDIRGANLIĞI ALGILAMA DURUMLARININ BELİRLENMESİ

Elvan Emine Ata*, Emel Bahadır Yılmaz**

*Giresun Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Piraziz/Giresun. *Giresun Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, Piraziz/Giresun.

64

Amaç: Bu çalışma öğrenci hemşirelerin klinik uygulamaları sırasında öfkeli ve saldırgan davranışlara

maruz kalma ve saldırganlığı algılama durumlarını değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.

Yöntem: Çalışmanın evrenini 2015-2016 öğretim yılı bahar döneminde Giresun Üniversitesi Sağlık

Bilimleri Fakültesi hemşirelik bölümünde öğrenim gören 2., 3. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Çalışmaya başlamadan önce fakülteden yazılı izin alınmıştır. Öğrencilere çalışmanın amacı açıklanmış ve gönüllü olduğuna dair yazılı onam veren 213 öğrenci araştırmaya alınmıştır. Öğrencilere araştırmacılar tarafından hazırlanan öğrencinin yaşı, cinsiyeti, sınıfı, öfke ve saldırganlığa maruz kalma durumu, müdahale etme biçimi gibi özellikleri sorgulayan kişisel bilgi formu ve Saldırganlık Algılamaları Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 16 paket programına yüklenmiştir. Verilerin analizinde sayı, yüzdelik dağılım, ortalama ve standart sapma kullanılmıştır.

Bulgular: Öğrencilerin yaş ortalaması 21,61±6,93 olup, %83,1’i kadın, %86,4’ü çekirdek aileye sahip,

%81,2’sinin geliri giderine denk, %98,1’i çalışmıyordu. Öğrencilerin %98,1’i daha önce öfkeli ya da saldırganlık gösteren bireye müdahale etmek konusunda eğitim almadığı, %11,3’ünün öfkeli ve saldırgan bireye bakım veremeyeceğini düşündüğü ve %21,6’sının öfkeli ve saldırgan bireye müdahale konusunda bilgi almak istediği saptanmıştır. Öğrencilerin %6,6’sı daha önce staj yaptığı kliniklerde öfke ve saldırganlığa maruz kaldığı, %21,1’ininde bu duruma şahit olduğu ve %6,6’sının bu olaydan ruhsal olarak etkilendiği belirlenmiştir. Öfkeli ve saldırgan hastaya müdahale edebilme durumu değerlendirildiğinde öğrencilerin %54,4’ü müdahale edemeyeceğini belirtmiştir. Müdahale edememe nedenlerinin ise sırasıyla müdahalenin nasıl yapılması gerektiği konusunda bilgisinin olmaması, bu davranışları gösteren bireyin kendilerine zarar verebileceğini düşünmeleri ve zarar görmekten korkmaları olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin Saldırganlık Algılamaları Ölçeği Fonksiyonel (kabul edilebilir-sağlıklı reaksiyon) alt boyut puan ortalaması 3,16±0,59, Disfonksiyonel (kabul edilmeyen- istenmeyen saldırganlık) alt boyut puan ortalaması 2,35±0,49 olarak bulunmuştur.

Sonuç: Klinik uygulamalar sırasında öğrencilerin öfkeli ve saldırgan davranışlarla karşı karşıya

kalabildikleri ve bundan ruhsal olarak olumsuz etkilendikleri, bu tür davranışlara müdahale etmek konusunda yeterli bilgilerinin olmadığı ve saldırganlığı sağlıklı bir reaksiyon olarak değerlendirdikleri söylenebilir.

Anahtar kelimeler: öfke, saldırganlık, saldırganlık algısı, hemşirelik.

OP016 - İKİ FARKLI İLDE YAŞAYAN EVLİ KADINLARIN EVLİLİK UYUMLARI İLE KADINLARA UYGULANAN ŞİDDETE İLİŞKİN TUTUMLARI

Betül AKTAŞ* ,Hasret BAYSAL YALÇINÖZ** ,Medine YILMAZ*

* İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Halk Sağlığı Hemşireliği AD ** Atatürk Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi, Halk Sağlığı Hemşireliği AD

Amaç: Bu araştırma Türkiye’nin batısı ve doğusunda yer alan iki farklı ilde yaşayan evli kadınların

evlilik uyumları ile kadınlara uygulanan şiddete ilişkin tutumlarını belirmek amacıyla yapılmıştır.

Gereç ve yöntem: Araştırmanın türü tanımlayıcı ve kesitseldir. Araştırma Erzurum İl Halk Sağlığı

Müdürlüğü’ne bağlı iki Aile Sağlığı Merkezi (ASM) ve İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne bağlı iki ASM olmak üzere toplam dört ASM’de Şubat-Haziran 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Erzurum ve İzmir’de ikamet eden 18-49 yaş arası evli kadınlar oluşturmuştur. Örnekleme, herhangi bir sebeple ASM’ye başvuran ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan toplam 303 evli kadın alınmıştır. Çalışmanın verileri Tanıtıcı Bilgi Formu, Kadına Yönelik Şiddete İlişkin Tutum Ölçeği (ŞTÖ) ve Evlilik Uyum Ölçeği (EUÖ) ile toplanmıştır. Kurum izinleri ve etik kurul onayı alınmıştır.

Bulgular: İzmir’de yaşayan kadınların % 42.4’ü 25-34 yaş grubunda, % 22.7’si ilkokul mezunu, % 60’ı

65

yaşayan kadınların % 35.7’si 25-34 yaş grubunda, % 35.1’i ilkokul mezunu, % 36.8’i isteyerek-

anlaşarak evlenmiş, % 31’i eşi tarafından şiddete uğramıştır.

Her iki ildeki kadınların ŞTÖ toplam puanları ile Duygusal-Cinsel Şiddet ve Neden Açıklayıcı Mitler alt ölçek puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p> 0.05). İzmir’de yaşayan kadınların Erzurum’da yaşayan kadınlara göre, Ekonomik Şiddet ve Meşrulaştırıcı Mitler alt ölçek puanlarının istatistiksel olarak yüksek olduğu belirlenmiştir (p< 0.05).

İzmir’de yaşayan kadınların Erzurum’da yaşayanlara göre EUÖ puanları anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<0.05). Her iki ildeki kadınların ŞTÖ puanları ile EUÖ puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır ( p>0.05).

Sonuç: Ülkemizin doğusunda ve batısında yaşayan kadınlarının evlilik uyumlarının farklı olması

evlenme biçimlerinin bir sonucu olarak düşünülmektedir. Farklı coğrafi bölgelerde yaşıyor olsalar da kadınların genel olarak şiddete yönelik tutumları benzerlik göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Kadın, Şiddet, Evlilik Uyumu, Tutum

OP017 - EVLİ ERKEKLERİN EŞLERİNE YÖNELİK ŞİDDET UYGULAMA DURUMLARININ, EŞ DÖVMEYE VE TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN TUTUMLARININ BELİRLENMESİ

Aslı SİS ÇELİK1 , Osman ÖNER2 , Erkan Cem ÇELİK3 , Manolya PARLAS1

1

Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Doğum, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği AD

2

Van Özalp Devlet Hastanesi, Hemodiyaliz Ünitesi

3

Erzurum Palandöken Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği

Amaç: Bu çalışma doğudaki bir ilde bulunan bir aile sağlığı merkezine başvuran evli erkeklerin

eşlerine yönelik şiddet uygulama durumlarının, eş dövmeye ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumlarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Kesitsel tipte yapılan bu araştırmanın evrenini ilgili aile sağlığı merkezi bölgesinde yaşayan

25-49 yaş arası evli erkekler oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini 1 Ocak-1 Nisan 2016 tarihleri arasında çeşitli sebeplerle aile sağlığı merkezine başvuran, olasılıksız rastlantısal örnekleme yöntemi ile seçilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 206 evli erkek oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında “Anket Formu”, “Eş Dövmeye İlişkin Tutum Ölçeği” ve “Toplumsal Cinsiyet Rolleri

Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Eş Dövmeye İlişkin Tutum Ölçeğinden alınabilecek en düşük puan 24, en

yüksek puan 144’dür. Yüksek puanlar eş şiddetine karşı olumlu-onaylayıcı tutum anlamına gelmektedir. Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeğinden alınabilecek en düşük puan 38, en yüksek puan ise 190’dır. Ölçekten alınan yüksek değer, toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin “eşitlikçi tutuma”, düşük değer ise, “geleneksel tutuma” sahip olunduğunu göstermektedir.

Bulgular: Katılımcıların yaş ortalamasının 36.36±8.42 olduğu, %59.2’sinin üniversite mezunu olduğu,

%40.8’inin gelir düzeyinin 3001 TL ve üzerinde olduğu belirlenmiştir. Evlilik süresi ortalamasının 9.54±8.44 yıl olduğu ve %59.2’sinin tanışarak evlendiği saptanmıştır. Katılımcıların %42.7’si kendisini sessiz, sakin biri olarak tanımlamış, %34’ü ise kolay sinirlendiğini ancak sinirinin çabuk geçtiğini belirtmiştir. %56.5’i bir erkeğe daha önce sözel şiddet, %46.1’i fiziksel şiddet uyguladığını ve %48.1’i daha önce bir kavgaya karıştığını ifade etmiştir. %46.9’u babasının annesine sözel şiddet, %32.6’sı fiziksel şiddet uyguladığını belirtmiştir.

Katılımcıların eşlerine yönelik fiziksel şiddet davranışlarından en sık tokat atma (%17), psikolojik şiddet davranışlarından bağırma (%24.3) ve kıyafetlerine müdahale etme (%10.8), ekonomik şiddet davranışlarından eşlerinin çalışmasına engel olma (%5.8), cinsel şiddet davranışlarından zorla cinsel ilişkiye girme (%2.4) davranışında bulunduklarını belirtmişlerdir. %50’si kendisini sinirlendirdiği için eşine fiziksel şiddet, %22.7’si sözünü dinlemediği için psikolojik şiddet, %60’ı eşini kıskandığı için ekonomik şiddet uyguladığını, cinsel şiddet davranışını uyguladığını ifade edip sebebini belirtenlerin tamamının ise kendisi cinsel ilişki istediği için eşi istemediği halde zorla ilişkiye girmek istediğini belirtmiştir. Katılımcıların Eş Dövmeye İlişkin Tutum Ölçeği puan ortalamasının 71.88±29.38 olduğu,

66

Benzer Belgeler