• Sonuç bulunamadı

54ortalaması 58.24±9.4 (31-81) olarak saptanmıştır Ölçeğin alt boyutlarından alınan puan

ortalamaları;“YBÜ’de iken Çevrenin Farkında Olmaʺ alt boyutundan 18.46±3.1 (10-26); ʺYBÜ’de Yaşanan Kötümser Deneyimlerʺ alt boyutundan 14.55±3.8 (4-26); ʺYBÜ’de Yaşanan Deneyimlerin Hatırlanmasıʺ alt boyutundan 11.28±2.7 (6-20); ʺYBÜ’de Alınan Bakımdan Memnuniyetʺ alt boyutundan 13.95±4.6 (5-25) olarak belirlenmiştir. Hastaların gelir durumlarına göre YBDÖ toplam puanları, kötümser deneyimler alt boyutu puanları ve bakımdan memnuniyet alt boyutu puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır (p<0,05).

Sonuç: Araştırma sonucunda, YBÜ’de yatan hastaların genel olarak farkındalık düzeyleri ve bakımla

ilgili memnuniyetlerinin orta düzeyde ve YBÜ’de yaşadıkları deneyimlerin ise olumlu yönde olduğu saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yoğun bakım, deneyim, memnuniyet, hasta

OP002 - MENOPOZAL DÖNEMLERDE CİNSEL YAŞAM KALİTESİ

Hatice KAHYAOĞLU SÜT, Burcu KÜÇÜKKAYA

* Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye.

Amaç: Menopozal dönemlerde (pre-peri-postmenopoz) cinsel yaşam kalitesinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipte bu araştırma Eylül-Aralık 2015 tarihleri arasında Trakya Üniversite Tıp

Fakültesi Hastanesi, Menopoz ve Jinekoloji Polikliniğine başvuran, 45-60 yaş arası pre-peri- postmenopozal dönemlerde bulunan ve cinsel aktif 309 kadın üzerinde yürütüldü. Çalışmaya katılmayı kabul eden kadınlara sosyo-demografik verileri sorgulayan bir bilgi formu ve Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği-Kadın (CYKÖ-K) uygulandı.

Bulgular: Çalışmada pre-peri-postmenopozal dönemler arası CYKÖ toplam puanında anlamlı fark

bulundu (p=0.034). Premenopozal dönem CYKÖ toplam puanının, postmenopozal dönemden yüksek olduğu belirlendi (p=0.011). Menopozal dönemler (pre-peri-postmenopoz) arasında cinsel birliktelikte vajinal kuruluk şikayeti varlığı yönünden anlamlı fark bulundu (p<0.001). Buna göre en yoğun vajinal kuruluk şikayeti perimenopozal dönemde yaşanmaktaydı. Menopozal dönemler (pre- peri-postmenopoz) arasında cinsel birliktelikte disparoni şikayeti varlığı yönünden anlamlı fark bulundu (p<0.001). Buna göre en yoğun disparoni şikayeti postmenopozal dönemde yaşanmaktaydı. Çalışmada cinsel birliktelikte vajinal kuruluk şikayeti varlığı ile menopozal dönemler (pre-peri- postmenopoz) arasında CYKÖ toplam puanının karşılaştırma sonucuna baktığımızda; vajinal kuruluk şikayeti olanların CYKÖ puanlarının düşük olduğu saptandı. Fakat sadece postmenopozal dönemde anlamlı bulundu (p=0.027). Cinsel birliktelikte disparoni şikayeti varlığı ile menopozal dönemler (pre- peri-postmenopoz) arasında CYKÖ toplam puanının karşılaştırma sonucuna baktığımızda; disparoni şikayeti olanların CYKÖ puanlarının düşük olduğu saptandı. Fakat menopozal dönemler arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05).

Sonuç: Premenopozal dönem cinsel yaşam kalitesi postmenopozal dönemden daha iyidir. En yoğun

vajinal kuruluk şikayeti perimenopozal dönemde yaşanmakta olup postmenopozal dönem vajinal kuruluk şikayeti cinsel yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. En yoğun disparoni şikayeti postmenopozal dönemde yaşanmakta olup menopozal dönemlerde disparoni şikayeti cinsel yaşam kalitesi üzerine aynı etkiye sahiptir.

Anahtar kelimeler: Menopozal Dönem, Cinsel Yaşam Kalitesi

OP003 - İNSAN İNSANIN KURDUDUR

Serap Torun1,Handan Demiroğlu2

1

Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

2

55

GİRİŞ: Şiddeti bütün sıcaklığı ile hisseden çağdaş insan, onlardan kurtulmak ve barışa ulaşmak için

çaba harcamaktadır. Şiddet "Saldırganlık, hâkim olmak, yenmek, yönetmek amacı ile güçlü, şiddetli, etkili bir hareket, bir işi bozma engelleme, boşa çıkarmaya karşı düşmanca, yaralayıcı, hırpalayıcı veya tahrip edici amaç taşıyan bir davranıştır. Şiddet sözcüğü günümüzde yeni anlamlar da kazanmıştır: karşıt durumda, görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma, sert davranma, sertlik; "şiddet olayları" ise insanları sindirmek, korkutmak için yaratılan olay ya da girişimler olarak tanımlanmaktadır. 1981 yılında Dünya Sağlık Kurulunda; sağlık çalışanlarının sağlığın korunmasında ve geliştirilmesinde, insan haklarının korumasında ve geliştirilmesinde önemli belirleyici faktör olduğu ve bu sürecin her bir basamağında önemli rolleri olduğu vurgulanmıştır.

AMAÇ: Sağlık çalışanlarının şiddete yönelik farkındalıklarını değerlendirmektir.

YÖNTEM: Çalışmada 01.01.2016 ila 10. 04.2016 tarihleri arasında “pubmed” de yer alan şiddet

(violence) kelimesi geçen tüm makaleler taranmış ve kategorize edilmiştir.

BULGULAR: Yapılan literatür taraması sonucunda dört aylık dönemde şiddetle ilgili “Pubmed”de yer

alan makale sayısı 1398 olarak bulunmuştur. Makalelerde 184’ü aile içi şiddet, 443’ü kadına şiddet, 313 çocuğa şiddet, 346’sı partner şiddeti, 50’si işyeri şiddeti, 48’i silahlı şiddet , 397’si cinsel şiddet, 262’si ruhsal şiddet ve 858 makalede sağlıkta şiddet anahtar kelimelerine rastlanmıştır.

SONUÇ: Kısa bir zaman dilimi içerisinde bu kadar şiddet içerikli makale yayınlanmış olması

yüzyılımızda her alanda şiddet faktörünün çok sık ortaya çıktığının göstergesi olarak kabul edilebilir. Doğada hayatta kalma uğruna mücadele eden diğer canlılarla kıyaslandığında insanoğlunun böyle bir kaygısı olmadığı halde etrafındaki insanlara verdiği zarar değerlendirildiğinde çok acımasız olduğu görülmektedir ve bildiriye başlık olan deyim bunu ifade etmektedir. Şiddet her ne sebep ile ortaya çıkarsa çıksın mağdurların biyolojik, psikolojik ve sosyal sağlığını bozan uluslar arası bir halk sağlığı sorununu oluşturmaktadır. Hemşirele şiddet mağduruna daha rahat ulaşmayı başarabilmektedirler. Bu nedenle şiddeti tanılama ve önleme, ortaya çıkarma ve tedavi etmede ki engelleri ortadan kaldırmak için hemşirelik eğitimi veren fakültelerde ve hizmet içi eğitimlerde şiddeti tanılamaya yönelik eğitimler verilmeli ve sürekliliği sağlanmalıdır.

Anahtar Kelimeler: farkındalık, hemşire, makale, şiddet

OP004 - GÜNÜBİRLİK HASTALARIN HEMŞİRELİK BAKIMINDAN MEMNUNİYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Derya Gezer *,Şenay Kahraman**, Nuriye Sarıakçalı* *Ç.Ü.T.F. Hemşirelik Araştırma Geliştirme

** Ç.Ü.T.F. Günübirlik Hasta Kliniği

GİRİŞ: Hasta memnuniyeti hastanın beklentileri ve aldığı bakımın birbiriyle uyumu şeklinde

tanımlanmaktadır. Hastaların hastanede yattıkları süre içinde verilen hemşirelik bakımından duydukları memnuniyet tüm hastane hizmetleri ile ilgili memnuniyetlerini etkileyen en önemli faktördür. Hasta memnuniyetinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen bilgiler bakıma yön verme ve hizmetin kalitesini geliştirmeye yardım etmede önemli kanıtlar sağlayabilir.

AMAÇ: Bu araştırma, hastaların hemşirelik bakımından memnuniyetlerini ve etkileyen faktörleri

belirlemek amacıyla yapılmıştır.

GEREÇ VE YÖNTEMLER: Tanımlayıcı olan bu çalışma, Ocak 2016 ile Mart 2016 tarihleri arasında bir

üniversite hastanesinin Günübirlik Servise yatan 98 hasta ile yapılmıştır. 18 yaş veya üzerinde olan, katılmaya gönüllü hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Araştırmada veri toplama araçları olarak kişisel bilgi formu ve Newcastle Hemşirelikten Memnuniyet Ölçekleri kullanılmıştır. Veriler SPSS 16 programında, sayı, yüzde ve varyans analizi ile değerlendirilmiştir.

BULGULAR: Araştırma kapsamındaki hastaların yaş ortalaması 46,2±14,5 olup, %56,1’i kadın olan

hastaların, %83,7’sinin daha önce hastane deneyimi olup bunların %75,5’inin bu deneyimleri iyi olarak tespit edilmiştir. Hastaların Hemşirelik Bakımından Memnuniyet Ölçeği (HBMÖ) puan

56

ortalaması 82,4±19,2, Hemşirelik Bakımı ile Yaşananlar Ölçeği (HBYÖ) puan ortalaması 156,2±19,5’dir.

Hemşirelik Bakımı ile ilgili Yaşananlar Ölçeğinin Chronbach alfa katsayısı 0.77 ve Hemşirelik Bakımından Memnuniyet Ölçeğinin Chronbach alfa katsayısı 0.97 olarak belirlenmiştir.

SONUÇ: Çalışma sonucunda günübirlik kliniğinde yatan hastaların hemşirelik bakımından

memnuniyet düzeylerinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin hasta memnuniyetini etkileyen faktörlerin farkında olması, hemşirelik bakımını ve bakım kalitesini olumlu yönde geliştirebilir.

Anahtar Kelimeler: Hasta memnuniyeti; hemşirelik bakımı, sağlık hizmeti.

OP005 - DOĞUM SONU DÖNEMDE BAKIM GEREKSİNİMLERİ HAKKINDA ANNELERİN BİLGİ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

1

Bakır E. Zirve Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü. Gaziantep

2

Mutluay D. Çukurova Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü. Adana

Amaç; Doğum sonu dönem; anne, bebek ve aile açısından uyum sağlanması gereken yeni ve karmaşık

bir dönemdir. Bu dönemde birçok kadın ve bebeği yaşamını yitirmektedir. Pospartum periyotta meydana gelen anne ölümlerinin çoğu uygun pospartum bakım ile önlenebilir. Çalışmamızda annelerin doğum sonu dönem ile ilgili bilgi düzeylerinin belirlenmesi ve bu dönem ile ilgili eğitimlerinin verilmesi amaçlanmıştır.

Bulgular; Araştırmaya katılan kadınların yaş ortalaması 29,1± 5,8, ilk gebelik yaş ortalaması 22,8±5,1,

toplam gebelik sayısı 2,76±1,7’dır. Kadınların; %22,9’u gebelik yaşı açısından riskli grupta ve %24.5’i gebelik sayısı açısından riskli grupta yer almaktadır. Kadınların %23,9’u gebeliği istememektedir ve gebeliği istemeyen kadınların %30,3’ ü geleneksel bir aile planlama yöntemi kullanmaktadır. Kadınların postpartum dönemde kendilerine yönelik bakım gerektiren konularda doğru bilme yüzde ortalamaları; doğum sonu dönemde cinsel ilişkiye girme zamanını bilme yüzde ortalaması %85,4, meme bakımını bilme yüzde ortalaması % 75,69 ve kanama/enfeksiyon ile ilgili soruları bilme ortalaması %65,20’dir. Kadınların postpartum dönemde bebeklerine yönelik konularda doğru bilme sıralamasına bakıldığında doğum sonu dönemde ek gıdaya geçme zamanını bilme yüzde ortalaması %82,8, emzirme/sarılık bilme yüzde ortalaması % 63,2 ve dışkılama/idrar ile ilgili soruları bilme yüzde ortalama % 28,3’dir. Araştırmaya katılan kadınların bilgiyi kimden aldıkları ve ‘‘doğru anne ve doğru bebek’’ ile ilgili bulgular dağılımına bakıldığında; sağlık personellerinden, ailem, yakınlarım/çevrem ve kitle iletişim araçlarından bilgi alan kadınların, bebekleri ile ilgili sorulan sorulara kendileri ile ilgili sorulan sorulardan daha fazla doğru cevap vermişlerdir. Kadınların kendileri ile ilgili sorulan sorulara verdikleri cevaplar ile bilgiyi kimden aldıkları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Kadınların bilgiyi kimden aldıklarına bakıldığında % 37,5’i ailem, % 34,4’ü sağlık personelleri, %13,5’i yakınlarım, %9,4’ü kitle iletişim araçları ve % 5,2’si geleneksel uygulamalardan almıştır. Araştırmaya katılan kadınların postpartum dönemde bebeklerine yönelik yaptıkları uygulamalara bakıldığında kadınların % 27,1’i göz, % 26,0’sı pamukçuk, % 26,2’si pişik, % 27,7’si konak, % 31,4’ünün göbek bakımı ile ilgili duymadıkları herhangi bir uygulamayı yapacakların ifade etmişlerdir.

OP006- PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİ’NDE 2009-2015 YILLARI ARASINDA DEĞERLENDİRİLEN ADLİ OLGULARIN PSİKİYATRİK TANILARI, SOSYODEMOGRAFİK VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ

Yrd. Doç. Dr. Sunay FIRAT*, Prof. Dr. Lut TAMAM**

*Çukurova Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı, Adana, Türkiye **Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Adana, Türkiye

AMAÇ: Bu çalışmada psikiyatri polikliniğinde psikiyatrik muayeneleri yapılan ve aynı Anabilim

Dalı’nda Adli olguları değerlendirme konseyi tarafından değerlendirilen olguların psikiyatrik tanıları, sosyodemografik ve klinik özellikleri, hangi amaçla adli psikiyatrik incelemeye yönlendirildikleri ve bu

57

Benzer Belgeler