• Sonuç bulunamadı

Türkiye ile Polonya Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adl

3. MİLLETLERARASI SÖZLEŞMELER REJİMİ

3.2. İKİ TARAFLI SÖZLEŞMELERDE BOŞANMA KARARLARININ

3.2.6. Türkiye ile Polonya Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adl

Türkiye ile Polonya Arasındaki Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardım- laşma Sözleşmesi, Varşova’da 12 Nisan 1988 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşmenin beşinci bölümünün 18-24. maddeleri arasında taraf devletlerin mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi düzenlenmiştir. Sözleşmenin 19. maddesinde sözleşmenin hangi kararları kapsadığı düzenlenmiştir. Buna göre;

- Sözleşme uyarınca tanıma ve tenfiz talebinde bulunulabilecek kararlar, - Hukuki ve ticari konularda verilmiş adli kararlar,

- Zararın tazmini konusuna ilişkin olarak cezai konularda verilmiş adli karar- lar,

- Hukuki ve ticari konularda hakem mahkemeleri tarafından verilmiş karar- lardır.

Dolayısıyla hukuki konularda verilmiş adli kararlar dendiğine göre boşanma- ya ilişkin mahkeme kararlarının da tanınması ve tenfizi mümkündür. Sözleşmede yer alan kararlara ilişkin tanıma ve tenfiz talebinde bulunulabilmesi için sözleşmenin 18. maddesine göre kararların sözleşmenin uygulanmasından sonra taraf devlet mahke- melerinde verilmiş olması gerekir. Başka bir anlatımla sözleşmenin yürürlüğe girme- sinden önce verilmiş kararların taraf devletlerde tanınması ve tenfizi sözleşme uya- rınca değil, kendi devletlerindeki tanıma ve tenfiz usûlüne göre yapılacaktır. Örne- ğin, Polonya mahkemesi tarafından boşanma kararı sözleşmenin yürürlüğe girmesin-

154

den sonra verilmiş ise Türk mahkemesinde bu kararın tanınmasında sözleşmenin öngördüğü kurallar esas alınacaktır.

Sözleşmenin 20. maddesinde açıkça ve ayrıntılı olarak tanıma ve tenfiz şartla- rı düzenlenmiştir. Öngörülen şartlar MÖHUK ile uyumludur. Şartlardan biri;

- Tanınması ve tenfizi istenen kararın, kararın alındığı taraf devlet kanunla- rına göre kesinleşmiş ve icra edilebilir olmalıdır.

- Bir diğer şart; kararın verildiği devletteki makamın, icrasının talep edildiği devlet kanunlarına göre yetkili olması gerektiğidir.

Bu şart MÖHUK’un 54. maddesinin birinci fıkrasının b bendinde yer alan hükümden farklı olup, mahkeme kararlarının tanınmasını zorlaştırmıştır. Zira örne- ğin, Polonya mahkemesi tarafından verilen bir kararın tanınması ve tenfizi istemi ile Türk mahkemesinde dava açılırsa, Türk mahkemesi hâkimi Polonya’da kararı veren mahkemenin MÖHUK’un 40. ve 41. maddeleri uyarınca yetkili olup olmadığını de- ğerlendirecektir. Eğer MÖHUK’un 40. ve 41. maddesi uyarınca karar Polonya’da yetkili mahkeme tarafından verilmediyse tanıma ve tenfiz talebi reddedilecektir. Bir diğer şart diğer sözleşmelerde de öngörüldüğü üzere kararın savunma hakkına riayet edilerek verilmiş olmasıdır.

- Sözleşmenin 20. maddesinin c bendine göre, kararı veren devlet kanunları uyarınca davayı kaybeden tarafın usûlen uygun bir şekilde hükmü veren mahkemeye davet edilmiş olması gerekir.

- Yine sözleşmenin 20. maddesinin d bendinde aynı hususa yer verilmiş olup, kararın tarafların savunma hakkından yoksun bırakılmadan ve mahkemeye usûlüne uygun şekilde davet edilerek verilmiş olması gerekir. Eğer tarafların mahkemeye gelme imkânı yoksa da;

- Sözleşmenin 20. maddesinin d bendi tarafların temsil edilebilmeleri gerekti- ğini ifade etmiştir. Savunma hakkına dâhil olan hususlar MÖHUK’un 54. maddesi- nin birinci fıkrasının ç bendinden farklı olarak hâkim tarafından re’sen dikkate alı- nacaktır.

- Bir diğer koşul, kararın tenfiz edileceği devlette, aynı taraflar arasında ve aynı yargılama usûlü çerçevesinde daha önceden verilmiş ve kesinleşmiş adli bir

155

kararın ya da hakem kararının olmamasıdır. Daha önceden verilmiş ve kesinleşmiş bir karar ya da hakem kararı varsa tanıma ve tenfiz talebi reddedilecektir.

- Sözleşmenin 20. maddesinin f bendine göre bir başka koşul taraf devletler- den birinin yargı organları önünde, tarafları konusu ve sebebi aynı olan bir davanın açılmamış olmasıdır.

Dolayısıyla Polonya mahkemesinde davanın görüldüğü sırada konusu, dava sebebi ve tarafları aynı olan bir davanın Türk mahkemesinde açılmış olması hâlinde eğer Polonya mahkemesinde görülen dava sonuçlanırsa ve bu kararın tenfizi için Türk mahkemesinde dava açılırsa dava sözleşmenin 20. maddesinin f bendi uyarınca reddedilecektir.

- Sözleşmenin 20. maddesinin g bendinde öngörülen bir başka koşul, kararın tanınacağı veya tenfiz edileceği ülke kanunlarının uygulanması gerekiyorsa, bu ka- nunların gerçek bir şekilde uygulanmış olması ya da karar veren devletin uyguladığı kanunların ileri sürüleceği ülke kanunlarından esas itibariyle farklı bulunmaması gerektiğidir. Doktrinde bu ifadenin anlaşılamaz olduğu, anlatılmak istenenin ise ka- nunlar ihtilâfı kurallarına uygunluk olduğu ifade edilmiştir.482

- Sözleşmenin 20. maddesinin h bendine göre öngörülen son koşul tanınması ve tenfizi kararın, tanıma ve tenfizin talep edildiği ülkenin hukuk düzeni ile kamu düzenine aykırı olmamasıdır. Ancak bu hükümde MÖHUK’un 54. maddesinin birinci fıkrasının ç bendinden farklı olarak kamu düzenine “açıkça” aykırı olması aranma- mıştır. Dolayısıyla sözleşmede öngörülen bu koşul kararın tanınması ve tenfizini güç- leştirecektir.

Sözleşmenin 23. maddesinde taraf devletlerin tanıma ve tenfizi istenen karar- ları nasıl inceleyeceği düzenlenmiştir. Bu hükme göre tanıma ve tenfize karar ver- meye yetkili olan sözleşmeye taraf mahkemenin hâkimi sadece sözleşmede öngörü- len şartların yerine getirilip getirilmediğini inceler. Bu durumda MÖHUK’da benim- senen revision au fond yasağı prensibi sözleşmede de benimsenmiştir. Sözleşmenin 22. maddesinde tanıma ve tenfiz isteminde bulunurken eklenecek belgeler düzen- lenmiş olup 23. maddesinde de usûle ilişkin kurallarda tanıma ve tenfiz istenen ülke

156

kanunlarının geçerli olacağı ayrıca belirtilmiştir. Bu durumda örneğin Polonya mah- kemesinde alınmış bir boşanma kararının tanınması için Türkiye’de dava açıldığında tanıma usûlünde MÖHUK’da öngörülen kurallar uygulanacaktır.