• Sonuç bulunamadı

Kararın, Davalının Savunma Hakkına Riayet Edilerek Verilmiş Olması

1. MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USÛL HUKUKU HAKKINDA

1.5. TANIMANIN ASIL ŞARTLARI

1.5.5. Kararın, Davalının Savunma Hakkına Riayet Edilerek Verilmiş Olması

Yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararının Türkiye’de tanınması için MÖHUK 54.maddede aranan son şart kararın davalının savunma hakkına riayet edilerek verilmiş olmasıdır. MÖHUK’un 54. maddesinin birinci fıkrasının ç bendine göre; “hükmü veren devletin kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usûlüne uygun bir şekilde çağrılmamış olması veya o mah- kemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yok- luğunda hüküm verilmiş ise ve davalı bu sebeplerden birini esas alarak itirazda bu- lunursa tanıma talebi reddedilecektir”. Kanunda sayılan usûle ilişkin bu hâller sa- vunma hakkına aykırı olarak kabul edilmiştir. Sayılan bu usûle ilişkin işlemlerin ya- pılmamış olması da mahkemenin tanıma talebini reddi için yeterli olacaktır.123 Bura-

dan çıkan sonuç ayrıca davalının savunma hakkının ihlâlinin aranmayacağıdır. Sa- vunma hakkına riayet edilip edilmediğinin tespitinin hangi hukuka göre olacağını kanun açıkça düzenlemiştir. MÖHUK’daki “o yer kanunları” ifadesi ile tespitin ta- nınması istenen yabancı kararı veren ülke hukukuna göre yapılacağı açıktır. Dolayı- sıyla hükmü veren yabancı mahkemenin hukukuna göre savunma hakkı ihlâli olma- yan bir usûl işleminin yapılmamış olması hâlinde bunun Türk usûl hukukuna göre savunma hakkının ihlâli olup olmadığı belirleyici olmayacaktır.124 Hâkimin hukuku

ile kararı veren yabancı ülke hukukunda kabul edilen savunma hakkı ihlâllerine iliş- kin fark olduğu zaman esas alınacak ölçüt kararı veren yabancı mahkeme olacaktır. Dolayısıyla aleyhine tenfiz istenen kişinin savunma haklarına ilişkin itirazı üzerine Türk hâkimi kanunda sayılan hâllerden birinin kararı veren mahkemece gerçekleşip gerçekleşmediğine göre inceleyecektir.

Savunma hakkının verildiğini gösteren bazı usûli işlemler vardır. Bu usûli iş- lemler yapılmışsa savunma hakkının verildiği kabul edilmiş olur. Bunlar örneğin,

122 Yargıtay 2. H.D’nin E. 2009/6063- K. 2009/8609 sayılı ve 4.5.2009 tarihli kararı, (Çevrimiçi) www.lexpera.com. 25.Ağustos.2019.

123 Nomer; DHH, s. 535; Şanlı/Esen/Ataman-Figanmeşe; a.g.e, s. 557; Doğan; MÖH, s. 117-118; Çelikel/Erdem; a.g.e, s. 740; Akıncı; a.g.e, s. 114.

124 Nomer; DHH, s. 535-536;Şanlı/ Esen/Ataman-Figanmeşe; a.g.e, s. 558; Doğan; MÖH, 125; Çeli- kel/Erdem; a.g.e, s. 740.

37

dava dilekçesinin davalıya tebliği veya usûlüne uygun olarak duruşmaya davet. An- cak davalı usûlüne uygun duruşmaya çağrılmış fakat iştirak edilmemişse ve gıyapta karar verilmişse bu takdirde artık davalı savunma hakkına riayet edilmediğini ileri süremeyecektir. Bunun tam aksi de mümkün olabilir. Zira bazı durumlarda savunma hakkına etkili bu gibi usûle ilişkin işlemler yerine getirilmemiş olsa da savunma hak- kı ihlâl edilmemiş olabilir.125 Şöyle ki; davalı tarafa dava dilekçesi usûlüne uygun

tebliğ edilmemiş olmasına rağmen davalının başkaca bir yolla haberi olmuş ve du- ruşmaya katılmış ise savunma hakkının ihlâl edildiği kabul edilemeyecektir. Bunun nedeni tenfizi istenen kişinin davadan haberdar olmasıdır. Haberdar olduğu bir dava- da davalının savunma haklarını kullanmasına engel yoktur. Kaldı ki aleyhine açılan davaya iştirak etmiş ise zaten gıyabında karar verildiğini iddia edemeyecektir. Ta- nınması talebi ile açılan davada mahkemenin savunma hakkının ihlâline ilişkin ince- leme yapabilmesi için davalının itirazı şarttır.126

Kural olarak MÖHUK’nun 54. maddesinde yer alan tanıma şartlarını mah- keme re’sen (kendiliğinden) tespit eder. Bunun iki istisnası vardır. Bunlardan biri aşırı yetki itirazı, bir diğeri savunma hakkına riayet edilmediğin itirazıdır. Dolayısıy- la yabancı boşanma kararının tanınmasına karar verecek olan Türk mahkemesi usûle ilişkin işlemlerin usûle uygun olup olmadığını re’sen aramayacaktır. Bunun sebebi usûlüne uygun yapılmayan her usûl işlemi savunma hakkı ihlâlini doğurmaz. Bir diğer ifade ile usûle uygun yapılmayan usûli işlemlere rağmen savunma hakkına ria- yet edilmiş olabilir. Her ne kadar mahkeme re’sen dikkate almayacaksa da bu duru- mun da bir istisnası vardır. Eğer savunma hakkının ihlâli aynı zamanda Türk kamu düzenini ihlâl ediyorsa Türk hâkimi bu takdirde MÖHUK’nun 54. maddesinin birinci fıkrasının c bendi uyarınca re’sen dikkate alacaktır. Yargıtay’ın da kararına yansıyan bir olayda, yabancı uyruklu davacı kocanın Belçika Gent Mahkemesinde davalının adresini yabancı bir ülkede göstererek açtığı davada karar, davalı aleyhine tanzim edilmiştir. Ardından davacı koca Belçika Gent Mahkemesinden verilen kararın ta- nınması ve tenfizi için Türkiye’de dava açmıştır. Yerel mahkemenin davayı kabul etmesi üzerine davalı, savunma hakkı ihlâl edilerek alınan yabancı boşanma kararının

125 Nomer; DHH, s. 535; Şanlı/Esen/Ataman-Figanmeşe; a.g.e, s. 559; Doğan; MÖH, s. 119; Tezgel; a.g.e, s. 106; Güven; a.g.e, s. 159.

126 Bu hususu doktrinde eleştirilmiştir ve doktrinde hâkimin itiraz üzerine değil, kendiliğinden savun- ma hakkının ihlali olup olmadığını araştırması gerektiği savunulmuştur. Bkz.Özbakan; a.g.e, s.169; Nomer; DHH, s.536; Çelikel/Erdem; a.g.e, s. 557-558; Daemir-Gökyayla; a.g.e, s. 149; Ruhi; Tanıma

38

tanınması ve tenfizinin mümkün olmadığı gerekçesiyle Yargıtay’a itiraz etmiştir. Yargıtay da davalının savunma hakkına riayet edilmeden verilen kararı Türk kamu düzenine aykırı bularak tanıma ve tenfiz talebini reddetmiştir.127 Buna ek olarak Tür-

kiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf ülkedir.128 AİHS’nin 6. maddesinde

“adil yargılanma hakkı” teminat altına alınmıştır. AİHS’nin 6. maddesinin üç numa- ralı bendinde de savunma hakkına ilişkin ilkeler düzenlenmiştir. Bu kapsamda ya- bancı mahkeme kararı şayet AİHS’de yer alan savunma hakkına ilişkin düzenlenen ilkelere aykırılık teşkil ediyorsa tanınma talebini Türk mahkemesi reddedecektir.129

Zira AİHS’de yer alan hususlara aykırı bir karara Türkiye’de etki tanınması Türk kamu düzenine de aykırıdır. Bu bağlamda üzerinde durulması gereken husus Türk hâkimi tarafından boşanma kararının tanınması talep edildiğinde re’sen davalının savunma hakkının ihlâl edilip edilmediğinin incelenmesi, bu ihlâlin Türk kamu dü- zenine aykırı olması koşuluna bağlanmıştır. O hâlde davalının savunma hakkının ihlâl edilip edilmediğini Türk hâkiminin kendiliğinden tespit etmesi Türk hukukunda benimsenen hâkimin yabancı mahkeme kararının esastan inceleyememesi kuralına (revision au fond)130 aykırılık oluşturacak mıdır? Bu inceleme revision au fond yasa- ğı prensibinin ihlâli olacak mıdır? Doktrinde bu sorunun cevabı olumsuzdur.131 Şöyle

127 Yargıtay 2. HD’nin, E. 2009/8144, K. 2009/12603 sayılı ve 25.6.2009 tarihli kararı; bkz başka karar; Yargıtay 2. HD’nin, E. 2008/613-K. 2008/5972 sayılı ve 28.4.2008 tarihli kararı, (Çevrimiçi) www.lexpera.com. 25.Ağustos.2019.

128 RG. 19.03.1954-8662. Yürürlük tarihi ise Avrupa Genel Sekterliğine tevdii edilen tarih olduğu için 18.05.1954 tarihidir, https://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/tr/content/49-avrupa-insan-haklar- sozlesmesi/, Son Erişim Tarihi, 01.03.2019.

129 Nomer; DHH, s. 537.

130 Revision au fond yasağı prensibi Türk hukukunda benimsenen ve hâkime yabancı mahkeme kara- rını inceleme yetkisini sınırlandırdığı bir kuraldır. Bu kurala göre hâkim yabancı mahkeme kararına konu teşkil eden davanın esasına giremez, vakıaları değerlendiremez, içeriğin, maddi doğruluğunu, esasa uygulanan kanunun doğru uygulanıp uygulanmadığı tetkik edemez. Şensöz-Malkoç; Tanıma, s. 384; Tiryakioğlu; Tanıma, s. 65; Uyanık-Çavuşoğlu, Ayfer; Türk Milletlerarası Özel Hukukunda

Boşanma, İstanbul 2006, s. 84; Yargıtay 2. HD.’ 07.02.2007 tarihli bir kararında bu hususu şu şekilde

ifade etmiştir, “Tanınması istenen yabancı mahkeme kararında tarafların müşterek milli hukuku olan

Türk Hukukunun uygulanmadığı; dava ve boşanma nedeninin Türk hukukunda bulunmadığı, bu hâli ile söz konusu boşanma kararının kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Yabancı mahkemenin Türk hukukunu uygulamaması veya yanlış uygulaması başlı başına kamu düze- nine açıkça aykırılık oluşturmaz ve tanımaya da engel değildir. Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilmez normlarının ihlal edilmesi hâlinde kamu düzenin açıkça ihlal edildi- ğinden söz edilebilir. Bu durum karşısında tanımanın koşulları gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gere- kirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…” Kararda yer verilen bu ifadeler ile

yabancı mahkeme kararının esasına uygulanan hukuk ve nasıl uygulandığının Türk mahkemesi hâki- minin incelemesi dışında olduğu ortaya konulmuştur. Sadece şartlarla sınırlı olarak inceleme yapabi- leceğine karar işaret etmektedir, (Çevrimiçi) www.lexpera.com. 25.08.2019; Benzer karar, Yargıtay 2. HD’nin E. 2007/7758, K. 2008/7134 sayılı ve 15.05.2008 tarihli kararı, (Çevrimiçi) www.lexpera.com. 25.08.2019; Ayrıca bkz. Ekşi, Nuray; Milletlerarası Nitelikli Davalara İlişkin

Mahkeme Kararları (Kararlar), İstanbul 2007, s. 147-150.

39

ki, hâkim yabancı kararın Türk kamu düzeni ile sınırlı olarak savunma hakkına aykı- rılık olup olmadığını inceleyecektir. Zira hâkimin söz konusu incelemesi sınırlı oldu- ğundan revizyon yasağı ihlâli söz konusu olmayacaktır.

Öte yandan kararın davalının savunma hakkına riayet edilerek verilmiş olması şartının re’sen araştırma prensibine bağlı olarak ispat külfetinin davanın hangi tarafı- na yükletileceği hususu da önem arz eder. TMK’nun 6. maddesinde genel ispat kuralı düzenlemiş olup, buna göre taraflardan her biri kanunda aksine bir düzenleme olma- dıkça hakkını dayandırdığı olguları ispatlamak zorundadır. Bir başka anlatımla o olguya dayanarak kim lehine hak doğuracaksa o hâlde o kişinin ispatlaması zorunlu- dur.132 Ancak bazı hâllerde olumsuz bir olgunun ispatlanması söz konusu olabilir. Bu durumda ispat külfeti tersine çevrilebilir. Bu takdirde örneğin, davalının menfi bir olgunun varlığını ispatlaması güç olacağından davacı olumlu olguyu ispatlayacak- tır.133 Savunma hakkının ihlâlinde de ispat yükü genel kurala göre davalıya aittir.

Davalı savunma hakkının ihlâl edildiğini örneğin boşanma davasına usûlüne uygun çağrılmadığını ve gıyabında karar alındığını ya da dava dilekçesinin kendisine usûlü- ne uygun tebliğ edilmediğini ispat edecektir. Bu durumda davacı davalının savunma hakkının ihlâl edilmediğini ispat etmesi gerekecektir. Örneğin; karşı tarafın duruş- maya usûlüne uygun olarak çağrıldığını ya da usûlüne uygun dava dilekçesinin ken- disine tebliğ edildiğini ya da usûlüne uygun olarak davalı davaya çağrılmamış olsa da davaya kendisinin ya da avukatı aracılığıyla katıldığını ispat edecektir. Bu hususu Yargıtay’ın verdiği bir karar ile somutlaştıralım. Davacı eşin Hollanda Hertogenbosh hukuk mahkemesinde açtığı boşanma davasında davalının adresi gösterilmemiş, ismi karşısına “Hollanda dahili ve harici ikametgah” adresinin bilinmediği yazılmış ve davalının yokluğunda karar da verilmiştir. Bunun üzerine tanınması için Türk mah- kemesinde açılan dava kabul edilmiştir. Ancak Yargıtay üç nedenle yerel mahkeme- nin kararını bozmuştur. Birincisi, davalıya usûlüne uygun dava dilekçesinin tebliğ edilmediğidir. İkincisi, davalının davadan haberi olmadığı için savunma hakkı ihlâl edilmesidir. Üçüncü ise davacı tarafın yukarıda bahsettiğimiz üzere davalıya usûlüne uygun olarak tebliğ edildiğinin ispatlayamamasıdır.134 Netice olarak Yargıtay sa-

vunma hakkına aykırı olarak karar alındığının yabancı mahkeme kararından anlaşıl-

132 Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes; a.g.e, s. 561. 133 Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes, a.g.e, s. 562.

134 Yargıtay 2 HD’nin E. 2009/532, K. 2009/6718 sayılı ve 08.04.2009 tarihli kararı, (Çevrimiçi) www.lexpera.com. 25.08.2019.

40

masını aramaktadır.135 İspat bu anlamda davacı için bir zorunluluk değil külfettir.

Mahkeme zaten MÖHUK’da yer alan şartların tanınması istenen yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararında gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen araştıra- caktır. Yabancı boşanma kararı MÖHUK’da belirtilen şartları taşıyor ise mahkeme davacının tanıma talebini kabul edecektir. Dolayısıyla her ne kadar davacının ispatı bir zorunluluk değil külfet olsa da külfetin niteliği gereği ispat edilemediği takdirde sonuçlarına da davacı katlanacaktır.

Bazı durumlarda yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararı, dava- lının savunma hakkına riayet edilerek karar verilmiş gibi gözükse de aksi durumlar söz konusu olabilir. Örneğin, davalıya dava dilekçesi usûlüne uygun tebliğ edilmiş ancak davalıya savunma hakkını kullanabilmesi için yeteri kadar süre verilmemişse örneğin bir ya da iki gün cevap süresi verilmişse bu takdirde yine savunma hakkına riayet edildiği söylenemez. Zira usûl hukuku uyarınca davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş olsa da, sadece tebliğ ile savunma hakkının temin edildiği söylenemez. Aynı zamanda hakkı kullanabilmesi için objektif olarak imkânlar sağlanmış olmalıdır. Yabancı mahkemenin davalının savunma hakkını kullanmasını zorlaştırmaması, güç- leştirmemesi ve kısıtlamaması gerekir.136

Doktrinde savunma hakkına riayet edilmeden yabancı mahkeme tarafından karar verilmiş olması durumunda mahkemece tespitin, davalının itirazına bağlanması eleştirilmektedir.137 Davalının itirazı olmadığı takdirde, bu durumu mahkeme dikkate

almayacaktır. Doktrinde yer alan baskın görüşe göre, savunma hakkının ihlâl edilmiş olması doğrudan Türk kamu düzenine aykırılık oluşturacağından hâkim bu hususu re’sen yani davalının itirazı olmadan dikkate almalı ve incelemelidir. Bunun en baş- lıca sebeplerinden biri savunma hakkının ANY ile teminat altına alınmış olması olup, hukuki dinlenilme hakkının ise HMK ile korunmuş olmasıdır. Bu nedenle katıldığı- mız görüşe göre de yapılması gereken, MÖHUK 54. maddenin ç bendinde itiraz ko-

135 Yargıtay 2 HD’nin E. 2009/532- K. 2009/6718 sayılı ve 08.04.2009 tarihli kararı, (Çevrimiçi) www.lexpera.com. 25.08.2019.

136 Ruhi; TanımaTenfiz, s. 139; Doğan; MÖH, s. 125; Şensöz- Malkoç; Tanıma, s. 407; Tezgel; a.g.e, s.122.

137 Şensöz-Malkoç; Tanıma, s. 408; Tiryakioğlu; Tanıma, s. 83; Şanlı, Cemal; Uluslararası Ticari Akitlerin Hazırlanması ve Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları (Uluslararası Çözüm Yolları), 4. B, İstan-

41

şulunun aranmamasına ilişkin yeni bir düzenlemedir.138 Kaldı ki MÖHUK’un 54.

maddesinin c bendi uyarınca mahkeme tarafından kamu düzenine açıkça aykırılık re’sen incelenecekse savunma hakkının ihlâlinin de çelişkili durumlara sebebiyet vermemesi açısından itiraz ile değil mahkeme tarafından re’sen incelenmesi yerinde olur. Bunların dışında savunma hakkının tüm hukuk sistemlerinin usûl hukukunda temel ve vazgeçilmez bir ilke olduğu unutulmamalıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun bireyin sahip olduğu doğal haklardan biri olan savunma hakkı ihlâl edilerek verilmiş bir kararın adaleti tesis ettiği söylenemez. Aksinin kabulü savunma hakkı ihlâli dolayısıyla başlı başına adaletsizlik olacaktır. Bu düşünceyi besleyen bir diğer usûl hukuku ilkesi de “silahların eşitliği ilkesidir”. Silahların eşitliği ilkesi uyarınca her iki tarafa da diğer tarafa verilen imkanlar verilmelidir, örneğin davacıya iddia etme hakkı veriliyorsa davalıya savunma hakkı verilmesi kaçınılmazdır. Zira dokt- rinde ifade edildiği üzere taraflara savunma hakkının tanınmamış olması adaleti ze- delediği için savunma hakkına riayetsizlik kamu düzenine açıkça aykırılık oluştu- rur.139

1.6. TANIMANIN USÛLÜ