• Sonuç bulunamadı

Türkiye ile Sosyo-Kültürel Bağların Göçe Etkisi

5. SURİYE’DEN ZORUNLU GÖÇLER VE TÜRKMEN GÖÇÜNE İLİŞKİN

5.3. Türkiye’ye Göç Eden Türkmenler Üzerine Yapılan Araştırmanın Bulguları ve

5.3.2. Suriye’den Türkiye’ye Türkmenlerin Zorunlu Göçü ve Yaşanan Süreçler

5.3.3.3. Türkiye ile Sosyo-Kültürel Bağların Göçe Etkisi

Göç sürecinde, en önemli unsurlardan biri sosyal sermaye ya da ilişkiler ağı olarak belirtilen göçmen ağlarının etkinliğidir. Massey ve arkadaşlarına göre; göçmenler kendilerinden önce oraya göç etmiş kişiler ile akrabalık, arkadaşlık gibi unsurlarla göçmen ağlarını kurarlar. Oluşan ağlar sayesinde yeni göç edenler için göç edilen yerdeki zorlukların maliyeti ve göçün riski azalmış olur. Akrabalık ve arkadaşlık ilişkilerinin doğası ve yapısı gereği, yeni göçmenler gidilen yerde sosyal ağlar ile gruplar oluştururlar. Bu sosyal ağlardan özellikle gidilen yerde yardım, barınma ve iş bulma gibi konularda yararlanılır. Özellik ekonomik anlamda risklerin azaltılmasında işlerliği olan ilişkiler ağında gidilecek yerde barınma ve iş imkanları açısından bilgi sahibi olmayı sağlar. Bu durumda göçmen kişinin riskleri azalır (Massey ve diğerleri, 2009, ss. 42-45).

Suriye’den Türkiye’ye göçlerde aslında tam olarak ekonomik anlamda riskleri ve maliyeti azaltmak şeklinde işlemese de Türkiye ile ilişkiler ağının olması, göçün artmasına neden olmuştur. Suriye’den gelen Türkmen gruplarının çoğunun daha önceden iş için veya akraba ziyareti için Türkiye’ye gelip gitmesi Türkiye’yi bilmeleri buraya göç etmelerindeki en önemli faktörlerden biri olmuştur. Katılımcıların Türkiye’ye geliş sürecinde savaştan önce burada yaşayan akrabalarının büyük etkisi olmuştur. Suriyeli Türkmen grupları için aynı zamanda kültürel sermayenin Türkiye’ye gelmelerinde etkili olduğunu görmekteyiz. Dil bilmeleri, dini açıdan yabancı bir ortamın olmaması, geçmişten gelen tarihi bağlarını ve kültürlerini korumaları kendilerini Türkiye’ye yabancı hissetmemeleri göç sürecini etkileyen faktörlerden olmuştur. “Katılımcı 1” Türkiye ile daha önceden nasıl bağlarının olduğunu ve

Türkiye’ye gelmelerinde buradaki ilişkilerinin nasıl etkili olduğunu şu şekilde aktarmıştır;

“Savaşta bizim yakalanma kararı çıkınca bizim Antep’te ki akrabalarımız bizi çağırdı buraya gelin diye. İlk geldiğimde Antep’te eşimin amcasının evinde kaldım onların yanında 20-25 gün kaldım. Onlar olaylar ilk başladığı zaman geldiler. Antep’e yerleşmişlerdi. Çok ev aradım Suriyeli olduğum için ev vermediler Antep’te, tekrar Suriye’ye geri dönmeye karar verdim. O sırada Ankara’da bir tanıdık vardı o kişiyle görüştüm beni Ankara’ya gelmeye ikna etti. Bize ev bulmaya yardım ettiler. Geldim aynı gün evi buldular içine eşya buldular. Bunların hepsi bir günde oldu 2013’ün sonunda doğruydu işte. Sonra eşime iş bulmalarına yardım ettiler. Oğluma da iş bulmaya yardım ettiler. Eşim ayakkabıcıya girdi oğlum cam balkoncuya girdi.”(Katılımcı 1, Kadın 35 yaşında, 20.02.206)

Katılımcının aktardığı gibi ilk etapta barınma sağlamak için akrabalarıyla olan bağlantıları etkili olmuştur. Daha sonra şehir değiştirme, ev bulma, işe girme konusunda yine ilişkiler ağının işlerliği ortaya çıkmıştır. Bilmediği bir ülkede bilmediği bir şehirde tek başına hayatta kalmanın yollarını bulmaya çalışmanın ne kadar zor olduğu ortadadır.

Aslında Suriye’den gelen göçmenler için kamplar barınma yerleri olarak tesis edilse de buraların yeterli gelmemesi nedeniyle bu ağların işlevselliği ortaya çıkmıştır.

Katılımcı 8 ise Türkiye’ye gelişlerinde akrabalarının etkili olduğu şu şekilde aktarmıştır;

“Biz savaş yüzünden durumlar kötüleşince ilk önce geldik Türkiye’ye Antep’e akrabalarımızın ama biz orada iş bulamadık ev bulamadık geri dönmek zorunda kaldık.

Suriye’de tekrar bir seneye yakın kaldık. Ama bu sefer İŞID girdi köye iyice kötü oldu her ye. Sonra eşimin kardeşleri İstanbul’a gelmişlerdi onların yanına geldik, orada da bir sene kadar kaldık ama orada hayat çok pahalı Benim teyzem Ankara’ya yerleşmişti, buraya gelin dedi ben size ev bulurum eşya bulurum dedi bizde geldik bir ay oldu işte ilk gelince teyzemlerde kaldık. Biraz sonra bize ev buldu sağ olsun yardım dağıtan insanlardan eşyalarımızı topladı. Böyle yani teyzemin bize çok faydası oldu.”( Katılımcı 8, Kadın 28 yaşında, 02.03.2016)

Savaştan önce Türkiye ile ticaret yapan “Katılımcı 14” Türkiye ile bağlarının buraya göç etmedeki etkisini geldikten sonra akraba ve tanıdıklarının yanına yerleşmelerini onlarla beraber olup birbirlerine nasıl destek olduklarını şu şekilde aktarmıştır;

“Ben Türkiye’den hiç kopmadım ki hep gelir giderdim buradan Beypazarı Madensularının ticaretini yapıyordum. Suriye’de savaş çıkınca bomba yüzünden ben yaralandım, hastaneye yatmam için Türkiye’ye geçirdiler beni. Sonra Antep’te kaldım kızlarımı falanda oraya getirdim ailecek. Ama Antep’te zordu her şey çok kalabalıktı.

Ankara’ya da benden önce kız kardeşim gelmişti bende onun yanına geldim böylelikle oldu. Buraya gelince de buradaki bizden önce gelen tanıdıklarımız bize sağ olsunlar yardım ettiler hayırseverlerin verdikleri eşyalardan almamıza yardımcı oldular yoksa biz hiçbir şeyimizi getiremedik ki burada bir çöpümüz bile yoktu. Evde bulmamıza yardım etti sağ olsunlar.”(Katılımcı 14, Erkek 40 yaşında, 30.03.2016)

Katılımcı 11 ise eşinin Türkiye’de daha önce iş nedeniyle ev bile tuttuğunu Antep’teki akrabalarının hiç düşünmeden geldiklerini Antep’in onlar için yabancı bir yer olmadığını fakat Ankara’ya gelmelerinde görümcesinin etkili olduğunu kendi ifadesiyle şu şekilde aktarmıştır;

“ İki yıl oldu Türkiye’ye geleli ilk önce Antep’te kaldık. Sonra Ankara’ya geldik sekiz ay oldu Ankara’ya geleli. Bizim pasaportumuz vardı birde benim eşim sürekli gidip gelirdi sınırdan geçerken bize sorun çıkarmadılar kapıdan geçtik. Bizde herkes Türkiye’ye geldi onun için geldik. Savaştan öncede benim eşim sürekli gelir giderdi zaten. Bizim için Türkiye başka bir memleket gibi değildi zaten onun için direk buraya geldik. Burası bizim ikinci memleketimiz bizim akrabalarımız var hep burada. Antep’e eşimin işi için gelip giderken kalması için ev tutmuştu savaştan önce savaştan sonra gelince yine o eve yerleştik. Ama Ankara’ya görümcem çağırdı bizi. Antep çok göç aldığı için ev bulması, iş bulması, çocukların okula gitmesi zordu. Ankara bu konu da daha iyi bir yer. Burada daha az göçmen var Antep’e göre o yüzden biraz daha rahat iş bulma imkanı var. Bize görümcem ev buldu eşya buldu sağ olsun buradaki insanların nereden yardım aldıklarını gösterdi bize.” (Katılımcı 11, Kadın 26 yaşında, 02.03.2016)

Göç sürecinde göçmenlerin toplumsal ilişkileri, o toplumda kabul görmeleri göçün en önemli konularının başında gelir. Bireyin bir toplumda varlığını devam ettirebilmek için en önemli aracı dildir. Bireysel olarak aidiyet duygumuz, dil bilmek ve sembolik olarak

dile yüklenen kültürle gerçekleşir. Göç sürecinde göçmenlerin göç edilen topluma entegrasyonu ve uyumu ilk olarak dilin öğrenilmesiyle başlar. Uluslararası göçlerde göç alan ve göç edenlerin birbiriyle uyum içinde yaşaması için devletler planlamalar yapar;

dil öğretimi, eğitim gibi birçok alanda entegrasyon faaliyeti gerçekleştirmek gereklidir.

Bu süreç düzgün ilerlemediği etapta iki toplum arasında hem kültürel kopmalar hem de kutuplaşmalar yaşanmaktadır. Türkmenlerin Türkiye’ye göç etme sürecine bakıldığında ise dil bilmek toplumsal kabul ve uyum açısından önemli derecede kolaylık sağlamıştır.

Aynı kültür dairesinden olan grupların toplum içinde ayrışmadan uyum içinde yaşamalarını kolaylaştıran öğelerin olması ve göç edilen ülke ile önceden ilişkiler, göçmenler için çekici etken oluşturmuştur. Türkiye’ye göç eden kişilerin geride bıraktıkları ile kolay bir şekilde iletişim kurması, onlarında Türkiye’ye gelmesi için aracı olmaları ilişkiler ağının işlemesini sağlamış ve göçü devam ettirmiştir.

5.3.4. Zorunlu Olarak Türkiye’ye Göç Eden Suriyeli Türkmenlerin Sosyal ve Ekonomik