• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: TÜRKİYE’DE YOKSULLUK VE ZEKÂT UYGULAMALARI İLE

3.2. Türkiye’de Zekât

3.2.1. Türkiye’de Zekât Uygulamaları

Zekât, Peygamberimiz (sav) zamanından beri İslam’ın önemli esaslarından biri olarak yerini almıştır. Ancak son yüzyılda Müslümanların rehaveti ve umursamaması nedeniyle yeterince önem verilmemiştir. Gerçi günümüzde Endonezya, Malezya,

Pakistan, Bangladeş, Suudi Arabistan, Kuveyt, Yemen ve Sudan (Yalçın, 2016: 244) gibi bazı ülkelerde zekât kurumsallaşmış olsa da Türkiye’de maalesef kurumsallaşamamıştır. Zekât, günümüzde bazı İslam ülkelerinde zorunlu olarak toplanırken, bazı ülkelerde ise gönüllülük esasına göre toplanmaktadır. Bazı ülkelerde zekât devlet eliyle toplanırken, bazı ülkelerde de devlet zekât işlerine karışmamaktadır. Ayrıca bazı ülkelerde de rekabet eşitliği açısından mükelleflerin ödeyeceği vergiden düşürülmektedir (Yalçın, 2016: 239-244).

Türkiye’de zekât uygulamaları ile ilgili bazı girişimler olsa da önemli bir gelişme sağlanamamıştır. TBMM’de 22.06.1965 tarihinde kabul edilen ve 02.07.1965 tarihinde

12.038 sayılı resmi gazetede yayımlanan 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve

Görevleri hakkındaki kanunun 14. maddesine göre;“Ayni ve nakdi bağışların kabulünü

ve sarfını düzenlemek, bağışların özel bir fonda toplanmasını sağlamak, bağışların hiçbir surette din hizmetinden başka bir yere sarf edilmemesini temin etmek, şartlı bağışlarda şarta riayeti sağlamak” ifadeleriyle Diyanet İşleri Başkanlığına ayni ve nakdi bağışları kabul etme ve toplanan bağışların din hizmetlerinde harcanmasına izin verilmiştir. Bu işleri düzenlemek için başkanlıktan bir tüzük hazırlaması istenmiştir.

Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı şu ana kadar konuyla ilgili bir tüzük hazırlamamıştır.

6002 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki kanun ile konu tekrar Diyanet İşleri Başkanlığı görevleri arasında sayılmıştır.

27.12.1999 tarih ve 23919 sayılı yardım toplama esas ve usulleri hakkındaki kanunun

15. maddesine göre “Kurban derileri ve bağırsak toplama ile fitre ve zekât zarfı dağıtmak suretiyle toplama yetkisi Türk Hava Kurumuna aittir.” hükmüyle THK’na zarf dağıtmak suretiyle zekât ve fitre toplama yetkisi verilmiştir. Yönetmelikte, “Kurban derileri ve bağırsak toplama, fitre ve zekât zarfları dağıtmak suretiyle yardım toplama faaliyetleri, bu yönetmelikte belirlenen esaslar ile ikinci fıkra gereğince alınan kararlar doğrultusunda THK şubelerince yürütülür.” hükmüne yer verilerek zarf dağıtarak zekât ve fitre toplama işi yurt genelinde THK şubelerince toplanacağı belirtilmiştir.

23919 sayılı kanunun 22. maddesinde “Takvim yılı sonunda deri, bağırsak, fitre ve

zekât gelirlerinden 20. maddede sayılan giderler düşüldükten sonra kalan gelirlerin

mahallindeki hesaplarına kaydolunur, %40’ı THK, %4’ü Türkiye Kızılay Derneği,

%3’ü Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, %3’ü Türkiye Diyanet Vakfının

merkezindeki hesaplarına ödenmek üzere THK genel merkezine gönderilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Günümüzde Türkiye’de bazı vakıflar, cemaatler ve dernekler de zekât toplamaktadır. Bu görünürde güzel bir iştir. Ancak, bu vakıf veya derneklerin toplamış oldukları zekâtı

Kur’an-ı Kerim’de belirtilen yerlere harcamaları gerekmektedir. (Yıldız, 2016: 58).

Türkiye’de zekât toplama ve dağıtma işi Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), bazı sivil

toplum kuruluşları ve cemaatler tarafından da yapılmaktadır. Bu sivil toplum kuruluşlarından birisi de (İHH) İnsani Yardım Vakfıdır. 1995 yılında kurulan vakıf dünyanın birçok ülkesine yayılmış durumdadır. İHH, topladığı zekât ve bağışları, yaptığı idari ve tanıtım giderlerini ve dağıtımını yaptığı yardımları şeffaf bir şekilde yerine getirmektedir. Topladığı şartlı bağışları şartlara riayet ederek bağışçının istediği şekilde ve yerde kullanmaktadır. İhtiyaç sahiplerinin tespitinde, yapılacak yardımın miktarında adaletli davranmaktadır. Üzerine aldığı emanetleri mümkün olan en kısa zamanda ilgili yerlere ulaştırmaktadır (Bilgin, 2017: 494-495).

İHH kendi iç denetim organları ve devletin denetim organları tarafından denetlenmektedir. İHH mütevelli heyeti adına denetimi denetleme kurulu, yönetim

kurulu adına denetimi de uyum ve kontrol birimi yapmaktadır. Ayrıca uluslararası

yetkiye sahip bağımsız denetleme kuruluşları tarafından da denetlenmekte olup denetleme raporları yayınlanmaktadır (Bilgin, 2017: 497).

Vakıf çalışmaları uzmanlar tarafından sürekli ve düzenli bir şekilde denetlenmektedir. Ayrıca toplumun çeşitli kesimlerince, toplum tarafından kabul görmüş kişiler ve meslek mensupları, uzmanlar, mali müşavirler ve ilgili bürokratlar tarafından arazi çalışmaları

ve faaliyetleri denetlenmekte ve kendilerinden yazılı rapor alınmaktadır. Herhangi bir

bağışçı ve dileyen kişiler de bölgedeki çalışmaları yerinde denetleyebilmekte, bağışçılar bağışlarının geri dönüş raporlarını talep edebilmektedir (Bilgin, 2017: 497).

İHH, yasaların verdiği hukuki imkânlar çerçevesinde zekât toplayıp dağıtma görevini de yürütmektedir. Bu faaliyetlerini yürütürken de topladığı zekâtları Tevbe suresinin 60. ayetinde belirtilen zekât verilecek yerlere dağıtmaya özen göstermektedir. Zekâtın

dağıtımında öncelikle fakirler ve düşkünler olmak üzere toplumun tüm muhtaç kesimlerine ulaştırmaya çalışmaktadır. Toplanan zekâtlar şartlı ve serbest şeklinde iki gruba ayrılmaktadır (Bilgin, 2017: 498).

Şartlı zekât bağışlarında, mükellefin zekâtını kimlere veya nerelere verileceğini şart koşması durumunda zekâtın dağıtımında mükelleflerin bu istekleri dikkate alınmaktadır. Serbest zekât bağışlarında ise vakıf dağıtımı acil ihtiyaç duyulan yerlere, özellikle de yetimlere öncelik vermektedir. Serbest zekât bağışlarının dağıtımında ikinci önemli harcama kalemini mültecilere yapılan yardımlar oluşturmaktadır. Bölgemizde devam eden Suriye savaşı nedeniyle 3,5 milyondan fazla mülteci Türkiye’ye sığınmış durumdadır. Yerini ve yurdunu savaş nedeniyle terk etmek zorunda kalan bu insanlara

Türkiye geçmişte olduğu gibi günümüzde de kucak açmıştır. Bir sivil toplum kuruluşu

olan İHH da topladığı zekât ve yardımları mültecilere de nakdi yardım, gıda ve giyecek yardımı, ev eşyalarından sağlık harcamalarına kadar çeşitli şekilde aktarmaktadır (Bilgin, 2017: 498-500).

Türkiye Diyanet Vakfı, Kızılay ve Türk Hava kurumu gibi bazı kamu kurumları da bu kurumlara zekât vermek isteyenlerin zekâtlarını almaktadır. 2016 yılında Türkiye Diyanet Vakfı genel müdürü Mustaf Tutkun’la yapılan bir söyleşide TDV’nın bankalar, internet sitesi veya müftülüklere başvurarak zekât vermek isteyenlerin zekâtlarını aldığı ve bu zekâtların 135 ülkedeki muhtaç kişilere dağıtıldığı belirtilmektedir. TDV’nın 2015 yılında 3.974.425 TL, 2016 yılında ise 6.429.747 TL zekât bağışı topladığı belirtilmiştir (İbanoğlu ve Ferşatoğlu, 2016: 76). Ancak Türkiye’deki kamu kurumları, vakıf veya cemaatlerin yıllık topladığı ve dağıttığı zekât miktarı hakkında net bilgi bulunmamaktadır. Yıllık ne kadar zekât toplanmış veya dağıtılmış, toplanan zekâtlar nerelere dağıtılmış veya toplanan zekât, zekât potansiyelin ne kadarıdır? Bu soruları yanıtlamamız mümkün değildir.