• Sonuç bulunamadı

AB İÇİN ANAYASA OLUŞTURAN ANTLAŞMA’NIN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ

3.2. Egemenlik Üzerine Etkiler

3.2.1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Egemenlik

430 Davutoğlu, a.g.e., Erişim: 28 06 2006, http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/anyarg20/davutoglu.pdf. 431 DPT, “Türkiye’nin Üyeliğinin AB’ye Muhtemel Etkileri”, Erişim: 07 02 2006,

http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/uyelik/etki/olasi.pdf .

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olması halinde ( Avrupa Birliği için Anayasa oluşturan Antlaşma yürürlüğe girsin ya da girmesin) mevcut egemenlik anlayışında ortaya çıkacak değişimleri anlamak için Türkiye’nin anayasal düzeydeki egemenlik anlayışını incelemek gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi incelendiğinde, 1921 Anayasasından itibaren yürürlüğe girmiş tüm anayasalarda egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu kuralının temel maddelerden biri olduğu görülmektedir.433

1982 Anayasasının egemenliği düzenleyen 6. maddesi “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” ifadeleri ile ulus devlet modeline uygun olarak, egemenliği kullanacak organları tespit etmiş ve bu yetkiyi sadece ulusal organlara vermiştir.434

1982 Anayasası, 1921 Anayasasından farklı olarak egemenliğin tek ve gerçek temsilcisi olarak T.B.M.M.’yi gören anlayışı değiştirip, ulusal egemenliğin kullanışını yetkili organlara bırakmıştır. Ancak, farklı devlet işlevlerini yerine getiren bu ulusal organlar, ulus devlet tüzel kişiliğinin yekpare yapısı içinde görevlerini yerine getirmektedirler.435

Bireylerin sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasının, devlet gücünün sınırlanması halinde mümkün olabileceği düşüncesinin ön kabulünden hareketle 1982 Anayasası kuvvetler ayrılığı prensibine göre düzenlenmiştir. Yasama, yürütme ve yargı şeklindeki bu üç gücü birbirinden ayrı, bağımsız ellere vermiştir.

433 Sait Güran, “Egemenlik Ulus’undur Üstünlük Anayasa’dadır”, Anayasa Yargısı Dergisi, Cilt:17,

2000, s.43, Erişim: 01 06 2006, http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/anayargi/guran.pdf.

434 Özer, a.g.e., Erişim: 28 06 2006, http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/anyarg20/aozer.pdf 435 Hekimoğlu, a.g.e., s.37, Erişim: 06. 07.2006,

Buna göre devlet yasama organı aracılığıyla toplum yaşamını düzenlemeye yönelik kanunlar çıkararak yasama işlevini, yürütme organı aracılığıyla kanunları uygulayarak yürütme işlevini, yargı organı aracılığıyla kanunların uygulanışını denetleyerek yargı işlevini yerine getirmek üzere gerekli egemenlik yetkilerini kullanmaktadır.

1982 Anayasasının ulusalcı yaklaşımı yasama yetkisinin kullanılmasını düzenleyen 7. maddesinde de devam etmiştir. “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” ( madde7) Bu maddeyle yasama yetkisinin sadece T.B.M.M.’ye ait olduğu ve bu yetkinin ne ulusal nede uluslararası ya da uluslarüstü bir başka kurum ya da organa devrinin söz konusu olamayacağı açıkça ifade edilmiştir.

1982 Anayasası, egemenlik haklarının kullanımını sadece ulusal organlara veren yaklaşımını yürütme yekinsinin kullanılması sırasında da sürdürmüştür. Yürütme yetkisine ilişkin Anayasanın 8. maddesinde “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” denilerek, yürütme yetkisinin kullanımının (sadece) Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu gibi ulusal organlar tarafından yerine getirileceği hususu açık bir şekilde düzenlenmiştir. Anayasa ulusüstü bir yürütme organının ulusal sınırlar içerisinde yürütme yetkisini kullanabileceği ihtimalini hiçbir şekilde öngörmemiştir. Daha önceden üye devletlerin tasarrufunda bulunan birçok politika alanında Birliğin bağımsız yürütme organı olan Avrupa Komisyonuna bazı yürütme yetkilerinin devredilmesinin gerekliliği ve bunun iç hukukta anayasal düzeyde bir karşılığının bulunmaması ciddi sıkıntılar yaratabilecektir. 436

436 Y.a.g.e., s.39-40. Ayrıca belirtmek gerekir ki, AB Anayasası’nın 13. maddesine göre Avrupa

Birliği’nin münhasıran yetkili olduğu konular; Gümrük Birliği, iç pazarın işleyişi için gerekli olan rekabet kurallarının oluşturulması, ortak ticaret politikası, Avro para birimini benimseyen üye devletler için para politikası ve son olarak ortak balıkçılık politikası kapsamında denizlerdeki biyolojik kaynakların korunmasıdır. Türkiye burada sayılan beş münhasır yetkinin ilk üçünü 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile Avrupa Birliği’ne 10 yıl önce devretmiştir. İlginç olan durum böyle bir devrin yapılmasına yönelik olarak bir Anayasa değişikliği yapılmasına ihtiyaç duyulması bir yana, Meclisin uygun bulma kanununu çıkarması bile aranmamış; bu karar Resmi Gazete’de bile yayınlanmamıştır. Gümrük Birliği Kararı ile devredilen yetkilerin dışında kalan, ortak para politikası

1982 Anayasası yasama ve yürütme yetkilerinin kullanılmasında olduğu gibi yargı yetkisinin kullanılmasında da sadece ulusal organları yetkili kılmıştır. Anayasa’nın 9. maddesinde “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” denilerek yargı yetkisinin münhasıran ulusal bağımsız mahkemelerce kullanılacağı ifade edilmiştir.

Ve son olarak üzerinde durulması gereken konu, T.C. Anayasasının 90. maddesinin son fıkrasında yer alan “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” hükmüdür. Keza bu fıkra 1960’lı yıllardan beri Topluluk hukukunun temel esaslarından birini oluşturan ve Anayasa’nın da 6. maddesinde “Anayasa ve kendilerine verilen yetkilerin uygulanması sırasında Birlik kurumları tarafından kabul edilen hukuk, üye devletlerin yasalarının üstündedir.” hükmüyle yer bulan Topluluk hukukunun üstünlüğü ilkesiyle çelişmektedir.437

3.2.2. Egemenliğin Devri İçin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Yapılması