• Sonuç bulunamadı

AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN ANAYASA OLUŞTURAN ANTLAŞMA VE ÜYE ÜLKELER ÜZERİNE ETKİSİ

2.3. AB Anayasasının Avrupa Vatandaşlarına Getirdikler

2.3.2. Avrupa Vatandaşlığı Kavramının Gelişim

Avrupa Birliği’nde vatandaşlık kavramının esas olarak ilk kez 1991 yılında Maastricht Antlaşmasıyla ele alındığı görülmektedir. Roma Antlaşması, vatandaşlık kavramına ilişkin herhangi bir hüküm içermemektedir. Roma Antlaşmasının

235 Nomer, a.g.e.,s.17.

236 Rainer Hofmann, “Overview of Nationality and Citizenship in International Law”, Citizenship

and Nationality Status in The New Europe,eds.: Siofra O’Leary and Teija Tilikainen, Sweet and Maxwell London 1998, p.13

vatandaşlık kavramına en önemli katkısı ekonomik bakımdan olmuştur. Malların, hizmetlerin ve kişilerin serbest dolaşımını sağlamak amacıyla getirilen önlemler vatandaşlık kavramının gelişimine de katkıda bulunmuştur. Serbest dolaşım ve yerleşim hakkı, cinsiyet ve üye devlet vatandaşlığı temelinde ayrım yapılmaması ve diğer bazı sosyal hakların antlaşmada yer alması vatandaşlık kavramının gelişimindeki ilk unsurları oluşturmaktadır. AB’nde diğer birçok konuda olduğu gibi, vatandaşlık kavramının ortaya çıkışı da birden olmamış, bu noktaya belirli aşamaların sonunda ulaşılmıştır. AB’nin kendine özgü kurumlar oluşturması ve yasalar çıkartıp yürütmesi, bunların üye ülkelerin iç uygulamalarından üstün olması, üçüncü ülkelere karşı tek tip bir uygulamanın var olması, tek paraya geçilmesi gibi gelişmeler Avrupa vatandaşlığı kavramının gelişimine zemin hazırlamıştır.

1970’li yıllarda dünyada yaşanan petrol krizi ve dolar şokunun da etkisiyle kendi genişlemesi ve bütünleşmesiyle uğraşan AB, bu konuda önemli bir adım atamamıştır. Bununla beraber yenidünya düzeninde hiçbir devletin tek başına uluslararası ilişkilerde etkin olamayacağı görüşünden hareketle bir Avrupalı kimliğinin oluşturulması fikri bu yıllarda yeşermeye başlamıştır. Birlik içinde yaşanan krizin nedenlerinden biri olarak topluluk ile vatandaşlar arasındaki bağın kopuk olması gösterilmiştir. Bazı Avrupalı politikacılar Avrupa’nın bireye daha yakın olması gerektiği konusunda birleşmişlerdir.237 1972 yılındaki Paris Zirvesinde, Avrupa vatandaşlığını geliştirme yolunda ilk somut adımın atılacağı ve ilk aşamanın öğrenci hareketliliğini, öğretmen değişimlerini ve diplomaların uyumlaştırılmasını kapsayacağı belirtilmiştir.238 Bu zirvede, hükümet başkanları Avrupa bütünleşmesini geliştirmek amacıyla bu konunun incelenmesi görevini Belçika Başbakanı Leo Tindemans’a verdiler. 1975 yılında Belçika başbakanı Leo Tindemans Avrupa Birliği’nin geleceği ve biçimine ilişkin bir rapor hazırlayarak Komisyona sunmuştur. Raporun “Avrupa Vatandaşlığı’na Doğru” başlıklı bölümünde pasaport birliği, seçme ve seçilme hakkı incelenmiştir. Avrupa vatandaşlığına özgü haklar, bireysel ve siyasal haklar açıklanmış, özellikle seçme ve seçilme hakkı ile devlet memuru olarak

237 Geniş bilgi için bkz. Kaya, a.g.e., s.14-19. 238 Kaya, a.g.e., s.14.

kamu dairelerinde çalışma hakkının bütünleşmeye katkı sağlayan ve antlaşma prensipleri doğrultusunda mantıklı hedefler olduğu dile getirilmiştir.239

Avrupa Birliği’nde 1979 yılında vatandaşları temsil eden Avrupa Parlamentosu üyelerinin tek dereceli seçimle iş başına getirilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece en temel hak olan seçme hakkının verilmesiyle AB’nde demokratik sürece ilk adım atılmıştır. Üye devlet vatandaşları bu haklarını ilk defa 1979 da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde kullanmışlardır.

Avrupa vatandaşlarına tanınan ilk siyasi hak, Avrupa vekillerini seçmek için kullanılan seçmen sıfatı olmuştur. Bu ilk ilerlemeye rağmen, Avrupa’nın sadece ekonomik, yasal, teknik ve gitgide daha karmaşık bir hal alan yapıya büründüğüne dair eleştiriler gelmeye devam etmiştir. Komisyon, bir otokrasi ve teknokrasi yetkisi kullanmakla suçlanmıştır. Kamuoyu Avrupa yapılanmasına karşı tepkiler geliştirmiştir. Kitlelerin bu yapılanmaya karşı heyecanı sağlanamamış ve ilk Avrupa seçimlerinde katılım oranı %40 olarak gerçekleşmiştir. Bu da vatandaşların yeterince dikkate alınmadığını göstermiştir.240

80’li yıllarda vatandaşlık kavramıyla ilgili en önemli adım 1984 yılında Fontaineblau zirvesinde atılmıştır. Bu zirvede “Vatandaşlar Avrupası”nı yaratmak ve dünya nezdinde Avrupa Topluluğu’nun kimliğini ve imajını geliştirmek üzere iki ad hoc komitenin oluşturulmasına karar verilmiştir.241 Bu komitelerin çalışmaları sonucu hazırlanan raporlarda Avrupa vatandaşlarının sosyal ve siyasal haklarının geliştirilmesi, ekonomik ve ticari faaliyetlerin kolaylaştırılması, malların ve hizmetlerin serbest dolaşımındaki engellerin kaldırılmasına yönelik haklar ele alınmaktaydı. Ticari faaliyette bulunma, malların serbest dolaşımının kolaylaştırılmasına yönelik sınır engelleri, yerleşim hakkı ve diplomaların tanınması

239 “Tindemans Raporu”, Avrupa Topluluğu Dergisi, Doğuş Matbaacılık, Sayı 8, Şubat-Mart 1976,

Ankara s.15.

240 Kaya, a.g.e.,s.16-17., Ayşe Füsun Arsava, “Avrupa Birliği Hukukunda Yurttaşlık Kavramı”,

Kocaeli Fakültesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı:2 1988-99, s.294. Annie Gruber, “Avrupa Birliği’nin İşleyiş Sürecinde Avrupa Yurttaşlığı”, Anayasa Yargısı, Anayasa Mahkemesinin 43. Kuruluş Yıldönümü Nedeniyle Düzenlenen Sempozyumda Sunulan Bildiriler, Cilt: 22, Ankara, 2005, Erişim: 01.02.2006, http://www.anayasa.gov.tr/anyarg22/ayrg2005.htm.

241 Ömer Bozkurt, “Avrupa Topluluklarında Yurttaşların Yönetime Katılması”, Amme İdaresi

gibi sonuçta vatandaşlık haklarının gelişimine katkıda bulunacak konular üzerinde yoğunlaşıldığı görülmekteydi. Ayrıca Avrupa vatandaşı olma bilincinin yerleşmesi, seçme hakkı, eğitim ve kültür gibi Avrupa vatandaşlığının gelişimine katkıda bulunacak haklar üzerinde durulmakta ve öneriler geliştirilmekteydi. Bu raporların temel amacı önceki yıllarda ortaya konan bu fikirleri somut hale getirmekti. Yine bu dönemde 9 Mayıs “Avrupa günü”, mavi zemin üzerine 12 yıldızlı Avrupa bayrağı “resmi bayrak” ve Ludwig van Beethoven’in dokuzuncu senfonisinin dördüncü bölümü “Avrupa’nın resmi marşı” olarak belirlenerek242 “Vatandaşlar Avrupa”sı güçlü sembollere kavuşturulmuştur.

Maastricht Antlaşmasında ele alınan üye devletlerdeki yerel seçimlere katılma ve seçme hakkı köklerini 80’li yılların sonlarına doğru hazırlanan Vetter raporunda bulmaktaydı. Rapor özellikle parlamento seçimlerine katılmakla yerel seçimlere katılmak arasındaki farklılığı vurgulayarak vatandaşlık konusunu tekrar gündeme taşımaktaydı. Parlamento tarafından da kabul edilen tasarı Maastricht sonrasındaki dönemde üye devlet vatandaşlarının herhangi bir üye ülkede yerleşim hakkına dayalı olarak ortaya çıkan yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı, bu dönemde hazırlanan Vetter raporunda köklerini bulmuştu.

90’lı yıllara gelinceye kadar AB’ nde “Avrupa Vatandaşlığı” kavramının birçok kez çeşitli raporlarda ve zirvelerde gündeme geldiği görülmektedir. Yeni dünya düzeninde uluslar arası ilişkilerde etkin bir güç olabilmek amacıyla gerçekleştirilen birleşmenin sonucu olarak Avrupa kimliği ve vatandaşlığı kavramı ortaya çıkmış ve bu bilincin geliştirilmesi de onun ayrılmaz bir parçası olarak görülmüştü. Bu yıllarda gerçekleştirilen çalışmalar 90 lı yıllardan sonraki Avrupa vatandaşlığı kavramının gelişimine temel teşkil etmekle birlikte, somut adımların atılmasında yeterli olamamıştır. 90’lı yıllarda dünya siyaset sahnesindeki önemli değişmeler Avrupa Siyasal Birliği’nin oluşumunu hızlandırmış ve bu siyasal birliği oluşturabilmenin en önemli olgusu olarak Avrupa Vatandaşlığı kavramı bu kez somut adımlar atılmak üzere tekrar gündeme gelmiştir. Artık Avrupa sadece

242 Deniz Vardar, Avrupa Kimliği ve Kimlik Oluşum Süreci, Birikim Dergisi, Say:157, Mayıs 2002,

ekonomik bir bütünleşme değil aynı zamanda vatandaşları da daha fazla dikkate alan siyasi bir kimliğe sahip olmalıdır.

İlk somut adımlar Maastricht Antlaşmasıyla atılmış ve antlaşmanın sekizinci maddesinde Avrupa Vatandaşlığı kavramı yer almıştır. Daha sonra, kurucu antlaşmada değişiklikler yapan Amsterdam ve Nice Antlaşmalarında yeni hükümlerle genişletilerek geliştirilmiştir. Mastricht’de Birlik vatandaşlığının kurulması suretiyle Avrupalı kimliğinin geliştirilip güçlendirilmesi ve Topluluğun bütünleşme sürecine daha fazla yoğunlaşılması amaçlanmıştır.243 Maastricht

Antlaşmasıyla ilk defa Birlik, yeniden yapılanmaya giderek ekonomik bütünleşmenin ötesinde siyasi bütünleşmeye yönelmiş ve ilk kez vatandaşları dikkate alan siyasi bir kimliğe bürünmeye başlamıştır.

Maastricht Antlaşması’nın giriş kısmında devlet başkanları,”ülkelerindeki tüm milli vatandaşları içine alacak ortak bir vatandaşlık için görüş birliğine vardıklarını” teyit etmektedirler. Ayrıca, antlaşmanın 8. maddesi “Avrupa Vatandaşlığı” kavramını içermektedir. Bu madde şu şekildedir:

1. Birlik Vatandaşlığı bundan böyle yürürlüğe girmiştir. Her bir üye devletin milliyetine bağlı olan herkes Birlik vatandaşı sayılacaktır. 2. Birlik vatandaşı bu antlaşmayla verilen haklarını kullanabilecek ve

burada belirtilen sorumluluklarla yükümlü olacaktır.244

Antlaşmanın aynı maddesinde Avrupa vatandaşlarının hak ve sorumlulukları da belirtilmekte ve sahip oldukları haklar sayılmaktadır. Vatandaşlara tanınan hakların içeriği bir sonraki başlıkta ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

“Avrupa Vatandaşlığı” konusuna getirilen en somut adım Maastricht Antlaşması’yla atılmış, siyasi bütünleşme doğrultusunda vatandaşları daha çok dikkate alan yeni bir Avrupa kimliği yaratılmaya çalışılmıştır.Bu antlaşmanın

243 Citizenship of the Union, Erişim: 20.04.2006.,

http://www.historiasiglo20.org/europe/ciudadunion.htm.

tamamlayıcısı niteliğinde olan Amsterdam ve Nice Antlaşmalarına ise giderek vatandaşlık haklarının genişletildiği, daha güçlü bir Avrupa kimliği yaratılmaya çalışılmıştır.Buna rağmen, ortak kimlik oluşturmak adına vatandaşlık konusundaki eksiklikler ileride hükümetler arası konferansların gündemini oluşturmak üzere ötelenmiştir.