• Sonuç bulunamadı

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

M. S 46'da Mark'ın Mısır'a gelmesi ile Hıristiyanlığa geçen ve Mısır'ın Hıristiyanları olarak bilinen Kıptiler (Yunanca bir kelime olan Aigyptos'tan gelmiştir Aigytos ta esk

5.10. Sudan: Orta Doğu'nun etnik yönden en karışık ülkelerinden olan Sudan'ın incelemesine

5.10.7. Sudan'ın Başağrısı: Güney Sudan Sorunu

“Darfur başkent Hartum'un 1300 km batısında bir bölgedir. Yerel ve arap kabilelerin hayvancılıkla geçindiği bölgede su kaynaklaarı ve otlakların paylaşımı konusundaki uyuşmazlıklar, kuraklığın etkisi ile büyümüş, 2003 yılında, yerel bir isyanın ardından, bölgedeki Arap kabileleri ile Hükümet tarafından kurulan ve desteklenen milis kuvvetleri (janjavid) arasında çatışmalar başlamıştır. Bu çatışmalarda Darfur nüfusunun üçte biri -yaklaşık 2 milyon insan- zorla yerinden edilirken, yüz binlerce insan öldürüldü. Halen 1,5 milyon kişi yerleştirildikleri mülteci kamplarında yaşamaktadır.”125

İşte Sudan'ın, İngiliz işgalinden kurtulduğu 1956 yılından buyana başını ağrıtan Güney Sudan sorunu da İngiliz sömürgecilerin geriye bıraktığı bir mirastır. Bugün Sudan nüfusunun % 10'unu oluşturan animistlerle (Afrika dinlerinin mensupları), % 7'sini oluşturan hıristiyanların çoğu Güney'de oturmaktadır. Bunların önemli bir kısmı İngiliz işgali döneminde başka ülkelerden getirilerek bu bölgeye yerleştirilmişlerdir. İngilizler Sudan'ı işgal altında tuttukları dönemlerde Güney'i özel ablukaya alarak bu bölgeye giriş ve çıkışları vizeye bağladılar. İşte bu abluka altında bölgede sürekli şekilde ayrı bir etnik kitle oluşturmaya çalıştılar. Bu amaç için bir yandan dışarıdan buraya hıristiyan ve animist göçü sağlamaya

çalışırken bir yandan da bu bölgedeki Müslümanları ya hıristiyan olmaya ya da göçe zorladılar.

İngiliz sömürgecilerin Güney Sudan'da farklı bir etnik yoğunluk oluşturmaktaki amacı bölgede bir ayrımcı hareket başlatmak suretiyle bu hareketi Sudan'ın bağımsız olmasından sonra ülke yönetiminin ayağına takılacak bir pranga gibi kullanmaktı. Daha İngilizler Sudan'dan çekilmeden, 1955'te Güney Sudan'da bir ayrılıkçı hareket ortaya çıktı. Başladıktan sonra çok kısa aralıklarla sürekli devam eden bu ayrılıkçılık fitnesi Sudan'ın her zaman en önemli problemi olagelmiştir.

Güney Sudan'daki ayrılıkçı hareketin başını Jhon Krank'ın liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Cephesi (SPLA) adlı bir örgüt çekmektedir.

El-Beşir yönetimi son dönemde, halktan aldığı büyük destek ve güçten de yararlanarak Güney'deki ayrılıkçıların belini kırmıştır. Çünkü hem politik hem de askeri mücadeleyle bu meselenin çözümünde önemli mesafeler katetmiştir. Bir yandan ayrılıkçılar arasında çıkan ihtilafları değerlendirerek bazı gruplarla anlaşmış ve onların silahı bırakmalarını sağlamış, bir yandan da başarılı operasyonlarla hâlâ gerilla savaşı vermekte direnenleri iyice köşeye sıkıştırmıştır.

İşte ABD’yi rahatsız eden ve Sudan’ı GOKAP’in hedefleri içine sokan bu eylemdir. Ancak bu sadece görünen kısmıdır. Esasen Çin’in Sudan petrollerinden beslenmesi ve Hindistan’ın bu bölgeye kanalize olmaya başlaması asıl sebep olarak ortaya çıkmaktadır. İşte bu yüzden ABD, Sudan yönetiminin Güney sorununun kökünü kazımaya doğru gittiğini görünce hemen birer kukla yönetim niteliğindeki Uganda, Etyopya ve Eritre'yi devreye sokarak ayrılıkçı gruplara her türlü desteği vermelerini hatta kendi askerleriyle Sudan topraklarına girmelerini istedi. Onlar da istenileni yaptılar.

“Sudan'ın üç yandan saldırıya uğraması ve bazı Arap ülkeleri tarafından da siyasi baskıya maruz bırakılması bu ülkeyi başlangıçta biraz sıkıntıya soktu ister istemez. Ancak bütün Sudan halkının dış güçlerin saldırgan tutumları karşısında kendi devletlerine sahip çıkmaları ve her türlü fedakârlığı göstererek direnmeleri saldırgan güçlerin ilerleyişini durdurdu. Ayrılıkçı hareket de önce dış güçlerin yardımlarıyla bazı yerleri işgal etti. Ancak daha sonra Sudan halkının direnişi karşısında durmak ve işgal ettiği bazı yerlerden çekilmek zorunda kaldı.”127

“Hükümet'in, Darfur bölgesinde, geniş çaplı bir “etnik temizlik” başlattığı iddiaları üzerine, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 18 Eylül 2004 tarihinde, 1564 no'lu kararıyla Genel Sekreterden Sudan'da bir araştırma Komisyonu kurulmasını istemiştir. Kurulan Komisyon, 25 Ocak 2005'te, BM Genel Sekreterine bir rapor sunmuş ve sivil halkın korunması ve suçluların cezalandırılması için harekete geçilmesini tavsiye etmiştir. Raporun ardından, Güvenlik Konseyi, 31 Mart 2005 tarihli ve 1593 no'lu kararı ile olayı Uluslararsı Ceza Mahkemesi (UCM)'ne taşıma kararı almıştır.

6 Haziran 2005'te UCM savcısı Luis Moreno Ocampo, Darfur'da işlenen suçlar hakkında soruşturmayı resmi olarak açmış ve dosya Hakim Akua Kuenyehia (Gana) başkanlığındaki 1 no'lu Ön Yargılama Dairesine iletilmiştir.”128

Sudan yönetimi şimdi de siyasi bir atağa geçerek Güney'deki ayrılıkçı hareketin başını çeken ve sömürgeci güçler tarafından en çok desteklenen, Jhon Krank liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Cephesi (SPLA)'ni zayıf düşürmeye çalışıyor. Bu amaçla Güneyli grupla bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya imza atanlar arasında SPLA'nın Nuba dağları sorumlusu Harun Kafi'nin de bulunması söz konusu örgütün hayli yara alacağını ve arkasındaki gerilla desteğinin basite alınamayacak bir kısmını kaybedeceğini gösteriyor.

Anlaşma başta ABD olmak üzere Güney Sudan sorununa sürekli gaz vermeye çalışan ülkeleri ciddi şekilde rahatsız etti. Sudan yönetimiyle ayrılıkçı gruplar arasında mekik dokuyan eski ABD başkanı Jimmy Carter anlaşmanın daha sonraya ertelenmesi için hayli uğraştı ama muvaffak olamadı. "Arabulucu" olduğunu ileri süren birinin taraflar arasında uzlaşma sağlanmasından rahatsız olması gerçekten ilginçtir. Jimmy Carter'in anlaşmayı Sudan'la ayrılıkçı gruplar arasında değil SPLA'dan ayrılarak uzlaşma zeminine yaklaşan gruplarla SPLA arasında "arabulucu"luk yapıyordu. Bu "arabulucu"luğun hedefi de Güney Sudan sorununun devamını ve bölgedeki çatışmaların sürüp gitmesini sağlamaktı. Bu olaydan aslında bütün Orta doğu coğrafyasında ki halkların ibret alması ve çok sayıda bölge ülkesinin başını ağrıtan iç problemlere müdahale eden sömürgeci güçlere ve onları temsil eden sözde "arabulucu"lara asla güvenmemesi gerekir.

“Ancak bu anlaşmanın hedefi sorunun başını çeken, sömürgeci güçler tarafından sürekli desteklendiğinden dolayı asla uzlaşma zeminine yaklaşmayan SPLA'yı köşeye sıkıştırmak ve özellikle Eritre, Etyopya ile Uganda'nın destekleriyle gerçekleştirdiği son saldırılardan sonra bu örgüte karşı siyasi bir atak yapmaktır. SPLA'ya dış destek Güney sorununu devam ettirmesi için verildiğinden onun zaten uzlaşmaya yanaşması da beklenemez.129

“2007'de Sudan hükümeti destekli Janjavid adı verilen paramiliter gruplarla, ayrılıkçı Sudan Özgürlük Hareketi (Haraka Tahrir Sudan) denen asiler arasındaki çatışmalara sahne olmaktadır. Militer gruplara destek olduğunu ve etnik temizliği kabul etmeyen Sudan hükümeti, Nisan 2007'de Amerikan ambargosu ve diğer baskılara da dayanamayarak, Birleşmiş Milletler'in (BM) Darfur'da barışı sağlamaya yönelik operasyonlarını, "silahlı havadan konuşlandırma dahil" kabul ettiklerini açıkladı.130

129http://www.vahdet.com.tr/isdunya/dosya4/0996.html ,16 Eylül 2008. 130http://www.haber10.com/haber/68363/ , 16 Eylül 2008.

Outline

Benzer Belgeler