• Sonuç bulunamadı

Filistin: Bitmeyen çilesi ile Filistin Orta Doğu barışının da anahtarıdır Bu

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

5. TÜRKİYE’NİN BÖLGE KOMŞULARININ SOSYOLOJİK İRDELENMESİ VE GOKAP’IN ÜLKELER ÜZERİNE ETKİSİ

5.6. Filistin: Bitmeyen çilesi ile Filistin Orta Doğu barışının da anahtarıdır Bu

kapsamda Filistin bir devlet olma yanında bir sorun olarak da incelenecektir. Bu nedenle incelemeye öncelikle nüfus bilgileri ile başlayacağız.

5.6.1. Nüfus: Filistin topraklarındaki nüfus sayımının sonuçlarına göre Doğu Kudüs’le

birlikte Filistin’in nüfusu 3 milyon 760 bin olarak belirlendi. Filistin’de yapılan seçimin sonuçlarına göre, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ün nüfusu geçen 10 yılda yaklaşık 1 milyon arttı. Sayımın en dikkat çekici yanı, Doğu Küdüs nüfusunun düşük çıkmasıydı. İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin sayısı 208 bin olarak belirlendi.98

5.6.2. Yönetim Biçimi: Bölgenin, gerek siyasi, gerek etnik, gerekse dini açıdan en

karmaşık dolayısıyla en problemli bölgesi Filistin'dir. Filistin'in yapısı aynı zamanda siyonistlerin medya organları üzerindeki etkileri sebebiyle yanlış bilinmektedir. Bu sebeple Filistin'in yapısının biraz ayrıntılı olarak tanıtılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

1948'de işgal edilmiş bölgeler resmiyette "İsrail" olarak gösterildiğinden buralarda yaşayan Filistinlilere "İsrailli" kimliği ve pasaportu veriliyor. Bu yüzden de onlara "İsrailli Araplar" veya "İsrail'deki Arap azınlık" yakıştırması yapılıyor. Ne yazık ki o insanlar kendi öz yurtlarında yabancı kimliği almaya ve azınlık konumuna düşürülmeye mecbur bırakılmışlardır.

Filistin'deki siyasi, etnik ve dini yapı da işte bu coğrafi bölgelere, işgalde öncelik, sonralık durumuna ve BM kararlarına göre değişmektedir. Buna göre:

Yönetim biçimi hakkında şunları söylememiz gerekir: Bugünkü Filistin topraklarının üzerindeki yönetim bir işgal yönetimidir. Gazze ve Batı Yaka'da kurdurulan özerk yönetim ise işgal yönetimine bağlı bir yerel yönetim niteliğindedir. Bu yönetim dış işlerinde tamamen işgal yönetimine bağlıdır. Emniyet güçlerini sadece Filistinlilere karşı kullanma hakkına sahiptir. Bu bölgede oturan yahudi yerleşimcilere karşı özerk yönetime bağlı emniyet güçlerinin kullanılmaması özerklik anlaşmasında şarta bağlanmıştır.

5.6.3. Etnik Yapı: 1948'de işgal edilmiş olan topraklarda yaşayanların % 79'u yahudi, %

21'i Filistinlidir. 1967'de işgal edilmiş olan Batı Yaka'da ise nüfusun % 91'ini Filistinliler, % 9'unu yahudiler oluşturur. Gazze'de yaşayan nüfusun ise tamamına yakın bir kısmı Arap'tır. Sadece Akdeniz kıyısındaki bazı stratejik noktalarda yahudi yerleşim merkezleri bulunmaktadır. Buralar da iskan amacıyla değil askeri amaçla kurdurulmuştur ve içinde oturan sivillerin en az üç katı kadar oraları korumakla görevlendirildikleri iddia edilen askerler etrafında nöbet tutmaktadır. Filistinlilerin tamamına yakını Araptır, az sayıda Çerkez vardır.99

5.6.4. Dini Yapı: 1948'de işgal edilmiş topraklarda yaşayanların % 79'u yahudi, % 5'i

hıristiyan, % 16'sı Müslümandır. 1967'de işgal edilmiş olan Doğu Kudüs ve Batı Yaka bölgelerinde ise nüfusun % 76'sı Müslüman, % 17.5'i yahudi, yaklaşık % 5.5'i hıristiyan, kalanı da diğer dinlere mensuptur. Gazze'deki nüfusun da % 98.8'i Müslüman, % 0.7'si hıristiyan, % 0.5'i yahudidir. Müslümanların geneli sünni ve şafiidir.

5.6.5. Filistin Sorunu: “(Filistinli Mülteciler) Filistinli mültecilerin durumu, günümüzde

en büyük ve en uzun süredir çözümsüz olan mülteci vakasıdır. 6.8 milyon Filistinli mülteci ve 400,000 yerinden edilmis kisi, dünyadaki Filistinli nüfusun yüzde yetmişini oluşturmaktadır. Filistinlilerin neredeyse hepsi ülkesiz ve Birleşmiş Milletler (“BM”), ev sahibi ülke ya da işgalci gücün yeterli korumasından yoksun durumdadır. Bunların yanı sıra, Filistinliler işgal altındaki Filistin topraklarında, İsrail işgali ve sömürgeci siyaseti nedeniyle İsrail’de ve işgal ve savas nedeniyle Irak ve Lübnan gibi evsahibi ülkelerde de hala yerlerinden edilmektedir. Süregelen yerinden edilme, tahliyeler ve kendi geleceğini belirleme hakkının inkar edilmesi nedeniyle BM işgal altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü John Dugard, Filistinlileri “soyu tehlikede bir halk” olarak tanımlamıştır.

Bu çeşitli yerinden edilmeler karmaşık kategori ve durumlara yol açmıştır; örneğin Filistin mültecileri, Filistinli mülteciler, 1967 yerinden edilmiş kişileri, iç mülteciler, yerinden edilmiş kişiler, yerinden edilmiş mülteciler ve ülkesiz kişiler. Bu kategoriler de ateşkes hat ve sınırları ile değişmektedir ve 2006 yılında da her zamanki kadar belirsiz ve çatışma konusu oluşturacak niteliktedir. Yanı sıra, çoğu durumda Filistinliler birden fazla kere yerinden edildiği için birden fazla kategoriye girmektedir…”100

99http://www.vahdet.com.tr/isdunya/dosya1/0228.html, 12 Şubat 2008

100http://www.tesev.org.tr/etkinlik/KarineMacAllister.pdf , 15 Şubat 2008, Karine Mac Allister Badil Resource

5.6.7. GOKAP’in Filistin Çözümlemesi: Annapolis Zirvesi

Son yılların en çok tartışılan barış görüşmesi olan Annapolis Zirvesi 26-27 Kasım 2007 tarihleri arasında ABD’de gerçekleştirilmiştir Daha önce geçekleştirilen Oslo sürecinden pek farklı olamayan sonucu ile ABD’nin bölgede rol oynamak istediği ancak İsrail’in kendi coğrafyasında buna pek izin vermediği söylenebilir.

Tüm çevrelerce paylaşılan Orta Doğu’da barışın anahtarı Filistin söylemi hala devam etmektedir. Ocak 2009 tarihinde ki son İsrail-Hamas çatışmaları göstermektedirki İran bölgede istenmemektedir. Her ne kadar Türkiye’nin arabulucuk ve hatta tüm eleştirilere rağmen Hamas yanlısı söylemlerine rağmen ölen onca çocuk ve kadına rağmen Arapların kendi aralarındaki bölünmüşlük ve demokratik olmayan yönetimlerinin kendi sistemlerinin etkilenebileceği endişeleri nedeni ile Filistin’de barış bir başka bahara kalmıştır.

Bunun en önemli nedeni de Filistinlilerin kendi topraklarına geri dönüşü sorunudur. Annapolis zirvesinde görülmüştür ki İsrail bu görüşe sıcak bakmıyor. Ancak “ABD’nin toplantı sırasındaki tavrı ve George Bush’un “Filistinliler için Filistin devleti Yahudiler için İsrail devleti kurulmalı” sözcükleri ABD’nin İsrail’i Filistinlilerin geri dönüşü konusunda tam olarak desteklediğini gösteriyor. Filistinlilerin geri dönüşü Arap Barış Girişimi’nin de tıkanma noktası olmuştu. İsrail Arap Birliği’nin barış önerisinde bu konu dışında tüm maddeleri kabul ettiğini açıklarken, Araplar önerinin bir paket olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmuşlardır.101 Bu nedenle ABD bölgede GOKAP hedefleri dışında ve İsrail çıkarlarına rağmen barışı sağlamak zorunda kalacaktır. Buda iç dinamikleri nedeni ile pek de mümkün görülmemektedir.

101 ERKMEN Serhat, http://www.asam.org.tr/temp/temp573.pdf, 21 Şubat 2008, , ASAM Orta Doğu

Danışmanı, Hacettepe Ü. Ulus. İlişkiler Araş. Gör., serkmen@asam.org.tr, Annapolis Zİrvesi çözüm yerine umut üretti.

Outline

Benzer Belgeler