• Sonuç bulunamadı

Cezayir: Fransa'nın arka bahçesi konumundaki Cezayir'in incelemesine demografik

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

M. S 46'da Mark'ın Mısır'a gelmesi ile Hıristiyanlığa geçen ve Mısır'ın Hıristiyanları olarak bilinen Kıptiler (Yunanca bir kelime olan Aigyptos'tan gelmiştir Aigytos ta esk

5.15. Cezayir: Fransa'nın arka bahçesi konumundaki Cezayir'in incelemesine demografik

yapı hakkında bilgi vererek başlayacağız.

5.15.1. Nüfusu ve Etnik yapı: 33,769,669 (Temmuz 2008 tahmini).157 Halkın % 50'si şehirlerde yaşamaktadır. Nüfus artış hızı: % 1.209 (2008 tahminleri) Cezayir halkının % 78'ini Araplar, % 20'sini Berberiler oluşturur. Cezayir'de ayrıca sömürge döneminden kalma az sayıda Fransız ve % 1'den daha az oranda yahudi bulunmaktadır. Az sayıda da Osmanlı döneminden kalma Türkler vardır.158

5.15.2. Dil ve Din: Cezayir'in şu anki resmi dili Arapça'dır. Ancak yakın zamana kadar

resmiyette Fransızca birinci sırada geliyordu. Gerek Fransız sömürgesi dönemindeki uygulama gerekse bağımsızlık sonrasında işbaşına gelen hükümetlerin uygulamaları dolayısıyla Cezayirlilerin çoğu Fransızcayı öğrenmek zorunda kalmışlardır. Bu yüzden Cezayir halkının % 90'dan fazlası Fransızcayı bilir. Berberiler de kendi etnik dillerini konuşmaktadırlar. Ancak Berberice bir eğitim ve kültür dili olarak kullanılmamaktadır.159

Cezayir'in resmi dini İslâm'dır. Halkın % 99'u Müslümandır. Kalan nüfusu katolik hıristiyanlar ve az sayıdaki yahudiler oluşturmaktadır. Müslümanların büyük çoğunluğu sünnidir. Sünnilerin de geneli Maliki, az bir kısmı Hanefidir. % 0.5 oranında da İbadiler bulunmaktadır. İbadiler haricilerin hayatta kalan tek kollarıdır.160

5.15.3. Tarihi: Cezayir, M. VII. asrın ortalarından sonra fethedilerek İslâm devletinin

topraklarına katıldı. Daha sonra çeşitli hanedanlıkların hâkimiyetinde kalan Cezayir 1517'de Barbaros Hayrettin Paşa (Hızır Reis) ile kardeşi Oruç Reis tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katıldı. Aynı yıl Osmanlı Cezayir eyaleti kuruldu. Bu eyalet 1830 yılına kadar ayakta kaldı.

157https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/ag.html , 06 Ekim 2008. 158http://www.vahdet.com.tr/ , 03 Ekim 2008.

159http://www.nur-hikmet.de/index-Dateien/NUR-HIKMET/islamdunyasi/ulkeler/cezayir.html, 06 Eylül 2008. 160http://www.davetci.com/d_ulke/isl_ulke_cezayir.htm , 01 Eylül 2008

1830 yılının Temmuz ayında Fransızlar Cezayir'i işgal ettiler. Franszılar Cezayir halkını elli yıl içinde hıristiyanlaştırmayı amaçlayan bir hedefle buraya girmişlerdi ancak başarılı olamadılar. Fransız işgaline karşı ilk bağımsızlık mücadelesini işgalin ikinci yılında Emir Abdülkadir başlatmıştır. Emir Abdülkadir işgalcilere karşı 14 yıl mücadele etti ve 23 Aralık

1947'de Fransızlar tarafından tutuklandı ve sadece 5 Ağustos 1945 tarihinde Fransızlar bir gün içinde 45 bin Cezayirlinin canına kıydılar.

Fransızlar "nüfus kaydırması" metodunada başvurdular, bu maksatla çok sayıda Cezayirliyi Fransa'ya 1 milyon 200 bin Fransız, İspanyol ve İtalyan'ı da Cezayir'e yerleştirdiler. Arapça'nın öğretilmesi ve yazışmalarda kullanılması kanunla yasakladılar.

Fransız işgaline karşı ikinci bağımsızlık savaşı 1954 yılında başladı. Bu savaş Milli Kurtuluş Cephesi'nin öncülüğünde başlatıldı. Sekiz yıl süren bağımsızlık savaşı süresince bir buçuk milyon Cezayirli Müslüman işgalciler tarafından öldürüldü.

Milli Kurtuluş Cephesi 1958'de geçici bir hükümet oluşturdu. 5 Temmuz 1962'de de bağımsızlık ilan edildi. Bağımsızlık sonrası Laik ilim adamları sayesinde geçici bir süre cumhurbaşkanlığı yapan Ferhad Abbas'ın arkasından 15 Eylül 1963'te Ahmed bin Bella cumhurbaşkanlığına getirildi. Ahmed bin Bella, 19 Haziran 1965'te gerçekleştirilen bir darbeyle cumhurbaşkanlığından uzaklaştırıldı ve yerine sosyalist batıcı bir anlayışa sahip olan Albay Huvari Bumedyen geçti. Huvari Bumedyen ülkede katı bir totaliter baskı rejimini hâkim kıldı. Bumedyen'in dönemi onun Aralık 1978'de ölmesiyle kapandı. Yerine yine sosyalist bir anlayış sahibi olan Şazeli bin Cedid seçildi.

Sosyalist rejime karşı değişik zamanlarda ayaklanmalar oldu. Bunların en etkinlerinden biri 1982 ayaklanmasıdır. Ancak bu ayaklanma zor kullanılarak bastırılmıştır. İkinci büyük ayaklanma ise 5 Ekim 1988'de başladı ve bir hafta sürdü. Hükümet bu ayaklanmayı zorla bastıramadı ve bazı önemli vaadlerde bulunmak suretiyle ancak halkı yatıştırabildi. Hükümetin en önemli vaadi ise çok partili demokratik hayata geçmekti.

Hükümet yaptığı vaadler doğrultusunda yeni bir anayasa metni hazırlayarak 23 Şubat 1989'da halkoyuna sundu. Yeni anayasa halkın çoğunluğunca onaylanarak yürürlüğe kondu. Arkasından yeni siyasi partiler kuruldu ve 12 Haziran 1990 tarihinde ilk çok partili yerel seçimler yapıldı. Bu seçimlerde İslâmi Kurtuluş Cephesi (FIS) oyların % 55'ini alarak birçok yerde yerel seçimleri kazandı.

Arkasından 26 Aralık 1991'de ilk çok partili genel seçimlerin birinci turu gerçekleştirildi. FIS bu seçimlerde de büyük başarı gösterdi. Resmi kaynaklara göre oyların % 55'ini, kendi kaynaklarına göreyse % 80'ini aldı.

Cezayir ordusunu harekete geçirme yoluna başvurdular. Sonuçta ordu, 16 Ocak 1992'de yani seçimlerin ikinci turunun yapılacağı tarihe beş gün kala gerçekleştirdiği darbe ile yönetime el koyarak seçimlerin ikinci turunu iptal etti ve genel başkan Prof. Abbasi Medeni başta olmak üzere FIS ileri gelenlerinin çoğunu tutuklattı. Cunta Mart ayında da, FIS'ı tamamen kapattığını açıkladı.

General Halid Nezzar'ın başkanlığındaki askeri cunta Yüksek Devlet Konseyi adıyla bir konsey oluşturdu. Bu konseyin başkanlığına da 29 yıldan beri Fas'ta sürgün hayatı yaşamakta olan Muhammed Budiyaf'ı getirdi.

Yüksek Devlet Konseyi başkanı Muhammed Budiyaf 29 Haziran 1992 tarihinde orduda görevli Lembarek Binmaraf adında bir teğmen tarafından öldürüldü. Yolsuzluk davaları yüzünden başbakan Seyyid Ahmed Gazali ile ve bazı generallerle arası açılan Budiyaf'ın öldürülmesi olayı başlangıçta İslâmi Cephe'ye yüklendi. Ancak araştırmalar sonunda cinayeti işleyen subayın İslâmi Cephe ile herhangibir ilgisinin bulunmadığı ortaya çıktı.

Budiyaf'tan sonra Yüksek Devlet Konseyi başkanlığına Ali Kafi getirildi. Cunta yönetiminin kapattığı İslami Selamet Cephesi'nin ileri gelenleri Ali Kafi'nin başkanlığındaki yeni yönetime diyalog çağrısında bulundularsa da yönetim diyaloğa yanaşmak istemedi. Ancak cunta yönetimi daha sonra bir çıkmaz sokağa girdiğini anladı ve İslâmi Hareket mensuplarıyla bir uzlaşma yolu aramaya başladı. Bu yüzden ordu sertlik yanlısı hükümeti 11 Nisan 1994 tarihinde istifaya zorlayarak yerine daha ılımlı bir hükümet oluşturdu. Ancak yeni hükümet de bazı siyasi oyunlara başvurmak dışında hiçbir uzlaşmacı girişimde bulunmadı.161

5.15.4. Dış problemleri: Cezayir'in en önemli dış meselesi ekonomik bağımlılıktan ve

Fransa'nın bu bağımlılığı istismar ederek ülkeye siyasi baskı yapmasından kaynaklanmaktadır.

1992'de işbaşına gelen askeri cunta içerdeki baskıcı tavrını dış ilişkilerine de aksettirmektedir. İran ve Sudan'ın İslâmi gruplara yardım ettiğini ileri sürerek bu ülkelerle diplomatik ilişkilerini kesti. Öte yandan Fas kralı II. Hasan'ın Cezayir'deki cuntanın seçimleri

askıya almasını eleştirmesine karşı cunta yönetiminin bu ülkeyle olan ilişkileri de bozuldu. Cunta bu sebepten dolayı Fas'a karşı Batı Sahra'daki ayrılıkçılara destek vermeye başladı.162

5.15.5. İç problemleri: En önemli iç problemi demokratik düzenin askıya alınmasından

kaynaklanan problemdir. Askeri cunta yönetimi geniş çaplı bir halk tepkisiyle karşılaştı ve tepkiyi baskıyla, kanla bastırma yoluna gitti.

Bir diğer iç meselesi Berberi meselesidir. Bu mesele aslında Fransızlar tarafından üretilmiştir. Fransızlar Berberileri Araplardan ayırarak tümüyle farklı bir hayat ortamının içine sokmak ve Berberiler kendi aralarındaki ilişkilerini İslâm'a göre değil de İslâm öncesi örf ve adetlerine göre düzenleyeceklerdi. Bir kısmı ile bşarılı oldukları bu proje sonucunda halen bazı aydın Berberiler ayrılıkçı bir politika çevresinde politika oluşturmaktadır.163

5.15.6. GOKAP ve Cezayir: ABD’nin Kuzey Afrika Kalesinde Cunta.

ABD, Fransa’yı bölgeden uzaklaştırmak ve Lübnan’da başardığını tekrarlamak için harekete geçmiştir.Bu yüzden ABD önce Cezayir'e, muhalif güçlere yakınlaşmak ve cuntacılara karşı tavır almak suretiyle yaklaşmaya çalışmaktadır. Diğer ynadan da askerlerin demir yumruklarının altında hareket etmeye mahkum cumhurbaşkanı vasıtasıyla hükümetlede ilişkilerini geliştiriyor. Bu yakınlaşma Cezayir - İsrail yakınlaşmasını da etkiliyor. Bu konuda ABD'nin politikasının İsrail'in politikasına paralel olduğu bilinen bir gerçek. Dolayısıyla Amerika'nın resmi açıklamalarına yansıyan göstermelik politikasıyla perde arkasından yürüttüğü gerçek politikası arasında çok büyük bir farklılık var. Cezayir'deki tüm İslami oluşumlar bu açıdan Buteflika'nın İsrail'le yakınlaşmasını ve Amerika'nın bu yakınlaşmayı teşvik eden bir güç olarak devreye girmesini tehlikeli bir gelişme olarak görüyorlar.

Özellikle 11 Eylül 2001 terörist saldırılarının ardından ABD Cezayir ilişkilerinde bir yakınlaşma dönemi başladı. Ekonomik, askeri ve terörizmle mücadele alanlarında ikili arasında işbirliği gelişti ve Cezayir Mağrip de ABD'nin en önemli ortağı haline geldi. Cezayir'in ABD açısından üç önemli rolü bulunuyor:

Bunlardan ilki Cezayir'in büyük ekonomik potansiyelidir. Bu potansiyel çoklu işbirlikleri olasılıkları sunuyor. İkinci olarak, ABD, Afrika'daki mevcut anlaşmazlıkların çözümünde

162http://www.davetci.com/d_ulke/isl_ulke_cezayir.htm , 01 Eylül 2008 163http://www.vahdet.com.tr/ , 08 Ekim 2008.

Cezayir diplomasisine güveniyor. Son önemli nokta ise Cezayir'in terörizmle mücadeledeki tecrübesidir.

Tüm bunlara rağmen geçmiş alışkanlıkların kolay unutulamayacağından hareketle Kuzey Afrika ülkeleri perspektifinden bakıldığında, bu ülkeler, siyasi ve ekonomik reform sürecinde AB ile ilişkileri geliştirmeyi oldukça önemsiyorlar. Kuzey Afrika ülkelerindeki elit çevreler Türkiye'nin AB üyeliğinin sağlayacağı fırsatlar üzerinde de düşünüyorlar ve bu fırsatın Akdeniz'in güney sahillerine de verilmesi yönünde tavır sergiliyorlar.164

164http://www.abhaber.com/haber.php?id=17815, erhanakdemir@abhaber.com, 09 Ekim 2008, “ABHaber, 19-

Outline

Benzer Belgeler