• Sonuç bulunamadı

ÇALIŞMA YAŞAMI STRESİ VE ALKOL KULLANIM

2.3. ÇALIŞMA YAŞAMI STRESİ VE ALKOL KULLANIMI İLİŞKİSİ Bu bölümde çalışma yaşamı stresinin davranışsal etkilerinden alkol kullanımı

2.3.1. Stresin Davranışsal Etkilerinden Alkol Kullanımı

Stresin davranışsal etkilerinden alkol kullanımı, dışarıdan gözlenebilen, çalışanın davranışlarına yansıyan belirtilerdendir. Alkol üretiminin ve tüketiminin son yıllarda büyük artış göstermesi, toplumda stresin yaygınlaştığının bir göstergesi olarak ifade edilmektedir (Akgün, 2010: 49). Aynı zamanda kullanımı yasal olup bağımlılık yapan maddelere bakıldığında alkol alma eğilimi, stresin en çok görülen davranışsal sonucu olarak belirtilmektedir (Işıkan, 2004: 54; Yıldırım, Tektüfekçi, Çukacı, 2004: 8). Stresin alkol tüketme davranışı ile olan ilişkisi gibi çalışma yaşamı stresi de alkol kullanımını tetikleyen etkenlerden biri olarak görülebilmektedir.

Bireyin çocukluk, eğitim, çalışma ve emeklilikten oluşan yaşamları içerisinde en sıkıntılı ve stresli dönem çalışma yaşamıdır. Çünkü bu dönemde bireyin sadece kendisine karşı değil aynı zamanda işine, ailesine ve sosyal gruplara karşı da sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun yanında günümüz çalışma yaşamının biçimsel yapısı ve sürekli değişim yaşaması da çalışanlarda stres yaratabilmektedir. Bu nedenle bu dönemde algılanan stres diğer dönemlere göre daha çeşitli ve daha yüksek olabilmektedir. O halde çalışma yaşamın stresi altında kalan çalışanların alkol tüketim eğilimi içerisine girebilecekleri yargısına varılabilmektedir.

Çalışanlar, burhanlı günlerin kurtuluşu olarak gördüğü “sigara ve alkol” gibi kötü alışkanlıkları bir savunma aracı olarak kullanabilmektedir. Ancak bu yönelim zamanla çalışanda, kullanılan maddeye (alkol) karşı bağımlılık geliştirebilmektedir. Bağımlılığın gelişimi ile başlarda keyif almak için kullanılan alkol, artık bir ihtiyaç haline dönüşmekte, bunun bireye, örgüte ve topluma yansıması ise yeni stresli

koşulların (parçalanan aileler, gruplardan soyutlanma vb) ortaya çıkması şeklinde olmaktadır. Alkolikler arasında yapılan bir çalışma da bu olguyu desteklemektedir. Kısacası, stres alkol alımını tetiklerken, alkol kullanımı da stres düzeyini arttırarak bir döndü ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle bu tür kötü alışkanlıklar stresin etkilerini ortadan kaldırmayan pasif davranışlar olarak ifade edilmektedir (Yazarsız, 2003:2-3).

Fronseca ve Paul, yaptıkları çalışmalarında emekli olmayan kişilerin emekli kişilere göre daha fazla alkol tükettiğinin tespiti de çalışma yaşamındaki stresin alkol kullanımına etkisini gözler önüne sermektedir (Akt: Emeç, Gülay, 2007: 4). Benzer bir tespitte Ragland ve diğerlerinin (2000) kentsel taşımacılıkta çalışan sürücüler üzerinde yaptıkları çalışmalarında elde edilmiştir. Bu çalışmaya göre, sürücülerde çalışma yaşamına girdikten sonra stres ile ilgili alkol tüketiminin arttığı gözlenmiştir. Roman ve Blum’da (2002) iş stresi ile alkol kullanım seviyeleri arasında pozitif yönde bir ilişki bulmuştur.

Çalışma yaşamında alkol tüketimi sadece mesleğin, çalışılan ortamın, ilişkilerin ve/veya örgütün verdiği olumsuz duyguları azaltmak için değil aynı zamanda psikolojik engelleri yıkmak, kaynaşmayı sağlamak diğer bir deyişle uyarılmak içinde olabilmektedir. Örneğin heyecan içerisinde duruşmaya çıkacak bir avukatın veya sunum yapacak olan bir yöneticinin cesaret kazanması için içmesi veyahut işteki başarıların, yıldönümlerin kutlanması buna örnek verilebilmektedir (Kasatura, 1995: 18; Davison, Neale, 2006: 327). Bu nedenle çalışma yaşamındakilerin cesaretlenme ihtiyaçlarında, şirketin yıldönümlerinde, kokteyllerde veya iş yemeklerinde alkol tüketimi davranışı görülebilmektedir.

Çalışma yaşamında bazı meslek gruplarında ve kişilerde, alkol kullanımının ve bağımlılığının daha fazla risk taşıdığı ifade edilmektedir. Bunlar stres düzeyi yüksek tehlikeli işlerde çalışanlar (maden ocakları, Petro kimya, yanıcı kimyevi maddeler vb), uzun süre yalnız ve izole çalışmayı gerektirenler, alkol ticareti ile uğraşanlar (içki alt kültürü olan meyhanecilik, birahanecilik, barmenlik vb) ve işi gereği katılmak zorunda kalınan kokteyller ve iş toplantılarında alkol kullanan iş adamlarıdır (Kasatura, 1995: 32; Yang, Yang, Kawachi, 2001: 265). Örneğin

geçmişte restaurantlarda yapılan araştırmalarda restaurant çalışanlarının yüksek alkol tüketimine sahip oldukları tespit edilmiştir. Başka bir araştırmada ise restaurant çalışanlarında iş stresi ile yüksek alkol kullanımı arasında doğrudan olmasa da dolaylı bir ilişki bulunmuştur (Kristina ve diğerleri, 1997: 6).

Gülay ve Emeç’in (2007: 13), yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre avcılık, tarım, ormancılık ve hayvancılık ile uğraşan kişilerin daha fazla alkol tükettikleri tespit edilmiştir. Çünkü bu meslek grubunda yer alanların yoksulluk sınırı içerisinde yer aldığı, bu nedenle de yaşam şartlarındaki zorluklar nedeniyle geçim sıkıntısı çekerken daha fazla stresle karşılaştığı belirtilmiştir.

Üretim sektöründe yapılan bir araştırmaya göre içki alt kültürü olan yerlerde çalışanların alkol tüketimi ile mesleki statüleri etkilenmemekte ancak kişinin örgüt içindeki davranışlarına doğrudan tesir etmekte olduğu tespit edilmiştir (Yang, Yang, Kawachi, 2001: 265).

Coşkunol’un yapmış olduğu çalışmada; üniversite yurtları, ordu, fabrika gibi ortamlarda, turist rehberliği, bankacılık, barmenlik gibi mesleklerde alkol kullanımının daha sık olduğu tespit edilmiştir. Başka bir çalışmada ise işçi ve esnaf grupları arasında alkol kullanımının daha yaygın olduğu tespit edilmiştir (Akt: Emeç, Gülay, 2007: 4). Üretim sektöründe yapılan bir araştırmada düşük mesleki statüde çalışanların içki içmeye daha yatkın oldukları belirtilmiştir (Yang, Yang, Kawachi, 2001: 265).

Yapılan diğer bir çalışmada ise meslekler açısından kadın ve erkek arasındaki alkol bağımlılığı riski değerlendirilmiştir. Kadınlarda daha riskli bulunan kişilerin bayan garsonlar, yardımcı sağlık personeli, kasiyerler, yazarlar, sanatçılar, eğlence sektöründe çalışanlar, atletler, satış elemanları, koruma servisinde çalışanlar olduğu; erkeklerde ise inşaat işçileri, marangozlar, çiftliklerde çalışanlar, eşya taşıyanlar, kapıcılar ve temizlikçiler olduğu tespit edilmiştir. Tam gün çalışanlar arasında yapılan araştırmanın değerlendirmesine göre çalışan kadınlarda alkol bağımlılığı 1/25, erkelerde ise 1/7 oranında görülmüştür. (Akt: Pektaş ve diğerleri, 1998: 2). Her

ne kadar kadın çalışanların alkol bağımlısı olma riski erkeklerden az ise de başka bir araştırmanın sonuçlarına göre kadınların alkol bağımlılığından kaynaklanan psiko- sosyal problemlerden erkeklere nazaran daha fazla etkilendikleri tespit edilmiştir (Pektaş ve diğerleri, 1998: 5).

Sonuç olarak günlük yaşamın stresli, hüzünlü veya sevinçli anlarında sıkça tüketilen alkolün çalışma yaşamının getirdiği koşullar içerisinde de tüketildiği görülmekte ve bu maddenin zamanla çalışanda sağladığı kötüye kullanım ve bağımlılık, kendisi ve örgüt için kabus verici bir hale gelebilmektedir.