• Sonuç bulunamadı

2.9. Stratejik İşbirliği

2.9.5. Stratejik İşbirliği Türleri

Stratejik işbirlikleri işletmeler arasında çeşitli şekillerde ortaya çıkan dayanışma ve kaynak birleştirme faaliyetlerinin genel bir adıdır. Değişen dünya ve rekabet ortamında kalite, müşteri zevk ve tercihleri, ürün yaşam ömrünün kısalması ar-ge masraflarının yükselmesi gibi birçok nedeni işletmeler tek başına üstlenmek

istememektedirler. Bu kadar riski üstlenmek işletmelerin çıkarına da olmamaktadır. Stratejik işbirliği türleri şu şekilde sıralanabilir (Dinçer, 2007:215; Tekin ve Ömürbek,2004:255):

 Ürün-Teknoloji ortaklıkları: Taraflar teknoloji geliştirme maliyetini ve riskini paylaşmak; geliştirilen teknolojiyi ortak kullanmak veya liderden takipçilerine teknoloji aktarmak üzere işbirliği yaparlar.

 Operasyonlar ve destek hizmetleri (lojistics) için ortaklık: imalatı iyileştirmek ve verimliliğini arttırmak; öğrenme tecrübelerini edinmek; know-how almak, ülkenin rekabet üstünlüğünden yararlanmak üzere kurulan işbirlikleridir.  Pazarın zorlamasıyla ortaya çıkan pazarlama, satış ve hizmet ortaklıkları:

Ortaklar kendi buldukları veya faaliyet gösterdikleri pazarları diğer ortağın kullanımına sunmaktadır.

 X ve Y ortaklığı: Her bir ortağın sahip olduğu temel yetenek ve değerlere dayalı bir işbirliğidir. X ortaklığında her bir ortak değer zincirini oluşturan faaliyetlerden birisini (bir ortağın imalatı, diğerinin pazarlaması gibi) üstlenir; Y ortaklığında ise her iki ortak da değer zinciri içindeki aynı faaliyet(ler) üzerinde durur ve böylece faaliyet daha çok/etkili gerçekleştirilir.

 Ar-Ge Ortaklıkları: Yeni ürün oluşturmak için en uygun yoldur. Geliştirilmesi hükümetlerce de arzu edilen ürünler için bazen kamu kesimi kuruluşları da katılabilmektedir.

Stratejik işbirliklerinin uygulamaları ise çeşitli şekillerde meydana gelebilmektedir. Bunlardan bazıları; lisans verme, üretme veya satma imtiyazı, yönetim anlaşmaları, anahtar teslim iş, fason imalat, şirketler birliği ve ortak yatırım yapma türünde de olabilmektedir.

2.10. Bölüm Değerlendirmesi

İşletmeler için rekabette başarıyı getirecek organizasyon yapısının oluşturulması son derece önemlidir. Bu yüzyılda üretim faktörleri arasında teknolojiye ve bu teknolojiyi kullanabilecek insan gücüne sahip olma, işletmelerin önceliği haline gelmektedir. İstikrarlı bir şekilde yeni bilgi yaratan, bu bilgiyi yaygınlaştırabilen ve yeni ürün meydana getirebilen işletmeler başarıyı yakalayacaktır.

İşletmelerin bilgi ve teknolojilerine sahip olmasının anahtarı bilgi teknolojilerinin temelini oluşturan verilerden geçer. Veri, gerçeklik üzerinde yapılan gözlemlerin sonucu ve bu anlamda bilginin üretildiği hammaddedir. Organize edilmiş bir veri seti ve bilgi anlamlı anlaşılabilir hale dönüştüğünde ise enformasyon olarak adlandırılır. Enformasyon/Bilginin amacı kullanıcının bir konudaki düşüncelerini değiştirmek, davranışı ya da değerlendirmesi üzerinde bir etki yaratmaktır. İşlenmiş bilgi/üst bilgi ise bir problem veya aktiviteye uygulanmak üzere anlayış, tecrübe, uzmanlık ve bilgi birikimi ile işleme tabi tutulmasıdır. Enformasyon olayların doğası hakkındaki kavramları verirken üst bilgi bu kavramları bir sebep sonuç ilişkisi içinde tartışmaktadır.

Veriden üst bilgiye dönüşen gözlemler; ekonomik aktörler yoluyla internet, e- ticaret, yazılım, marka, patent, haklar, araştırma ve yenilikler, ürün hamleleri, küreselleşme, küresel erişim ve küresel müşteri tabanı ve geniş networkler gibi soyut varlıkların üretimine, dağıtılmasına ve kullanılmasına dayanan bir yapıya bürünmektedir. Bilginin teknolojiye dönüşümüyle oluşan bilgi teknolojileri, işletmelerin temel faaliyetlerinin derinliklerine yerleşerek birçok yeni uygulamalar ve sistemler getirmektedir. Bu sistemler, kütlesel alış-veriş işlemleri, raporlama sistemleri, bilgisayar destekli tasarım ve üretimin yanı sıra, sayısız diğer işlemlerde de kullanılarak işletmelere rekabet avantajları sağlamaktadırlar.

İşletmelerde oluşan bilgi üretim ve rekabeti doğrudan etkilese de bilgiyi kontrol altında tutmak ve onu yönlendirebilmek son derece güçtür. Öncelikle bilginin oluşum sürecinde temel aktör insandır. Geçmişten günümüze tecrübe ve eğitimlerinin de yardımıyla öğrendiği bilgiler, içselleştirilerek yeni bilgiler örtük olarak oluşur. Her ne kadar açık olan bilgiyi alıp içselleştiren ve çoğaltan birey, bazı bilgilerini kapalı olarak tutarken gerekli gördüklerini paylaşmaya başlar. İşletmenin burada yapması gereken, bu bilgileri açığa çıkartıp diğer çalışanların ve işletmenin yararına kullanılmasını sağlamaktır. Yine bu aşamada belli birim ve sorumluluklar verilerek bilgiye erişimin kısıtlanması ya da sınırlandırılması yoluna da gidilebilir. Yapılandırılan bilginin bir kısmı işletmenin içerisindeki kanallarda serbest bırakılarak tüm kesimler tarafından paylaşılması sağlanabilir. Herhangi bir organizasyonda bilginin üretilmesi, onaylanması, yayımlanması, dağıtılması ve

kullanılması işlemlerinin aynı sistem üzerinde düzenli ve verimli bir biçimde gerçekleştirilmesine de bilgi yönetimi denmektedir.

Bilgi uygun kullanıldığında verimlik, etkinlik ve kârlılık artışları sağlayabilir. Bilginin kullanıldığı alanlardan birisi olan yenilik, yeni bir ürünün keşfedilmesi veya icadı için yeni düşüncelerin uygulama süreci olarak tanımlanmaktadır. Bilginin üretimi, yenilik için ön koşuldur.

İşletmelerde bilgi kendi başına bir şey üretemez, yalnızca bir çalışanla bütünleştiğinde üretken olabilir. Yetenekli ve alanında uzman kişiler tarafından üretilen ve gizli bilgi şeklinde oluşan bilgiler, oluşturulacak kültürel yapıyla birlikte açık bilgiye dönüştürülmeli ve paylaşılmalıdır. Bilgi paylaşımının birçok amacı olabilir. Bu amaçlar dizisi organizasyonel öğrenmeden işbirlikçi problem çözmeye kadar uzanmaktır. Bireyin iç dünyasında oluşan ya da başka bir kurumdan elde edilen bilgiler işletme içerisinde paylaşıldığı taktirde gelişime katkısı olacaktır. Bilgi, bir kişiden, gruptan ve örgütten diğer kişi, grup ve örgüte transfer edilebilir. Bilgi paylaşımını güven, iletişim, bağlılık, tatmin ve çalışanların bilgi paylaşma niyetleri olumlu ve olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Her bir faktörün uygun kullanılması işletmede etkin bir bilgi paylaşımını arttırırken, negatif yönde olması bilgi paylaşımını azaltacaktır.

İşletmeler bilginin kendilerine katkılarını doğru biçimde tahlil edebilirlerse bilgi paylaşımını arttırıcı faaliyetler içerisinde girerler. Bir işyerinde çalışanın işletmesine olan katkısının karşılığı, diğer işletme çalışanlarının aldığı katkılar göz önünde bulundurularak verilmesi bilgi paylaşımını arttıracaktır. Çalışan işletmesinin adaletli olduğuna inanırsa ürettiği bilgileri paylaşmada herhangi bir sorun görmeyecektir. Bununla birlikte kurum içindeki bilgi altyapısının geliştirilmesi, örgüt kültürü, doğru personel seçimi ve güven bilgi paylaşımın artmasına yardımcı olan diğer unsurlardan bazılarıdır.

Bilginin stratejik işbirlikleriyle paylaşımına ise bilgi transferi denmektedir. İşletmenin bütününden elde edilen bilgiler ve Know-How’lar değer zincirlerinde diğer işletmelere doğru aktarılırlar. Stratejik açıdan bilginin transferi -özellikle bir başka işletmeye- örgütün yararına gözükmese de küreselleşmenin getirdiği dinamikler bir yerde işletmeleri buna mecbur etmektedir. İşletmeler yenidünya düzeninde ürün ve hizmetlerin tamamını kendileri üretmek yerine, daha uygun

üretebilecek işletmelere ürettirmeyi tercih etmektedir. Bunun temel nedeni rekabet ortamında işletmelerin uzmanlaşarak kitle üretimi sayesinde parçaları daha ucuz üretmeyi başarabilmesidir. Ürün ve hizmetin bütün parçalarını üretebilecek bilgi ve donanıma sahip olsanız bile, üretilmesi sonucunda ortaya çıkacak fiyat, rekabet avantajı sağlayamayacaktır. Bu bağlamda bilginin transferi bir anlamda rekabet için zorunluluk haline gelmektedir.

Birçok araştırmacı bilgi transferinin başarısını etkileyen çok sayıda faktör belirlemişlerdir. Bu faktörlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir: Coğrafi mesafe, kültürel farklılıklar, işbirlikleri, güven, alıcı vericinin bilgi kapasiteleri, bilgiyi alabilme kapasitesi, güven ve motivasyon. Küresel bir aktör olarak diğer pazarlara açılmak isteyen bir işletmenin öncelikle yapması gereken, işletmesi içerisindeki bilgi paylaşımını arttırıcı faaliyetler içerisine girmesi, ardından ise stratejik ortaklıklar içerisinde girerek bilgi transferini arttırmanın yollarını bulmalıdır. Bilgi paylaşıldıkça çoğalan nadir bir unsurdur. Ancak göz önünde bulundurulması gereken bir başka unsur ise paylaşılan bilgilerin korunması ile ilgilidir. Entelektüel varlıkların oluşturulması ve ticari sırların korunmasına büyük önem verilmelidir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DEĞER ZİNCİRİNDE BİLGİ TRANSFERİNİN İŞLETME PERFORMANSINA ETKİSİ: KAHRAMANMARAŞ TEKSTİL SANAYİNDE

BİR ARAŞTIRMA

3.1. Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Metodolojisi

İşletmeler kuruluş amacı olarak rekabetçi bir yapıda hayatta kalmayı ve karlılığı ön planda tutarak ürün ve hizmet üretiminde diğerlerinin önüne geçmeyi hedefler. Bu ortamda müşterilerinin beklenti ve isteklerine cevap verebilmek adına işletmelerini sürekli olarak güncellerler ve değişimi sürekli kılarlar. Bu değişim ortamında birçok yol ve yöntem uygulayabilmektedirler. Amaca giden tek yol olmamasının temel nedeni ise, işletmelerin içerisinde bulunduğu çevresel, ekonomik ve kültürel faktörlerdir. Tüm yöntemlerin ise temel bazı özellikleri vardır. Birincisi tüm yöntemler işletmeyi bulunduğu konumdan daha ileriye götürmeyi amaçlar. İkincisi işletmenin rakiplerine karşı performansını arttırmayı hedefler. Üçüncüsü, müşteri beklenti ve isteklerini karşılayarak daha fazla ürün ve hizmet satmayı planlar. Bu ortamda işletme kendi yapısına, koşullarına, üretim ve hizmet yapısına uygun teknikleri seçmeli ve uygulamalıdır. Değişime kapalı bir işletmenin hayatta kalması ise son derece zordur.

Çalışmanın bu bölümündeki amaç teorik kısımda incelenen literatür çerçevesinde geliştirilen kavramsal modelin doğruluğunu irdelemek, alan araştırması hakkında bilgi vermek ve sonuçlarını raporlaştırmaktır. Bu bölüm üç ana başlıktan oluşmaktadır: İlk ana başlık araştırmanın kavramsal modeli ile ilgilidir. Araştırmanın kavramsal modeli, önemi ve kapsamına ilişkin bilgileri kapsamaktadır. Aynı zamanda bu bölümde araştırmanın amacı ve buna bağlı olarak geliştirilen hipotezler açıklanacaktır. İkinci bölümde ise araştırma metodolojisi yer almaktadır. Bu bölümde toplanacak verilerin yöntemi, örneklem büyüklüğü, temsil yeteneği gibi kavramlar irdelenecektir.

Bölümün üçüncü ana başlığı ise araştırma verilerinin analizi ve bulgularına ayrılmıştır. Bu kısımda araştırma sonucunda elde edilen bilgiler tablo ve şekiller yardımıyla açıklanacak ve geliştirilen hipotezlerin test sonuçları değerlendirilecektir.

3.1.1. Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Araştırmanın Önemi