• Sonuç bulunamadı

Çalışmada, küreselleşme bağlamında yönetim paradigmasındaki değişimin seyri incelenmiş ve bu değişimin kamu yönetimine yansıması ekseninde, yeni kamu yönetimi ve yönetişim anlayışları çeşitli bakımlardan değerlendirilmiştir. Bu anlamda küreselleşme ve etkileri üzerinde durularak, kavram ekonomik, kültürel ve siyasal boyutlarıyla irdelenmiştir.

Dünyada yaşanan bu değişimlerin kamu yönetimine yansımaları, devletin rolünü de derinden etkilemiştir. Bu bakımdan, ulus devletin geleceği ve değişen vatandaşlık anlayışı da değerlendirilmiş ve bu konudaki tartışmalara da çalışmada yer verilmiştir.

Mekân-zaman sınırlılığını aşıp ağlar üzerinden iletişim ve etkileşim kurulması bir anlamda dünyayı avuçlarımızın içine sığabilir konuma getirmiştir. İşte zaman ve mekânın anlamını yitirmesine, uzak yakın kavramlarının öneminin kalmamasına sebep olan küreselleşme, dünya haritasının kuşbakışı görünümünü kat kat küçülterek kablolara, ağlara indirgemiş ve yeryüzündeki sınır çizgilerini bir anlamda silmiştir. Bugün, dünyanın herhangi bir noktasında yaşanan olaylar saniyeler içerisinde tüm dünyaya yayılmakta ve yaşanan olayın niteliğine göre dünya meselesi hâline gelebilmektedir. Dünya ülkeleri ve toplumları arasındaki bu ilişki sebebiyle siyasal ve ekonomik açıdan yaşanan krizler dünyayı etkileyebilecek nitelik kazanmıştır. Küreselleşme bu açıdan dünyayı yakınlaştıran, toplumları benzeştiren, bütünleştiren kimi zaman kültürleri dönüştüren ve değiştiren bir süreç olarak değerlendirilebilir. Nitekim bugün dünyanın pek çok yerinde bir şeylerin aynılaştığını küreselleştiğini görmek çok zor değildir, bu noktadan bakıldığında, kahveden müziğe, spordan edebiyata, eğlence anlayışından kıyafete kadar ve hatta kimi zaman ulusal değerin öncüsü olan “dil” e kadar “dünya insanları”nın bir homojen bir görüntü oluşturduğu görülmektedir. Bu aynılaşma hâli kimi zaman kültür küreselleşmesi kimi zaman

“Mcdonaldization” kimi zaman da “Amerikanlaşma” deyimleriyle ifade edilmektedir. Kimi yazar ve düşünürlere göre küreselleşme aslında tüm toplumları dönüştürüp Amerikanlaşmaya doğru sürükleyen bir süreçtir.

Küreselleşme tüm dünyanın tek ses hâline gelebileceği alanlar oluşturmuştur. Bu anlamda küreselleşmenin demokrasi ve insan hakları bağlamında olumlu adımlar atılmasına katkı sağladığı ifade edilmektedir. Nitekim iletişim ve bilgi teknolojileri sayesinde bilginin hızla yayılmasını da sağlamaktadır. Ancak bunun yanında küreselleşmenin bazı olumsuzlukları da beraberinde getirdiği ifade edilmektedir. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Saruhan ve Yıldız, 2013:91-96):

 Gelişmiş teknolojileri kullanan işletmelerin küresel tüketiciye hitap ederek (Microsoft, Boeing, Google, Starbucks, Facebook, İnstagram, gibi) sermayelerini arttırmış ve büyütmüşlerdir. Bu sayede çok büyük bir ekonomik güç hâline gelmişlerdir.

 Zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasında büyüyen uçurum, Üçüncü Dünya’da gittikçe artan sayıda insanı korkunç bir yoksullukla yüz yüze getirmekte günde 1 dolardan az parayla geçinmek mecburiyetinde bırakmaktadır.

 Gelişmekte olan ülkeler IMF’den aldıkları borçları ve IMF’nin koyduğu yüksek vergileri ödemek zorunda kalmaktadırlar. Bu da ülkeleri dışa bağımlı hâle getirerek iç ve dış politikalarını bile belirleyemez duruma getirmektedir.

 Belirli miktarda rekabet ürün/hizmet kalitesi açısından gerekli görülmektedir. Ancak küreselleşmenin yarattığı yırtıcı rekabet uzun dönemde işletmelere, ekonomiye ve çevreye zarar vermektedir.

 Günümüzde tüketim toplumu konumunda olan dünya tüketicileri, değişen ürün ve hizmet hızı sebebiyle sürekli yeni talepler ve beklentiler içerisindedir. Bu doyumsuzluğun sonucunda, doğa sürekli tahrip edilip tüketilirken, başta elektrik ve elektronik ürünler olmak üzere kullanılmayan eski ürün çöplükleri oluşmaktadır.

Küreselleşme olgusuna; toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik değişim, dönüşüm ve gelişmelerin eklenmesi sonucu, kamu yönetimi birçok yönden baskıya maruz kalmıştır.

Bu durum teoride ve pratikte, kamu yönetimi anlayışında değişimi kaçınılmaz kılmıştır.

Ekonomi ve siyaset teorisinde yaşanan gelişmeler, kamu yönetimine yöneltilen eleştiriler ve özel sektörde yaşanan gelişmeler birleşince, geleneksel kamu yönetiminden farklı olarak

“yeni kamu yönetimi anlayışı” ortaya çıkmıştır. “Modernizmden postmodernizme geçiş, sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşüm, neo-liberalizm, yeni kamu yönetimi, toplam kalite yönetimi, performans yönetimi, stratejik yönetim, hesap verebilirlik, saydamlık ve yönetişim” gibi pek çok ekonomik, yönetsel, siyasal ve kültürel kavram da bu yeni anlayışla birlikte gündeme gelmiştir (Doğan,2014). YKY “hiyerarşik, katı, kuralcı, hantal, bürokratik ve kapalı yönetim anlayışından “yatay ilişkiler üzerine kurulu, esnek, etkin, kırtasiyecilikten uzak ve şeffaf bir yönetim anlayışına geçişi ifade eder. Geleneksel yönetimin yalnızca sonuç odaklı yaklaşımından sıyrılıp performans ve süreç odaklı bir yaklaşımı benimseyen YKY için vatandaş müşteri mahiyetindedir ve bu açıdan vatandaşın beklentilerine, taleplerine cevap verebilecek nitelikte hizmetler sunulması gereklidir. Kamu hizmetlerinin etkinliği noktasında ise yerindenliği savunan bir yönetim biçimidir.

YKY anlayışını bir adım öteye taşıyarak yönetime işteşlik, karşılıklılık anlamı katan

“yönetişim anlayışı” ise çok aktörlü yönetimi savunmaktadır. Birlikte yönetme felsefesini savunan yönetişim, YKY’nin pek çok ilkesini de kapsayacak biçimde şeffaf, vatandaş

odaklı, heterarşik, hesap verebilir, cevap verebilir, demokratik ve en önemlisi katılımcı bir yönetim modelini savunmaktadır. Yönetişim anlayışında devlet, yönetimdeki bazı görev ve fonksiyonlarını; özel sektör, STK’lar ve halkla paylaşmaktadır. Böylece devlet “minimal ama etkin” ve “kürek çeken değil dümen tutan devlet” konumuna yerleşecektir.

Yönetişim yaklaşımına göre hem gelişmiş hem az gelişmiş ülkelerde devlet sosyal ve ekonomik alanda kendi rolünü yeniden belirlemeye üç kaynak tarafından zorlanmıştır (Güler, 2003:13):

1. Özel sektör: Daha yardımcı bir pazar çevresi ve devlet-piyasa arasında daha iyi bir dengenin oluşturulmasını istemektedir.

2. Yurttaşlar: Hükümetten hesap vermesini ve duyarlı olmasını daha çok desantralize bir sistem içerisinde çalışmasını istemektedir.

3. Küresel baskı: Ulus ötesi ve dünya geneli toplumsal ve ekonomik eğilimler, devletin kimliğinin ve doğasının değişmesini zorunlu kılmaktadır.

Yönetişim anlayışının devleti küçültme ve rolünü yeniden belirleme çabaları ulus-devletin sonu mu geliyor tartışmalarını gündeme getirmiştir. Yönetişim kavramının ilk telaffuz edildiği DB raporlarında devlet; pek çok görev ve işlevini diğer aktörlerle paylaşan, özel sektörün yerine getirebildiği kamu hizmetlerini yalnızca yönlendiren ve düzenlemeyen, sosyal devlet ve refah devleti anlayışlarını terk ederek faaliyet alanı sınırlı bir kanun koyucu pozisyonunda yer almıştır. Bir anlamda ulus devleti oluşturan değerler çuvala koyulup denize atılmıştır. Ulus devlet oyunun dışına itilmiş bir nevi izleyici konumuna getirilmiştir.

Bayramoğlu (2002:93), DB’nin önceki raporlarında devletin yetki görevlerini sivil toplum örgütlerine ve özel sektöre aktarmak gerektiğine vurgu yaparken 1997 raporunda “piyasa için devlet” söylemini geliştirdiğini aktarmaktadır. Buna göre eski söylemi olan devlet-sivil toplum/piyasa karşıtlığını terk etmiştir. Etkin ve işlevsel bir devletin yönetişim anlayışında daha iyi uygulamalarla sonuçlanacağı raporda vurgulanmaktadır. Bu raporda ulus devletin rolünün yeniden tanımlanması, ulus-devletin bittiği tartışmalarına bir tür meydan okuma olarak anlaşılsa da aslında “tarafsız”, “temel kamu hizmetlerini sağlamakla yükümlü”,

“sosyal”, “sınıflararası bir uzlaşmaya dayalı” devlet anlayışına karşı yapılmış bir meydan okumadır. Bu anlamda bu rapor devletin itibarını değil piyasayı korumaya yöneliktir. Bu söylemlerden hareketle ulus devletin varlığını himaye ettiğini ancak işlevinin değiştiğini söylemek mümkündür. Sonuçta ulus-devlet hâlâ “kanun koyucu” özelliğini himaye etmektedir ancak ulus-devletin eskisi kadar güçlü olduğunu, yönetimdeki tek aktör olduğunu, yaptırım gücü yüksek ve aldığı kararlar noktasında küresel siyasetten ve hukuktan

tamamen bağımsız olduğu söylenemez. Yönetişimi eleştiren görüşler de bu noktalara vurgu yapmaktadırlar. Yönetişime yapılan eleştirileri özetlemek gerekirse:

 Yönetişim, devletin faaliyetlerini sınırlandırırken aynı zamanda devletin güç kaybetmesine neden olmuştur (Fukuyama, 2012:28).

 Yönetişimle birlikte fakirler ile zenginler arasındaki uçurum büyümüş, küreselleşmenin etkisiyle, fakir ülkeler daha fakir, zengin ülkeler daha zengin konuma gelmiştir.

(Bayramoğlu, 2002:114).

 Yönetişim, insanlığı sermayenin egemenliği altına almak için oluşturulmuş bir paravandır. (Güler, 2003:19).

 Yönetişim, küresel sermayenin çıkarlarını korumak adına oluşturulmuş bir yapıdır (Bayramoğlu:2008:81).

Bu noktadan hareketle neoliberal politikalarla şekillenen küreselleşme süreci sosyal demokrasi anlayışı açısından da birçok sorunu beraberinde getirdiği söylenebilir. Geçmişte savunulan müdahaleci devlet anlayışının yeniden güncellik kazanması olanaksız görünmekle birlikte, küreselleşmeden kaynaklanan zenginliğin sınıflar ve uluslararasında dengeli bir biçimde paylaştırılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ancak bunun için de genel kabul gören iktisat kanunlarına karşı gelmek ve uluslararası güçlerle mücadele etmek gerekecektir Küreselleşmenin aşırılıkları kınamakla yetinen sosyal demokrasi hareketi, bu aşırılıkların ortaya çıkardığı sonuçların sorumluluğunu almamaktadır (Özaydın, 2008:171-172).

Günümüzde ulusal düzeyde güç kazanan gönüllü kuruluşların ulusal düzeyde uluslararası düzeye doğru taşındığı görülmektedir diğer bir ifade ile gönüllü kuruluşlar küreselleşme olgusuna paralel bir gelişme göstermişlerdir. Böylece vatandaşlık kavramı ulusal vatandaşlığın ötesine geçip sorumlu dünya vatandaşı olmayı niteler duruma gelmiştir.

Sınırların önemini yitirdiği küresel dünyanın herhangi bir noktasındaki, savaş, yoksulluk ve çevre sorunları bütün ülkeleri ilgilendirir duruma gelmiştir. Gönüllü kuruluşların yaygınlaşarak sorunların giderilmesine yönelik çabaları, yüksek ahlaki değerler yanında egoist değerlerde taşımaktadır. Ancak dünyanın herhangi bir yanında yaşanan savaşların, yoksullukların zaten küreselleşmeyi savunan ülkeleri çok etkilemediğini belirtmek gerekir.

Dünya ne kadar küreselleşirse küreselleşsin ve ne kadar bir bütünmüş gibi görünürse görünsün, küreselleşmeyi Türkiye özelinde değerlendirmek gerektiğinde; Türkiye'de gerçekleşen toplumsal yıkıcı olayları küreselleşmenin merkezindeki ülkelerin çoğu kez

yalnızca kınamakla yetindiği dikkat çekmektedir. Dünya ülkeleri üzerinde küreselleşme,

“dünya vatandaşlığı”na doğru bir kaymaya neden olsa dahi yüzyıllardır süren Hıristiyan bloku ve Türk-Müslüman bloku ayrımcılığı süreceğe benzemektedir.

Soğuk Savaşın bitişi ile ivme kazanan çok taraflı yönetişim süreçleri devletlerin sivil toplum kuruluşlarının ve bilim insanlarının birlikte çözüm arayabildiği bir etkileşim zemini sağlayarak uluslararası barışın korunmasına hizmet edebilir. Kalıcı barış için küresel ölçekte işleyen bir yönetişim sistemine ihtiyaç vardır, bu sistemin barışa hizmet edebilmesi için ise hâlihazırdaki yönetişim süreçlerini yönlendiren uluslararası teşkilatların yeniden yapılandırılması gerekmektedir (Sandıklı ve Kaya, 2013). Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün

“Yurtta barış dünyada barış” söylemi tam da bu küresel zamanlar içindir. Bir ülkedeki savaş ya da saldırı ne olursa olsun dünya ülkelerini etkilemektedir. Bu etki sosyal yönden hissedilmese dahi ekonomik açıdan etkileyebilmektedir. Bu nedenle yönetişimin daha adaletli ve barışçıl bir dünya zemininde yükselmesi için çalışılmalıdır. Aksi takdirde küreselleşmenin de katkıda bulunduğu aşırılıklar daha da artacaktır.

Burada değinilmesi gereken bir diğer konu ise küreselleşmenin etkisi ile faaliyet alanı genişleyen terörizmdir. Hedef alınan devletin yalnızca kendi uygulamalarıyla ve imkânları ile mücadele edebileceği bir tehdit olmaktan çıkan terörizm için küresel ölçekte önlem alınması gereklidir. Terör örgütlerinin finansmanının ve silah tedarikinin engellenmesi ancak çok taraflı bir süreç olan küresel yönetişimle mümkün olacaktır. Küresel yönetişimin bunu sağlayabilmesi için nesnel ölçütler çerçevesinde uluslararası alanda ortak hareketi sağlayabilecek etkinlikte olmalıdır.

Sonuçta yönetim anlayışı küreselleşmenin etkisiyle değişmiş dönüşmüş ve yeniden şekillenmiştir. Devletin rolü bu değişimin etkisiyle yeniden tanımlanmış, ulusal vatandaşlık anlayışı yerini dünya vatandaşlığı anlayışına bırakmıştır. Bu değişimin taraftarları olduğu gibi karşıtları da mevcuttur. Değişimi destekleyenler yönetişimin, olması gerektiği gibi daha demokratik ve halkı gerçek anlamda yönetime katan bir model olduğunu savunurken, karşıtlar bunun küresel ekonomik güçlerin dayatması olduğunu savunmakta ve küreselleşmenin etkisiyle yaşanan aşırılıklara dikkat çekmektedirler. Burada dikkat edilmesi gereken unsur bu ikilik arasındaki dengeyi sağlayarak yönetişimin gerçekten bir yönetim sisteminde var olması gereken özelliklerini yönetim anlayışına uygulamak bunu yaparken devletin itibarını korumaktır aynı şekilde küreselleşmenin nimetlerini kullanıp

aşırılıklarından kaçınmak ülkeyi devleti bu noktada muhafaza etmek gerekmektedir.

Friedman’a göre ekonomik açıdan refaha erişmek isteyen toplumlar, sürekli yeni bir Lexus üretmenin ve onu küresel pazara sürmenin yollarını aramak zorundadırlar. Eğer bu katılım o ülkenin kimliğine mal olursa ve bireyler zeytin ağaçlarının köklerinin tahrip edildiği ve yok edildiği hissine kapılırsa bu kökler başkaldıracaklardır (Friedman, 2002:42). Lexus bir Japon arabası markasıdır ve burada modernliği gelişmişliği tanımlamak için kullanılmış bir metafordur, zeytin ağacı ise; insanları dünyaya bağlayan kimliklerini, dinlerini, geleneklerini bir topluma aidiyetlerini kısaca insanın kökenini simgelemektedir (Saruhan ve Yıldız, 2013:95). Lexus’u olmayan yalnızca zeytin ağacı olan ülkeler gelişip ilerleyemeyecektir ancak sağlıklı zeytin ağaçları olmayan bir ülke de dünyaya açılmak için kendini hiçbir zaman yeteri kadar sağlam ve güvende hissedemeyecektir. Asıl olan bu ikisi arasındaki dengeyi koruyabilmektir (Friedman, 2002:42).

KAYNAKLAR

Abdioğlu, H. (2007). “Yönetişim İlkelerinin Uygulanmasında Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Kurumu ve Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye Açısından Önemi”.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6(11), 79-102.

Acar, P. (2003). “Cevap Verebilirlik Ve İyi yönetişim”. İyi Yönetişimin Temel Unsurları.

T.C. Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış ilişkiler Daire Başkanlığı.

Aktan, C. C. (2015). “İdeal Devlet ve İyi Yönetim”. Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi 7(1), 50-60.

Aktan, C. C. ve Kitapçı, İ. (2016). “Global Sorunlarla Mücadelede İyi Yönetim”, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi. 8(1), 50-66.

Aktel, M., Kerman, U., Altan, Y., Lamba, M., ve Burhan, O. (2013). “Türkiye İçin Yeni bir Denetim Modeli: Kamu Denetçiliği (Ombudsman)”. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 5(9). 21-37.

Akyel, R. ve Köse, H.Ö. (2010). “Kamu Yönetiminde Etkinlik Arayışı: Etkin Kamu yönetimi için Etkin Denetimin Gerekliliği” Türk İdare Dergisi, 466 Mart, 9-24.

Altuntaş, H. (2002). “Küreselleşme ve Kent Kavramı; New York, Londra ve İstanbul Kentlerindeki Ekonomik-Sosyal Transformasyon Sürecinin Analizi”

(Yayınlanmamış Doktora Tezi) Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Aristoteles (1990). Politika. çev. Mete Tunçay. İstanbul: Remzi Kitabevi,1990.

Arslan, N. T. (2010), “Klasik-Neo Klasik Dönüşüm Süreci; Yeni Kamu Yönetimi”.

Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi. 11(2), 22-28.

Ataay, F. (2006). “Yönetişim ve Sivil Toplum” Memleket: Siyaset-Yönetim Dergisi. 1, 121-141.

Awamleh, R., Gardner, W. L. (1999). “Perceptions of Leader Charisma and Effectiveness:

The Effects of Vision Content Delivery and Organizational Performance”. The Leadership Quarterly, 10(3), 345-373.

Aydın, U. (2011). “Kuramdan Uygulamaya Kamu Yönetiminde Etik ve Ahlak”.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 1(2), 39-50.

Aykaç, B. (1997). Kamu Bürokrasisi ve Türk Kamu Personel Yönetiminde Bürokratik Eğilimler, Ankara: YÖK Matbaası.

Balcı, A. (2005) “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar ve Kamu Hizmet Sunumuna Etkileri”. C. Aktan ve V. Saran (Editörler) Kamu Yönetiminde ve Kamu Hizmetlerinde Kalite, İstanbul: Hizmet İş Sendikası Yayınları.

Baransel, A. (1993). Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi. (Üçüncü Baskı), İstanbul:

Avcıol Basım Yayın,

Barnet, R. J. ve Cavanagh (1985). Küresel Düşler. Çev. Gülten Şen, İstanbul: Sabah Kitapları.

Baskın Oran (2000), Küreselleşme ve Azınlıklar. Ankara: İmaj Yayınevi.

Batal, S. (2010) “Yeni Kamu Yönetiminde Yönetişim Kavramı ve Türkiye’de Yerel Yönetimler Alanındaki Uygulama Örnekleri”, Mevzuat Dergisi, 145(13), 1-18.

Bauman, Z. (2006). Küreselleşme Toplumsal Sonuçları. Çev: Abdullah Yılmaz, İstanbul:

Ayrıntı Yayınları.

Bayraktar, F. (2015) “Yönetişim Paradigması ve Neoliberalizm: Çelişki ve Kopuş mu Uyum ve Süreklilik mi?” Ardahan Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Dergisi. 2, 71-94.

Bayraktar, G. (2012). “Yeni Sağ Düşüncesinin Kamu Yönetimindeki Yansıması Olarak

“Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı” ” B. Aykaş, Ş. Durgun ve H. Yayman (Editörler).

Türkiye’de Kamu Yönetimi.

Bayramoğlu, S. (2002) “Küreselleşmenin Yeni Siyasal İktidar Modeli: Yönetişim” Praksis Dergisi, 7, 85-115.

Bayramoğlu, S. (2008). “Yönetişim, Devlet ve Sivil Toplum”. Adana Kent Sorunları Sempozyumu, Adana: TMMOB, 73-84.

Bell, D. (1988). “Previewing Planet Earth in 2013”. Washington Post, 3(6).

Berger, P. L. (2003) “Küreselleşmenin Kültürel Dinamikleri” Peter L. Berger ve Samuel P.

Huntington (Editörler), Bir Küre Bin Bir Küreselleşme. İstanbul:Kitap Yayınevi.

Bilgiç, V. (2013). “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı”. A. Balcı, A. Nohutçu, N. K. Öztürk ve B. Coşkun (Editörler). Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar. Ankara: Seçkin Yayıncılık. 27-65

Bitel, D. (2003). “Boats, Votes and Human Rights” National Conference on Reconciliation, Multiculturalism, İmmigration and Human Rights at the Univesity of Technology.

Sydney. Çeviren:Hakan Karabacak. “Hukukun Üstünlüğü ve İyi Yönetişim”, İyi Yönetişimin Temel Unsurları. T.C. Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı Yayını. Ankara: Ayrıntı Yayınevi.

Bozkurt, Ö., Ergun,T. ve Sezen S,. (1998). Kamu Yönetimi Sözlüğü, Ankara: Todaie Yayınları.

Bozkurt, P. (2017). Türk Kamu Yönetiminde Stratejik Yönetim ve Politiği: Bir Kamu Kurumu Örneğinde. Ankara Gazi Kitabevi.

Bryman, A., (1992), Charisma and Leadership, London: Sage Publications.

Bulut, N. (2003). “Küreselleşme Ulus Devletin Sonu mu?” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 52(2), 173-197.

Can, H. (2005). Yönetim ve Organizasyon. Ankara: Siyasal Kitabevi.

Canman, D. (1993). “Personelin Değerlendirilmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye’de Kamu Kesimindeki Uygulama”, Amme İdaresi Dergisi, 26(1).

Castells, M. (1999). Information Technology, Globalization and Social Development (Vol.

114). Geneva: United Nations Research Institute for Social Development.

Cebeci, K. (2008) “Küreselleşme Bağlamında Ulus Devletin Gücünün Dönüşümü”, Sayıştay Dergisi, 71.

Cheema, G. And Rondinelli, D. A. (2007). “From Government Decantralization to Decantralized Governance”. G. S. Cheema and D. A. Rondinelli (Editörler).

Decantraling Governance: Emerging Consepts and Practices. Washington:

Brooking Institution Press, 1-20

Curtin, D. and Meijer, A. J. (2006) “Does trancparency strenghten Legitimacy? A Critical Analysis of European Union Policy Documents” Information Polity, 11, 109-122 Çevik, H. H. (2010). Kamu Yönetimi, Kavramlar Sorunlar Tartışmalar. Ankara: Seçkin

Yayıncılık.

Çiftçi, İ. (2015). Avuçlarımızda Titreyen Dünya: Küreselleşme, İstanbul: Vadi Yayınları.

Çukurçayır, A., Eroğlu, H. İ. ve Sağır, H. (2012). Yerel Yönetişim ve Kent Konseyleri, Yerel Politikalar 1.

Çukurçayır, M. A. (2003). “Çok Boyutlu Bir Kavram Olarak Yönetişim” M. Acar ve H.

Özgür (Editörler) Çağdaş Kamu Kuramı, Bursa: Alfa Yayınları, 259-276.

Çukurçayır, M.A, Eroğlu, H.T ve Sağır, H., (2012). “Yerel Yönetişim Katılım ve Kent Konseyleri”. Yerel Politikalar 1 Sempozyumu.

Çukurçayır, M.A., ÖZER, M.A. ve Turgut, K. (2012). “Yerel Yönetimlerde Yolsuzlukla Mücadelede Yönetişim İlke ve Uygulamaları”. Sayıştay Dergisi. 86, 1-18.

Demir, K.A. ve Yavaş, H. (2015). “Kent Konseyleri İle Yerinden Yönetilen Katılımcı Kent Yönetimleri: Yerel Yönetişim Kapsamında Bir Değerlendirme. GJEBS, Küresel İktisat ve İşletme Dergisi, 4(7), 49-62.

Demirel, D. (2006). Küresel Eksende Devletin Yeni Kimliği “Etkin Devlet”. Sayıştay Dergisi. 60, s. 105-128.

Dikkaya, M. ve Özyakışır D. (2008). Küreselleşmenin Ekonomi Politiği, Ankara: Gazi Kitabevi.

Dilts, R. B. (1996). Visionary Leadership Skills, California: Meta Publications.

Doğan, F. (2012). “Küreselleşme Tartışmaları ve Bir Aktör Olarak Devletin Gücü”. Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi. 24, 81-104.

Doğan, K. C. (2015) “Küreselleşme Sürecinde Bürokrasinin Artan İktidar Gücü ve Yönetişim Sorunsalı: Minimal Devletten Düzenleyici Devlete”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9(43), 1795-1803.

Donaldson, L. (1985). “In Deference of Organization Theory, Cambridge University Press.

Drummond, P. And Monsoor, A. (2002). “Macroeconomic Management and The Devolution of Fiscal Powers”. IMF Working Paper, WP/02/76.

Emre, C. (1998). “Yönetim Bilimi”. Cumhuriyet Döneminde/ Türkiye’de Bilim, Sosyal Bilimler II. Ankara: TÜBA.

Emrealp, S.(2005). Yerel Gündem 21 Uygulamalarına Yönelik El Kitabı, IULA-EMME İstanbul: Birmat Matbaası.

Erbaş, H., (2009). Küreselleşme, Kapitalizm Ve Toplumsal Dönüşümler, Ankara: Palme Yayıncılık.

Eren, E. (1993), Yönetim Psikolojisi. İstanbul: Beta Yayınları.

Ergen, Z. (2012). “Yönetimden Yönetişime: Katılımcı Bütçeleme Modeli” Malite Dergisi, 163(Temmuz-Aralık), 316-334.

Erkılıç, T.A. (2007). “Toplam Kalite Yönetimi İlkelerinin Yönetim Yaklaşımları Bağlamında Tartışılması”. GAU Journal Social and Applied Sciences. 2(4), 50-62.

Eroğlu T.H. (2010). “Sürdürülebilir Yerel Kalkınma ve Kent Konseyleri”. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 26. ss.44-55.

Ertekin, Y. (1985). “Yönetim Kavramında Düşünce Akımları”. Amme İdaresi Dergisi.

18(4), 83-92.

Ertürk, M. (1995). İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon. İstanbul: Beta Yayıncılık.

Eryılmaz, B. (2004). “Kamu Yönetiminde Değişim” II. Kamu Yönetimi Forumu Bildirileri Kitabı. 50-64.

Eryılmaz, B. ve Biricikoğlu, H. (2011). “Kamu Yönetiminde Hesap Verebilirlik” İş Ahlakı Dergisi, 4(7), 19-45.

Eryılmaz, B.(2005). Kamu Yönetimi. İstanbul: Erkam Matbaası

Eşki, H. (2009). “Kamu Yönetiminde Değişim ve Yeni Yönetim Modelleri”. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 17, 491-500.

Farazmand, A. (2001). “Küreselleşme ve Kamu Yönetimi” Çev. Sevilay Kaygalak, Mülkiye Dergisi. 25(299), 245-278.

Fayol, H. Y. (2005). Genel ve Endüstriyel Yönetim, Çev. Bahadır Akın. Adres Yayınları.

Fendoğlu, H.T.(2011). Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık), Ankara: Yetkin Yayınevi.

Fidan, Y. (2010). “Yönetimden Yönetişime Kavramsal Bir Bakış”. Yalova Sosyal Bilimler

Fidan, Y. (2010). “Yönetimden Yönetişime Kavramsal Bir Bakış”. Yalova Sosyal Bilimler