• Sonuç bulunamadı

2.2. Dini ve Etnik Yapısı

3.1.2. Solcuların Desteğiyle Cumhuriyetin Kuruluşu ve Siyasal İslamın Ortaya

Muhammed Davud Han’ın siyasi hayatında aktif olarak devam etiği dokuz senelik başbakanlık koltuğundan uzaklaşmasına on yıl olmuştu. Başbakanlıktan uzaklaştırıldığı on yıl boyunca iktidarı ele geçirmek için yeni planlar yapmış ve iktidara gelmek için uygun bir zaman aramıştır. O dönemde Afganistan’ın siyasi durumunu yakından takip eden Muhammed Davud Han iç istikrarsızlıktan faydalanarak, harekete geçmiştir. “17 Temmuz 1973’te Muhammed Davud Han, ordudaki solcu subayların desteğiyle Kabil hükümetini ele geçirerek, kuzeni Muhammed Zahir Şah’ı kansız

16 Önceki bölümde bahsedildiği üzere Emanullah Han Afganistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra, batı kültürünü benimseyip erkeklerin şapka takması ve kadınların örtüsüz gezmesi gibi reformları yürürlüğe koymuştur. Bu nedenden muhafazakar tabaka tarafından tepki görmüş ve reformları yüzünden devrilmişti.

darbeyle tahtan indirmiş ve yerine kendisi Cumhurbaşkanı olarak geçmiştir” (İlmi, 2011, s. 48). 1973’te kurulan yeni cumhuriyet, Afganistan halkı için benzeri görünmeyen bir rejim değişimi olmuştur. Çünkü bundan önce hep kraliyet ile yönetilmiş olup kral öldükten sonra yerine aileden varisi yönetime geçmiştir. Böylece Afganistan’da kraliyet dönemi sona ermiş ve Muhammed Davud Han, Afganistan Cumhuriyeti’nin kurucusu olmuştur.

“Darbe sırasında Muhammed Zahir Şah yurtdışı gezisinde bulunuyordu.

Darbenin kuzeni tarafından gerçekleştiğini duyunca şaşırdığını ve çok güvendiği birinin bunu yapacağını hiç düşünmediğini söylemiştir. Roma’da bulunan Muhammed Zahir Şah, Afganistan’da kalan ailesine kavuştuktan sonra istifa ederek Rama’da yaşamaya karar vermiş ve ülkenin geleceğini kuzenine bırakmıştır” (Tenin, 2005, s. 170).

Darbe solcu subayların desteğiyle gece saatlerinde hiç direniş olmadan gerçekleşmiştir. “ Sessiz bir şekilde yönetime gelen Muhammed Davud Han, radyo aracılığıyla ilk konuşmasında Afgan halkına şöyle seslenmiştir: ‘Değerli halkım! Size duyurmam gerek ki bundan böyle eski rejim ortadan kaldırılmış olup yerine yeni kurulan cumhuriyet, İslam değerleri doğrultusunda hareket edecektir” (Tenin, 2005, s.

169). Muhammed Davud Han bu konuşmasında İslam sözcüğünü kullanması tesadüf değildir. Çünkü Muhammed Davud Han bu rejimin arkasında halkın desteğini özellikle din adamlarının desteğinin olması gerektiğini düşünmüştür ve Afgan halkı için de din adamlarının ne kadar etkili olduğunun farkındaydı.

“İktidara gelmesiyle ülkenin gelişmesi amacıyla yedi yıllık kalkınma planı hazırlamıştı ve bunu gerçekleştirmek için karşısına çıkabilecek tüm engellere hazırlıklı olduğunu kararlıkla ifade etmiştir” (Mehir, 2011). Fakat Afganistan’ın kendi ekonomisi, planların gerçekleşmesi açısından yeterli olmadığı için bir dış desteğe ihtiyaç duyulmaktaydı. Dolayısıyla az da olsa bir dış yanlı politika izlemek zorunda kalacaktı.

“Aynı dönemde dini hareketlerin bir siyasi aktör olarak Afgan siyasetinde ortaya çıkışmıştır. Bu hareketler açısından Müslüman olmayan bir devletle yakın politika izlenmesi pek uygun görülmemekteydi” (Ahgar, 2001). Bu durumun Muhammed Davud Han’ın dış siyasetini etkileme ihtimali yüksekti.

Fakat her ne kadar içteki dini grupların yakınlaşmasından çekinse de Muhammed Davud Han yönetiminin ilk dönemlerinde SSCB’ye yakın politika izlemek zorunda kalmıştır. Bu politikasının arkasında iki neden vardır. Birinci neden yeni kurulan rejimin solcu subayların ya da komünist çizgisine yakın olanların desteğiyle gerçekleşmesi ve onların baskısı üzerine SSCB’ye yakın politika izlemek zorunda

kalmasıdır. İkinci neden ise kalkınma planını gerçekleştirmesi için bir dış desteğe ihtiyaç duyulmaktayken SSCB’nin bu desteği sağlamaya hazır olmasıdır. (Farhang, 2012, ss. 812-813).

Aynı dönemde bölgede büyümekte olan siyasal İslam, Afganistan’ı da sınırları içinde almasıyla birlikte Afgan toplumunu etkilemesi üzerine Muhammed Davud Han başkaldırmaya çalışan dini gruplara karşı baskısı bir politika izlemek zorunda kalmıştır.

Bu duruma karşı hareketlerini siyasi alana taşına sürecinde olan dini gruplar da faaliyetlerine hız vermeye başlamışlardır.

Bu dönemde kurulan yeni rejimin dış siyaseti ve hangi ülkelerle yakın ilişkiler kurması dini hareketler açısından çok önemli sayılmaktaydı. Çünkü Afganistan kurulduğu günden beri ekonomik destek için hep bir dış ülkeye yakın olmuştu ve bu yakınlığın dine bakış açısı her daim önem teşkil etmekteydi. “Bu yüzden komünist çizgisine yakın olan solcu subayların desteğiyle darbenin gerçekleştirilmesi dini hareketler tarafından şüpheyle yaklaşılan bir durumdu” (Farhang, 2012, s. 758).

“Darbe, ülkenin içinde ve dışında büyük tartışmalara sebep olmasıyla birlikte kimileri darbenin ülkenin iç meselesi olarak yorumlarken, kimileri de bu olayın arkasında dış ülkelerin desteği olduğunu öne sürerken SSCB kurulan yeni rejimi darbe ile değil devrim ile gerçekleştiğini savunmuştur” (Harun, 1997, s. 100). SSCB’nin bu tutumu Afganistan ile iyi ilişkiler kurma niyetinde olduğunun önemli göstergeleridir. “Böyle bir tutum dini hareketler tarafından hoş karşılanmamaktaydı” (Mısbah-Zade, 2009, s.

150).

Muhammed Davud Han, ilk dönemlerde Afganistan’ın solcu partilerinden olan Afganistan Demokrat Halk Partisi’nin (ADHP) 17 programlarına yakın bir politika izlemek zorunda kalmıştır. Çünkü darbe, bu partinin solcu subaylarının desteğiyle gerçekleşmişti. Bu partinin programları SSCB komünist partisinin çizgisine yakındı.

Böyle bir dönemde İslami bir rejim kurma planıyla yola çıkan dini hareketler ile komünist çizgisine yakın olan subaylar karşı karşıya kalmıştır. Dolayısıyla Afgan siyasetinde dinin etkisi üzerine bazı bir değişimlerin geleceği ön görülmüştür.

Böylelikle ADHP’nin en büyük sorunu dini hareketler olurken Kabil Üniversitesi’nden siyasal İslam ideolojisinden etkilenen bir grup ortaya çıkmaktaydı (Farhang, 2012, ss.

800-801).

17 Solcu partilerden biri olan Afganistan Demokrat Halk Partisi (ADHP), Perçem ve Halk olarak iki kanattan oluşmaktaydı. 1965’te 30 kişinin katılımıyla Nur Muhammed Tereki’nin evinde yapılan ilk kongrede kurulmuştur. Komünist ve Leninist ideolojiye yakın olan bu parti, Afganistan’ın son dönem tarihinde önemli rol oynamıştır (Saaie, 2009, s. 67).