• Sonuç bulunamadı

3.2. Muhammed Davud Han’dan Sonraki Dönem; Sosyalist Rejimlerin Din İle

3.2.2. Din Çatısı Altında Hükümete Karşı Direniş

Uygulanmaya çalışılan reformlar din adamları, toprak sahipleri ve siyasal alanda aktif olan dini hareketler tarafından dine aykırı olduğu gerekçesiyle hükümete karşı eylemler ülkenin batısında başlamıştı. “İran ile sınırdaş olan Herat ilinden başlayan protesto eylemleri kısa sürede direnişe dönmüştür” (Lebib, 2015). Aynı dönemde İran devrimi de gerçekleştiği için Afganistan’daki dini hareketler de, çok yakından etkilenmiş durumdaydı. İran’da bir teokratik rejiminin kurulması Herat halkının direnmesine neden olmuştur. “Din adamları da hemen hemen her gün hükümet programlarının din karşıtı olduğunu tebliğ etmekteydi. İran’dan bir grup Müslüman sınırdan geçerek halkın hükümete karşı direnişinde etkili olmuştur. Bu dönemde hükümet yetkilileri programlarını uygulamaya çalışırken, halkın büyük tepkisiyle karşı

karşıya kalmış ve halk devlet kurumlarına hücum ederek hükümet görevlilerini öldürmüştür” (Gerardet, 1985, s. 24).

Bu dönemden sonra her gün din adamları gözaltına alınmış ya da kaybolmuştur.

“Bu olaylara büyük tepki gösteren halk gün gittikçe hükümete karşı direnmekteydi.

Hükümete programları uygulamak için okuma-yazma kurslarına kızların gelmesi yönünde baskı yapmaya devam ederken, aynı bölgede toprakların bölünmesinden dolayı mutsuz olan halk, hükümetin programlarına muhalefet göstererek, hükümet tarafından gelen toprak belgelerini yırtıp atmışlardır” (Lebib, 2015). Belgeleri yok edenler ülkeye ihanet suçuyla idam edilmiş bölgede bir anarşinin artmasına neden olmuştur. Böylelikle din çatısı altına toplananlar ya da dini hareketler liderliğindeki halk ile hükümet arasında sıcak çatışma başlamıştır.

Muhammed Davud Han döneminde Pakistan’sa sığınan dini hareket önderleri anarşik durumdan faydalanarak ülkeye dönmüş ve bütün halkı birlik olmaya davet etmişlerdir. Aynı zamanda din adımları da camilerde hükümetin yasalarının din karşıtı olduğu anlatmaktaydı. Afgan tarihçisi Muhammed Sıddık Farhang’ın da belirttiği gibi

“köylerden gelen gruplarla birleşen Herat’daki kitleler ellerinde ne varsa sokaklara çıkarak devlet kurumlarına doğru yürümeye başlamıştı. Büyük bir toplum dinlerini savunmak amacıyla hükümet ile karşı karşıya gelmiş ve çatışma sonucu çok sayıda sivil halkın hayatını kaybetmiştir” (Farhang, 2012, s. 892).

Reformlar yüzünden dini savunanlar ile hükümet arasındaki son çatışmadan sonra, hükümet programlarını uygulayamaz hale gelmiştir. Reformlar din adamları tarafından din karşıtı olarak yorumlandığı için halk hükümete karşı direnmekteydi.

Dolayısıyla din ile siyasetin sıcak çatışmasının başlamasıyla, 1979 yılının başlarında çatışmalar şiddet kazanmaktaydı. “Durum gittikçe korkunç hale gelmiş yeni kurulan rejim dini hareketlere karşı ayakta durmakta zorluk çekmekteydi. Aynı yılın Mart ayında bazı bölgelerin hükümetin kontrolünden çıkmasıyla Nur Muhammed Tereki, Kabil’deki rejimi ayakta tutabilmek için SSCB’den yardım istemiştir” (Tenin, 2005, s.

263).

Nur Muhammed Tereki’nin yardım isteği üzerine Rus orduları Afganistan’a gelmiş ve güçlerin desteğiyle Kabil rejimine karşı direnişler susturulmuştur. Ancak çatışma sonucu çok sayıda sivil halk canından olmuş ve rejim karşıtlarının sayısı buna rağmen giderek artmıştır. Beş günlük çatışmadan sonra, hükümet tekrar kurumlarını kontrol altına almış, ama programlarını tekrar gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Bu

dönemden sonra direnişçiler gelecekte büyük direnişlere yol açmaması için birer birer gözaltına alınıp kaybolmuşlardır (Lebib, 2015).

Reformlar yüzünden başlayan ikinci büyük direniş ülkenin güneydoğu bölgelerinde patlak vermiştir. Pakistan’a yakın olması ve buradaki İslami hareket liderlerinin desteğiyle büyük bir direnişe için hazırlık yapılmıştır. Her gün ülkenin bir köşesinde bir direniş ve savaş haberi merkeze ulaşmaktaydı. Olayların önünü alamayan Nur Muhammed Tereki rejimi sarsılmaya başlamıştı. Olaylar yavaş yavaş uzak bölgelerden, merkeze taşınıyordu. Kabil’de olası bir ayaklanmanın önünü almak için, camiler üzerindeki kontrol iki kat artmış ve merkezde de din adamları gözaltına alınmaya devam etmiştir (Andışmand, 2004, s. 75).

İlk dönemlerde Nur Muhammed Tereki’nin getirdiği reformlarda ilk tepkiler uzak bölgelerden, özellikle topraklarıyla ilgi yasalarından dolayı çiftçilerden gelmişti.

Kadınlarla ilgili yasaları ise bütün muhafazakar halkın tepkisini neden olmuştu ve büyük direniş ile karşı karşıya kalmıştı. Ancak İran’da Şii bir rejim iktidara gelmesi Afganistan’ın merkez bölgelerinde yaşayan Afgan Şiileri de etkisi altına almış ve hükümete karşı ayaklanmasına yardımcı olmuştur. “Uzak bölgelerde hükümet ile hükümet karşıtı arasında savaş devam ederken, Kabil’de Şii din adamları, kendi aralarında toplanarak, hükümete karşı direnişe geçme kararı almışlardır” (Mısbah-Zade, 2009, s. 226). Bu dönemde de Nur Muhammed Tereki, Herat’daki gibi, din adamı gözaltına alarak hapse atmıştır.

Afganistan toplumunda din adamları halk tarafında saygı duyulan insanlardır.

Böyle durumlarda din adamları gözaltına alınınca halkın büyük tepkiyle karşılanmıştır.

Bu tutuklamalardan hoşnutsuz olan Sünni ve Şii halkı hükümete karşı direnişe hazırlık yapmaktaydılar. Böylece rejim ülkedeki bütün din adamlarını karşısına almıştır.

Afganistan gibi muhafazakar bir toplumda dini karşısına alan rejimin ayakta durması oldukça güçtür.

Din ve siyaset arasındaki gerginlik sonucu ortaya çıkan direnişler, hükümeti zayıflatmıştı. Bunlarla birlikte hükümet içindeki bazı anlaşmazlıklar da rejimin ayakta kalmasını engellemekteydi. Direnişlerin önünü alamayan Nur Muhammed Tereki her taraftan baskı altındaydı ve rejimi sarsılmış durumdaydı.

“Bu dönemde hükümet içindeki en etkililerden biri olan Hafizullah Emin21, durumdan faydalanarak devreye girmiştir. 14 Eylül 1979 yılında Emin ile Tereki arasında ufak bir çatışma çıkmıştır. Bu çatışma sonucu Tereki devrilmiş ve Emin iktidara ele geçirmiştir” (Tenin, 2005, s. 271). Böylelikle ADHP önderliğindeki sosyalist rejimin ilk hükümeti getirdiği reformlar yüzünden devrilmiştir. Aynı partinin ikinci önderi Hafizullah Emin iktidar gelmiştir.

Hafizullah Emin ülkenin anarşik durumundan faydalanarak, bir darbe sonucu iktidara gelmiştir. Ancak İktidara geldiğinde, din ile siyaset gerginliğinin en sıcak dönemleri yaşanmaktaydı. “Ayrıca Hafizullah Emin’e iki grup muhalefet oluşmuştu, biri önceden var olan dini hareketler ikincisi ise parti içinde Nur Muhammed Tereki yanlılarıydı. Yeni kurulan rejim de eski rejimin politikasından farklı bir yöne sapmamıştır. Dolayısıyla dini hareketler ve reformlardan hoşnut olmayan halk açısından değişen bir şey yoktu. Ancak Hafizullah Emin eski reformların uygulanmasını durdurdu ve Nur Muhammed Tereki’den farklı olarak SSCB’ye çok fazla yakınlaşmamaya çalıştı” (Farhagn, 2012, s. 919). Bu yüzden SSCB’den Nur Muhammed Tereki gibi destek görmemiştir.

Dini hareketler uzak bölgelerden merkeze doğru her gün ilerlemekteydi. Parti içinde de bir anlaşmazlık ortaya çıkmıştı. Bu durumdan faydalanan dini hareketler her gün bir adım ileri gelmekteydi. Hafizullah Emin bir yardım arayışına çıkmıştı. Dini hareketlerin ülke dışındaki merkezi Pakistan olduğu için Hafizullah Emin Pakistan ile ilişkiler kurmaya çalışmış ve dini hareketleri yatıştırmak için bir koalisyon hükümet kurmayı önermiştir” (Azimi, 1998, s. 212).

Dini hareketler Hafizullah Emin’in önerisini ret etmiştir. Bu yüzden Hafizullah Emin’in hükümeti iktidara gelir gelmez ayakta kalmakta zorluk çekmiştir. Bu dönem Soğuk Savaş’ın sıcak dönemlerine geldiğinden SSCB dini hareketlerin iktidara gelmesini, dolayısıyla ABD destekli bir rejimin kurulmasından tedirgin olduğu için Afganistan’ı işgal etmeye karar vermiştir. “27 Aralık 1979 tarihinde Rus askeri uçakları

21 1929 yılında Kabilin yakınlarında Pagman şehrinde Peştun bir ailede dünyaya geldi. Kabil üniversitesinde eğitim bölümün bitirdikten sonra, Kabilde öğretmen olarak göreve başlamış ve bu sırada öğrencileri arasından bir grup seçerek onarla kendi siyası düşünceleri anlatmaya başlamıştır. 1957 yıllında ABD burslu olarak yüksek lisans yapmaya gitmiş ve yüksek lisans araştırmasını bitirdikten sonra tekrar Kabile dönüp öğretmenlik görevine başlamıştır. Bu dönemde Nur Muhammed Tereki ile tanışmış ve ADHP’ne üye olmuştur. 1964 yıllında Pagman şehrinin millet vekil adayı olarak seçime girmiş ama seçimi kazanamamıştır. Bu dönemden sonra siyası alanda faaliyetlerini ADHP çerçevesinde hızlandırmış ve kısa sürede Nur Muhammed Tereki’ni yakın arkadaşı olarak Partini yüksek mevkilerinde görev yapmıştır. İkinci kez millet vekil adaylığı koymuş ve bu sefer seçimi kazanarak Parlamentoya girmiş ve Parlamento’da eleştirisel konuşmalarıyla ülke çapında tanınmış biri olmuştur (Azimi, 1998, s. 223).

Kabil ve Bagram hava üslerine inmiş ve Afganistan resmen SSCB tarafında işgal edilmiştir. Rus ordularının Kabil’e gelmeleriyle, ADHP’nin bir diğer önderi olan Bebrek Karmal22 SSCB’nin desteğiyle bir darbe sonucu Hafizullah Emin bütün ailesiyle öldürülmüş ve iktidara gelmiştir” (İlmi, 2011, s. 57). Böylece dini hareketlerin baskısıyla 100 gün içerisinde Hafizullah Emin’in hükümeti zayıflamıştı. Bu durumdan faydalanarak Karmal SSCB’nin desteğiyle iktidara geçmiştir