• Sonuç bulunamadı

E V Sevortyan, Fonetika Turetskogo Literaturnogo Yazıka (Türk Edebî Dilinin

E. V. Sevortyan‘ın ―Türk Yazı Dilinin Fonetiği‖ adlı eseri 1955 yılında Moskova‘da yayımlanmıĢtır. Eserin editörü eski SSCB‘de Türk Lehçeleri alanında en tanınmıĢ Türkologlardan biri N. K. Dmitriyev`dir. Eser 7 bölümden oluĢur.

Giriş

GiriĢte, genel özellikleri ile Türkiye Cumhuriyeti ve Türkler hakkında bilgi verilmektedir. Dilbilimci, Türk dilinin sadece Türkiye sınırları içinde değil, Suriye, Ġran topraklarında da konuĢulduğunu anlatır ve Türk dilinin artık uzun zamandır bağımsız dil olarak geliĢmekte

71

olduğunu söyler (Sevortyan, 1955, S. 10). Dilbilimci, Türk dilinin Oğuz grubunun güney- batı yarım grubuna ait olduğunu ve Türkiye Türkçesinin fonetik-morfolojik belirtilerinin Türkmen, Azerbaycan, Gagavuz dili ile aynı olduğunu ifade eder. Türk dilinin tarihini gözden geçiren yazar ilk Türk yazıtlarının tarihinin XIV. yy.‘a ait olduğunu gösterir. Fakat bize göre, burada yanlıĢ bir tespit söz konusudur. Çünkü Türk dilli yazıtlarının tarihi XIV. yy.`dan değil VI-VII yy.‘dan, Orhon yazılarından baĢlar.

E. V. Sevortyan, Türk dili hakkında kaynaklardaki ilk bilginin XI. yy.‘dan baĢlandığını, ilk Türkçe gramerinin XVII. yy.‘dan sonra yazıldığını, Rusya‘da ve Batı‘da Türk Lehçelerinin öğrenilmesi tarihinin ise XVIII - XIX. yy.‘da olduğunu yazar.

―Türk dilinin sesbiliminin araĢtırılmasında Radloff‘un büyük ve yadsınamaz rolü vardır‖ (W.Radloff,1882, S. 316) diyen Sevortyan Radloff‘un Türk Lehçelerinin fonetiği alanındaki araĢtırmalarının değerini daha uzun yıllar kaybetmeyeceği fikrini destekler. Türkiye Türkçesi sesbilimi üzerine temel araĢtırmalar XX. yy.‘ın ilk yarısında baĢlar. ĠĢte bu yıllardan SSCB‘de deneysel sesbilimin esası oluĢturulmuĢtur.

GiriĢ bölümünde yazar, Türkiye Türkçesi diyalektlerinde mevcut olan farklılıkları da göstermiĢ, ÇağdaĢ Türkiye Türkçesinin Ġstanbul ağzı temelinde Ģekillendiğini göstermiĢtir (Sevortyan, 1955, s. 19). Dilbilimci, Ġstanbul ağzında bu kelimelerin telaffuz Ģeklini Ģöyle göstermektedir: fekat, metbuat, ehali, mearif vb. Ankara‘nın baĢkent olmasından sonra Ankara ve Anadolu ağızlarının da edebi dil seviyesine yükseldiğine dikkat çeker.

Eserin ikinci bölümü ―Fonemı i Ġkh ProiznoĢenie‖ yani, ―Fonemler ve Onların Telaffuzu‖ bölümüdür. E. Sevortyan, Türk dilinde 12 ünlü ve 22 ünsüz harfin olduğunu vurgulamaktadır. Fakat aynı zamanda, alfabede bu fonemlerin ifade olunduğu harflerin az olduğunu söyler. Alfabede 8 ünlü ve 21 ünsüz gösterilmiĢtir (Sevortyan, 1955, s. 23). Dilbilimci, Türklerin 1929 yılından Latin alfabesine geçtiklerini de eserde vurgulamıĢtır. Daha sonra E. Sevortyan, her ünlü hakkında ayrı ayrı bilgi vermiĢtir. Ġlk önce ―a‖ ünlüsünden baĢlamıĢ ve ―A‖ ünlüsünün sözün sonunda vurgu altında telaffuz edildiğini, aynı zamanda bu ünlü harfin hem söz ortasında hem de söz sonunda geldiğini göstermiĢtir. ―E‖ ünlüsü hakkında dilbilimci, vurgulu durumda bu e‘nin Rus dilindeki э (temiz ve kısa e sesi) ünlüsüne benzediğini ifade etmiĢ, Rusça ―эхо-eho, эра-era‖ sözlerini; Türk dilinden ise Ģu örnekleri göstermiĢtir: ense, seçme, çekirge vb. Türk dili fonetiğinin araĢtırmacılarının hemen hemen hepsi Türk dilinde iki ―e‖ sesinin olduğunu yazar. 1. ―e‖

72

daha fazla kapalıdır. Söz gelimi, kireç, değer, sel vb. 2. ―e‖ sesi ise daha açıktır. Söz gelimi, güzel, gel, vb.

―i‖ ünlüsü birçok Türk Lehçelerinde vardır. Türk dilindeki ―i‖ daha sabittir. Dilbilimci, Türk dilindeki ―i‖ ile Rusçadaki ―мир-mir, скидка-skidka‖ sözlerindeki ―и-i‖ sesine benzetir: iki, gemi vb.

Türkçedeki ―o‖ ünlüsünün Rusçadaki ―o‖ sesinden daha açık telaffuz edildiğini ve Rusça ―бело-belo‖ sözündeki ünlüye benzediğini gösterir. Vurgusuz durumda telaffuz edilen ―o‖ kendi özelliklerini korur. Söz gelimi, oda, ada, olmak vb.

―U‖ ünlüsü dilbilimcinin görüĢüne göre, Rus dilindeki ―u‖ sesinden farklı değildir. Her özelliğinin aynı olduğu söylenebilir. Söz gelimi, un, dolu, kutu vb.

Sevortyan, yukarıdaki sesli harflerden baĢka da Türkçede var olan ―ö, ü‖ ünlü harflerinin Rusçada olmadığını yazar.

―ı‖ ünlüsü kelime baĢında geldiğinde Rus dilindeki sese benzediğini ifade eder, örnek olarak ―ırk‖ sözcüğünü verir. Türkiye Türkçesinden farklı olarak Oğuz grubuna ait olan diğer Türkçelerde ve Azerbaycan Türkçesinde bu ses kelime baĢında gelmez.

―Ö‖ ünlüsünü Sevortyan Fransız dilindeki ―eu‖ ve Almancadaki ―ö‖ sesi ile karĢılaĢtırır. Fakat dilbilimciye göre, Türkçedeki ―ö‖ sesi Almanca ve Fransızcadaki ―ö‖ den daha açıktır. Söz gelimi, kök, ön, söz, gök vb.

―Ü‖ ünlüsü. Sevortyan, Türk dilindeki ―ü‖ sesinin Almancadaki ―ü‖ sesinden, söz gelimi, ―füllen‖ sözündeki sesten ve Fransızcadaki ―u‖ sesinin, söz gelimi, ―bureau‖ sözündeki sesten daha açık telaffuz edildiğini söyler. Söz gelimi, gün, ütü, ün, vb. Bu bölümde Sevortyan, uzun ünlülerden bahsetmeden ünsüz seslere geçer.

Yazar ünlüler gibi ünsüzleri de Rus ünsüzleri ile karĢılaĢtırmalı Ģekilde ele alır. Dilbilimciye göre, Türkiye Türkçesindeki b, d, f, j, m, n, s, Ģ, v, z ünsüzleri Rus dilindeki б, д, ф, ж, м, н, с, ш, в, э ünsüzleri ile hemen hemen aynıdır. Söz gelimi, ben, ada, budak, fen, saf, gemi vb.

―J‖ ünsüzü, Türkiye Türkçesinde sadece yabancı kelimelerde görülebilir. Söz gelimi, jandarma, jurnal vb.

73

―Ç, p, t‖ ünsüzleri Rusçadaki ―ч, п, т‖ ünsüzlerden soluklu telaffuz edildiğinde farklıdır. Özellikle de kelime baĢında olunca ayrı bir telaffuza sahiptir. Söz gelimi, üç, çam, top, kat, tut vb.

―C‖ Rusçadaki дж harf birleĢimindeki sese uygundur. Söz gelimi, baca, ucuz, ciğer vb. ―K‘‖ telaffuz ve akustik açıdan Rusçadaki ―k‖ ya benzer. Söz gelimi, ak, çok, gök, tek, kanun vb.

―G‖ ünsüzü, dilbilimciye göre Türkçede iki ―g‖ sesi vardır. Birincisi ―g‖ Rusçadaki ―г‖ sesine kısmen yakındır. Söz gelimi, gonce, gar, bagaj vb. Ġkinci ―g‖ sesi ise daha yumuĢak telaffuz edilir. Buna ―yumuĢak g‖ da denilir. Söz gelimi, giyim, sergi, gidiĢ, gergin vb. Dilbilimciye göre ―ğ‖ fonemi iki sesten oluĢmuĢtur. Bu fonem Arap dilindeki ―gayn‖ harfinden kaynaklanmıĢtır. Azerbaycan dilinde ―ğ‖ ile baĢlayan ses yoktur. Bu fonem sözün ortasında veya sonunda gelmektedir.

Sevortyan ―r‖ sessizini Rusçadaki ―p‖ harfine benzemediğini, daha çok Farsçadaki ve Ermenicedeki ―r‖ harfine denk geldiğini yazar.

―H‖ünsüzünün Rusçada olmadığını söyleyen Sevortyan, Türk dilindeki ―h‖ sesini Almancadaki ―hungrig‖ ve ―hören‖ sözlerindeki ―h‖ sesine benzetir. Yazarın fikrince Türkçedeki ―h‖ sesi asırlar önce Arap ve Fars dillerinden gelmiĢtir.

III Bölüm Fonemlerin Sınıflandırılması Fonemlerin Birbiriyle EtkileĢimi: Bu bölüm beĢ kısımdan oluĢmakta olup, fonemlerin sınıflandırılması ve etkileĢimi konusunda bilgiler içermektedir.

1. Ünlülerin Sınıflandırılması: Sevortyan, Türkiye Türkçesindeki ünlüleri aĢağıdaki gibi

sınıflandırarak onların üç karakteristik özellik gösterir: a-arka sıra ünlü sesi, düz, geniĢ.

e-ön sıra ünlü sesi, düz, geniĢ.

o-arka sıra ünlü sesi, yuvarlak, geniĢ. ö-ön sıra ünlü sesi, yuvarlak, geniĢ. ı-arka sıra ünlü sesi, düz, dar. i-ön sıra ünlü sesi, düz, dar.

74 u-arka sıra ünlü sesi, yuvarlak, dar.

ü-ön sıra ünlü sesi, yuvarlak, dar.

Dilbilimcinin görüĢüne göre, dar ünlü harflerin yeri geniĢ ünlülere göre daha sabittir. Açık ünlüler değiĢikliğe daha fazla maruz kalırlar.

2. Ünlülerin Birbiriyle Etkileşimi: Dilbilimci Sevortyan, Türk Lehçelerinin temel ilkesi

olan ses uyumundan ahenkten bahseder. Dilbilimci, bu kuralın çok istikrarlı olduğunu göstererek esasen ünlüler arasında mevcut olduğunu yazar: iyileĢmek, ağırlık, sadece, ocak vb. Yabancı kelimelerin bu kurala uymadığını söyleyen bilim adamı, bazılarının Türk dilinin kurallarına uyarak ses uyumunun taleplerine uygun telaffuz edildiğini tespit eder: faide-fayda, kaide-kayda vb. Ġki ve dört tür yazılan ekler ses uyumuna tabi olur, ama bazı ekler bu kanuna tabi olmaz. Örneğin ―ki‖ - dolaptaki, yarınki; -daĢ // taĢ-meslektaĢ; -leyin- akĢamleyin vb.

3. Sessizlerin Sınıflandırılması: Türkiye Türkçesinde sessiz harfler, yumuĢak ve sert diye

ikiye ayrılır. Bazı yumuĢak sessizlerin – y, m, n, r, l, sert karĢılığı, - h, k sert ünsüzlerin ise yumuĢak karĢılığı yoktur (Sevortyan, 1955, s. 44).

b, p, m dudak; v, f-diĢ-dudak; d, t, z, s, j, Ģ, c, ç- dil önü; k, l, y dil ortası; k, g dil arkası ünsüzlerdir. h ise boğaz – gırtlak – sessizidir. Sessiz harflerin büyük çoğunluğu karĢılık yaratır: b-p, v-f, c-ç, j-Ģ vb.

Sessiz harfler içerisinde sabitlik açısından en az sabit olanlar – sonor (sert karĢılığı olmayan yumuĢak sesler) sessiz harflerdir: l, m, n, r. Bu sessiz harfler çabuk etki altına düĢerler ve ünlü sesleri hatırlatırlar. m, n – sessizleri ise burun sessizleridir.

4. Sessizlerin Birbiriyle Etkileşimi: Dilbilimcinin görüĢüne göre, Türkiye Türkçesinde sert

sessiz harfler, sert sessizleri, yumuĢak sessizler ise yumuĢak sessizleri takip eder. Söz gelimi, -kĢ, -st, -sk, zg, -vd bu harf kombinasyonları ikisi de sert veya yumuĢaktır. -r, -l, - m, -n, -y sonor sessizleri sert, hem de yumuĢak sessizlerle uyum sağlayabilirler. Söz gelimi, esnemek, tekne, sapak, taĢra, serçe, ıslak, kamçı, gölge, dombay vb. Söz kökenlerinin son sessizi ile ona eklenen ekin ilk sessiz harfi sese uyum sağlıyor. -dan // den - // tan // - ten. Söz gelimi, atan, itten, ateĢten, gölden vb.

75

-cı//ci//-cu//-cü//-çı//-çi//çu//-çü. Söz gelimi, yabancı, Ģekerci, kuyumcu, öncü, saatçi, iĢçi, kuĢçu vb.

-kan//-ken//kın//-kin//-kun//-kün//-gan//-gen//gın//gin//-gun//gün. Söz gelimi, alıngan, çekingen, baygın, gergin, solgun, düzgün, çalıĢkan vb.

-da//-de//-ta//-te,-dan dan//den. Söz gelimi, çayda, çaydan vb. (Sevortyan, 1955, s. 44). -gan,-gen,-kan,-ken,//-gın,-gin,-gun,-gün//-kun,-kün,-kın,-kin. Söz gelimi, yangın, kurgan vb.

Eserin bu bölümünde Sevortyan, Türkiye Türkçesindeki asimilasyon ve disimilasyon olaylarından da bahsetmiĢtir. Asimilasyon olaylarından konuĢan dilbilimci esasen ön asimilasyonun mevcut olduğunu söyler. Asimilasyon, söz bünyesinde bir sesin kendisinden önce veya sonra gelen sesi etkilemesi olayı, Türk dilinin fonetik sisteminde de yaygındır. Seslerin birleĢmesi bu olayın ana temasıdır. Bu olay fonetik ve morfolojik düzeyde ortaya çıkmaktadır.

Fonetik asimilasyon sonucunda söz kökünde bulunan ünsüz ses sonraki sesin etkisine maruz kalarak değiĢir ve sesler birleĢir. Kelime köküne ilave edilen ek ise sabit kalır. Söz gelimi, atçık>aççık, cömertçe>cömercce, yatsı>yassı vb.

Disimilasyon olayı: kırpmak>kırkmak, attar>aktar, muĢamma>muĢamba vb.

5. Sesli ve sessizlerin karşılıklı etkileşimi - Birbirilerinin yerine kullanılması: Bu bölüm

kendi içinde üç alt baĢlıktan oluĢmaktadır.

A. Seslilerin Pozisyonlarının Değişmesi: Bu bölümde dilbilimci, bazı Türk Lehçelerinden

örnekler vererek, Türkiye Türkçesinin diğer Türk Lehçelerinden farklı olarak söz baĢında ―y‖ sessizini koruduğuna vurgu yapar. Söz gelimi, Türk dilinde yılan, Azerbaycan dilinde-

ilan, veya aksine. Türk dilinde kelime baĢında ünsüz gelmediği halde diğer dillerde

gelmektedir. Söz gelimi, Türkçedeki irin, Özbekçe-yiring vb. Dilbilimci ünlü harflerin birbirini takip etmesine aĢağıdaki örnekleri gösteriyor: Söz gelimi, baĢlayalım>baĢlıyalım; uzatmayalım>uzatmıyalım; bulmayor>bulmuyor; görmeyor>görmüyor; yene>yine vb.

B. Sessizlerin Pozisyonlarının Değişmesi: Türk Lehçelerinde söz sonunda yumuĢak

sessizlerin sertleĢmesi gözlemlenir. ―b, d, g, c‖ sessizleri Türkiye Türkçesinde kelimenin sonundayken sert karĢılığına değiĢir. Azerbaycan Türkçesinde ise bu durum sadece telaffuz zamanı gözlemlenir. Söz gelimi, kanad-kanat; havuc-havuç; sevinc-sevinç; kerpic-kerpiç.

76

Dilbilimci, ilk önce yumuĢak seçeneklerin olduğunu, sonra yumuĢak seçenekten sert seçeneğin oluĢtuğunu söyler.

C. Sesli ile Sessizlerin Pozisyonlarının Değişmesi: Söz gelimi, biç<biçecek<biçim;

iĢit<iĢitil<isidil; öp<öpüĢ vb.

IV Bölüm: Fonemlerin Konumunun Zayıflaması ve Düşmesi

1. Seslilerin Düşmesi ve Konumunun Zayıflaması: Telaffuz sırasında kelime içinden bazı

sesler düĢer. Bu fonetik olay konuĢma dilinde çok yaygındır. Söz gelimi, gelmesiyle>gelmesile; vesilesiyle>vesilesile vb.

2. Sessizlerin Düşmesi ve Konumunun Zayıflaması: Söz gelimi, yiğirmi<yirmi;

sovuk<soğuk;

V. Türk Dilinde Hecelerin Çeşitleri ve Fonemlerin Pozisyonları: Telaffuz zamanı sözün

kolaylıkla ayrılabilir bölümüne hece denir. Sözler bir, iki, üç veya daha fazla heceden oluĢabilir. Hece esasını ünlüler oluĢturmaktadır. Sözde kaç sesli varsa, o kadar da hece vardır. Ünlü sesler heceyi yaratır, ünsüz sesler ise Ģekillendirir. Hecenin yapısı ise ünlü seslerin katılımıyla belli olur. Dilbilimcilikte hecenin yapısını tarif etmek için burada V ve C iĢaretleri kullanılır. V iĢareti Latince sesli (Vocal) kelimesinin, C ise ünsüz (consonant) kelimesinin ilk harfleridir.

Ünlü Seslerin Konumları

A. Diftonglar: Diftong ünlüler iki ünlü sesin paydasında oluĢur. Fakat bir hecede

Ģekillenerek telaffuz edilir. Yani böyle ünlü harflerin oluĢması birinci ünlünün paydası ile baĢlıyor ikinci ünlünün paydası ile bitiyor. Türk dilinde çift avaz ünlüler yoktur. Fakat edebi telaffuzda, Lehçe ve Ģivelerde çift avaz ünlülerin kullanıldığı görülmektedir.

Diftong iki ünlü sesin bir hecede kombinasyonudur. Her iki ünlü harf bir nefese telaffuz edilir, ancak vurgu birinci sesin üzerinde olur. Ġkinci ses yumuĢak ve dolayı telaffuz edilir. Sevortyan, Türkiye Türkçesinde aĢağıdaki diftongların olduğunu gösteriyor.

Ai: konuĢmaktaydı, alsaydı, bakaydı Ei: , bahçedeydi, evdeymiĢ

Ii: aldıydı, buna karĢıysa Ui: doluysa, buldu muydu?

77 Üi: gördüydü, güçlüymüĢ.

Ia: vakıa

Ua: suvarmak (suarmak) Oa: boğa (boa)

Üe: kütüğe (kütüe) Öe: göğe (göe) Ou: tavĢan (tauĢan)

Öü: göğüslük (göüslük). Türkiye Türkçesindeki diftonglar yalnız diyalekt ve konuĢma dilinde görülmektedir.

B. Uzun ünlüler: Türk Lehçelerinde iki tür uzama vardır: 1. ilk uzama; 2. sonraki

uzama. Ġlk uzama, bugün sadece Yakut, Türkmen, Gagavuz dillerinde görülmektedir. Türkiye Türkçesinde sadece sonraki uzama vardır, o da yabancı kelimelerde – Arap ve Fars dilinden geçen kelimelerde görülü: fena, dava, fani, kaatil, amal vb. Önceleri Arap- Fars dilinden geçen kelimelerde uzun sesli harfleri göstermek için kesme iĢareti kullanılmıĢtır. Bir takım yabancı kelimelerde hece ayrıcalığını göstermek için yaygın olarak kullanılmıĢtır. Günümüzde Türkiye ve Azerbaycan Türkçesinde bu iĢaret kullanılmamaktadır. Türk Lehçelerinde edebî telaffuzda ünlü harflerin uzatılarak telaffuzu sözlerde anlam farkının oluĢmasına yol açmıyor. Ancak bazı Türk Lehçelerinde (Türkmen, Gagavuz, Kırgız, Tofalar, Tuva, Hakas, Altay, Sor dilleri) ünlü harflerin uzun telaffuzu kelimelerin anlamca değiĢmesine neden olur.

2. Ünsüzlerin Konumları: Türkiye Türkçesinde kelimenin baĢında çift sessiz harfin

gelmez. Sadece kelime sonunda çift sessizlerin geldiğini görürüz. Elbette ki buradaki konu farklı ünsüz çifti de olabilir. Bu durumda da çift ünsüzlerden biri çoğunlukla sonor (l, m, n, r) ünsüz olur. Söz gelimi, kart, borç, kırk, kulp, halk, tank vb.

ÇeĢitli çift sessiz harfler sadece yabancı kelimelerin baĢında görünür. Söz gelimi, tren, kliĢe, kredi, kristal, traktör, glikoz, vb. Bu bölümde aynı zamanda ünsüzlerde asimile olaylarından da söz edilir: kırkbeĢ<kırlpeĢ; hebbirden<hepbirden vb.

VI. Ünlülerin değişmesi: GeniĢ ―a, o, e, ö‖ ünlüleri a) ―u‖ ünlüsünün karĢısında ―ı, i, u, ü‖

78

1. Pozisyon hem sınırlılığın iĢlenmesinde fonem ve kombinator değiĢmesi. 2. Fonemin tarihî değiĢimi.

A) Ünlülerin değiĢmesi

Söz gelimi, pörsük-porsuk; öküz//oğuz//uğuz; çatı//çatu; çatlk//çitik; netekim/nitekim vb. B) Ünsüzlerin değiĢmesi

G) ğ-v, k-v: soğuk-suvuk; oğmak-ovmak; dögmek-dövmek vb. b-m: kıpırdamak-kımıldamak; engebe-engeme

r-l: güreĢ-güleĢ ç-Ģ: çaprak-Ģaprak b-v: ber-ver

VII. Vurgu: Türk Lehçelerinde ve Türkiye Türkçesinde vurgu kelimenin son hecesinde

olur. Sadece yabancı kelimelerde vurgu orta ve ilk heceye düĢebilir. Bazı istisna Türkçe kelimeler vardır ki, orada vurgu ön heceye aittir. Sevortyan, bu tip sözcükleri aĢağıdaki Ģekilde gruplara ayırır:

1. Sıfatın derece ekleri üzerine (yani pekiĢtirme sıfatları üzerine) düĢebilir: mosmor, sımsıkı, bambaĢka, çırçıplak vb.

2. Zamir ve zarflarda: her ne, her kim, her bir, belki.

3. Terkibi fiillerde (Rus Türkolojisi‘nde) ―et-, ol-‖ eylemleriyle oluĢan fiillere terkibi filler denir): raptetmek, defetmek, derç etmek, , el olmak vb.

Eski SSCB‘de üstat Türkolog olarak tanınmıĢ Sevortyan‘ın bu eseri kendi dönemi için değerli eserlerden sayılmaktadır. Eski SSCB‘de Türk Lehçelerinin fonetiği üzerine araĢtırma yapan birçok bilim adamı kaynak olarak E. V. Sevortyan`ın bu eserine atıfta bulunmuĢlardır.

2.4. A. N. Kononov, Grammatika Sovremennogo Turetskogo Literaturnogo Yazıka