• Sonuç bulunamadı

2.OKSİMORON SANATI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

3. Oksimoron Yapıların Fark Edilmeyişi: Oksimoron yapılar, “tatlı sert

2.1.10. Elena Semino ve Jonathan Culpeper

Elena Semino ve Jonathan Culpeper’in ortak çalışmasının ürünü olan bu eserde, oksimoron sanatına yönelik olarak tanımlamalar söz konusudur. Oksimoron sanatının tanımı yapıldıktan sonra Shen tarafından yapılan sınıflandırmadan bahsedilir. Bu görüşler, önceki başlıklarda bahsedilen ifadelerle benzerlik taşımaktadır:

Oksimoron, Eski Yunanca oxus: keskin ve moros: aptal kelimelerinin birleşiminden keskin aptallık şeklinde, tatlı keder, ciddi önemsizlik, gibi görünüşte çelişkili yapılardan oluşan konuşma biçimidir. Shen, Doğrudan ve Dolaylı oksimoron şeklinde oksimoron türleri olarak sayılan iki tür semantik yapı arasında ayrım yapar. Doğrudan oksimoron, sessiz ses, kadınsı bir erkek, yaşayan ölü örneklerindeki gibi doğrudan zıtlığın olduğu iki terimden oluşur. Dolaylı oksimoron, dolaylı zıtlık olarak adlandırılan tatlı keder ya da soğuk ateş gibi yapılardan oluşur. Oksimoronun bu türü, çelişkili olarak kabul edilen dolaylı terimlerden oluşur.141

Oksimoron sanatının tanımından bahseden Elena Semino ve Jonathan Culpeper, bu kavramın türlerine yönelik açıklamalarda bulunur. Yapılan açıklamalar, Yeshayahu Shen’in sunmuş olduğu sınıflandırma üzerinedir. Önceki bölümlerde konu ile ilgili düşüncelerini belirten çoğu araştırmacı için Shen, başvurulan önemli kaynaklardan biri olmuştur. Lederer ile beraber kavramın yapısal yönlerini sunan açıklamalar, konu ile ilgili olarak araştırmalarda bulunan çoğu araştırmacı için

yalan, abartı gibi “ söylediği şeyle kastettiği şey “ arasında “fark” bulunan diğer özelleşmiş dilin

temel bir formu olarak kabul edilir.

139 Bk.Oğuz Cebeci, Metafor ve Şiir Dilinin Yapısal Özellikleri, İthaki Yayınları, İstanbul 2013,

s.12

Metonimi ise yine Eski Yunanca meta (değiştirme) ve onoma (isim) sözcüklerinden türetilmiş olup, bir şeyin adının, o şeyle ilgili bir başka şeyin yerini almak için aktarılması halini gösterir. Metonimi “ bitişkenlik ilkesi” (contiguity) adını verebileceğimiz bir ilkeye göre çalışır. Buna göre, mekân ya da zaman açısından birbirine yakın olan şeyler birbirinin yerine kullanılabilir. Örneğin “Çankaya’nın buna ne tepki göstereceği bilinmiyor” cümlesindeki “Çankaya”, cumhurbaşkanlığını gösteren metonimik bir ifadedir; çünkü cumhurbaşkanının ikametgâhı Çankaya’da bulunmaktadır…”

140 Bk. Oğuz Cebeci, Metafor ve Şiir Dilinin Yapısal Özellikleri, İthaki Yayınları, İstanbul 2013,

s.11

Sinekdoki, Eski Yunanca syn(ile)- ek (dış) örnekleriyle dekhestai (almak, kabul etmek) fiillerinin Latince’ye uyarlanmasıyla oluşturulan bir terim olup, aktarma eyleminde, bir şeyin parçasının o şeyin bütününü temsil etmek üzere kullanılması hallerini gösterir. Örneğin “ senden ayrı on bahar geçti” sözündeki “bahar” sözcüğüa aslında bir parçası olduğu “yıl”ı ifade eder…”

141 Elena Semino, Jonathan Culpeper, Language and Cognition İn Text Analysis, John Benjamin

49

kılavuz niteliği taşımaktadır. Yukarıda konu üzerinde düşüncelere sahip yazarların vermiş olduğu açıklamalar, oksimoron sanatının doğrudan ve dolaylı oksimoron şeklinde oluştuğu üzerinedir. Sunulan bilgiler eşliğinde verilen örnekler, hangi yapıların doğrudan hangi yapıların dolaylı olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

2.1.11.Heinrich F.Plett

Heinrich F.Plett, “insan varlığındaki çelişkileri açığa vurma”142 şeklinde oksimoron sanatını tanımlamaktadır. İnsan varlığındaki çelişkilerin dışavurumu niteliği taşıyan oksimoron sanatı, yazarın örneğini verdiği “living death: yaşayan ölü” ifadesiyle bariz bir şekilde çelişki zıtlıklar yoluyla anlaşılmaktadır.

Plett, Literary Rhetoric isimli çalışmasında oksimoron sanatına yönelik olarak “subtraction: anlam kaybı”na değinmektedir. Oksimoron oluşturan iki sözcükten birinin sahip olduğu anlamı kaybetmesi olarak bilinen bu terim hakkında yazarın değerlendirmeleri şu şekildedir:

Semantik özelliklerin silinip çıkarılması ya kaybedilmesi asemy ya da anlamsızlığa yol açar. Anlam elementlerinin çıkarılması, “ellipsis” ya da “zeugma” şeklindeki sentaktik figürleri içermektedir. Bu durum, konuşmanın kesilmesi ya da anlam parçalarının sessizleşmesi şeklinde olabilir. Onlar, içi boşaltılan anlamı eklenen anlambirimcik demeti ile alıcının doldurduğu bir boşluğu temsil etmektedir. Semantik anlamın silinip kaybolmasının diğer türü, birbirini dışlayan anlambirimcik demetleri içerisinde gerçekleşir. Bu olayın örnekleri şunlardır: a.yaşayan ölü b. mutlu hata c. uzun cüce d. a gürültülü sessizlik. Bu durumda semantik zıtlığın dikkat çekici her durumu, üretilir. Onların mantıksal biçimi zıtlık içerisindedir.143

Plett tarafından “anlam kaybı” olarak adlandırılan bu terim verilen örneklerde sahip olunan anlam kaybını yansıtmaktadır. “Yaşayan ölü, mutlu hata, uzun cüce ve gürültülü sessizlik” örneklerinde “ölü, hata, cüce ve sessizlik” sözcüklerinin sahip olduğu anlamın ifadelerin önüne gelen sıfat sonucunda kaybedildiği görülmektedir.

142 Heinrich F.Plett, Literary Rhetoric, Concepts, Structures, Analyses, Brill Publication, 2010,

s.218

50

Oksimoron sanatı içerisinde tespit ettiği bu terim hakkında değerlendirmelerine devam eden yazar, oksimoron oluşturan-özellikle ikinci sözcüğün anlam kaybı hakkında açıklamalarına devam ederek örnekler vermektedir:

Klasik retorikçiler, bunu oksimoron olarak adlandırmaktadır. Sir Philip Sidney’in “varlık içindeki yokluk” bunun tipik örneğidir. Bunun en iyi bilinen örnekleri, Shakespeare’in Romeo ve Juliet adlı eserindedir. “hafif ağır, parlak duman, soğuk ateş, hastalıklı sağlık” şeklindeki bu oksimoronlar, “alt anlambirimcik” olarak adlandırılan semantik ortak paydaları azaltan benzerliklerdir. Alt anlambirimciğe, oksimoron biçimindeki zıt anlamlı anlambirimcik demetlerdense, daha yüksek derecede genelliğe sahiptir. “hafif ağırlık” örneğinin alt anlambirimciği “ağır” olabilir.144

Hypersememe “alt anlambirimcik” olarak karşılık bulan bu ifadelerde, sözcükler arasında ortak paydaları azaltan benzerliklerin “subtraction: anlam kaybı” sayesinde asgari düzeye indiği ifade edilmektedir. Sözcükler arasında var olan anlamsal benzerliklerin oksimoron sanatı içerisinde kullanılan sözcükler yoluyla azaltılması yazarın kullanmış olduğu bu terimin oksimoron sanatı içerisinde önemli olduğunu göstermektedir.