• Sonuç bulunamadı

2.OKSİMORON SANATI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

3. Belirgin Yapılar: Alt anlamlılığın olduğu en karmaşık yapılardan oluşan bu tür, üst anlam kategorisinin çok kötü modeli’dir Yani, üst anlamlı kategoride daha kötü

2.1.6. René Girard

René Girard, oksimoron sanatını Romeo ve Juliet bağlamında değerlendirir. Romeo ve Juliet adlı eserden hareketle, oksimoron sanatının hangi durumlar eşliğinde ortaya çıktığını gösterir. Girard, bu çalışmasında Juliet’in kullandığı dilden hareketle, oksimoron sanatına değinir ve değindiği noktalar arasında örneklere yer vererek kavramı açıklamaya yönelir.

Girard, oksimoron sanatı için “elbette ki, en kayda değer konuşma biçimi oksimorondur. Oksimoron, aşkın ve nefretin üstünde olan zevk ve acı; neşe ve keder gibi iki zıt duygunun birleşiminden oluşur.”114 şeklinde bir tanımlamada bulunur. Girard, oksimoron sanatının tanımını yaptıktan sonra Avrupa’da kavrama yönelik algıları yansıtır. Oksimoronun ve şiirin kısa tarihçesini sunan yazar, bu zıtlıkların şiirin konu alanına giren durumlar olduğundan bahseder:

Bildiğimiz gibi, Modern Avrupa’nın ilk aşk şiirleri, yoğun nefret ve düşmanlık sözleri ile tutkulu aşkı anlatan birbiri ile güçlü bir ilişki içinde etkiye sahip eserlerde görülür. 20.yüzyıl eleştirmenleri, genelde Oksimoron kavramından rahatsız olmuşlardır ve onu yansıtan asıl sebebin iç çelişkiler olduğunu düşünmüşler. Zıtlıklar, sebepsiz

113 Emet Gürel, Uğur Bakır, a.g.e., s.19-20 114 Girard, a.g.m., s.44

38

olarak görülen tek bir konuşma içinde toplanmış ve tutarsız tanımlar olarak adlandırılmıştır. Oksimoronlara sahip edebi bir eser, hakiki yüceliğe ulaşmak için mantıksız ve tutarsız bir durum olarak görülmüştür. Eski Hümanist Eleştirmenler, Oksimoronu Romeo ve Juliet durumunda genç bir şairin zaafı şeklinde rahata düşkünlüğünü bir kusur olarak görmüşlerdir. 115

Giriş bölümü’nde oksimoron sanatına yönelik olarak bahsettiğimiz durumlardan biri de birbiriyle çelişkili görünen sözcüklerin birlikte kullanımdan doğan oksimoron yapıların çoğu eleştirmence genç şairlerin kullanmış oldukları şiirsel ifadeler olarak görülüp küçümsenmesiydi. Modern Avrupa içinde bile, zıt kavramlardan doğan anlatıları, aydınların sanatsal değer olarak görmemesi oksimoron sanatının arka planda kalmasına neden olmuştur. Eski Hümanist eleştirmenlerin, Shakespeare gibi usta bir şairi genç bir şair edasında değerlendirip kullanmış olduğu ifadeleri bir kusur olarak görmeleri, yukarıda verilen durumları yansıtması bakımından çarpıcıdır.

Romeo ve Juliet durumunda bu olayın neden önemli olarak görülmesinin sebeplerinden biri, yazarın oyunlarında gerçek aşkın belirginliğidir. Yaşanılan dönemin gerçekten romantik bir ruha sahip olması önemlidir. Onlar, gerçek aşkı insan kalbinin en yüce duygusu olarak kabul etti. Çoğu iyimser, Shakspeare’in tiyatrolarında çok az değerliliğin olduğunu tahmin etmesine rağmen, Romeo ve Juliet, onların gözünde büyük bir öneme sahiptir. Romeo ve Juliet, sahip olunan roller için en iyi aday olarak görülür. Böylece bu oyuna olan heves, şairin sorgulanmayan şaheseri ile yansıtılır. Eserdeki ana engel, oyunda oksimoronların aşırı bolluğudur. Oksimoronların en yoğun şekilde ortaya çıkışını sağlayan karakter Juliet’tir ve Juliet’in olaylara karşı tepkisi eserde oksimoronları oluşturur. 116

Girard, Romeo ve Juliet bağlamında oksimoron yapıların ortaya çıkışı noktasında değerlendirmelerde bulunur. Eserde, “güzel zalim” ya da “melek yüzlü şeytan” örnekleri bu ifadelerin göstergesidir. Juliet, Romeo için bu ifadeleri kullanır. Bu ifadeleri kullanma sebebi, Romeo’nun Tybalt’ı öldürmesi ve Juliet’in aşkına nefretin eklenmesi ile gerçekleşir.

Bunlar düşünüldüğünde, bu oksimoronlar çok az anlama sahiptir. Örneğin, melekyüzlü şeytan ifadesinde, melek ve şeytan taban tabana zıt olan kelimelerdir ve eleştirmenlerce absürd görülen iki sözcüğün ilişkilendirilmesidir. Eğer Juliet, Romeo’yu şeytan olarak görseydi aynı şekilde ona hitap edişi şeytan şeklinde olacaktı. Yine aynı şekilde Juliet, Romeo’yu melek olarak görseydi ona melek sözcüğü ile seslenecekti. Kafa karıştırmak için bu taban tabana zıt iki yapının bir arada kullanılması ve Romeo’nun melek yüzlü şeytan olarak değerlendirilmesi terim açısından bir çelişkiyi barındırır. 117

115 Girard, a.g.m., s.44-45 116 Girard, a.g.m., s.45 117 Girard, a.g.m., s.46

39

Juliet’in zıt ifadelerle tanımladığı kişi, ileride aşkının ve nefretinin sahibi olacak Romeo’dur. Romeo, bir yandan Juliet’e duyduğu aşk ile ulaşamadığı kadının aşkı ile “melek” olarak ifade edilirken, kuzeni Tybalt’ı öldürmesi onun saflığını şeytanlığa sürükleyecek bir duruma yol açmıştır. Girard, bu ifadeler hakkında sahip olduğu görüşleri açıklamaya devam eder:

Oksimoronlara karşı bu durum geleneksel bir sebeptir. Bu çok sade bir hayat içinde bile yanlış olarak açıklanmıştır. Zıt etkilere karşı üzücü durumlar, kaosla sonuçlanan ve diğerini etkileyerek hızlıca gerçekleşir. Juliet, bir adama âşık olmuş ve bu adamı katil olarak kabul etmelidir. Çünkü o kuzenini öldürmüştür. Eski nefret, böyle bir yolda zıtlığı yansıtma adına yeni sevgili ile savaş içindedir.118

Görüldüğü üzere, nefret ve aşk arasında sıkışıp kalan Juliet’in kendi içinde yaşamış olduğu tezat, kullanmış olduğu ifadelere de yansımıştır. Bu durumdan hareketle, oksimoron sanatı için “hayattaki tezatlığın birlikteliği” şeklinde bir ifadede bulunabiliriz. Juliet’ten hareketle, Girard eserdeki rollerin tezatlık içinde olup olmadıklarından yaşanılan tezatı nasıl yaşadıklarını şöyle belirtir:

Gerçek sebep, oksimoronun iç tutarlığı olmayıp başvurulan karakterin kaotik durumunun nasıl olduğudur. Bir âşık olarak Juliet, bir yandan aşkı için Romeo’ya dua ederken diğer yandan Tybalt’ın kuzeni olarak ona beddua eder. Juliet’in yaşamış olduğu durum bizzat oksimorondur.119

Girard, burada Juliet’in yaşamış olduğu iki zıt durumdan bahseder. “Melek yüzlü şeytan” şeklindeki oksimoron ifadeler kullanan Juliet’in ruh hali, dua ve beddua sözlerini yansıtan ifadeleriyle gözler önüne serilmiş olur.

Oksimoronlara olan bakışım gerçekten sağduyulu şekildedir. Çünkü bu bir planı, üzerinde düşünülmeyi talep eder. Fakat buradaki konu, tüm öykü değildir. Bu, Juliet’in tiradı vasıtasıyla yapılan izlenimlerden oluşan bir durum değildir. Oksimoronlar, sayısız şekilde metinde yer alır. Onların çoğu, Shakspeare’in diğer eserlerinde de görünür. Yazar, bunları ironi amacı ile bazı kasıtlı paradokslara başvurarak göstermiştir. 120

Girard’ın ironi amacı ile kullanmış olduğu bu yapılar, başkarakterin yaşamış olduğu kaosu yansıtması bakımından önemlidir. Girard’ın, Juliet’in yaşamış olduğu ruhsal çelişkilerden hareketle, oksimoronun nasıl bir kullanım içerisinde hangi tür zıtlıklarla oluştuğunu göstermesi bakımından sunduğu değerlendirmeler değerlidir.

118 Girard, a.g.m., s.46 119 Girard, a.g.m., s.46 120 Girard, a.g.m., s.46

40

Tybalt’in ölümünden önce Juliet, Romeo’yu şeytan olarak değil bir melek olarak görür. Melek yüzlü şeytan şeklindeki oksimoronda, melek sözcüğü varlığını hala sürdürmekte olup itici bir sözcük olan şeytan sözcüğü ile ilişki içerisindedir. Prensip olarak, gerçek aşkın dili tamamen pozitif düşüncelerden oluşmaktadır. Bu pozitif sözcükler genellikle övgü, hayranlık gibi etkileyici sözcüklerden oluşur. Oksimoronlar, utanç, korku, nefret ve şeytan gibi beğenilmeyen çok sayıda zıt sözcükten oluşur. Bu tip birleşim, Romeo için Julietin hissettiği hevesin zayıflaması ile sonuçlanır. Var olan aşkın üzerine nefret eklendiğinde sonuç, bir artıştansa önceki erotik gerginliğin zayıflaması, azalması ve eksilmesi şeklinde olur. Sıcak ve soğuğun karışımı, ılık bir arzu üretir. 121

Girard, bu ifadeler eşliğinde oksimoron olarak ifade edilen yapıların taban tabana zıt sözcüklerden oluşacağını, Romeo ve Juliet bağlamında bu yapıların nefret ile birleşerek gün yüzüne çıktığını belirtir. Bir yanda Romeo’ya aşkı için dualar okuyan Juliet’in diğer yandan ona beddualar okuması, “güzel zalim” şeklinde bir oksimoronun kullanılacağının habercisidir.

Erotik kıskançlığın dili olup, yakılan bir ağıt değildir. Bu durum sadece Shakspeare’de değil, Rönesans çağı şairlerinde görülen bir özelliktir. Shakspeare, bunun farkındadır ve Juliet’in tiradları da bu etkiyi yansıtmaktadır. Büyük tirad, bir kadının çılgınca etkilenmelerini taşır ve adeta Romeo ile takıntılı hale gelen bir bayanın ifadelerinin toplamı 122

Yazarın bahsetmiş olduğu ifadeler, oksimoron sanatının erotik bir dilin ürünü olduğu ve çoğu zaman çaresizlik olarak görülen durumdan oluşmasıdır. Rönesans çağı Avrupasına hâkim olan bu sanat, ılık bir arzunun ürünü olarak eserlerde kendini gösterir. Bu oksimoron kavramlar, kendini en iyi şekilde Juliet de hissettirir. Juliet’in yaşamış olduğu durumlar, bu ifadeler ile anlatılagelmiştir.

Girard, Juliet’in ruh hali neticesinde görülen oksimoronlar hakkında şu görüşlere yer vererek bunun ne derece histerili bir durum olup olmadığını tartışır. “Juliet, kıskançlık için mantıklı ve nesnel sebeplere sahip değildir. Oldukça yetenekli bir yazar olan Shakspeare, sevgi olayı ile başardığı mutluluktansa hayal kırıklığına uzanan güçlü arzuları yansıtamaz.” 123 Shakspeare’in sevgi olayındansa hayal kırıklığına uzanan düzlemde bu mutluluğu fark edemeyişi görülür. Şair, sevgi olayı neticesinde olası birleşmeyle ortaya çıkacak mutluluğu yansıtmak yerine umutsuzluk ve hayal kırıklıklarından oluşan anlatım tarzı ile metni oluşturmuştur. W.Shakspeare,

121 Girard, a.g.m., s.47 122 Girard, a.g.m., s.48 123 Girard, a.g.m., s.48

41

sevgi gibi bir kavramın kutsallığını yansıtma yerine ılık arzularla kaynayan cinsellik ve aşk kavramlarını melankolik durumlara tercih etmiştir.

Oksimoron kavramının algılanışı ve hitap ettiği kitleye yönelik olarak Girard, şu değerlendirmelerde bulunur:

Modern edebiyatın ilk aristokrat yazarlarında geniş ölçüde oksimoron kullanımı onların iddia ettiği gibi, ciddi eleştirilerin olduğu yüzeysel bir moda değildir. Bu, dünya içinde gerçekten erotik aşkların olduğu durumu ile temellenebilir. Böyle bir dünyada, eğitimli halk, aşk ve nefret, dargınlık ve barışıklık gibi birlikte zıt kullanılan sözcükleri kullanma biçimi ile daha güçlü tutkulara uyum sağlayabilirler. Bu salon hayatına ve bitmek bilmez şehir yaşamına uyumdan ileri gelir.124

Girard, oksimoron kavramına yönelik olarak eğitimli kişilerin anlayabileceği bir dil şeklinde bir ifadede bulunur. Kendini eğiten ve kendi bireysel kimliğini ortaya koymuş olan halk, zıt kavramların bulunduğu ifadelere kolaylıkla uyum sağlayabilir. Oksimoron yapılar kullanmanın bir moda olduğunu belirten yazar, düz bir dilden ziyade duygu derinliğine sahip anlatımların zıtlıkla daha iyi görüleceğini ve bu durumun dönemin şairleri tarafından sıklıkla kullanıldığını belirtmektedir.

Yaşlı bir hemşireden bahseden Girard, oksimoron hakkında şu değerlendirmelerde bulunarak bu tür kullanımların eğitimsiz kişilerce zor anlaşıldığını ve çoğu zaman yanlış anlaşıldığını savunur:

Bu basit kadın, oksimoronun tuhaf mantığını anlayamaz. O, büyük tiradı ortak anlama yükler ve onu yanlış anlar. Juliet’in Romeo’ya sıradan övgüsüne eklenen nefret göz önüne alındığında, o normal olarak sevginin yerine nefretin geçtiğini düşünür. Juliet, kusursuz şekilde hemşirenin yanlışını anlar. Juliet’in hemşireye karşı öfkesi, şiirin karakteristik özelliğidir. Eğitilmemiş bir halkın en ince noktada algıladığı yanlışlık oksimoron olarak görülmez 125

Bu parçanın geneli, eğitimli ve eğitimsiz bireylerin birbiriyle zıtlık içerisinde olan kavramların birlikte kullanımı ile doğan oksimoron yapıları algılayıp algılayamadıkları üzerinedir.

Girard, son olarak oksimoron kavramının tam olarak ne olduğu üzerine değerlendirme yapar. Yaptığı bu değerlendirme, tiradtan alınan dört satırlık parça aracılığı ile oksimoron olarak görünen yapıların ancak metaforlar yolu ile

124 Girard, a.g.m., s.50 125 Girard, a.g.m., s.52

42

gerçekleşeceğini belirtir. Metafor olmadan var olan bu ifadeler, oksimoron niteliği taşımaz.

Bu dört satır, aynı ölçekte analiz ettiğim büyük tirat olarak aynı prensibe

dayalıdır. Her ifade, bir oksimoron olarak görünür. Bir oksimoron gibi seslenir, bir oksimoron gibi fonksiyona sahiptir, ancak bir oksimoron değildir. Çünkü var olan şey, metaforik değildir. Bu saf bir şekilde yürekten gelen saf ve temiz duygulardır. Juliet’in dili şiddet içermesine rağmen, Romeo ile arasındaki ilişki saf bir şekilde kar gibi temiz görünür. Romeo ve Juliet’in oksimoronik stili sevgi olayının ve bazı kasıtlı güldürü etkiler kadar şiirsel mucize yaratan kan davasının atıklarıdır.126

Görüldüğü üzere, oksimoron sanatının var olabilmesi için metaforların olması gerektiğinden bahseden Girard, eserde oksimoron olarak görünen ve aynı fonksiyona sahip ifadelerin eksik olduğu noktasında görüşler bildirir. Yazarın sunduğu dörtlükteki ifadelerin ilk bakışta oksimoron olarak algılanışı söz konusudur. Ancak, oksimoronun oluşması için gerekli olan metafor sanatından yoksun olan bu ifadeler, sanılanın aksine oksimoron olarak değerlendirilemez.