• Sonuç bulunamadı

YAPI VE TÜR BAKIMINDAN OKSİMORON

ÇÖZÜLMÜŞ BİR SIRRIN ÜZÜNTÜSÜ

Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka

Sonuçları bir bir gözden geçiriyorum

Pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can

” 455

453 Özel, a.g.e., s.47 454 Özel, a.g.e., s.56

184

Sır, çözülmemişliğiyle bilinir. Sır çözüldüğü an sır olmaktan çıkmaktadır. Şiirde “çözülmüş bir sır” şeklinde geçen bu ifade, mantıksal olarak çelişki yansıtmaktadır. Doğrudan oksimoron kategorisinde gerçekleşen bu ifade, yapıca isim tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“…

Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde

Değişmez ve değişken olanı sonsuzca…” 456

“Bahar ve güz”; “diri ve ölü” kavramları arasındaki ilişkinin ürünü olan bu ifadede dolaylı olarak bahar ve güz dönemlerine atıfta bulunulmaktadır. Güz mevsimi, kışın habercisi olarak doğada yaşanan ölümü yansıtmaktadır. Doğadaki ölüm, yaprakların sararması, dökülmesi, yazdan kalma havaların yerini rüzgârların serin havaların aldığı dönemdir. Diri kelimesiyle kast edilen anlam, bahar mevsimidir. Bahar mevsiminin gelişiyle doğada bir canlanma, yeniden doğma görülmektedir. Bu yeniden doğuş insanlar üzerinde dirilik vermektedir. Bu diriliğin yaşandığı bahar mevsiminde insanların hayata olan bakış açıları değişmekte, kışın getirmiş olduğu kasvetli ve bunalımlı ruh hali, yerini yeşilliklerle dolu bir çevrede yaşamaya bırakmıştır. “Bahar ve güz” kavramları arasındaki zıt ilişkinin birleşip tamlama şeklinde döndüğü “güz diriliği” ifadesi, oksimoron örneğidir. Bu örnek, güz ve diri sözcüklerinin anlamının farklılaşarak yeni bir anlam yansıtmasına yol açmıştır. Bu ifade, doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan oksimoron örneğidir.

“…

Anladım ki şiirim

Bu vahşi yüceliği özlemektedir. “ 457

“Vahşi ve yücelik” kavramları arasında mantıksal olarak çelişkinin ve tutarsızlığın olduğu görülmektedir. Yüceliğin vahşice olması gibi bir ifade, mantıksal

455 Özel, a.g.e., s.171

456 Ataol Behramoğlu, Yarım Yüzyıldan Kalan Şiirler, Tekin Yayınevi, İstanbul 2014, s.91 457 Behramoğlu, a.g.e., s.178

185

olarak zıtlık yansıtmaktadır. Sıfat tamlaması şeklinde oluşan bu örnek, doğrudan oksimoron kategorisindedir.

“ …

Zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir? Dilsizce yalnız, Allah demeye kimler gelir ?” 458

Yemeğin zehirle pişmesi mantıksal olarak tutarsızlık yansıtmaktadır. Mistik bir şair olan Necip Fazıl’ın tasavvufi eğilimler doğrultusunda sanatını oluşturması şiirde geçen ifadelerin bu doğrultuda olmasını sağlamıştır. Allahın varlığının olmadığı ve Allahın varlığının en büyük varlık olduğunu kabul etmeyenler için evrenin birer saçma ritüeller şeklinde geçen yaşam oluşundan bahseden şair, “kimler gelir?” soruları ile istifham sanatına başvurmuştur. Başvurulan bu ifadeler, Allahın birliği üzerinedir. Vahdet görüşüne inanmayan ve karşı çıkanlar için aşın zehirle piştiğini belirten şair, oksimoron sanatıyla sahip olduğu düşünceleri dile getirmiştir. Yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan bu ifade, yeni bir semantik yapıyı yansıtmaktadır.

“Düşünün, ben ne büyük rütbe tutkunuyum!

Çünkü O’nun kulunun kölesinin kuluyum” 459

Kul ve köle kavramlarının birleşip oksimoron oluşturduğu bu örnek, mistik bir eğilim içerisinde olan şairin ifadelerini yansıtmaktadır. “O” sözcüğü ile kast edilen Allah’tır. Allahın kulu olmak, “kölesi olmak demek, onun kölesi olmak da aynı zamanda kölesinin kulu” şeklinde birden fazla tamlamadan oluşan bir durumu yanıstmaktadır. Kul ve köle kavramlarının birleşerek yeni bir semantik yapıyı işaret ettiği bu yapı, doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca isim tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“ ben şairim, gâîbi kurcalayan çilingir,

Canlı cenazelerin başında Münker-Nekir “ 460

458 Necip Fazıl Kısakürek, Çile, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul 2013, s.40 459 Kısakürek, a.g.e., s.83

186

“Yaşayan ölü” şeklinde bir anlama sahip olan “canlı cenaze” ifadesi “diri ve ölü” kavramları arasındaki zıt ilişkinin ürünüdür. İki zıt yapının birleşerek tamlama oluşturduğu ve yeni bir semantik yapıyı verdiği “canlı cenazeler” ifadesi, doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan oksimoron örneğidir.

“ İnsan, bir mes’ut zâlim, insan mağrur cahil;

Tekne kırık, su azgın ve kayıplarda sahil” 461

“Mes’ut ve zalim”; “mağrur ve cahil” ifadelerinden oluşan bu örneklerde çelişkinin olduğu görülmektedir. Bir insanın zalim olup aynı zamanda da mes’ut olması ya da bir insanın cahil olup aynı zamanda cahilliğiyle övünmesi gibi bir durum mantıksal olarak mümkün olsa da bu ifadelerin tıpkı “şefkatli katil” ya da “namuslu hırsız, dürüst hırsız” örneklerinde olduğu gibi oksimoron oluşturdukları görülmektedir. Bu yapılar, yeni bir semantik yapıya işaret etmektedir. Doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan bu ifadeler, şairin sahip olduğu dünya görüşünün şiirdeki yansımalarıdır.

“ …

Azap kuleleri, cüceleşmiş devlerin;

Kör mazgallarında raksı var alevlerin “ 462

Dev ve cüce kavramları arasındaki zıtlığın ürünü olan bu ifadede, “koca cüce, koca bebek ya da minik dev” örneklerinde anlamsal bir zıtlığın olduğu görülmektedir. Zıtlığın “küçük-büyük”; “az-çok” örneklerinde olduğu gibi birbirini tamamladığı ifadelerden olan dev-cüce ifadesi oksimoron sanatına örnek teşkil etmektedir. “Cüceleşmiş devler” ifadesi ile var olan durumun tersine dönmesi şeklinde anlamsal bir değişme söz konusudur. Zıtlığın doğrudan oksimoron kategorisinde olduğu bu ifade yapıca sıfat tamlaması şeklindedir.

“… Bilmez yaşayan ölü; 460 Kısakürek, a.g.e., s.90 461 Kısakürek, a.g.e., s.107 462 Kısakürek, a.g..e, s.162

187 Asıl haber ölende “ 463

Ölü ve diri kavramları arasındaki zıtlık ilişkisinin ürünü olan bu ifade, önceki bölümlerde bahsettiğimiz üzere anlamsal olarak “canlı cenaz”e ifadesiyle aynı semantik bağlam içerisinde yer almaktadır. Tasavvufî manada Elest meclisinden dünyaya gönderilen insanın yaşadığı sıkıntılar ve Rabb’e vermiş oldukları söz göz önüne alındığında, bu yaşam insanoğlu için eziyetlerle dolu bir ömür olması bakımından çekilmezdir. Bu doğrultuda İnsanoğlunun dünyada hem yaşar gibi görünüp hem de ruhen tükenmiş oluşunu yansıtan “yaşayan ölü ya da canlı cenazeler “ gibi ifadeler oksimoron örnekleridir. Doğrudan oksimoron kategorisinde zıtlığın “diri ve ölü” kavramları arasında olduğu bu ifade, yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir. Bu ifadeyle yansıtılan semantik durum hem ölü hem de diri şeklinde bir anlamı yansıtmakta ve anlamda yaşanan değişmeyi sunmaktadır.

“ …

Yarı ölüleri bir korku tutar Değince bir taşa kafatasları” 464

“Yaşayan ölü ya da canlı cenazeler” gibi ifadeler, şiirde geçen “yarı ölüler” ifadesi ile aynı bağlamdadır. İnsanın aynı zamanda hem ölü hem de diri olması mantıksal olarak söz konusu değildir. Necip Fazıl Kısakürek gibi tasavvufî ve mistik eğilimler doğrultusunda sanat anlayışı ortaya koyan şairler, ölüm kavramına sık sık değinmektedir. “Yarı ölü” gibi dünyada amaçsız bir şekilde var olan insanlar için yaşanılan hayatın anlamı, kafataslarının bir taşa değmeleri sonucu anlamlı hale gelir ve o zaman ölümü hatırlarlar. Bu yönüyle “yarı ölüler” ifadesi, ölü ve diri kavramları arasındaki zıtlığın ürünü olarak doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan oksimoron örneğidir.

“Batı bilginleri bunu kutladı

O da silindi gitti binlercesi gibi

463 Kısakürek, a.g.e., s.274