• Sonuç bulunamadı

YAPI VE TÜR BAKIMINDAN OKSİMORON

“KİBAR HIRSIZIN TÜRKÜSÜ

Anamın ipliğiyle indim gökdelen damınızdan

Kelebek gibi girdim kelebek camınızdan

Taksinize mülkünüze dairenize…

… 435

Hırsızın kibar oluşu, “katilin şefkatli olması”na benzemektedir. Hırsız gibi azılı bir suçlunun kibar oluşu mantıksal olarak tutarsızlık yansıtmaktadır. Bu yönüyle “kibar hırsız” şeklindeki bu ifade, doğrudan oksimoron kategorisinde isim tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“ …

Bunu Rabiş’in camına

Bayrağı al bir yelkenliyle yaz!

433 Aksal, a.g.e., s.79

434 Can Yücel, Rengâhenk, Doğan Kitap, İstanbul 2007, s.33 435 Yücel, Rengâhenk, s.92

176 -Mor da olabilir ama-

Rumca bir şarkı patlataraktan

Ağaran siyaha doğru Siya siya !...” 436

Siyah ve beyaz kavramları arasındaki zıtlık ilişkisinin ürünü olan “ağaran siyah” ifadesi oksimoron bir durum yansıtmaktadır. Örnek vermek gerekirse, insanın saçının siyah olduğunu düşünürsek yaşlandıkça bu saç renginin beyaz olduğu görülecektir. Ancak “ağaran siyah” şeklindeki ifade mantıksal olarak doğru değildir. “Siyahtan beyaza doğru giden bir gelişme”de, “beyazdan siyaha doğru bir gelişme” düşünülemez. Burada doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneği söz konusudur.

“…

Tatlı gerinmelerin peşi sıra geceleyin Evinle işin arasında bir yolculuk “ 437

Gerinme denilen kavram, gerginliğin ve sıkıntının ürünü olan bir ifadedir. Acının ve bunalımın merkezde olduğu ruh hali içerisindeki “tatlı” şeklindeki ifade, mantıksal olarak tutarsızlık ve çelişkiyi yansıtması bakımından doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“ …

Sessiz çığlıklı upuzun kervanların kan içinde

Uygunsuz maceramızın gelip geçtiği yerleri çan sesleriyle

Ürkütüp uyandıran doygunluğu

…“ 438

436 Yücel, Rengâhenk, s.109

437 Turgut Uyar, Göğe Bakma Durağı, Haz. Bedirhan Toprak, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2014,

177

“Ses ve sessizlik” kavramları arasındaki zıtlığın olduğu bu örnekte, “üst anlam ve alt anlam” arasındaki ilişkinin ürünü olan “sessiz çığlıklı” şeklinde bir ibare söz konusudur. “Ses” şeklindeki üst anlamın olduğu bir yapıda, “çığlık” ifadesi üst anlam olan “ses” sözcüğünün alt anlamlısıdır. Alt anlamlı “çığlık” sözcüğünün “sessiz” kavramı ile oluşturduğu bu oksimoron türüne dolaylı oksimoron denir. Yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen bu oksimoron türünde, “çığlığın sessiz bir şekilde oluşu” yeni bir semantik yapının oluşunu gösterir.

“ …

Senin tatlı yaran gelir bende kanar ey savaşçı

Yık bütün kentlerini, ve güneşi bol ülkeni, koma

Ve atların burun delikleri büyük ve güzel koşarlar

Senin serin akşamına “ 439

Yara, gerginlik ya da gerinme gibi durumların tatlı sıfatı ile nitelendirildiği bu oksimoron örneğinde zıtlığın soyut boyutta olduğu görülmektedir. Yara, gerginlik ve gerinme gibi sözcükler, olumsuz bir anlamı yansıtmaktadır. Buradaki olumsuz durum tatlı sıfatıyla olumlu hale getirilerek “olumsuzluğun olumluluğu” şeklinde bir yapının var olmasını sağlamıştır. Doğrudan oksimoron kategorisinde olan bu örnek, yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“ Sadur’la Behiç’in içi kapkara bir beyazdı

Önce diyelim ki şiir bir kuşkudur

Bir otobüs yolcusunun kimliğini taşır

Bir şarkı olup sonbaharda

Onulmaz bir güzelliğe ulaşır” 440

“Beyaz ve siyah” kavramları arasındaki ilişkinin zıtlığa dayandığı bu oksimoron türünde “kapkara bir beyaz” şeklindeki ifade, mantıksal olarak çelişki

438 Uyar, Göğe Bakma Durağı, s.28 439 Uyar, Göğe Bakma Durağı, s.43 440 Uyar, Göğe Bakma Durağı, s.80

178

yansıtmaktadır. “Simsiyah bir beyaz” şeklindeki bu ifade, zıtlığı yansıtmakta ve bu zıtlık yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneği olması bakımından yeni bir semantik yapıyı doğurmaktadır. Bu semantik yapı, “koyu beyaz” şeklinde bir anlamı yansıtmaktadır.

“…

Aydınlık gecelerden sonra, Günler dileğimce geçmeli “ 441

“Gece ve gündüz”; “aydınlık ve karanlık” kavramları arasındaki zıtlığın ürünü olan bu ifade, doğrudan oksimoron kategorisinde birbiriyle çelişkili ya da tutarsız durumları yansıtan örnekleri belirtmektedir. Zıtlığın iki kavram arasında olduğu bu oksimoron türü, yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşerek yeni bir semantik yapıya işaret etmektedir. Gece, karanlık oluşu ile bilinen günü oluşturan bölümlerden biridir. Gecenin karanlık, gündüzün aydınlık olduğu gerçeğinden hareketle, “aydınlık geceler” ifadesi tamlama şeklinde oluşmuş oksimoron örneğidir.

“…Acılı gülümser kızlar

ağır ağır ayak gebeler kumaş iğneler teyel atar

Hiç içilmeyen likörler saklanır büyük camlı dolaplarda

Aldım kendimi oralara götürdüm ben bu evlerde döner kebap yiyemem “ 442

“Acılı gülümser kızlar ya da acılı gülümseyen kızlar” ifadesi, “sevinç ve hüzün”; “ağlamak ve gülmek” gibi birbiriyle zıt durumda olan iki kavramın birleşmesinden oluşan oksimoron örneğidir. Zıtlığın ilk bakışta fark edildiği bu oksimoron türüne doğrudan oksimoron denmektedir. Yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen bu ifade, yeni bir semantik yapıyı yansıtmaktadır. İroninin hâkim olduğu “acılı gülümser kızlar” ifadesi, gülümsemek eyleminin dışında acılı sözcüğü ile yeni bir anlam kazanarak farklı bir semantik durumu ortaya koymuştur.

“ağır kumaşlardan sultanî elbiseler içinde kim bilir nasıl bu

441 Turgut Uyar, Büyük Saat Bütün Şiirleri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2014, s.60 442 Uyar, Büyük Saat Bütün Şiirleri, s.132

179 Soğuk güneşler gibi soğuk sevişirlerdi” 443

Güneş, dünya üzerinde ısıtıcı ve ışık verici yönüyle yaşamsal bir öneme sahip olan varlıktır. “Sıcak ve soğuk” kavramları arasındaki zıtlığın ürünü olan bu ifade, doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir. “Güneşin soğuk oluşu”, mantıksal olarak tutarsızlık yansıtmaktadır.

“…

Biz küçük adamlarız, Davut’la ben. şiirler okuruz

Aşık olmuşluğumuz vardır. sapıtmışlar

peygamber olduğumuz

Yoklukların sonuna vardığımız kapkara masmavi gözlerle ” 444

Renksel olarak bir zıtlığı yansıtan bu ifadede, “kapkara ve masmavi” sözcükleri arasında zıtlığın olduğu görülür. Buradaki kapkara ifadesi “koyu” anlamına gelmektedir.

“Kapkara masmavi gözler” ifadesi “koyu mavi gözler”anlamında yeni bir semantik yapıyı yansıtmaktadır. Doğrudan oksimoron kategorisinde değerlendirilen bu örnek, yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“Ey güzel mavi güneş, sen çekici misin bir ustanın Çekimserlik artınca kahramanlık azalınca” 445

“Mavi güneş” ifadesi, renksel olarak bir karşıtlıktan ziyade çelişki ve tutarsızlık yansıtmaktadır. Mantıksal olarak güneşin renginin dünyadan bakılınca sarı olduğu görülmektedir. Şair, burada gökyüzünde duran güneş ile ilgili hayaller sunarak renksel bir karşıtlık oluşturmuştur. Gökyüzünün rengi olan “mavi özgürlük” olarak değerlendirilmektedir. Gökyüzünün rengi olan mavinin güneşe renk vermesi hayali, bu şiirde karşımıza çıkmaktadır. Doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca

443 Uyar, Büyük Saat Bütün Şiirleri, s.132 444 Uyar, Büyük Saat Bütün Şiirleri, s.172 445 Uyar, Büyük Saat Bütün Şiirleri, s.356

180

sıfat tamlaması şeklinde oluşan bu ifade, tamlama şeklinde ortaya çıkan yeni bir semantik yapıyı işaret etmektedir.

“Siz ne zaman öldünüz allahaşkına ne zaman

Kirli karlar bile erimemişti haber yoktu nisandan” 446

Kar, dünya edebiyatlarında beyaz renge sahip oluşuyla saflığı ve kirlenmemişliği temsil etmesiyle bilinir. Karın sahip olduğu bu özellik, toplumda insan ilişkileri noktasında “kar beyazı” şeklindeki ifadelerin kullanılmasına neden olmuştur. Karın kirli olması ya da karın siyah renge dönmesi gibi hayaller, şairin kullanmış olduğu karamsar üslubun ürünü olması bakımından dikkat çekicidir. Özellikle melankolik ve bunalımlı bir ruh haline sahip şairlerin bu tarz ifadeler kullanarak bir zıtlık oluşturması oksimoron sanatına hizmet etmektedir. “Siyah ve beyaz”; “temiz ve kirli” kavramları arasındaki ilişkinin ürünü olan bu ifade, doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“ ….

Ölesiye sevilir veya sevilmez

Garip beyazlığında gecelerin” 447

“Garip beyazlığında gecelerin ya da gecelerin garip beyazlığı” şeklinde oluşan bu oksimoron örneği, “siyah ve beyaz”; “gece ve gündüz” kavramları arasındaki ilişkinin zıtlığa dayanması şeklinde gerçekleşen tamlama şeklindeki ifadelerdir. Tamlama şeklinde gerçekleşen bu ifade, gecenin karanlığından ziyade gecenin aydınlığına dair ifadeyi yansıtması bakımından doğrudan oksimoron

kategorisinde değerlendirilmektedir. Yapıca isim tamlaması şeklinde oluşan bu yapı yeni bir semantik yapıyı yansıtarak tamlamayı oluşturan ifadelerin bilinen anlamları dışına çıktığı görülmektedir.

“ …

446 Uyar, Büyük Saat Bütün Şiirleri, s.387

181

Erkek ayaklı kızlar karanlıklarda

Tanıyamaz üstünlere götürür aklından” 448

“Kız ve erkek” kavramları arasındaki ilişkinin zıtlığa dayandığı “erkek ayaklı kızlar” ifadesi, birbiriyle çelişkili ya da zıt olan iki kavramın birleşerek tamlama oluşturduğu oksimoron sanatı örneğidir. İki zıt yapının birleştiği bu tamlama, yeni bir semantik anlamı yansıtarak erkeğe özgü olan bir organın kadında durduğunu belirterek bu ifadeyle bir zıtlığın olduğuna işaret etmektedir. Bir kadının bir erkek gibi davranması ya da karşı cinse ait olan bir kavramın kendinde var olması şeklindeki bir terkip, zıt bir durumu yansıtarak mizah ve ironi kaynaklı ifadelerin edebi metinlerde var olmasını sağlamıştır. Doğrudan oksimoron kategorisinde olan bu ifade, yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“ …çevresini soğutuyor suya düşen ay. Yıkıyoruz. Yıkmak, kutsal kini yürekli olmanın “ 449

Kinin kutsal olarak değerlendirilmesi, mantıksal olarak çelişki yansıtmaktadır. Önceki sayfalarda geçen “mukaddes günahlar” ifadesi ile aynı bağlamda olan bu ifade, zıtlık ve çelişkinin ürünü olması bakımından yapıca sıfat tamlaması şeklinde gerçekleşen oksimoron örneğidir.

“ …

Çirkin ama güçlü bir tanrıya taptığımızdandır.

Ondan ki sıkıcıyız bu eski ayaklarla Ondan ki ulu bir tiksintiye hazırlanmışız. Kemerlerimizdeki en güzel geyik ölüm” 450

“Tanrının çirkin oluşu”, mantıksal olarak tutarsızlık yansıtmaktadır. “Tanrının çirkin ya da güzel olduğuna” dair insanoğlunun herhangi bir fikri söz konusu değildir. Şairin “tanrıyı güçlü ama çirkin” şeklindeki bir ifadeyle

448 Akın, a.g.e., s.82

449 İsmet Özel, Erbain Kırk Yılın Şiirleri, Tiyo Yayıncılık, İstanbul 2014, s.34 450 Özel, a.g.e., s.40

182

nitelendirmesi, yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan oksimoron ifadelere örnek olması bakımından dikkat çekicidir.

“…

Ondan ki sıkıcıyız bu eski ayaklarla

Ondan ki ulu bir tiksintiye hazırlanmışız” 451

Ulu kavramı, Türkçenin tarihi metinlerinden beri dilde var olan çekirdek kelimelerdendir. Ulu kelimesi, “yücelik ve büyüklük” gibi anlamlara sahiptir. Ulu gibi olumlu anlama sahip olan bir kelimenin “tiksinti” gibi olumsuz bir kelime ile kullanılması zıtlık uyandırmaktadır. Bu zıtlık, “ulu bir tiksinti” ifadesi ile mantıksal olarak çelişki yaratarak yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan oksimoron örneğinin var olmasını sağlamıştır.

“ …

Bir çocuğun ağrıyan gülüşü vardı mermilerden önce Onu gizlice öperdim

Onu sürüngen yumurtaları ve mezarlarla

Birbirine açılan karanlık mağaralarla öperdim” 452

“Ağrıyan gülüş, acılı gülüş” vb.ifadeler, “sevinç ve hüzün” kavramları arasındaki zıtlığın ürünü olması bakımından dikkat çekicidir. Sıklıkla bu tarz ifadeler içerisinde kullanılan ifadeler, doğrudan oksimoron kategorisinde yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan oksimoron örneği olması bakımından yeni bir semantik yapıya işaret etmektedir. Bu semantik yapı, “sevinç ve gülüş” kavramlarının arka planda kalarak “ağrıyan” ifadesinin baskınlığı ile yeni bir anlamı ortaya çıkarması ile mümkün olmaktadır.

“ …

451 Özel, a.g.e., s.40 452 Özel, a.g.e., s.44

183

Yüzümden bir tilkiyi silenim benim, büyücüm

Erkeksi kadınların yasını tutmuyorum, artık senin

…” 453

Kadın ve erkek kavramları arasındaki zıtlığın yansıması olan bu ifade, doğrudan oksimoron kategorisinde değerlendirilmektedir. “Erkek Fatma, Erkek Zeliha ya da Erkeksi kadınlar” gibi örnekler, birbiriyle çelişkili ya da tutarsız ifadelerdir. Erkeğin bir kadın; kadının ise bir erkek gibi karşıtlık içerisinde olması durumu yeni bir semantik yapıya işaret etmektedir. Yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan bu ifade “kadın ve erkek” kavramları arasındaki zıtlığı yansıtmada önemlidir.

“…

Aşk -bir tanım değil midir-?

Kusturucu güzellikler ardından” 454

Güzellik, baş döndüren, etkileyici ve kışkırtıcılığı bilinen bir kavramdır. Güzelliğin etkileyici, kışkırtıcı ve baş döndüren bir niteliğe sahip olması durumu şiirde geçen “kusturucu” şeklindeki bir ifadeyle anlatılamaz. Güzellik gibi olumlu bir anlamı yansıtan ifadenin “kusturucu” şeklindeki olumsuz bir ifadeyle anlatılması mantıksal bir çelişki ve tutarsızlık yansıtmaktadır. Yapıca sıfat tamlaması şeklinde oluşan bu ifade, yeni bir semantik yapı sunar. Bu semantik yapı, güzellik kavramının bilinen yönlerinin olumsuz bir yapıda kullanılışı ile gerçekleşmiştir.