• Sonuç bulunamadı

Savunma Sanayinde Çift Maksatlı Teknoloji Kullanımı (Dual Use)

2.4. TÜRK SAVUNMA SANAYĠ

2.4.8. Savunma Sanayinde Çift Maksatlı Teknoloji Kullanımı (Dual Use)

sürekli yenilenmek zorunda olmaları, araĢtırma, geliĢtirme ve üretim altyapısında da geliĢmiĢ düzeyde olunmasını gerektirir. Üretici ülkelerde, savunma sanayi için yapılan yatırımlarla elde edilen, teknolojik yetenek ve bilgi birikiminin, sivil ticari hayatta da kullanılmasıyla, ülkenin bilim ve teknolojik altyapısının geliĢtirilmesi

sağlanmaktadır. Bu ülkelerde uluslar arası ekonomik rekabet gücünün ve refah seviyesinin artırılmasında savunma sanayi itici güç olarak kullanılmaktadır. Bir teknolojinin hem askeri hem de sivil alanda mevcut veya potansiyel kullanım olanağı var ise bu teknoloji çift maksatlı (dual use) teknoloji olarak tanımlanmaktadır. Çift amaçlı teknolojiler genel olarak iki farklı bakıĢ açısından değerlendirilmektedir (Gallart, 1998).

Ġlk bakıĢ açısına göre, özellikle silahlanmanın kontrolü konusunda yapılan çalıĢmalarda, çift amaçlı teknolojilerin, silah teknolojilerinin uluslar arası boyutta yayılımının kontrolü için problem oluĢturduğu ileri sürülmektedir. Buna karĢılık ikinci bakıĢ açısında ise, çift amaçlı teknolojilerin baĢlangıçtaki araĢtırma ve üretim amaçlarının ötesinde çok daha geniĢ üretim ve araĢtırma olanaklarını doğuracağı ileri sürülmektedir. Son dönemlerde çift amaçlı teknolojilere bakıĢ açısında ikinci perspektifin ağırlık kazandığı gözlemlenmektedir. Böylelikle, sivil ve askeri teknolojik geliĢmeleri destekleyebilecek ortak bir teknolojik alt yapının hem savunma teknolojilerinin ticari amaçlar için, hem de ticari amaçlı teknolojilerin askeri amaçlı uygulama ve üretimler için kullanılmasına olanak yaratabilecektir. Her ne kadar çift amaçlı teknolojilerin açık bir Ģekilde tanımlanabileceği ile ilgili bir konsensüs bulunmakta ise de, aslında askeri ve sivil teknolojilerin kesin bir biçimde birbirinden ayrılamayacağını ileri süren görüĢler de bulunmaktadır. Gerçekte askeri teknolojilerin çeĢitliliğinin yanı sıra içerdiği gizlilik unsuru göz önünde bulundurulduğunda, belli teknolojilerin sadece askeri amaçlı kullanımının mümkün olduğu ama bir kısım askeri teknolojilerin ise sivil teknolojilerle benzer ya da aynı teknoloji altyapısına sahip olduğu görülmektedir. Örneğin saldırı helikopteri ile sivil hayatta ulaĢım amacıyla kullanılan helikopterin temel teknolojik özellikleri aslında birbirine çok yakındır ve bu örneklerin sayısı artırılabilir (Leydesdorff, 2000).

Savunma sanayi ürünlerinin çok ileri teknolojiyle geliĢtirilip üretilmeleri ve bu teknolojinin sürekli yenilenmek zorunda olması, ülkelerde araĢtırma, geliĢtirme ve üretim altyapısında çağdaĢ teknoloji kullanımının yaygınlaĢmasını hızlandıran önemli bir faktör olabilmektedir. Ancak bunun için, ileri teknolojili bir milli savunma sanayi altyapısı oluĢturma çabalarını, yalnızca modern savunma sistemlerinin tedariki için bir araç olarak değil, aynı zamanda ülkenin bilim ve teknoloji alanındaki etkinliği için gerekli stratejik bir hedef olarak da görmek gerekir. Uzun dönemli bir

savunma stratejisi, yalnızca savunma alanında değil, hayatın bütün alanlarında, ülkenin bilim ve teknoloji yeteneğinin yükseltilmesini hedef almalıdır. Bu hedef çerçevesinde, uygun savunma teknolojileri sivil amaçlı kullanıma açılabildiği ölçüde, savunma harcamalarının nispeten hafiflemesi ve bu harcamaların milli ekonomi için itici bir güç haline gelmesi mümkün olabilecektir.

Savunma sanayi ürünleri, ileri teknolojili, karmaĢık ve özgün ürünlerdir. Savunma sanayi ürünlerinde en son ve ileri teknolojilerin getirdiği tüm olanaklar son damlasına kadar kullanılır. Ġleri teknoloji olma özelliği, ürünlerde kullanılan algoritma ve çalıĢma prensiplerinden, malzemelere, bilgisayar elemanlarından, platform teknolojilerine kadar her Ģeyi kapsar. Aynı zamanda Savunma sanayi ürünleri çok farklı disiplinlerde derinlemesine bilgi birikimi gerektiren bir karmaĢıklığa sahiptir. Bu nedenle temel bilimlerden (biyoloji, kimya v.b. gibi), uygulamalı bilimlere (elektronik, bilgisayar, makine v.b. gibi) kadar geniĢ bir yelpazede bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Savunma sanayi ürünleri genellikle ülke gereksinimleri doğrultusunda özel sipariĢlerle üretilen özgün ürünlerdir (Lundvall, 2004).

Bilim ve teknolojideki hızlı geliĢmeler, savunma sanayinden sivil sektöre aktarılan uygulamalar, küreselleĢme ve öldürücü rekabet koĢulları sivil sektör ürünlerinde de benzer özelliklerin (ileri teknoloji, karmaĢık, özgün) geliĢmesine neden olmuĢtur. Savunma sanayinde COTS (commercial off-the-shelf, seri üretim) kullanımı, askeri çalıĢma koĢullarının yumuĢatılması v.b. gibi eğilimlerle birlikte bilgi yoğun sivil sektörler ve savunma sanayi, dinamik etkileĢimleriyle birbirinden güç alan, iç içe sarmal yapılar haline gelmiĢtir. GeliĢmiĢ ülkelerde savunma gereklerinin karĢılanması için yaratılan kaynağın ülkenin bilim ve teknolojik altyapısını da hızla geliĢtirdiği görülmektedir. Teknolojik ve dolayısıyla ekonomik kalkınmanın gerçekleĢebilmesi için ülkedeki ilgili tüm aktörlerin ulusal yenilik sistemini oluĢturacak Ģekilde bir araya gelmeleri gerekir. Ulusal yenilik sistemini etkili bir Ģekilde iĢleten geliĢmiĢ ülkelerde yapılan savunma harcamaları ülke ekonomisini olumlu yönde etkilemektedir. Elde edilen teknolojik birikimin diğer alanlara yaygınlaĢtırılmasıyla küresel rekabette avantajlı konuma geçen bu ülkeler ekonomik bakımdan da ileri gitmektedirler.

Bugün Batı Avrupa savunma sanayini Ģekillendiren ana faktörlerden birisinin, çift maksatlı teknolojilere verilen önem olduğu görülmektedir. Diğer yandan, ABD‟de Savunma Sanayi, askeri malzeme için geliĢtirilmiĢ teknolojilerin sivil ticari hayat için gerekli malzemelere uygulanması ve çift amaçlı malzeme üretimi olanaklarının sağlanması için her türlü imkânı kullanmaktadır. Bu alanda internet ve GPS örnek olarak gösterilebilir. Japonya‟da daha 1970‟lerde geliĢtirilen “Savunma Malzemelerinin GeliĢtirilmesi ve Üretilmesi için Temel Politika” dokümanında ortaya konulan prensiplerden biri de; sivil endüstrileri, kendi faaliyet alanlarındaki gayretlerini bırakmadan savunma sanayi üretimi içerisine çekme ve buradan elde edilen tecrübenin tekrar sivil amaçlı kullanımını sağlamak olmuĢtur. Diğer yandan, teknolojik gücü her açıdan son derece güçlü bir savunma sistemine sahip bulunmasına rağmen, Sovyetler Birliği‟nin, bu teknolojik gücünü sivil sanayi kollarında gösterememesinin, bilim ve teknolojide yetkinliğe dayalı dünya pazarlarındaki rekabet üstünlüğünü yarısını kaybetmesinde büyük payı vardır (Nowotny, 2001).

SanayileĢmiĢ ülkelerde savunma alanında yapılan Ar-Ge çalıĢmalarının sonuçlarının transferi çift amaçlı teknoloji uygulamaları için temel teĢkil etmiĢtir. Elektronik sektöründeki savunma teknolojilerinin sivil hayata uygulanmasına iliĢkin olarak yayımlanan Ġngiliz “Maddock Raporu” bu tarz bir transfer mekanizması kurulması ve iĢletilmesi üzerine yapılan çalıĢmaların en önemli örneklerinden biridir (Maddock, 1988). Aynı Ģekilde ABD‟de askeri Ar-Ge‟nin ticari uygulama alanına transfer edilmesi alanında yapılan çalıĢmalar uzun bir zamandır devam etmektedir (örneğin askeri teknolojiler alkali pillerin ve yiyecek paketleme yöntemlerinin geliĢtirilmesinde baz oluĢturmuĢlardır). Günümüzde bu ürünlerden elde edilen ticari kazançlar milyon dolar seviyesinde ifade edilmektedir.

Çift amaçlı kullanıma iliĢkin politikalar, 1990‟lı yıllarda geliĢmiĢ ülkelerde savunma sanayinin karsılaĢtığı zorluklar nedeniyle popülerlik kazanmıĢtır (Gallart, 1998). Bunun en önemli nedenlerinden biri, tüm batı Avrupa ülkelerinde savunma bütçelerindeki genel daralma eğilimi ile birlikte bu bütçeden Ar-Ge‟ye ayrılan payın düĢmeye baĢlaması olarak gösterilmektedir. Ġkinci olarak, yeni ve geliĢmiĢ silah sistemlerinin geliĢtirme ve üretim maliyetlerinin artması, üçüncü olarak da, sivil ve askeri alanda yapılan yenilik çalıĢmalarının farklı boyutlara taĢınması ve dolayısıyla

aradaki iliĢkinin zayıflamasıdır. Benzer Ģekilde, ABD‟de de sivil ve askeri yönetim, ülkenin ekonomik gücünü artırmak amacıyla, askeri ve sivil teknolojilerin kaynaĢtırılması ve ortak üretim temelleri oluĢturulmasının önemini vurgulamaktadırlar (Radosevic, 1997).

Teknoloji transferinden bahsederken teknoloji transferinin birden fazla Ģekilde oluĢabileceğinin dikkate alınması gerekmektedir. Teknoloji transferi, farklı uluslar ve firmalar arasında, araĢtırma ve üretim aĢamaları arasında ve farklı uygulama alanları arasında gerçekleĢebilir. Teknoloji transferi, teknolojinin (bir veya birden fazla Ģekilde) ekonomik birimler (ülke içinde ya da ülkeler arasında) veya uygulamalar arasında aktarıldığı her durumda oluĢur. Çift amaçlı teknoloji transferi ise, teknoloji transferinin özel bir çeĢidi olarak, uygulamalar arasında, askeri (ya da sivil) kullanım için üretilen bir teknolojinin sivil (ya da askeri) uygulamaya transfer edilmesi ile gerçekleĢir. Literatürde, çift amaçlı teknoloji transferi bu transferin bir ekonomik birim içinde mi yoksa farklı ekonomik birimler arasında mı gerçekleĢtiğine bağlı olarak, sırasıyla içsel ve dıĢsal transfer olarak iki Ģekilde sınıflandırılmaktadır. Genel olarak çift amaçlı teknoloji transferi, bir ekonomik birimin askeri kullanım maksadıyla ürettiği bir ürünü mevcut teknolojik alt yapısını kullanarak sivil bir ürüne dönüĢtürmek üzere kullanmasıdır. Bu adaptasyonu kendi içinde yapıyorsa bu bir içsel transfer, eğer temel teknolojiyi bir güvenlik firmasına lisans haklarıyla birlikte devrediyorsa bu dıĢsal bir teknoloji transferi olarak değerlendirilmelidir. Diğer bir sınıflandırma ise, temel teknolojinin yeni kullanımın gerektirdiği Ģekilde adapte edilip edilmemesi dikkate alınarak yapılmaktadır. Doğrudan (straight) transferde temel teknolojinin yeni kullanım amacı ve alanına göre adapte edilmesi transfer edilen tarafa bırakılıyor iken, adaptasyon gerektiren (adaptational) transferlerde temel teknolojinin yeni kullanım alanına göre adapte edilmesi kısmen veya tamamen transfer eden tarafın kontrolü ve bilgisi dâhilinde gerçekleĢtirilmektedir (Radosevic, 1999).

Kısaca özetlemek gerekirse ulusal güvenlik ihtiyaçlarının (teknolojik yeteneğin) milli kaynaklardan temin edilmesiyle; zamanla geliĢen Ģartlara göre karĢı tedbirlerin geliĢtirilebilmesi, yeni teknolojilerin mevcut sistemlere uygulanabilmesi, konseptlere yön verme avantajı sağlanır. Teknolojinin çift amaçlı kullanımı

sonucunda savunma sanayinde elde edilecek avantajların yanı sıra elde edilecek birikim ülkemizin teknolojik kalkınması için de büyük avantaj sağlayacaktır.