• Sonuç bulunamadı

Bilgi Toplumunda Ekonomik GeliĢmeye Yeni YaklaĢımlar ve Kuantum

1.3. BÜTÜNCÜL BĠR GELĠġME YAKLAġIMI

1.3.6. Bilgi Toplumunda Ekonomik GeliĢmeye Yeni YaklaĢımlar ve Kuantum

Sanayi Toplumu aĢamasında geliĢtirilen büyüme ve kalkınma yaklaĢımları, geliĢme sürecini içerik olarak makro düzeyde; mekânsal olarak ülke düzeyinde ele alarak, tasarruf ve yatırımların, yani birikim sürecini daha çok devletin yukarıdan yönlendirmesine bırakmıĢtır. Buna karĢılık bilgi çağının kalkınma ve büyüme anlayıĢı, sürecin alttan, yani yerelden yönlendirilmesi ilkesini öne çıkarır. Bunun amacı; çok değiĢkenli olan kalkınma ve büyümenin yerel potansiyellerinin tümünü, bir bütün olarak; tüm taraf ve süreç boyutlarının katılımıyla harekete geçirmektir.

10

KarĢılıklı etkileĢimin yarattığı sistem, yapı ve süreçlerin Ģekillenmesi, kurumlaĢması, örgütleniĢi ve iĢleyiĢine bağlı olarak oluĢan etkileĢim ortamı; kısmi veya genel düzeyde negatif veya pozitif sinerji üreten bir sonuç yaratabilir. Ayrıca bütünleĢik ağ etkileĢimi, aynı düzlemde değil; farklı düzey,

Bilgi toplumuna geçiĢin temelinde; mekanik düĢünceden kuantum düĢüncesine kayıĢ yatmaktadır. Ġnsanlığın yaĢadığı sanayi uygarlığı döneminin bilimsel paradigması, mekanik paradigmadır. Bilgi uygarlığının bilimsel paradigması ise, kuantum paradigmasıdır. Dolayısıyla sanayi toplumu, özünde ve merkezinde mekanik teknoloji ve düĢüncenin yer aldığı bir sosyal örgütlenme iken; bilgi toplumu; merkezinde kuantum teknolojisinin yer aldığı bir sosyal örgütlenme, etkileĢim ve iĢleyiĢ sistemidir (Erkan, 2007: 352). Kuantum düĢüncesinde doğa ve evren algılayıĢı, mekanik doğa ve evren anlayıĢından farklıdır. Mekanik doğa algılayıĢında kendini sürekli tekrar eden ve değiĢmeyen standart tekil ve noktasal davranıĢ ve bunlara iliĢkin yasalar geçerlidir. Kuantum dünyasında; tek yönlü noktasal nedensellikten, çok boyutlu ağ etkileĢimine dayalı, dinamik sistem ve süreçlere geçiĢ yaĢanmıĢtır. Dinamik sistem ve süreçler, kaçınılmaz olarak zaman ve mekân boyutları içinde yapılanmıĢ çoklu unsurların karĢılıklı etkileĢimine dayalı, canlı, yaĢayan ve sürekli değiĢen, üstelik yaĢananlardan sürekli öğrenen ve öğrendiğini sistem ve sürece yeniden katan bir iĢleyiĢe sahiptir. Buradaki iĢleyiĢte, incelen olay veya olgunun bir anlık soyutlamaya dayalı noktadaki marjinal koĢuları değil, olay veya olguyla ilgili tüm akıĢ ve iĢleyiĢ yanında bununla bağlantılı kurum ve insanlar, baĢta araĢtırmacının olaya iliĢkin sezgileri olmak üzere; dinamik ve çoklu iĢleyiĢin bir parçası konumundadır.

Kuantum düĢüncesine dayalı bilim ve teknolojinin insan hayatına girmesi; insanlığı sanayi toplumundan bilgi toplumuna taĢımıĢtır. Bu geçiĢ sürecinde önce krize giren büyüme ve geliĢme teorileri baĢkalaĢıma uğramıĢtır. Sanayi toplumundaki ekonomik geliĢme anlayıĢı, sürdürülebilir büyüme ve geliĢme kavramları ile aĢılmıĢtır.

Bilgi toplumunda ekonomik geliĢmenin temelinde, sermaye birikimi değil, bilimsel bilgi birikimi yatmaktadır. Burada üretilen bilimsel bilgi, kuantum düĢüncesinin bilimsel yaklaĢımları içerisinde üretilen yeni teknolojilere dayanmaktadır. Bilimsel bilginin doğaya ve yaĢama uygulanabilir olması teknoloji olarak ortaya çıkmaktadır.11

Ekonomik ve toplumsal geliĢme; bilimsel bilgi ve

11

Kısacası teknoloji; doğaya ve yaĢama uygulanabilir olan organize bilimsel bilgidir. Günümüzde mikro elektronik ve mikro biyolojide ortaya çıkan tüm yeni teknolojiler; kuantum paradigması bağlamında üretilmiĢ bilimsel bilgidir. Bunların, doğa ve yaĢama aktarılmasında alet ve edevatlar

teknolojik yeniliklere dayalı bir süreç olarak devreye girmektedir. Bilgi toplumunun temelindeki bilimsel bilgi ve yenilikler, toplumun; eğitim, öğrenim ve Ar-Ge ile entelektüel sermayesine ve dolayısıyla yetiĢmiĢ nitelikli insan gücüne bağlı olarak üretilmektedir.

Einstein'ın Ġzafiyet Teorisi ile baĢlayıp; parçacık fiziğindeki geliĢmeler yeni paradigmanın geliĢmesine yol açmıĢtır. Mekanik anlayıĢta sürpriz ve düzensizlik içermeyen doğa anlayıĢı, termodinamiğin ısı etkisiyle değiĢmesi, Ġzafiyet Teorisi ve Atom düĢüncesinden atom altı parçacıklara inilerek atomun içyapısının çözümlenmesi, yani parçacık ve çekirdek fiziğindeki geliĢmeler Kuantum düĢüncesini yaratmıĢtır (Erkan; 2007: 14). Zira Kuantum düĢüncesinde, nokta anlayıĢından, zaman ve mekân boyutlarına doğru yol alan geniĢleme, olay ve olguların, bir sistem ve süreç mantığı içinde ele alınmasını gerektirmiĢtir. Ancak bu durumda ortaya çıkan sistem ve süreçlerin karmaĢıklığı ile çok yönlülüğü değiĢik yönlerden, rölativite (görelilik kuramı), kaos kuramı, karmaĢıklık kuramı gibi yaklaĢımların doğmasına yol açmıĢtır.

Böylece, mekanik düĢüncedeki doğal denge durumundan; doğadaki veya toplumsal olay ve süreçlerdeki kaotik, dinamik, çok yönlü ve karmaĢık durumların varlık ve analizine yönelim gerçekleĢmiĢtir. Kuantum devrimi ile atom altı parçaların etkileĢim ve davranıĢları ile doğa ve evrenin iĢleyiĢi yeni bir açıklama kazanmıĢtır. Atom altı parçacıklar dünyasındaki etkileĢim tekli değil çoklu, karmaĢık, çok yönlü, değiĢken ve dinamik bir özelliğe sahiptir. EtkileĢim bütünü bir ağ sistemi (network) oluĢturmaktadır. Ayrıca bu ağdaki yapılanma, geçmiĢin birikimini ve öğrenmeyi yansıtan biliĢssel (cognitive) bir yapılanma göstermektedir. OluĢan ağ sistemi ve bu sistemin mevcut yapısı içinde gerçekleĢen bir akıĢ ve iĢleyiĢ gündeme gelmektedir. Burada mekanik düĢünceden kuantum düĢüncesine geçiĢ, nokta ve atomdan atom altı dünyadaki sistem, yapı ve sürece geçiĢi ifade etmektedir. Böylece doğa ve evrenin açıklanıĢı, nokta ve atom yerine; atom bütününü oluĢturan çekirdek ve elektronlar ötesinde çok sayıdaki çekirdek altı parçacıklar arasındaki etkileĢimin oluĢturduğu sistemleĢmeyi, bu sistem içindeki yapılanmayı, nihayet söz konusu sistem ve yapı içindeki iĢleyiĢi (süreci) öne çıkarmaktadır (Erkan, 2007: 96).

aracıdır. Teknoloji, beynin ürünü olan bilimsel bilginin, doğaya ve yaĢama uygulanabilir olanıdır.

Kuantum düĢüncesinde çok sayıdaki karmaĢık iliĢkilerin, karĢılıklı interaktif etkileĢimi bir bütün olarak ele alınmıĢtır. Böylece karĢılıklı etkileĢim iliĢkilerinin bir ağ ve sistem oluĢturması ile bu sistemin zaman ve mekân boyutlarında kazandığı iĢlerlik, süreç düĢüncesini gündeme getirmiĢtir. Mekanik düĢünceden kuantum düĢüncesine kayıĢ, nokta durumdan; sistem ve süreç durumlarına geçiĢi beraberinde getirmiĢtir. Toplumsal ve ekonomik olgular, sistem ve süreç olarak yeni ve bütüncül etkileĢim Ģeması içinde ele alınır olmuĢtur.

Tapscott (1998: 43-72)‟a göre, bilgi ekonomisi, dijital teknolojinin molekülleĢtirdiği birimleri yeni bir ağ sistemi içinde yeniden bütünleĢtirmektedir. KarĢılıklı iletiĢimin entegre ettiği bir ağ (network) oluĢmaktadır. Ağlarla bağlı birimler yeni kümeler oluĢturmakta, küme içindeki iĢbirliği, etkileĢim ve sinerji ağ ekonomisinin temel karakteri olmaktadır.

Sistem bütünü içindeki yapılanmaya bağlı olarak etkileĢim iliĢkileri; sürekli, karĢılıklı, dönüĢlü, kesikli, belirsiz, karmaĢık ve çok yönlü bir ağ bütünü oluĢturmaktadır. Ağ etkileĢim bütününün zaman ve mekân boyutlarında yarattığı yapı ve süreçler; olay, olgu ve davranıĢları Ģekillendirmektedir. Böylece, tek yönlü ve tek değiĢkenli nedensellik spektrumu yerine burada çoklu ve bütüncül bir etkileĢim spektrumu devreye girmiĢtir. BaĢka bir deyiĢle,

• Her Ģeyin her Ģeyi etkilediği (kelebek etkisi),

• KarĢılıklı bağlantı ve iliĢkilerin sistem içinde Ģekillendiği, • Sonuçların olasılıklar içinde gerçekleĢtiği,

• Sistem içinde, zıtlıkların, olumlu ve olumsuz geliĢmelerin sistem öğelerinin yapılanıĢ ve iĢleyiĢine göre olumlu ve olumsuz olabileceği ve sistem bütünün, alt sistem ve süreçlerinde kısa dönemde farklı yönde geliĢmelerin olabileceği bir iĢleyiĢ olduğu ortaya konmuĢtur.

BütünleĢik Ağ Sistemi içinde karĢılıklı etkileĢimlerin yarattığı, sistem, yapı ve süreçlerin; kurumlaĢma, Ģekillenme, örgütlenme ve iĢleyiĢine bağlı olarak, pozitif ve negatif sinerji oluĢarak, farklı yönde geliĢmelerin mümkün olduğu gerçeği açığa çıkmıĢtır. Bu düĢüncede araĢtırmacının, tekdüze neden-sonuç bağlantısını araĢtırması

yerine, çoklu bağlantı ve ilintilendirme görevi nedeniyle bütüncül etkileĢim anlayıĢı ön plana çıkmıĢtır (Erkan; 2007: 12).

AraĢtırmacının, tek tek ve anlık neden-sonuç bağlantılarını keĢfetmesi yerine, dünden bugüne gelen ve bugünden geleceğe uzanan sistem, yapılanma ve süreç iĢleyiĢlerinin bağlantılarını bulup, bu bağlantıların oluĢturduğu davranıĢ kalıplarını keĢfetme görevi vardır. Ayrıca bütünleĢik ağ etkileĢim paradigması içinde araĢtırmacı, ağ bağlantılarını farklı düzey, zaman, mekân ve ortamlarda aramak durumundadır.

Kuantum düĢüncesi ile yaĢanan sıçrama insanlığı ve uygarlığı yeni bir spektruma ve yeni bir toplum yapısına yönlendirmiĢtir. BaĢka bir deyimle, yeni düĢünce insanlığı bilgi toplumuna, bilgi uygarlığına ve bilgi teknolojilerine yönelmenin yollarını açmıĢtır. Burada artık görünür doğanın pozitif iliĢkileri yerine; görünmez doğanın; yani atom altı parçalarla, DNA Ģifrelerinin davranıĢ ve iliĢkileri öne çıkmıĢtır. Yeni yaklaĢımda akıl, mantık, sezgi ve duygusal zekânın da kullanımı ile beynin birikim ve odaklanmasının yarattığı, yeni fikir ve hayallerin önemi devreye girmiĢtir. Olanı değil, olmayanı araĢtırmak ve yeniliği yakalamak önem kazanmıĢtır.

Bu paradigmal dönüĢümle birlikte mikro elektronik ve mikro biyolojideki geliĢmeler yeni teknolojilerin doğmasına yol açmıĢtır. Yeni teknolojiler, sermaye yerine bilimsel bilgi ve teknolojiyi daha çok ön plana çıkarmıĢtır. Bu yenilikler bilgi çağını gündeme getirirken; iletiĢimdeki hızlı geliĢme, küreselleĢme sürecini yaratmıĢtır. KüreselleĢme ile yeni bir dünya düzeni devreye girmiĢ, üretim ve pazarlama ulusal ölçekten küresel ölçeğe kaymıĢ, uluslar üstü Ģirketlerin ağırlığı giderek artmıĢ ve küresel ölçekte, ekonomik yığılma ve yoğunlaĢma yaĢanmıĢtır. Toplumun mekanik düĢünceye dayalı Fordist üretim iliĢkileri, Post-Fordist esnek üretim iliĢkilerine dönüĢmüĢ, esnek çalıĢma sistemi devreye girmiĢtir. Üretimin birçok bölümü ev veya büroda bilgisayar baĢında gerçekleĢtirilir olmuĢtur. ĠĢbölümü küresel düzeyde devreye girerken, küresel ordu ve küresel güvenlik sorunları ortaya çıkmıĢtır. Ekonomik emperyalizmin yanında kültür emperyalizmi ve küresel değerler daha çok ön plana çıkmıĢtır (Erkan, 2004: 85).

Sonuç olarak, toplumsal süreçler gibi, çok yönlü ve çok boyutlu bir konu, tek yönlü tek değiĢkenli mekanik etkileĢim düĢüncesi içinde ele alınırsa, literatürde olduğu gibi sınırlı birkaç değiĢkenin mekanik nedensellik etkileĢimini tasvir eden birbirinden kopuk sayısız model geliĢtirilebilir. Ancak bunların hiç birisi çok sayıdaki değiĢkeni ve bunlar arasındaki çok yönlü bağlantıları dikkate almadığı için konunun açıklanmasında ve reel analizlerin gerçekleĢtirilmesinde yeterli olmamaktadır.

Kuantum düĢüncesinin konuları ele alıĢı; sosyal bilimlerin eskiden karĢılaĢtığı karmaĢıklık ve belirsizlik sorununa bir çözüm getirmektedir. Yeni yöntemde noktasal etkileĢim yerine farklı düzeylerde ortaya çıkan karĢılıklı ağ etkileĢimi vardır ve yeni sorunlar bu çoklu ağ etkileĢim sistemi içinde bütüncül olarak ele alınır olmuĢtur. Mekanik ve noktasal nedenselliğe dayalı sosyal bilim modeli aĢırı soyutlamaya dayalı olması nedeniyle sosyal sürecin karmaĢık ve çok yönlü içerik iĢleyiĢi ile yapılanıĢını; açıklamak için yetersiz kalırken; ağ etkileĢim sistemlerine dayalı bilimsel açıklama Ģeması sosyal bilimlerin karmaĢık, çoğulcu ve çok boyutlu içerik ve iĢleyiĢine daha uygun bir yaklaĢımdır. Bu nedenle sosyal bilimler kendi analiz yöntemini ancak Kuantum DüĢüncesine dayalı yeni yaklaĢımlarda bulmaktadır.

Erkan (1982, 2007), hem mekânsal yönden mekân boyutunu dikkate alarak hem de zaman boyutunu dikkate alarak ve alt süreçlere inerek yapısal analiz yapmıĢtır. Diğer yandan, interaktif etkileĢime vurgu yaparak yenilikçi geliĢmeye giden yolu ortaya koyan Porter (1990)‟dır. Yukarıda aktarılan yapısal analizleri interaktif etkileĢimle birlikte ele almak gerekir. Ekonomik geliĢme konusu bu yapısal unsurlarla (kuantum mantığı, sistem, süreç vb.) birlikte ele alınmalı ve mevcut geçmiĢ birikiminin ortaya çıkardığı yapıyla sürecin etkileĢimi ve bunun interaktif bir süreç olarak iĢlediği göz önüne alınmalıdır.

Bir yandan ekonomik geliĢmeyi küresel ve ulusal rekabet süreçleri içinde yeniliklerin sürüklediği bir olgu olarak ele alan Porter‟in “Elmas” Modeli (1990) geliĢtirilirken; diğer yandan, ekonomik geliĢme ve geliĢmeyi yerelden baĢlatan “bölgesel ve kentsel geliĢme” yaklaĢımları ile “kalkınma ajansları” yaklaĢımları, ekonomik geliĢme sorunlarına eklenen yeni kavramlar olarak öne çıkmıĢtır.

1.3.7. PORTER Modeli ve Ekonomik GeliĢmeye Yenilikçi YaklaĢım