• Sonuç bulunamadı

B. Terimleşme Süreci ve Literatürdeki Yeri

1. Sahâbe ve Tâbiûn Dönemi

Akitlerin birleştirilmesi bizzat Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından yasaklandığı için, konu çok erken dönemlerde biliniyordu. Nitekim konuyla ilgili hem sahabe hem de tâbiûn tarafından birtakım değerlendirmeler yapılmıştır. Ancak bu dönemdeki değerlendirmeler, İslam borçlar hukukunun erken dönem yapısına uygun olarak meseleci bir yöntemin ürünüdür. Bu nedenle konu tikel meseleler ve aktüel örnekler üzerinden ele alınmıştır.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla safkateynin mahiyetine dair yapılan ilk değerlendirme Abdullah b. Mes‘ûd’a (ö. 32/652) aittir. Abdurrezzak’ın (ö. 211/826)

Musannef’inde geçtiği üzere İbn Mes‘ûd (r.a) “bir akit içinde iki akit geçersizdir”

277 Şâzelî, Nazariyyetü’ş-şart, s. 518; Karâdâğî, “Ehâdisu’n-nehy ‘an safkateyn fî safka vâhide”, s. 359;

Nezih Hammâd, el-‘Ukûdü’l-mürakkebe, s. 18; Azzâmî, “Hukm ictimâ‘i’l-‘ukûd”, s. 69.

278 Şâzelî, Nazariyyetü’ş-şart, s. 519. 279 İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, VI, 410. 280 Darîr, el-Garar, s. 111.

hadisini rivayet ettikten sonra bunu “peşin şu fiyata, vadeli şu fiyata” denilerek yapılan akit şeklinde tanımlamıştır.281

Benzer bir değerlendirme Abdullah b. Abbas’tan (ö. 68/687-88) da rivayet edilmiştir. İbn Abbas (r.a), kendisine yöneltilen bir soru üzerine “bir malın peşin fiyatı söylendikten sonra, farklı bir fiyata vadeli satılmasında hayır yoktur. Çünkü bu parayı parayla satmaktır” cevabını vermektedir. Buna göre İbn Abbas (r.a), akit meclisinde anlaşma sağlanıp sağlanmamasına bakılmaksızın iki farklı fiyat seçeneğinin bulunmasını safkateyn olarak görmektedir.282

Bu iki rivayet dışında konuyla ilgili sahabeden gelen bir açıklama bilinmemektedir. Ancak tâbiûndan safkateyn olarak nitelendirilen işlemler üzerinden birtakım açıklamalar nakledilmektedir. Ne var ki bu izahların büyük bir çoğunluğu İbn Mes‘ûd’un tefsirine uygun düşmektedir. Mesela İbn Sirîn (ö. 110/728)283, Simâk (ö. 123/741),284 Abdullah b. Atâ (ö.204/819)285 ve Ebû Ubeyd’in (ö. 224/838) safkateyn yasağının mahiyetiyle ilgili tespit ve değerlendirmeleri bu şekildedir.286 İbn Müseyyeb (ö. 94/712), Katâde (ö. 118/735) ve Zührî (ö. 124/742) de safkateyni bu şekilde anlayanlar arasındadırlar. Ancak burada alışverişin peşin veya vadeli seçeneklerden birine göre kesinleştirilmesi durumunda safkateynden söz edilemeyeceğine işaret ederler.287

Tâvûs b. Keysân (ö. 106/725), Hammâd b. Ebî Süleyman (ö. 120/738) ve Hakem b. Hişâm’dan (ö. 206/822) biri peşin diğeri vadeli olmak üzere iki fiyat belirlendikten sonra biri tayin edilmeden yapılan alışverişin geçerli olduğu nakledilir. Adı geçen fukahâya göre, böyle bir akitte belirsizlik yoktur. Çünkü akit yapıldıktan

281 Abdurrezzak, el-Musannef, VIII, 138; İbn Abdilber, el-İstizkâr, VI, 453; İbn Duvayyân, Menâru’s-

sebîl, I, 315.

282 Abdurrezzak, el-Musannef, VIII, 236; İbnü’l-Kayyim, Tehzîbü’s-Sünen, III, 1646. 283 Abdurrezzak, el-Musannef, VIII, 138; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 325. 284 İbnü’l-Mulakkın, el-Bedru’l-münîr, VI, 497; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V, 180. 285 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, V, 560.

286 Zeylâî, Nasbü’r-râye, IV, 20; İbnü’l-Mulakkın, el-Bedru’l-münîr, VI, 497; Mağribî, el-Bedrü’t-

temmâm, VI, 74; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V, 180; Şevkânî, es-Seylü’l-cerrâr, s. 505; Karâdâğî, “Ehâdisu’n-nehy ‘an safkateyn fî safka vâhide”, s. 360; Hakemî, el-Buyû‘u’l-menhiyye ‘‘anhâ nassan, s. 132.

287 Mâlik, “Büyû‘”, 74; İnanır, İslam Hukukunda Bileşik Mürekkep Mâlî Sözleşmeler ve Çağdaş

sonra ödeme yapmadan ayrılan alıcı, zımnen veresiye almayı kabul etmiştir. Dolayısıyla akdin ödeme günü ve semen miktarındaki belirsizlik de ortadan kalkmış olacaktır.288 Bu aynı zamanda safkateynin bu anlama gelmediği görüşünde olduklarını da göstermektedir. Hammâd ve Hakem’in bu konuda tarafların akit meclisinde anlaşmaları şartını koştukları da rivayet edilir.289

Bu hususta Tâbiûn ulemasından aynı yaklaşıma sahip olan bir diğer isim Evzâî’dir (ö. 157/774). Ne var ki kendisi bu şekilde yapılan akde uygulanacak hukuki yaptırım hususunda diğerlerinden farklı görüştedir. Ona göre bu şekilde kurulduktan sonra taraflar seçeneklerden biri üzerine anlaşmadan akit meclisinden ayrılırsa, akit en düşük semen ve en uzun vade üzerine sahih olarak varlık kazanmış olur.290 Ancak bunun mebinin helak olması durumunda söz konusu olacağı da kaydedilir.291

Evzâ‘î’nin bu görüşünü Kasas suresi 27. ayetle temellendirdiği rivayet edilir. Şöyle ki burada Hz. Şuayb (a.s), kızlarından birini Hz. Musa’ya (a.s) sekiz yıl kendisine çalışması karşılığında nikahlamak istemiştir. Bununla birlikte on yıla tamamlamasını da kendisine bırakmıştır. Böylece nikah akdi sekiz veya on yıl olmak üzere iki farklı bedel karşılığında tamamlanmış, fakat bunlardan biri belirlenmemiştir. Buradan hareketle iki farklı fiyat seçeneğiyle yapılan akdin geçerli olduğu sonucuna ulaşmıştır.292 Hemen belirtmek gerekir ki Evzâ‘î bu görüşte tek kalmıştır. Hatta bu görüşü fıkıh bilginlerince isabetli görülmeyerek eleştirilmiştir.293

Safkateyn yasağı ile ilgili benzer açıklamalarda bulunan bir diğer isim Süfyan

es-Sevrî’dir (ö. 61/778).294 Ancak kendisinden konuyu örnekle açıkladığı bir başka değerlendirme nakledilir. Buna göre, bir sözleşme kapsamında belirlenen semenin daha sonra farklı cinsten verilmesini safkateyn olarak görmektedir. Örneğin bir kimse

288 Abdurrezzak, el-Musannef, VIII, 137; Hattâbî, Me‘âlimü’s-sünen, III, 123; Begavî, Şerhu’s-sünne,

VIII, 143; Sehârenfûrî, Bezlü’l-mechûd, XV, 135; Şahin, “Safka”, DİA, XXXV, 480; Hakemî, el- Buyû‘u’l-menhiyye ‘‘anhâ nassan, s. 133.

289 İbn Kudâme, el-Muğnî, VI, 334; Sehârenfûrî, Bezlü’l-mechûd, XV, 135.

290 Hattâbî, Me‘âlimü’s-sünen, III, 123; Begavî, Şerhu’s-sünne, VIII, 143; Sehârenfûrî, Bezlü’l-mechûd,

XV, 135.

291 Abdurrezzak, el-Musannef, VIII, 137.

292 İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-azîm, VI, 230; Zuhaylî, et-Tefsîrü’l-münîr, XX, 91. 293 Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V, 181.

selem akdi yapmak üzere başka birine bir mal karşılığında 100 dinara anlaşır da dinarları tartmaya giderken karşı taraf “Bunun yerine bana dirhem veya başka bir mal ver” derse bu, beyatân fî bey‘a kapsamına girer.295 Tâbiûn’dan Kûfe ekolüne mensup fakîh Mesrûk (ö. 63/683) da bu görüştedir.296 Verilen örnekten anlaşıldığı üzere bu iki fakîh, safkateyni bey‘ kavramının geniş muhtevasını dikkate alarak satım türlerinden iki işlemin bir sözleşme içerisinde birleştirilmesi şeklinde yorumladıkları söylenebilir. Zira örnekte biri satım diğeri sarf olmak üzere iki satım türü birleştirilmektedir.

Tâbiun fukahâsından bir kısmı hadislerde geçen yasağı satışın faizli işleme dönüşmesi şeklinde değerlendirmişlerdir. Mesela satıcının müşteriye “Bu malı sana altı ay vadeli 1000 ₺’ye satıyorum, şayet ödeme gününde borcunu ödemezsen 12 ay sonra 1500 ₺ ödersin” diyerek yaptığı akit böyledir. Yine selem akdinde akit konusu malın teslim günü geldiğinde satıcı malı teslim etmeden “Benden alacağın olan ürünü bana iki katına sat” demesi de böyledir. Câhiliye ribâsı olarak bilinen bu işlemin

safkateyn olarak izah edilmesi tâbiûndan Ebû Süleyman (ö. 145/762) ile İmam Mâlik’e

(ö. 179/795) aittir.297

Görüldüğü üzere sahabe ve tâbiûn dönemlerinde safkateyn yasağının mahiyeti ile ilgili fikir birliğinden söz edilemez. Bununla birlikte yasağı konu edinen hadislerden birisinin ravisi olan İbn Mes‘ûd’un genel nitelikli safkateyn tanımının öne çıktığı görülmektedir. Nitekim Ebû Süleyman ve Mâlik (ö. 179/795)’in safkateyne dair örnekle getirdikleri açıklamanın dışındaki değerlendirmelerin hepsi -farklı da olsa- temelde bu tanımlamayla aynı muhtevaya sahiptir. Şöyle ki ortaya konulan görüşlerin hepsi akitlerde “iki farklı fiyat seçeneği” bulunması etrafında şekillenmiştir. Neticede bu dönemde safkateyne yüklenen en meşhur ve en yaygın anlamın “biri peşin diğeri

vadeli olmak üzere iki farklı fiyat seçeneği ile yapılan akit” şeklinde olduğu ortaya

çıkmaktadır.

295Abdurrezzak, el-Musannef, VIII, 138; İbn Kudâme, el-Muğnî, VI, 333. 296 Abdurrezzak, el-Musannef, VIII, 139.

297 Karâdâğî, “Ehâdisu’n-nehy ‘an safkateyn fî safka vâhide”,s. 360; İnanır, İslam Hukukunda Bileşik