• Sonuç bulunamadı

B. Terimleşme Süreci ve Literatürdeki Yeri

2. Müçtehit İmamlar Dönemi

Bu başlık altında kurucu içtihat döneminin temsilcileri olan mezhep imamlarının ve onların önde gelen talebelerinin kaleme aldığı eserlerde konunun nasıl ele alındığına yer vermeye çalışacağız. Bu dönem, sistematik bilginin ortaya çıkışıyla birlikte fıkıh ilmi açısından yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Çünkü fıkıh edebiyatına dair ilk eserler bu dönemde kaleme alınmıştır. Fıkhî bir terim olan

safkateynin bu alanda yazılı metinlerin ilk örneklerinde nasıl ele alındığını ortaya

koymak, konunun tarihi süreç içerisindeki yerinin tespiti açısından önemlidir.

Bu dönemde kaleme alınan eserlerde konu alışverişler bölümünde ve genelde yasak veya fasit satım akitleri ile fasit şartlar vb. başlıklar altında şu şekilde işlenmiştir: Müellifine aidiyeti sahih kabul edilirse, İslam hukuk tarihindeki ilk sistematik fıkıh kitabı Zeydiyye mezhebinin imamı Zeyd b. Ali’ye (ö. 122/740) aittir. Bu eser

Müsnedü’l-imâm Zeyd veya Mecmû‘u’l-fıkhî adıyla anılır. Safkateyn konusu ismen bu

eserde yer almaz. Ancak yasaklanan satım akitleri (bâbü mâ nuhiye anhü mine’l-

büyû‘) başlığı altında sonraki dönemlerde safkateyn türü akitler cümlesinden sayılacak

olan konuyla yakından ilişkili iki meseleye yer verilmiştir. Bu çerçevede “bir satım akdinde iki şart” ve “satım akdiyle birlikte selef (karz)” konuları ilgili rivayetler bağlamında ele alınmıştır. Burada İbn Mes‘ûd’un safkateyni açıklarken verdiği örneğin aynısı, bir satım akdinde iki şart meselesinin örneği olarak verilmektedir. Satım ve selef şeklindeki alışverişin ise selem yoluyla alınan bir malın teslim alınmadan satılması şeklinde ifade edildiği görülmektedir.298

Ebû Hanîfe’ye (ö.150/767) nispet edilen ve Sindî’nin (ö. 1257/1841) derlediği

Müsnedü’l-İmami’l-A‘zam isimli eserde imamın konuyla ilgili rivayet ettiği bir hadise

yer verilir. Abdullah b. Ömer’den nakledilen rivayet şu şekildedir: “Nebî (s.a.s), Attâb

b. Üseyd’i Mekke’ye gönderdi ve şöyle buyurdu: Onlara bir satışta iki şart koşmayı, satımla birlikte karzı (selefi), zararına katlanılmayan kazancı ve henüz kabzedilmeyen

298 Zeyd b. Ali, el-Müsned, s. 232.

şeyin satılmasını yasakla.”299 Ancak bu eserde kendisinden safkateyn yasağının mahiyetine dair bir görüş nakledilmemiştir.

Ebû Hanîfe’ye nispeti en kesin ve onun görüşlerine ilk elden ulaşabileceğimiz en güvenilir kaynak İmam Muhammed (ö. 189/805) tarafından kayda geçirilen ve günümüze kadar ulaşan el-Asl isimli hacimli eserdir. Bu eser, Züfer (ö. 158/775) ve İmameyn’in de görüşlerini ihtiva etmesi ile mezhebin fıkhî birikimini ve bunun teorik ve metodik çerçevesini yansıtması açısından fıkıh düşünce ve pratiği açısından önemli bir yeri haizdir.300 el-Asl’da konuya tikel örnekler üzerinden yer verilmiştir. Fasit alışverişler başlığı altında safkateynin en meşhur örneği olan “birden çok fiyat

seçeneği” bulunduran akitler ele alınmıştır. Ne var ki bu “bir akitte iki şart koşmayı”301 yasaklayan rivayetle temellendirildiği gibi burada safkateyn ve bey‘ateyn tabirleri de kullanılmamıştır.302 Ayrıca eserin “fasit şart bulunduran akitler” bâb başlığı altında, daha sonra literatürde safkateyn gerekçesiyle geçersiz sayılacak olan satım işlemlerine yer verilmiştir. Bunlar, satım akdiyle birlikte başka bir akdin yapılmasını şart koşmak, bir süre kullanma şartıyla ev satılması ve eve taşınması şartıyla bir şey satın alınması şeklinde ortaya çıkan işlemlerdir.303

Hanefî mezhebinin önde gelen imamlarından Ebû Yusuf’un (ö. 182/798) el-

Hucce isimli kitabında safkateyn/bey‘ateyn tabiri geçmese de bu bağlamda ele

alınabilecek işlemlere yer verildiği görülmektedir. Bir borç ilişkisinde borçlunun ödeme gününde alacaklıdan borcuna denk bir şeyi daha yüksek bir fiyatla vadeli olarak satın alması işlemini ele alan Ebû Yusuf, bunun önceki borcu ödemek üzere şart olarak koşulmaması halinde geçerli bir işlem olduğunu kaydeder. Günümüzde teverruk ismiyle anılan bu işlem, bazı kaynaklarda safkateyn kapsamında ele alınmaktadır.304

Burada İmameyn’in ahkâm hadislerini ihtiva eden Kitâbü’l-âsâr’larında konuyla ilgili rivayetlere yer verildiğini de belirtmeliyiz. Bunlar arasında satım

299 Ebû Hanîfe, el-Müsned: Sindî, Tertibu Müsnedi’l-İmami’l-A‘zam min rivâyeti’l-Haskefî, 495-499. 300 Karaman, İslam Hukuk Tarihi, s. 201; Özel, İmam Ebû Hanîfe ve Hanefî Mezhebi, s. 45; Bedir, Ebû

Hanîfe, s. 43; Şimşek, “Ehl-i Re’y Fıkıh Ekolünün Temsilcisi Ebû Hanîfe” s. 57.

301 Ebû Dâvûd, “Büyû‘”, 68; Tirmizî, “Büyû‘”, 19; Nesâî, “Büyû‘”, 60. 302 Şeybânî, el-Asl, II, 440.

303 Şeybânî, el-Asl, II, 442. 304 Ebû Yusuf, el-Hucce, II, 694.

akdinde iki şart koşmayı ve satımla birlikte selemi yasaklayan305 ve vadeli satılan malı daha düşük fiyata geri almayı306 yasaklayan rivayetleri sayabiliriz. İmam Muhammed, bu rivayetleri naklettikten sonra “satım akdiyle birlikte selefi”, satıcının kendisine karz (borç) verme şartını öne sürmesi; “bir akitte iki şartı” ise alışverişin peşin veya vadeli olmasına bağlı olarak iki fiyat seçeneği sunulması olarak açıklamaktadır.307

Safkateyn konusunu müstakil bir bâb başlığı (en-nehyü ‘an bey‘ateyn fî bey‘a)

altında ele alan ilk fıkıh kitabı Mâlik b. Enes’in (ö. 179/795) Muvatta’ıdır. İmam Mâlik, ilgili rivayete yer verdikten sonra konuyu üç farklı örnek üzerinden açıklamaktadır. Bunlardan ilki bir kimsenin başkasına herhangi bir malı göstererek “Bunu bana vadeli şu fiyata satmak üzere -başkasından- satın al” demesi şeklinde yapılan işlemdir. İkincisi peşin ve vadeli olmasına göre iki fiyat seçeneği sunulan akittir. Son olarak bu kapsamda değerlendirilen satım işlemi ise, konunun farklı olmasına göre farklı fiyat seçeneklerinin sunulmasıdır. Bunun örneği, farklı iki üründen şunu 10 ₺’ye veya diğerini 15 ₺’ye aldım diyerek akit meclisinde bunun kesinlik kazanmamasıdır.308

Dikkat edilirse bu işlemlerden ilki klasik fıkıhta îne satışına benzerlik gösterse de günümüzde katılım bankalarının finans temin etme aracı olarak yaygın şekilde uyguladıkları mürekkep murâbaha işleminin bizzat kendisidir. İmam Mâlik, bu işlemin muhtevası üzerinde durmadan, bunun İbn Ömer’e (ö. 73/692) sorulduğu ve onun bunu yasakladığını aktarmakla yetinmiştir. İkincisi İbn Mes‘ûd’un tefsiriyle uyumludur. Üçüncüsü ise fıkıh literatüründe akit konusunda tayin muhayyerliği olarak bilinen uygulamaya yakın bir işlemdir. Mâlik, bu örnekleri “bir satışta iki satışın yasaklanması” başlığı altında ele almasına rağmen bunlardan sadece ikinci sıradaki işlemin gerekçesi olarak doğrudan safkateyne işaret etmekte, safkateynin bu anlama geldiğini ifade etmektedir. Diğer ikisinin safkateyn türü işlemlere benzerlik

305 Ebû Yusuf, el-Âsâr, s. 182; Şeybânî, el-Âsâr, II, 617. 306 Ebû Yusuf, el-Âsâr, s. 183, 186.

307 Şeybânî, el-Âsâr, II, 618. 308 Muvatta’ “Büyû‘”, 73-74.

gösterdiğini ifade etmekle yetinerek doğrudan safkateyn yasağı ile ilişkilendirmemiştir.309

İmam Şâfiî (ö. 204/819), el-Ümm’de alışverişler bahsinin değişik bölümlerinde

safkateyne değinir. Oldukça dağınık olan bu atıflar genelde yasak olan bir işlemi

gerekçelendirme kabilindendir.310 Ancak daha da önemlisi İmam Şâfiî’nin kısa da olsa

safkateynin mahiyetine dair açıklamada bulunmasıdır. Ona göre bey‘ateyn/safkateyn,

“birinin varlığı diğerine bağlı olmak üzere iki akdin karşılıklı olarak bir akit şeklinde

yapılmasıdır.” Bu tanımlama doğrultusunda birçok yerde “Bana şunu satarsan ben de

sana şunu satarım” şeklinde benzer örneklere yer verdiği görülür. Burada vurgulanması gereken bir husus vardır ki safkateynin İbn Mes‘ûd’dan rivayet edilen en meşhur tefsiri olan “peşin ve vadeli olmak üzere iki ayrı fiyat seçenekli işlemler”,

el-Ümm’de gararlı satışın örnekleri olarak yer almaktadır.311 Bununla birlikte Şâfiî fıkıh literatüründe, İmam Şâfiî’nin (ö. 204/834) safkateyni her iki şekilde tanımladığı rivayet edilir.312 Onun safkateyne atıfta bulunduğu bir diğer örnek, vadeli işlemlerde alacağın farklı bir cinsten ödenmesinin şart koşulmasıdır. Buna göre safkateyn, “zimmette olan borcun satılması” olarak karşımıza çıkmaktadır. 313

Şâfiî’nin safkateyne dair farklı tefsirlerinden her birinin ayrı rivayetler için olduğu iddia edilmiştir. Şöyle ki; ikinci izahı, bir tek şeyin iki defa ayrı ayrı satıldığını gösterir. Bu nedenle bu “Kim bir satış içinde iki satış yaparsa ya bedellerin düşüğünü

alsın ya da ribâ olur”314 hadisinin açıklamasıdır. Biri diğerinin şartı olacak şekilde iki akdin bir akitte yapılması şeklinde değerlendirmesi ise, “Rasûlüllah (s.a.s), bir akit

içinde iki akit yapmayı yasakladı”315 rivayetinin tefsiridir.316

309 Muvatta’ “Büyû‘”, 73-74. 310 Şâfiî, el-Ümm, IV, 153. 311 Şâfiî, el-Ümm, IX, 52.

312 Mâverdî, el-Hâvi’l-kebîr, V, 341; Cüveynî, Nihâyetü’l-matlab, V, 436; Gazzâlî, el-Vasît III, 72;

Sünbülî, Tensîku’n-nizâm fî Müsnedi’l-Îmam, s. 497; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V, 180; Senhûrî, Masâdiru’l-hak, III, 153; Bâtlî, Ehâdisü’l-büyû‘i’l-menhiyyi ‘anhâ, s. 103.

313 Şâfiî, el-Ümm, IV, 63.

314 Ebû Dâvud, “Büyû‘” 55; Hâkim, el-Müstedrek, II, 52; Beyhakî, es-Sünenu’l-kübrâ, V, 561. 315 Ahmed b. Hanbel, e-Müsned, IV, 30.

el-Muhtasar isimli eserinde İmam Şâfiî’nin talebelerinden Müzenî (ö.

264/878), safkateyni “belirsiz semenle satış” başlığı altında işlemiştir. Konuyu “bir satış içinde iki satış”ı yasaklayan rivayetle temellendiren Müzenî, eserinde safkateyn kavramının iki anlama geldiğini kaydeder. Buna göre safkateyn, “iki farklı fiyat

seçeneği sunulması” veya “karşılıklı iki akit yapılması”dır. O, bu tanımları hocası

Şâfiî’ye nispet eder. Bununla birlikte Muhtasar’da “satım akdiyle birlikte selef (karz)” konusu ayrı bir başlık altında incelenmiştir. Hâlbuki karşılıklı iki akit yapılmasının şart koşulmasını safkateyn olarak değerlendirmektedir. Bu işlemde de biri satım diğeri karz olmak üzere iki akit söz konusu olmasına rağmen bu konuyu safkateyn olarak görmemektedir.317

Müzenî’nin böyle bir ayrıma gitmesinin nedeni şu iki husus olabilir: (1) Satım ile birlikte selemi yasaklayan müstakil bir rivayetin bulunmasıdır. Buna göre, bu işlemi

safkateyn olarak görüp görmemesinden ziyade kitabındaki başlıkları, hadislerde adı

geçen alışveriş türlerinden hareketle belirlemesi söz konusu olabilir. Ancak meseleyi “menfaat getiren karz” etrafında ele alması bu ihtimalin uzak olduğunu göstermektedir. (2) Diğer sebebi, kendisinin de hocasının da safkateyn olarak değerlendirdiği karşılıklı iki akit yapma meselesini her iki tarafa borç yükleyen (ivâzlı) akitlerle sınırlı tutmasıdır. Burada ise ikinci akit (selef/karz), tek taraflı edim yükleyen bir akit olduğu için işlemi safkateyn olarak görmediği söylenebilir. Bu arada Şâfiî’nin bir diğer öğrencisi olan Büveytî’nin (ö. 231/846) el-Muhtasar’ında tespit edebildiğimiz kadarıyla safkateyn meselesine hiçbir atıfta bulunulmadığını belirtmeliyiz.

***

Görüldüğü üzere içtihat dönemine ait kaynakların neredeyse tamamında

safkateyn konusuna bir şekilde yer verilmiştir. Ne var ki İmam Şâfiî’nin mahiyetine

yönelik örneklendirme gayreti dışında safkateynin teknik anlamda bir tanımı yapılmamıştır. Bu dönemde kaleme alınan eserlerde safkateyn, yasak olan alışverişlerden biri olarak ele alınmıştır. Bu nedenle konu izah edilirken çoğu zaman

317 Müzenî, el-Muhtasar, s. 124.

aynı örnekler verilmiştir. Nadiren de olsa farklı örnekler üzerinden hukuki bir işlemin fesat gerekçesi olarak ifade edilmiştir. Bu arada konuyla ilgili Abdullah b. Mes‘ûd’dan nakledilen tefsirin büyük oranda benimsendiği görülmektedir. Bu nedenledir ki bu dönemin eserlerinde safkateynin en meşhur izahı, sahabe döneminde olduğu gibi “peşin veya vadeli olmasına göre bir akitte birden çok fiyat seçeneğinin sunulması” olmuştur.