• Sonuç bulunamadı

2.4. İÇ BORÇLANMANIN EKONOMİK ETKİLERİ

3.2.2. Sabit Sermaye Yatırımlarının Sektörel Dağılımı

Özel kesim yatırımları üzerinde önemli bir dışlayıcılık etkisi ortaya çıkaran faktör; kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarıdır. Dolayısıyla, Türkiye'de yapılan kamu yatırımlarının özel kesim yatırımları için rakip değil tamamlayıcı nitelikte olması, yani kamunun daha çok alt yapı yatırımlarına öncelik vermesi, dışlama etkisinin boyutunu azaltacak önemli bir faktör olmaktadır (Taban ve Kara, 2006: 24). Çünkü; kamu yatırımları ekonomideki üretim sürecini kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle; kamu sabit sermaye yatırımları üretimde kullanılan özel girdilerin tamamlayıcısı olarak görülmektedir (Şimşek ve Kadılar, 2005: 87). Yatırımların yeterince arttırılamaması, yapılan yatırımların üretken olmayan ve daha çok rant sağlamaya yönelik alanlara yapılması ise özel kesim yatırımlarını olumsuz yönde etkileyeceğinden kamu, özel kesime rakip olmamalı bunun yerine özel sektör yatırımlarını tamamlayıcı özelliğine sahip yatırımları gerçekleştirmelidir.

Tablo 3.15: Sektörler İtibariyle Sabit Sermaye Yatırımları (Özel Kesim) Kaynak: DPT: ( http://ekutup.dpt.gov.tr/ekonomi/gosterge/tr/1950-06/esg.htm ) adresinden yararlanılarak hazırlanmıştır.

Türkiye’de özel kesim sabit sermaye yatırımlarının sektörler itibariyle dağılımı incelendiğinde; 1980-1986 döneminde imalat sanayi yatırımları yüksekken, sonraki yıllarda diğer sektörlerdeki yatırım artışı nedeniyle imalat sanayinin toplam yatırımlar içindeki payı düşmüştür. Kamu borçlarındaki artış, özel imalat sanayi yatırımlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Özellikle imalat sanayi yatırımları 1987 yılından itibaren % 30’un altına düşmüştür. Bu oran 1988 yılında % 21,4, 1989 yılında % 19,6 iken 1990 yılında % 26,2 olmuştur.

Konut sektörüne yapılan yatırımlar dönem boyunca yüksek olmakla birlikte 1993 yılında % 44,5, 1994 yılında % 51,5 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu yıllarda konut sektörü yatırımlarının payı imalat sanayi yatırımlarına göre daha yüksektir. Bu durum ülkemizde konut sektörüne yapılan yatırımların imalat sanayi yatırımlarını ikame ettiğini göstermektedir. Tablo 3.15’de görüldüğü gibi, tarımsal yatırımlar ve imalat sanayi yatırımları düşme eğilimi içerisindeyken; konut, enerji, turizm, eğitim ve sağlık sektörlerindeki yatırımlar artmıştır. Özel sektör sabit sermaye yatırımları içerisinde ağırlıklı sektörler konut, ulaştırma gibi hizmet sektörleri olmuştur.

Tablo 3.16’ ya göre; kamunun imalat sanayi yatırımlarında düşüş meydana gelse de ulaşım sektörüne yönelik yatırım harcamalarındaki payın yüksekliği kamunun ağırlıklı olarak altyapı yatırımlarına yöneldiğini göstermektedir. Kredi hacmine duyarlı olan konut sektöründeki yatırım azalışı ekonomik durgunluğa bağlanabilir. Kamu kesiminin finansman politikası nedeniyle caydırılan reel üretim sonucu özel sektörün imalat sanayi yatırımları azalmakta ve sanayi faaliyetleri dışındaki gelir ve kârların payı artmaktadır.

Tablo 3.16 : Sektörler İtibariyle Sabit Sermaye Yatırımları (Kamu Kesimi ) Kaynak: DPT; ( http://ekutup.dpt.gov.tr/ekonomi/gosterge/tr/1950-06/esg.htm ) adresinden yararlanılarak hazırlanmıştır.

Tablo 3.15 ve Tablo 3.16 birlikte değerlendirildiğinde; kamu yatırımları enerji ve ulaşım sektöründe yoğunlaşırken, özel yatırımlar ise daha çok konut yatırımlarında yoğunlaşmıştır. Böylece, kamu ve özel kesim yatırımlarının birbirini tamamlayan (crowding-in) etkisi ortaya çıkmıştır. Ne var ki, kamu yatırımlarının özel yatırımlar üzerindeki bu tamamlayıcılık etkisini 1990’larda yitirdiği ve finansal serbestleştirmenin bu tamamlayıcılık ilişkisini olumsuz etkilediği anlaşılmaktadır (Yeldan, 2001: 47).

1990’ lı yıllarda kamu yatırımlarındaki azalmanın özel kesim yatırım- larında azalmaya yol açmasıyla, kamu yatırımlarının özel yatırımlar üzerindeki tamamlayıcılık etkisi kaybolmuş, yüksek faiz oranları da enflasyonist beklentilerin yarattığı belirsizlik ortamında özel kesim yatırımlarının azalma- sında önemli bir etken olmuştur. Sonuçta, kamu iç borçlanmasının neden olduğu yüksek faiz oranları, iktisadi önceliklerin üretici sektörlerden ve sabit sermaye yatırımlardan kısa dönemli spekülatif alanlara kaymasına yol açmıştır.

3.2.3. 1980 Sonrası Tasarrufların Ekonomideki Payı

Türkiye’de 1980 sonrası dönemde yaşanan ekonomik gelişmeler tasarrufların gelişimini önemli ölçüde etkilemiştir. Türkiye’ de ulusal tasarruf- ların, yüksek getirili devlet iç borçlanma senetleri alınarak kamu açıklarının finansmanında kullanılması, kısa bir süre içinde kamu kesiminin borçlanma gereksinimini daha da maliyetli hale getirmiş, özellikle tasarruf düzeylerinin yetersiz olması, faiz oranları üzerinde büyük baskılar yaratarak öncelikle özel sektörün reel yatırımlarını olumsuz yönde etkilemiştir (Demir ve Sever, 2008:

179).

Tablo 3.17 ’ye göre, Türkiye'de yurt içi tasarrufların / GSMH'ya oranı 1987'de % 23,9, 1988' de % 27,2 iken bu oran 1989'dan 2000'li yıllara kadar yıllık ortalama % 20 ile % 22 arasında gerçekleşmiştir. 2000 yılında ise daha

da gerileyerek % 18,2 olmuştur. Türkiye'de tasarruf oranlarındaki azalışın en büyük nedeni; kamu tasarruflarında meydana gelen azalmadır. Sürekli bütçe açıkları, reel faizlerin yükselmesine katkıda bulunarak, borcu borçla ödenmesine neden olup, kamu açıklarını daha da artırmıştır. Bu durum bütçe içerisindeki faiz ödemelerinin payını arttırarak kamu tasarruflarının azalmasına neden olmuştur.

Kaynak: DPT; Ekonomik ve Sosyal Göstergeler (1950-2006) ve Temel Ekonomik Göstergeler (2006) verilerinden tarafımızca düzenlenmiştir.

Tablo 3.17’ den de görüleceği gibi özel tasarrufların GSMH’ya oranı 1980-2006 dönemi boyunca artış eğilimi içinde olmuş 1980 yılında % 11,5 iken 1988 yılında % 20,4’ e 1999 yılında ise % 27,9’ a yükselmiştir.

Özellikle kriz yıllarında toplam tasarruflarda azalma özel tasarruflarda ise artış vardır. Özel kesim tasarrufları; bireylerin veya kurumların faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte gelirlerinin daha büyük kısmını tüketim yerine tasarrufa yönlendirmeleri nedeniyle artmıştır. Kriz yıllarından sonra ise alınan tasarruf tedbirleri sonucu kamu tasarrufların bir artış olurken özel tasarruflarda ise azalış olmuştur.

Kamu tasarrufları 1980’li yıllarda artış göstermesine karşın 1990 yılından sonra kamunun iç borçlanmaya başvurulmasıyla birlikte azalmaya başlamıştır. Kamu kesimi tasarruflarının eksiye düşmesi toplam yurtiçi tasarrufların / GSMH’ya oranını düşürmektedir. Harcamaların üretken olmayan alanlara yönelmesi kamu tasarruflarının azalmasına neden olmuştur.

-15 -10 -5 0 5 10 15 20 25 30

Yüzde

Yıllar

kamu tasarrufu özel tasarruf

Şekil 3.5 : Kamu ve Özel Tasarrufların GSMH’ya Oranı (1980-2006)

1980-2006 döneminde sürekli tasarruf yetersizliği yaşanmıştır. 2002, 2003, 2004 yıllarında tasarruf fazlalığı oluşmuştur. Bunun nedeni; kamu ve özel tasarruflarındaki artışlarla her iki kesim yatırımlarındaki azalmadır. 2000 yılına kadar kamu yatırımları artış içerisinde olup, 2001 krizinden sonra yeniden düşüşe geçmiştir. 1980 yılından itibaren 2002 yılına kadar toplam yatırımlar tasarruflardan yüksek düzeyde gerçekleşmiş, özel kesim 1984 yılından itibaren yatırım düzeyini arttırmasına rağmen sürekli olarak tasarruf fazlası vermiştir.