• Sonuç bulunamadı

2.4. İÇ BORÇLANMANIN EKONOMİK ETKİLERİ

2.4.1. İç Borçlanmanın Fiyatlar Üzerine Etkisi

Ekonomide fiyat istikrarını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. İç borçlanmanın fiyatlara etkisi konusunda iki görüş vardır. Birinci görüşe göre;

devletin borçlanması ya da borçlanmayı mali araç olarak kullanması ekonomide enflasyonist etki yaratır. İkinci görüşe göre ise, devletin borçlanması ekonomide daraltıcı rol oynayarak deflasyonist etki yaratır (Rolph, 1957: 305).

2.4.1.1. İç Borçlanmanın Enflasyonist Etkisi

İç borçların enflasyon üzerine etkisi büyük ölçüde borçlanmanın yapıldığı kaynağa göre değişmektedir.

Merkez Bankası veya ticari bankalardan yapılan borçlanma para yaratılması ile sonuçlanmaktadır. Kamunun bankalardan borçlanması, kaydi para sürecini harekete geçirir. Bu sürecin uygun maliye ve para politikalarıyla giderilememesi, fiyatlarda artışla beraber enflasyonun yükselmesine neden olmaktadır (Eker ve Meriç,1999: 237).Kamu açıklarının Merkez Bankası’ ndan karşılanması durumunda, para hacmi ile parasal taban arasında doğrudan

ilişki kurulabilir. Bu durumda borçlanma ile para hacmi arasında enflasyonist bir ilişki vardır. Bütçe açıkları para basılarak finanse ediliyorsa ve para arzındaki artış hızı nominal milli gelir artış hızından fazla ise, bu durum enflasyonist baskıyı arttırır. Diğer taraftan para basmak, ekonomide genişletici etki yaratarak, tüketimi ve yatırımları canlandırıcı rol oynar. Tüketim artışı üretimle karşılanmadığı zaman fiyatların yükselmesine neden olur (Demir vd.,2005: 253). Devletin Merkez Bankasın’ dan borçlanması sonucu yaratılan ilave kaynaklar toplam harcama düzeyini arttırırken, yatırım ve üretim miktarındaki artışlarla dengelenmediği için enflasyonist baskıyı ortaya çıkarmaktadır.

İç borçlanma bankalardan ziyade kişilere, firmalara ve finansman kuruluşlarına tahvil ve bono ihracı ile sağlanabilir. İç borçlanmanın bankalardan çok hanehalkı, şirketler ve finansman kuruluşlarına DIBS ihracı ile sağlanması durumunda, kaynaklar özel kesimden kamuya transfer edildiği için para arzı üzerine etkisi olmaz ancak iç borçlanmanın parasal etkileri kısa dönemde değilse bile, borçların anapara ve faizlerinin ödendiği uzun dönemde ortaya çıkmaktadır (Kesbiç vd., 2004: 29). Kişi ve firmalardan yapılan iç borçlanma, kişi ve firmaların harcamalarını azalttığından borçlanmanın temel etkisi yatırımlar üzerinde görülmektedir. Hanehalkının tasarruflarıyla devlet kağıtlarını satın alması, ekonomide özel sektörün kullanabileceği ödünç verebilir fonların azalmasına neden olmaktadır.

Hükümetin iç borçlanmaya hem enflasyonla mücadele (Keynesyen maliye politikası) hem de dış borçlanmaya bir alternatif olarak başvurmasına rağmen, aslında iç borçlanma kendisiyle mücadele edilen enflasyon başta olmak üzere bazı tehlikeleri beraberinde getirmektedir (Güngör, 1999: 7).

Yüksek iç borç düzeyi fiyat istikrarını bozarak, ekonomik büyümeyi engellemekte ve uzun dönemli makroekonomik politikaların uygulanmasını zorlaştırmaktadır.

Devletin piyasaya yeni borç sürmesinin enflasyon yaratacağı hakkındaki görüşler genel olarak devletin aldığı borcu nerede harcadığına

bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Devlet borçlanmasının enflasyona sebep olabilmesi için, borçlanma suretiyle elde edilen gelirin kullanılması gerekir.

Devlet, borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri mal ve hizmet alımında kullanıyorsa deflasyonist etkiden söz etmek mümkün olmaz. Devletin tahvil ihracı karşılığında elde ettiği fonları kullanması, enflasyonist etki meydana getirir (Bulutoğlu, 2003: 434).

İç borçlanmanın fiyatlar üzerindeki etkileri, kısa dönemde değilse bile, borçların anapara ve faizlerinin ödendiği uzun dönemde kesinlikle ortaya çıkmaktadır (Kesbiç vd., 2004: 29). Uzun süre devam eden açıkların gittikçe artan bir borç stoku oluşturması nedeniyle; anapara ve faiz ödemelerini vergilerle veya daha fazla borçlanmayla finanse etmek güçleşmektedir.

Bu durum; kamu kesimi ödemelerini karşılamak için emisyon artışıyla para arzının büyümesine katkıda bulunup, sonuçta enflasyona neden olmaktadır.

İç borçlanma fiyatları iki yoldan etkileyebilir:

1. Kamu borçlanması faiz oranlarını arttırırken üretim maliyetlerini de arttırır. Üretim maliyetlerindeki artış ise, enflasyona yol açar. Borçlanma sonucu ortaya çıkan enflasyon, faiz oranlarının yükselmesine ve yüksek faizle borçlanılmasına neden olur.

2. İç borçlanma para arzını artırır. Para arzı artışı da fiyatları artırır. İç borçlanmanın enflasyonist etkisinin olup olmadığı borçlanılan kaynağa göre değişmektedir. Eğer borçlanma Merkez Bankası veya ticari bankalardan yapılıyorsa kamu açıklarının finansmanı ile parasal taban arasında ilişki kurulur. Kamu açıklarının finansmanı bankacılık kesimi dışından sağlanırsa para arzının artmasına yol açmaz.

2.4.1.2. İç Borçlanmanın Deflasyonist Etkisi

Devletin borçlanma yoluyla elde ettiği fonları harcamaması bireylerin harcamalarını azaltacağından ekonomide daraltıcı (deflasyonist) etki yapacaktır (Açba, 1996: 149). Bu nedenle; devletin bireylerden borçlanma-sının özel harcamaları azaltıcı etkisi vardır. Çünkü; kişiler devlet borçlanma senetlerini tüketimlerini veya tasarruflarını kısarak almaktadır. Tüketim harcamalarını kısarak tahvil ve bono satın aldıklarında tüketim harcamaları azalırken, tasarruflarını kısarak devlet borç senedi aldıklarında özel kesim yatırım harcamaları azalacaktır. Bu nedenle; bireylerden borçlanmanın ilk etkisi özel sektör faaliyetlerinin daralması olmaktadır. Bu durum ekonomide deflasyonist etki meydana getirmektedir.

Borç artışlarının daraltıcı etki yarattığını ileri süren görüşe göre;

devletin piyasadan borçlanması ve piyasadaki likiditeyi azaltması, halkı tüketim veya yatırım için para harcamamaya ikna ederek, harcamadığı parayla devlet tahvili almasını sağladığından, ekonomide deflasyonist etki meydana getirir (Çataloluk, 2009: 249).

Devlet borçlanmasının ekonomide deflasyonist etki oluşturacağını savunanların başında Earl A.Rolph gelmektedir. Ona göre; devlet borçlanması bireysel tüketim harcamalarını azaltacaktır. Piyasada meydana gelen para azalışı deflasyonist etkiye neden olacaktır. Yine devletin borçlanmayı arttırarak piyasaya yeni devlet borçlanma belgelerini sürmesi eski borç belgelerinin fiyatını etkileyecek, yeni borçlanma belgelerinin piyasaya çıkarılması ile eski borç belgelerinin fiyatı düşecektir. Kamu kesimi borçlarıyla başlayan deflasyonist etki bir süre sonra ekonominin tümünü kapsayacaktır (Rolph, 1957: 305- 307).

Genel olarak deflasyonist etki piyasadaki cari talebi iki şekilde etkilemektedir:

1. Borç senedi sahiplerinin tüketim harcamalarını kısmalarına yol açarak dolaysız etki meydana getirir. İç borçlanmanın deflasyonist etkiye neden olması, toplam talebi azaltmakta; toplam talepteki azalma ise ekonomide durgunluğa neden olmaktadır. Ekonominin durgunluk içine girmesi üretim miktarını azaltarak üretim faktörlerinin tam kullanılmasını engellemektedir.

2. Yeni kamu borçlanma senetleri piyasadaki özel borçları da etkilediğinden, dolaylı olarak özel harcamaların kısılması sonucunu doğurur.

(Eker ve Meriç, 1999: 238). Buna göre; piyasaya yeni bir borç senedi ihraç edildiğinde daha önce elinde tahvil bulunduran kişilerin servetlerinde bir azalma meydana gelmekte ve daha az harcama yapmaktadır. Bu durum özel borç talebini etkilediğinden, özel harcamaların kısılmasına neden olacaktır. Böyle bir durumda özel yatırımlar azalarak, toplam talep üzerinde daraltıcı etkide bulunacaktır. Sonuç olarak devlet borçlanmasının artışı, özel harcamaların ve dolayısıyla toplam harcamaların azalmasına ve ekonomide deflasyonist eğilimlerin artmasına neden olmaktadır.