• Sonuç bulunamadı

1.3. KAMU BORÇLANMASININ TÜRLERİ

1.3.3. Sağladıkları Kaynaklar Bakımından Borçlanma

yaparak daha düşük faizli yeni tahvil çıkarmak ister. İkinci şekilde ise, devletin itfa yapmamayı veya belirli süre geçtikten sonra itfa yapmayı taahhüt etmesidir (Açba, 1996: 16). Bu uygulama da faiz oranları düşerse tahvillerin değeri yükselmiş olacak ve devlet daha ağır bir borç yükü ile karşı karşıya kalacaktır.

İtfa süresi belirsiz borçlar devleti borç ödeme yükümlülüğünden kurtardığı ve uygun görülen zamanlarda ödeme yapılmasına imkan tanıdığı için avantajlı görülmektedir. Buna karşılık, borçların doğuş zamanı bilinmediğinden geri ödenmesinde toplumsal tepkiyle karşılaşılacağı ve bireylerin ne zaman alındığı bilinmeyen bir borç için bütçeye ödenek konulmasına tepki göstereceği noktasında eleştirilmektedir (Ulusoy, 2001:

48).

1.3.3. Sağladıkları Kaynaklar Bakımından Borçlanma

Kamu harcamalarının karşılanmasında ve harcamaların gelirleri aşması halinde ortaya çıkan kamu kesimi açıklarının finansmanında alternatif finansman yöntemleri uygulanmaktadır. İlgili açıkların finansmanında kullanılan alternatif finansman yöntemlerinden en önemlileri iç ve dış borçlanmadır (Gill ve Pinto, 2005: 3). İç ve dış borçlanmanın nedenleri, miktarları ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre değişmektedir.

1.3.3.1. İç Borçlar

İç borçlanma; hükümetin ülke sınırları içindeki kişi ve kurumlara milli para cinsinden borçlanmasıdır. Bu borçlanmanın ekonomik niteliği, satınalma gücünün özel ve kamu kesimi arasında el değiştirmesidir (Eker ve Meriç, 1999: 80). İç borçlanmada ülkenin kullanabileceği kaynaklara ek bir kaynak

yoktur. Devlet, yapmış olduğu harcamaların elde ettiği gelirden daha fazla olması durumunda harcamaların finansmanını sağlamak amacıyla kişi ve kurumlara başvurarak borçlanmasını gerçekleştirmektedir.

Bir borcun iç borç olup olmadığını belirleyen temel unsur; borcun ihraç yeri ve borcun milli gelir ile karşılanıp karşılanmadığıdır. İç borçlanmada alacaklı ile borçlu aynı ekonomi içerisinde yer almaktadır. Borcun iç piyasada veya dış piyasada aynı uyruklu kişilerden temin edilmesi halinde, her iki kaynak da iç borç olarak değerlendirilir ( Eker ve Meriç, 1999: 80).

İç borçlar GSMH’ nın bir bölümünden alınır, ödenmesi ise GSMH’da bir azalma veya artma meydana getirmez sadece bir transfer yapılması anlamına gelir. İç borçlar daha çok kamu geliri sağlamak, bütçe açığını kapatmak amacına yönelik olduğundan ekonomik dengeler açısından fazla bir etkiye sahip değildir (Erol, 1992: 50). İç borçlanma ile devlet ülke ekonomisi içerisinde kaynak transferi yapmaktadır. Bu nedenle şahıs ve kuruluşların tasarruflarını belirli sürelerle faiz karşılığında kullanması ülke ekonomisini doğrudan etkilememektedir (Tural, 1992: 38).

1.3.3.2. Dış Borçlar

Dış borçlanma; bir devletin ya da bir kamu kuruluşunun çeşitli dış kaynaklardan gelir sağlamasıdır. Yani ülke içindeki yerleşik kişi ve kuruluşların ülke dışındaki yerleşik kişi ve kuruluşlardan dış krediler yoluyla gelir elde etmesidir (Evgin, 2000: 1).

Devlet istihdam yaratmak, kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek için büyük yatırım projelerini üstlenerek, eğitim, sağlık, ulaştırma gibi beşeri sermaye ve altyapı yatırımlarını yapmak zorundadır. Ancak mevcut gelir düzeyinin düşüklüğünden kaynaklanan iç tasarrufların yetersizliği ve etkin vergi toplama yöntemlerinin geliştirilememiş olması nedeniyle ekonomik

büyüme için yapılması gereken yatırımların finansmanında dış kaynak kullanılmasına neden olmuştur.

Dış borçlar, geçmişte sadece olağanüstü dönemlerde başvurulması öngörülen bir gelir kaynağı iken günümüzde ülke ekonomilerinin gelişme- sinde kullanılan bir finansman çeşididir. Dış borçlanma, yalnız gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmiş ülkelerin de başvurduğu önemli bir gelir kaynağıdır (Şeker, 2006: 75). Özellikle gelişmekte olan ülkelerin sıkça başvurduğu bir finansman çeşidi olan dış borçlanma ile ülkeler ekonomik kalkınmalarını tamamlamaya çalışmaktadır.

Bir ülkenin iç borçlanma yerine dış borçlanmaya başvurmasının iki nedeni vardır: Birincisi; ülke ekonomisinin dışa bağımlı olması ve dış alımı gerçekleştirecek yeterli döviz kaynağına sahip olmamasıdır. Bunun sonucunda ülke için gereklilik arzeden malların yurtdışından düzenli akışını sağlamak üzere dış borç kaynaklarına yönelmek zorunluluğu doğmaktadır.

Dış borçlanmaya başvurmanın ikinci nedeni; iç kaynakların yetersizliği nedeniyle, ülke ekonomisinin ihtiyaç duyduğu fonların iç kaynaklardan karşılanmasının imkansız olmasıdır (Eker ve Meriç, 1999: 80). Devletin gelir toplama imkanının sınıra gelmiş olması nedeniyle dış kaynaklara başvurma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

Dış borçlanma yoluyla yabancı ülkelerden alınan kaynaklar, ekonomi üzerinde değişik etkiler yaratır. Dış borcun ekonomide meydana getireceği etkiler borcun kullanım koşullarına bağlıdır. Dış borcun faiz oranı, ödeme süresi, vade yapısı gibi koşullar dış borcun ekonomide yaratacağı etkilerin belirleyicisi olmaktadır. Dış borçlar, bir ülkenin belli bir süre sonra anapara ve faiziyle geri ödemek koşuluyla yabancı ülkelerden sağladığı kaynak olarak tanımlandığından bu borçlar alındığı zaman yabancı kaynak girişine yol açmakta, borçlanan ülkenin milli gelirini arttırarak ekonomide olumlu etki yaratmaktadır. Buna karşılık anapara ve faiz ödemeleri yapıldığı zaman dışarıya kaynak transferi söz konusu olacağından milli gelirde azalışa neden olarak ekonomide olumsuz etki meydana getirmektedir( Ulusoy, 2001: 61).

Dış borçlanma kısa dönemde üretim artışına benzer bir etki yaratarak yurt içinde toplam arzın artmasına neden olurken ileriki dönemlerde söz konusu borçların geri ödenmesi sonucu büyümeye aktarılacak kaynaklarda bir daralma görülmesine neden olacaktır (Ülgen, 2005: 21).

Devletin dış borçlanmaya gitmesi durumunda, alınan borcun verimli alanlarda kullanılması, istihdam seviyesinin artmasına ve dış borçlanma kadar ekonominin genişlemesine neden olur. Ülke kaynaklarında dış borçlanma yoluyla sağlanan ek artış sermaye birikim oranını yükseltir.

Büyüyen sermaye birikim oranı, yatırımları ve dolayısıyla büyüme oranını arttırmaktadır (Evgin, 2000: 2). Alınan dış borçların özellikle üretken yatırım alanlarında kullanılması, ekonomik sonuçları bakımından faydalı olmaktadır.

Bu nedenle; dış borç kaynaklarının, uluslararası rekabet gücü yüksek verimli ve döviz rezervlerini arttırıcı alanlara yönlendirilmesi gerekmektedir. Ancak, alınan dış borçların verimli alanlarda kullanılmaması durumunda ekonomide söz konusu olumlu gelişme sağlanmayacak ve borç geri ödenirken de ekonomide daralmaya neden olacaktır.