• Sonuç bulunamadı

2. Kavramsal Çerçeve

2.6. İstenmeyen Öğrenci Davranışlarının Önlenmesi

2.6.1. Öğretmenin rolü

Öğrencinin ve okulun başarıya ulaşması için öğretmenlere önemli görevler düş-mektedir. Asıl görevleri, öğrencilerin öğrenmelerini, sosyalleşmelerini, istenen davranış geliştirmelerini sağlamak olan öğretmenlerin bu görevleri başarı ile yerine getirebilme-leri için; sağlam bir meslek bilgisine, genel kültüre, alan bilgisine ve sınıf yönetimi be-cerisine sahip olması gerekir. Bunun için de öğretmenin gerek öz kaynaklarına dayana-rak gerekse yönetimce verilen desteğe bağlı oladayana-rak, kendini geliştirmesi ve yenilikleri takip etmesi sağlanmalıdır. Yenilikleri takip edemeyen öğretmenler, öğrenci ve sisteme yarar yerine zarar verebilir ve bunun sonucunda da okul sistemi amacına ulaşamamış olur. Yanlış davranışın kendisinin eleştirilmesi yerine, öğrencilerin eleştirilmesi, öğret-men açısından doğru bir davranış şekli değildir. Öğrenciyi bizzat uyarmak gerekli ise, davranışı yapan öğrencinin kendisi ile özel bir alanda görüşülmeli ve yanlış davranış sınıfın tamamına yüklenmemelidir (Gündüz ve Can, 2013, s. 426).

Etkili sınıf yönetimi konusunda başarılı öğretmenlerin en büyük özellikleri, is-tenmeyen öğrenci davranışlarıyla başa çıkmaktan ziyade, isis-tenmeyen davranışlar henüz oluşmadan engelleme ve en aza indirmedeki becerileridir (Türnüklü, 2000, s. 449-466).

Öğretmenin güçlü sınıf hâkimiyeti ve öğrencilerle çok yönlü etkili iletişimi, olumsuz davranışlar daha ortaya çıkmadan önlenmesine veya en aza indirilmesine büyük katkı sağlar. Sınıf hâkimiyeti, psikolojik ve akademik olarak özgüven sahibi öğretmenin sını-fın tamamıyla ilgilenmesi, sınıfta olan bitenin farkında olması, gereken zamanlarda uy-gun müdahalelerde bulunması ve kuralları uygulaması olarak anlaşılmalıdır. Sınıf hâ-kimiyeti öğretmenin akademik yeterliliği, dolayısıyla da özgüveni ile direkt olarak iliş-kilidir. Çok yönlü iletişimden anlaşılması gereken ise öğretmenin; pozitif ve sıcak bir sınıf ortamı oluşturması, olumlu dil kullanması, eşit ve adil davranması ve istenen dav-ranışları ödüllendirerek öğrencileri teşvik etmesidir (Öztürk, 2003, s. 147-148). Her sınıf ortamının sınıf, öğrenci, öğretmen özellikleri yönünden farklılık göstermesi nede-niyle her sınıfta oluşturulan disiplin ortamı ve istenmeyen davranışları önleyici

yöntem-32

ler doğal olarak farklılık gösterecektir. Ortaya çıkan problemi çözebilmek için uygun olan yöntemin seçilmesi, öğretmenin yeterli düzeyde mesleki yeterliliğe sahip ve sınıf yönetimi konusunda kendini geliştirmiş olmasına bağlıdır (Şentürk, 2010, s. 20).

Etkili öğretmenin kendi alanıyla ilgili yeterli bilgi birikimine ve iyi bir öğret-menlik meslek formasyonuna sahip olması, öğretöğret-menlikle ilgili becerilerle donanmış olması gerekmektedir. Öğretmenin öğretim görevini iyi bir şekilde yapması, neyi nasıl öğretileceğini iyi bilmesine bağlıdır (Balcı, 2011, s. 144-145). Öğrencilerin istenmeyen davranışların farkına varabilmeleri için öğretmen, hangi davranışın nerede ve nasıl ya-pıldığında uygun/uygun olmadığı hakkında öğrencileri önceden bilgilendirmeli, bu ko-nuda onlara ipuçları vererek eğitmelidir (Başar, 2014, s. 143). Etkili öğretmen, eğitim-öğretim konularında işbirliği içinde çalışmalı, planlama ve değerlendirmeyi öğrencile-riyle birlikte yapmalı, mesleki yönden kendisini sürekli geliştirme çabasında olmalı, yeni yöntemler-teknikler bulma ve uygulama çabası içinde olmalı, sorumluluk duygusu yüksek seviyede ve öğrenciler için iyi bir model olmalı, okulun ve programın amaçlarını öğrencilere açıklamalı, öğrencilerin beklenti ve ihtiyaçlarının farkında olmalı, öğrenci-lerle ilgili yüksek beklentilere sahip olmalı, öğrencilerin öğrenmesini sürekli izlemeli, öğrencilerin öğrenmesinde liderlik yapmalı ve yol göstermeli, öğrencilerin çalışma ve ödevlerine yardımcı olmalıdır (Şişman, 2013b, s. 148-158).

Okulun ilk günlerinde öğrencilerle en çok sözlü anlatım ile iletişim kuran öğret-menler öğrencileri ve aile yaşamları hakkında edinebildikleri bilgi yardımıyla dersleri planlamakta ve öğrencilerin durumlarını takip edebilmektedirler. Sınıfta kuralların ve beklenen davranışların eğitim öğretim yılı başında konuşulması, öğretmenlerin derse ayrılan zamanı etkili kullanmalarına ve sınıfta istenmeyen davranışların oluşmasına engel olabilmektedir (Akar vd., 2010, s. 798). Öğrenciler öğretmenlerini severlerse, bazı istenmeyen davranışları onu üzmemek adına da yapmayabilirler ki bu da arzu edilen bir durumdur (Mitchem, 2005, s. 188). Duke’e göre öğretmen sınıftaki disiplinden kaynak-lanan istenmeyen davranışların önlenmesi için sınıftaki her öğrencinin sorumluluğunu kabul etmeli, sınıf içi kuralları sağlam temellere oturtmalı, pozitif sınıf iklimi oluştur-malı, öğrencilere iyi rehberlik etmeli, her konuda onlara destek olmalı ve sınıf yöneti-mine aileleri de katmalıdır (Akt., Yiğit, 2010, s. 86).

Öğrenmenin etkili araçlarından biri olan öğrencinin diğer öğrencilerle etkileşimi, öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmelerine, sosyal, duygusal ve bilişsel yö-nünün gelişmesine, ben merkezinden uzaklaşmasına, diğer öğrencilerle empati yapa-bilmesine katkı sağlar. Bu etkileşimin daha sağlıklı olabilmesi için öğretmen;

öğrenci-33

nin kişiliğine saygı duymalı, etkileşime katılmaya teşvik etmeli, empati yapmalı, uygun davranışları ödüllendirmeli, öğrencilerin özgüven kazanmasına imkan vermeli, öğrenci-lerle ilgili beklentisini yüksek tutmalıdır (Memişoğlu, 2010, s. 142-143). Öğretmen ve öğrenci arasındaki güven ve saygı; öğrencilere soru sorma hakkı vererek, tartışmalara katılmalarını teşvik ederek, onlara hak ettikleri değeri vererek oluşturulabilir. Öğretme-nin zamanı etkili kullanması ve dersi amacına uygun olarak işleyebilmesi için konunun akış planını yapması, derse hazırlıklı gelmesi ve zamanında derse girmesi, derste kulla-nacağı materyalleri önceden hazırlaması, kullakulla-nacağı yöntem ve teknikleri planlaması gereklidir. Etkili bir sınıf yönetimi için gerekli olan koşullardan biri de sınıf kurallarının öğrencilerin katılımı ile oluşturulmasıdır. Katılımcı yöntem ile oluşturulan kurallara öğrenciler daha fazla uyum göstermekte, alınan kararlara katıldıkları için kararların ye-rine getirilmesinde sorumluluk almaktadırlar. Öğrenme-öğretme sürecinin temel öğesi öğrenen ve öğretilen öğrenci olduğuna göre, öğrencilerin de etkinliğin içine katılabilme-lerine imkân sağlanması önemlidir (Gündüz ve Can, 2013, s. 433). Ayrıca sınıf yöneti-cisi olan öğretmenin sınıf disiplinini sağlamanın yanı sıra; sınıfın fiziksel düzenini sağ-laması, sınıf içi iletişimi düzenlemesi, sınıfta eğitim öğretim faaliyetleri için uygun or-tam sağlaması gerekmektedir (Seyfullahoğulları, 2010, s. 27).

İstenmeyen davranışların önlenmesi ve etkin bir sınıf yönetimi için öğretmenler;

parmak kaldırarak söz alınması, başkası konuşurken sözünün kesilmemesi ve konuşul-maması, kılık-kıyafetinin düzgün olması, ilgili dersin materyallerinin hazırlanması, öz bakım ve temizliğe dikkat edilmesi, takım bilincinin sağlanması, ödevlerin zamanında yapılması gibi kurallar oluşturmaktadırlar (Yılmaz ve Aydın, 2015, s. 148-164). Öğret-menlerin işini ve öğrencilerini sevmesi, sınıfa pozitif enerji ile girmesi, derse ve konuya odaklanması, eğitim öğretim faaliyetlerinde görsel, işitsel araç ve gereçlerden fayda-lanması, öğrencilerin soru sormasını teşvik etmesi, sözlü ve sözsüz iletişimi iyi kullan-ması, dersi ilgi çekici şekilde anlatkullan-ması, ara özet ve tekrar yapkullan-ması, dersin sınıf içerisin-de gezerek anlatması, tek rolünün öğretmek olmadığının farkında olarak öğrencilere sevgi dolu ve olumlu bir bakış açısıyla yaklaşması uygun bir öğrenme ortamının oluştu-rulması için gereklidir (Kuran, 2000, s. 173-176). Öğrencinin yapacağı davranışı öğret-menin tahmin ettiğinin öğrenci tarafından bilinmesi ve öğretöğret-menin bunu hissettiğini göz temasıyla anlatması, öğrencinin istenmeyen davranışa yönelimini engelleyebilir. Öğ-retmenin davranışı tahmini, göz temasından kaynaklanan öğretmen kararlılığı, davranı-şın sonuçlarının öğrenciler tarafından biliniyor olması, olumsuz davranışlara karşı sınıf-ta orsınıf-tak bir tutumun yerleşmiş olması, gerçekleşme aşamasında olan istenmeyen

davra-34

nışı öğretmenin soru sorma, görüş isteme, görevlendirme vb. yoluyla engel olmaya ça-lışması istenmeyen davranışları önlemek için kullanılabilir (Başar, 2014, s. 176).

Curwin ve Mendler, istenmeyen davranışı gösterme potansiyeli fazla olan öğ-renciler için öğretmenlere; hiperaktif öğöğ-rencilerin öğretmene yakın konumda, dikkati kolay dağılan öğrencilerin ise duvar kenarına oturtulması, iş yapmak istemeyen öğrenci-ler için görev listesi oluşturarak sırasına yapıştırılması ve takip edilmesi, hafızası zayıf olan öğrenciler için görevlerin küçük parçalara ayırarak verilmesi, motivasyonu düşük öğrenciler için gelişim tablosu hazırlanması şeklinde bazı önerilerde bulunmuştur. Ayrı-ca kurallar konusunda tutarlı olmak, kuralları her öğrencinin anlayaAyrı-cağı şekilde belirle-mek, öğrencilere isimleri ile hitap etbelirle-mek, derse iyi hazırlanmak, derse zamanında gel-mek, başlamak ve bitirgel-mek, öğrencilerin derse katılımını teşvik etgel-mek, öğrencilerle emir kipi ile değil rica ederek konuşmak, öğrencileri iyi gözlemlemek, hata veya yanlışlık yapıldığında öğrencilerden özür dilemesini bilmek; istenmeyen davranışların önlenme-sinde öğretmen davranışları olarak sıralanabilir. Bununla birlikte etkili bir öğretmen;

kararlı, içten, samimi, adaletli, hoşgörülü, neşeli, mutlu ve kendine güveni tam olmalı ve öğrencilerini sevmelidir (Akt., Ercan, 2010, s. 209).

Ginott’e göre öğretmen öğrencileri ile yargılayıcı bir dil yerine betimleyici bir dil ile hitap etmelidir. Betimleyici dil; bir durumu, bir davranışı, bir başarıyı veya bir hissi aynen tanımlar. Yargılayıcı dil ise, bir davranışı veya başarıyı değerlendirmeyi ya da kişiyi etiketlemeyi ifade eder. Yargılayıcı dil şahsiyete odaklandığı için özellikle işbirliği ortamına zarar verir (Akt., Cangelosi, 2016, s. 95). Betimleyici dil durumun anlaşılmasına yardımcı olurken, yargılayıcı dil ise durumla ilgili olumsuz yargılar içerir.

Betimleyici dilde öğretmen öğrenciyi yargılamak yerine hangi davranıştan rahatsız ol-duğunu açıklar. Bu nedenle de öğretmen öğrencilerine karşı yargılayıcı dil yerine betim-leyici dil kullanmalıdır (Cangelosi, 1988, s. 83). Horn ise araştırmaların, betimbetim-leyici dil kullanan öğretmenlerin, yargılayıcı dil kullanan öğretmenlere kıyasla öğrencilerin daha az baskı altında hissettiklerini, daha az savunmacı olduklarını ve ders etkinliklerine da-ha fazla katılım sağladıklarını ortaya koyduğunu ifade etmiştir (Akt., Cangelosi, 2016, s. 95). Bunun yanı sıra öğretmenlik mesleği; mesleki özerklik ve özgünlük, öğretmenle-rin meslektaş gruplarına katılımı ve öğretim bilgisini güçlendirme olmak üzere üç temel ilkeden oluşmaktadır. Diğer mesleklerde olduğu gibi öğretmenler de kendi alanlarındaki gelişmeleri takip etmek ve ayak uydurmak durumundadırlar. Bunun için öğretmenlerin mesleki gelişim faaliyetlerine katılımı desteklenerek öğretim bilgisi güçlendirilmelidir (OECD, 2016, s. 63).

35 2.6.2. Okulun rolü

Öğrencileri eğitmek amacında olan okul, çevresini de eğitebilirse o çevreden okula gelen öğrencilerin olumsuz davranışları öğrenci daha okula gelmeden düzeltilmiş olur (Başar, 2014, s. 18). İstenmeyen davranışların önlenmesi için okul ve aile birlikte hareket etmelidir. Örneğin, okul tarafından velilere ve öğrencilere okula devam etme ve başarı arasındaki ilişki açıklanmalı, öğrencinin derse geç kalması ve okul devamsızlığı gibi daha farklı istenmeyen davranışlara neden olabilecek konular ailelerle haberleşerek birlikte izlenmelidir (Cangelosi, 1988, s. 257).

Çevredeki olumsuz davranışların değiştirilmesi, okuldaki sınıf etkinliklerinin çevreye taşınmasıyla ya da çevrenin okula taşınmasıyla da sağlanabilir. Sınıfın ve oku-lun düzenlediği sosyal-eğitsel etkinliklere (Öğrenciler sınıfta öğrendikleri olumlu dav-ranış örneklerini bir tiyatro gösterisi, şiir etkinliği, beceri sergileri) veliler ve çevredeki insanlar davet edilerek olumlu davranış örnekleri konusunda halkın bilinçlenmesi ve öğrenmesi sağlanmış olur (Lemlech, 1988, s. 250). Okul yönetiminin demokratik bir hoşgörü iklimi oluşturması, öğrencileri sıkmak yerine esnek bir düzen kurması, öğrenci-lerin görüşöğrenci-lerini alarak bu düzenin belirlenmesi, öğrenciöğrenci-lerin istek, gereksinim ve bek-lentilerini okul amaçlarına ters düşmeden gerçekleştirmelerine yardım etmesi, okul yö-netiminden kaynaklanan istenmeyen davranışları azaltacaktır. Oyun arkadaşlarıyla okul dışında birlikte olduğunda istenmeyen davranışlara yöneleceği düşünülen öğrencilerin, okul bahçesinde oynamalarının sağlanması gibi okulda uygun davranışa yöneltici etkin-likler düzenlenebilir. Oyunlarda bir öğretmenin hakemlik yapması, öğrencileri istenme-yen davranışların önüne geçerek istenen davranışlara yöneltebilir. Daha açık ifade et-mek gerekirse, okul dışında oyun oynarken kendine zarar veren arkadaşına küfür etme ya da karşılık verme davranışı gösterebilecek bir öğrenci, okul bahçesinde ve öğretmen gözetimindeyken bu davranışı göstermekten çekinecek, çelme takan da özür dileyebile-cek, okul bahçesinde oyunu seyreden diğer çocuklar da bu olumlu davranışlara şahit olacaktır (Başar, 2014, s. 155-156).

Öğretim için gerekli kaynak, araç-gereçlerin eksikliliği veya yokluğu, okul-aile-çevre işbirliği ile giderilerek, potansiyel istenmeyen davranışı önlenebilir. Etkili bir ve-li-okul-öğretmen işbirliği ile bu olumsuz sonuçlar önlenebilir. Etkili bir rehberlik metiyle, okulda uyum güçlüğü çekebilecek öğrenciler için, tanıtım, eğitim, destek hiz-meti sağlanabilir. Bu hizhiz-metin önleyici olması, iş işten geçmeden, gecikmeden yapılma-sı, istenmeyen davranışı oluşmadan önleyebilir. Okul tarafından her öğrencinin bireysel veya grup olarak hünerlerini, yeteneklerini, başarılarını gösterebileceği etkinlikler,

öğ-36

rencilerin tamamına fırsat verecek şekilde sık aralıklarla düzenlemelidir. Sergileyecek değerde herhangi bir hüneri olmayan öğrenciler de hediye taşıma, zil çalma, dekor dü-zenleme, perde açıp kapama gibi etkinliklerde mutlaka görevlendirilmelidir (Başar, 2014, s. 152-156).

Öğretim yılı başında sınıf kapasiteleri ve okuldaki derslik sayıları dikkate alına-rak öğrencilerin başarı durumları, kız ve erkek öğrenci sayısı, sorunlu ve kaynaştırma öğrenci sayısı, geçen senelerde edinilen tecrübeler de dikkate alınarak homojen dağılım-lı şubeler oluşturulmadağılım-lıdır. Öğretim yıdağılım-lının ilk döneminde öğretim yıdağılım-lında yapılacakların ve görevlerin belirlenmesi amacıyla okulun öğretim faaliyetleri olan komisyon ve kurul-ların, sınavkurul-ların, yeni düzenlemelerin-kararkurul-ların, kulüp ve rehberlik çalışmalarının, yılın tamamının ele alınacağı ikinci dönemde ise yılın genel değerlendirmesinin yapılacağı

“Genel Öğretmenler Kurulu Toplantısı” yapılmalıdır. Programların ve derslerin uyumlu bir şekilde yürütülmesi, spor salonu, laboratuar, kütüphane vb. okul tesislerinden ve ders araçlarından planlı bir şekilde faydalanılması, öğrenci ödev ve derslerin değerlendi-rilmesi, derslerde izlenecek yöntem ve tekniklerin belirlenmesi amacıyla yılın başında, ortasında, sonunda ve ihtiyaç duyulduğunda “Zümre Öğretmenler Kurulu Toplantısı”

yapılmalıdır. Şubedeki öğrencilerin; kişilik, beslenme, sağlık, sosyal ilişkileri, başarı-başarısızlık, ailenin sosyo-ekonomik durumu gibi konuların görüşülüp değerlendirildiği, alınacak önlemlerin görüşüldüğü ve kararların alındığı “Şube Öğretmenleri Kurulu (ŞÖK) Toplantısı” birinci ve ikinci dönem başında ve yılın sonunda yapılmalıdır. Bu toplantılara gerek görülürse veli, sınıf başkanı ve öğrenci temsilcileri de davet edilmeli-dir. Söz konusu toplantılarla, okul genelinde disiplin ve öğretim uygulamalarında stan-dartlık sağlanarak, istenmeyen öğrenci davranışlarının en aza indirilmesi hedeflenmeli-dir. Ayrıca okul yönetimi; rehberlik ve psikolojik hizmetler personeli, öğrenciler, veli-ler, öğretmenler ve diğer yöneticiler arasındaki işbirliği, etkili iletişimi ve koordinasyo-nu artırmaya yönelik planlamalar ve faaliyetler yapmalıdır (Şişman, 2013b, s. 267-277).

2.6.3. Ailenin rolü

Yapılan araştırmalara göre ailenin okul süreçlerine katılımı, öğrencinin akade-mik başarısına, tavır ve tutumlarına olumlu yönde etki etmektedir. Öğrencinin başarısı için okulun; amaçları, programı, disiplini, kuralları, işleyişi ve öğrencinin her türlü geli-şimi konusunda okul ve aile işbirliği yapmak durumundadırlar. Bu konuda aileye düşen en büyük görev sağlıklı bir ev ortamı oluşturmaktır. Araştırmalar çocuğuyla birlikte vakit geçiren, ödevlerine yardım edip materyal desteği sağlayan ve ödev takibi yapan

37

velilerin çocuğun başarısına yüksek düzeyde katkı yaptığını ortaya çıkarmıştır. Velinin evde ve okulda öğrencinin öğrenmesiyle birebir ilgilenmesi bunun en güzel yoludur.

Diğer taraftan aileler, okul-aile birliklerinin yanı sıra, okul amaç ve programlarının ha-zırlanması ve geliştirilmesi süreçlerine katılarak çocuklarının eğitim faaliyetlerine do-laylı olarak katkı sağlayabilirler (Şişman, 2013b, s. 182-183). Sağlıklı bir okul ortamı için okul-aile işbirliğinin güçlendirilmesi, okul yöneticilerinin öğretmenlerle birlikte hareket etmesi, ailelerin okulla sürekli iletişim halinde olması ve çocuklarının okul ya-şantılarından haberdar olması gerekmektedir (Sadık, 2017, s. 1456). Okul aile işbirliği-nin olumlu sonuçları öğrenciyi etkiler ve öğrencide güçlü bir motivasyon oluşturur. Ve-liler çocuklarının başarısızlıklarını okula veya öğretmene bağlamamalı, çocuklarının başarısı konusunda daha çok sorumluluk alarak okul ve öğretmen ile işbirliği yapmalı-dırlar. Aileler eğitimde fırsat eşitliği sağlayabilmek için okulları ekonomik, toplumsal ve kültüre bakımdan da desteklemelidirler (Sarıtaş, 2010, s. 210). Ayrıca öğretmene olan güvenin sarsılmaması içi aileler çocuğun yanında öğretmeni eleştirmemelidir (Dönmez, 2010, s. 51).

2.7. İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına Yönelik Eylem ve Stratejiler

Sınıf ortamında istenmeyen davranış oluştuğunda, öğretmenin bunu derhal fark ederek bu davranışı düzeltme stratejisine karar vermesi gerekir. Olumsuz davranışlar, dikkatsizlikten kaynaklanan bir seferlik ve sonuçları rahatsız edici olmayan bir tarzda olabilir veya tekrarlanan, öğretmene, arkadaşlarına ve okul eşyalarına telafisi zor zarar-lar vermeye yönelik olabilir. Bu nedenle de öğretmenler istenmeyen davranışı düzeltme stratejisini, ortaya çıkan olumsuz davranışın özelliğine göre belirlemelidir (Öztürk, 2003, s. 173). İstenmeyen davranışlar öğrenci ile ortam arasındaki etkileşimden kaynak-lanması nedeniyle, davranışın ortadan kaldırılması için öncelikle bu davranışın oluşma-sına etki eden faktörlerin belirlenmesi, sonrasında bu faktörlerin değiştirilmesi gerekir.

İstenmeyen bir davranışın nedeni, sınıfın fiziksel düzeniyle ve eğitim programıyla ilgili olabileceği gibi, amaçlı olarak öğrenci tarafından yapılabilir ve öğrencinin belirli bir ihtiyacını karşılamasını hedefler (Sezgin ve Duran, 2010, s. 147-168).

Yapılan araştırmalarda öğretmenlerin disiplin problemleriyle baş etmede en çok uyarma ve ceza verme yöntemleri kullandığı görülmüştür. Disiplin sorunlarıyla baş et-mede öğrenciyi ödüllendirme ve uyarma yöntemleri kısmen etkili olurken; derste deği-şiklik yapma, kuralları öğrencilerle birlikte belirleme ve öğrenciye sevgi gösterme yön-temlerinin ise daha çok etkili olduğu görülmüştür (Sadık ve Aslan, 2015, s. 115-138).

38

Diğer taraftan istenmeyen davranışların değiştirilmesinde; zorlayıcı strateji, serbest stra-teji, görev merkezli strastra-teji, otoriter strastra-teji, temel-ödül stratejisi olmak üzere beş farklı yaklaşım benimsenmektedir. Zorlayıcı strateji korkutma ve gözdağı ile istenmeyen dav-ranışları önleme temeline dayanırken, öğretmen ve öğrenci arasında çift yönlü etkileşim ve sosyal ilişkilerin ön planda olduğu serbest stratejiyi benimseyen öğretmenlerin sını-fında karşı öğrenci davranışları daha az görülür. Görev merkezli stratejide öğretmen öğrencileri boş bırakmamak için sürekli görevler vererek meşgul ederken, otoriter stra-tejide öğretmen rasyonel ve uygun kurallarla sorun önleyici sınıf ortamı oluşturur. Te-mel stratejide ise ödül yoluyla istenen davranışların artırılarak istenmeyen davranışların azaltılması öngörülmektedir (Traynor, 2002, s. 478).

İstenmeyen davranışlarla ilgili ne yapılması gerektiğine karar verirken davranı-şın bulunduğu bağlam, sebebi, çeşitleri, davranıdavranı-şın görülme sıklığı ve kullanılan müda-hale yöntemi göz önünde bulundurulmalıdır (Burden, 1995, s. 15). Ortaya çıkan isten-meyen davranışlarının tekrarlanması; sorunu anlayarak, görmezden gelerek, öğrenciyi uyararak, derste değişiklik yaparak, öğrenciye sorumluluk vererek, öğrenci ile konuşa-rak, okul yönetimi ve aileyle ilişki kurakonuşa-rak, ödül-ceza sistemi kullanarak (Eylemlerden biri veya birkaçı uygulanarak) önlenebilir. Öğrencinin istenmeyen davranış sonrasında kişiliğinin zarar görmemesi ve özgüvenin gelişmesi için, istenmeyen davranışa karşı izlenecek strateji ve yapılacak eylem; mevcut durum analiz edildikten ve hedef belirlen-dikten sonra, hatalı davranışın oluştuğu şartlar ve neden olduğu sonuçlar gözlemlenerek belirlenmelidir. Diğer bir ifade ile istenmeyen davranışın sürekli mi tek seferlik mi ol-duğu, öğrencinin o andaki psikolojik durumu ve şartları, davranışın yanlışlıkla mı yoksa kasıtlı olarak mı yapıldığı, davranışın maddi manevi olumsuz sonuçlarının büyüklüğü vb. durumlar göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir (Aydın, 2015, s. 182). İs-tenmeyen öğrenci davranışları karşısında hangi eylemlerde bulunulacağı aşağıdaki baş-lıklar şeklinde ele alınacaktır.

2.7.1. İstenmeyen davranışa neden olan sorunu anlamak

Öğretmenin istenmeyen davranışların farkına varabilmesi öğrencileri iyi tanıma-sına, onlardaki değişimleri görebilmesine ve izleyebilmesine bağlıdır (Cangelosi, 1988, s. 233). İstenmeyen öğrenci davranışının anlaşılması sorunların doğru bir yaklaşımla çözülmesinin ön koşuludur. Sorunu anlama, sınıf içi değişkenleri kontrol etmek ve yön-lendirmek amacıyla öğretmen ile öğrencilerin karşılıklı olarak gerçekleştirecekleri ça-badır. Bu nedenle sorunun sadece öğretmen tarafından değil öğrenci tarafından da

anla-39

şılması gerekir. Sorunun her iki taraf için de anlaşılması, karşısındakinin yerine kendini koyma şeklinde tanımlanan öğretmen-öğrenci arasındaki empatik iletişim sayesinde kolaylaşır. Öğretmen sorun karşısında gerekli sabrı ve özeni gösterdiğinde öğrenciler de öğretmenlerine karşı doğal davranmaya yönelir, sorunlarını rahatlıkla ifade edebilme cesareti bulur (Aydın, 2015, s. 178-179). Bir öğrencinin öğretmeninin sözünü kesmesi, sözün o kısmına bir katkı sağlıyorsa bu davranış saygısızlık olarak değil konunun anla-şılmasına katkı olarak nitelendirilebilir. Bundan dolayı da sınıfta gerçekleşen davranı-şın; türü, eğitim faaliyetlerini olumsuz etkileme derecesi, öğrenci ve sınıfça yapılma sıklığı, istenmeyen davranışa neden olan sorunun anlaşılması bakımından önem arz et-mektedir (Başar, 2014, s. 197).

2.7.2. İstenmeyen davranışı görmezden gelmek

2.7.2. İstenmeyen davranışı görmezden gelmek