• Sonuç bulunamadı

2. Kavramsal Çerçeve

2.5. İstenmeyen Öğrenci Davranışlarının Nedenleri

2.5.4. Sınıf ortamı

Eğitim-öğretim faaliyetinin gerçekleştiği bir ortam olan sınıfın fiziksel yapısı ile sosyolojik ve psikolojik ortamı öğrenci davranışlarını yakından etkiler (Akar, 2009, s.

97). Sınıftan kaynaklanan nedenler; öğrenci sayısı, sınıfın yerleşim düzeni, ısı, ışık, renk, gürültü, temizlik ve sınıfın genel görünümü olarak özetlenebilir. Öğrenci sayısının gereğinden fazla olması izlenecek öğretim yöntemini, öğrenci ve öğretmen motivasyo-nunu, kötü bir yerleşim düzeni; dersin etkin ve akıcı şekilde işleyişi ile öğrenci ve öğ-retmen iletişimini, uygun olmayan ısı, ışık ve renk; öğrenci öğöğ-retmen konsantrasyonu-nu, aşırı gürültü; dersin anlaşılmasını ve dikkatin toplanmasını, temiz olmayan bir sınıf ortamı sınıftakilerin sağlığını ve görme zevkini, özensiz bir sınıf görünümü ise sınıf toplumunun davranışlarını ve psikolojisini olumsuz yönde etkiler (Aydın, 2015, s. 35-37). Öğrencilerin sınıftaki oturma düzeni; öğrencinin öğretmeni, öğretme işinde kullanı-lan bilgisayar, yansıtıcı ve tahtayı rahatlıkla görebileceği şekilde yapılmalıdır. Öğrenci sınıftaki eğitim öğretim faaliyetlerine etkin bir şekilde dâhil olmazsa, öğrencinin ilgisi ders dışındaki başka faaliyetler kayacak, bunun sonucu olarak da öğretmen de öğrenci-nin davranışlarını izleyemeyecek ve onu etkin bir şekilde derse katamayacaktır (Öztürk, 2007, s. 156).

27 2.5.5. Öğretmen kaynaklı nedenler

Sınıf ortamını oluşturan asıl unsurlar olan öğretmen ve öğrencinin dokusu top-lumdan topluma farklılık gösterir. Bu sebeple her bir sınıf, toplumsal yapısı ve öğret-menin sınıfı yönetim biçimi bakımından farklılık gösterir. Çok yönlü ve uzun çaba gös-terilmesi gereken bir süreç olan etkili sınıf yönetim biçimini öğretmen oluşturur. Ancak etkili bir sınıf yönetiminde, başarılı tekniklerin uygulanmasının yanı sıra, öğrencilere gösterilen olumlu tutum ve davranışların da büyük önemi vardır (Şentürk, 2010, s. 25).

Öğretmenin görünüşü ve davranışı, öğrenci üzerinde çok etkili olur. Öğrenciler, onu konuşmasından, yürüyüşüne ve giyinişine kadar örnek alıp taklit etme eğilimindedirler.

Bu durum, öğretmenin her konuda, eğitimin amaçlarına uygun davranmasını gerektirir (Başar, 2014, s. 90). Öğretmenin yaşantısı, olaylara bakışı, eğitimi, kültürü, özgüveni, ruhsal ve duygusal yapısı öğrenci davranışlarına etki eder (Yiğit, 2010, s. 7). Sınıf yöne-timi konusunda yetersiz olan öğretmende; öfke, patlama, umutsuzluk, yıkım, iş stresi, iş tatminsizliği görülebilir (Sarıtaş, 2000, s. 48).

Öğretmenin ana etkinliği kesip başka bir ayrıntı ile ilgilenmesi (örneğin derse geç gelen ya da ders esnasında konuşan bir öğrenciyle), bir konuyu bitirmeden başka bir konuya geçmesi, konuyu gereğinden fazla uzatması istenmeyen davranışa yol açabilir (Başar, 2014, s. 175). Lemlech’e göre, öğrenci davranışı ve gelişmesi öğretmence sü-rekli izlenmelidir. Öğrencilerle konuşmak, görüntülerini ve yüz ifadelerini incelemek, her öğrenci için gelişim izleme listesi tutarak öğrencinin davranışlarını değerlendirme-sine yardımcı olmak gerekir. Öğrenciler hangi davranışın uygun olduğu konusunda öğ-retmenin geri bildirimine, ilgisine, izlemesine ihtiyaç duyarlar. Ne olup bittiğini anla-yamayan, belirsizlik durumunda bunu doğal karşılayıp öğrencinin bu yanlış davranışı sürdürmesinde öğretmenin de payı vardır (Akt. Başar, 2014, s. 175). Burden’e göre sı-nıfta istenmeyen davranışlara neden olan öğretmen davranışları; sürekli olumsuz ve otoriter olma, aşırı tepkili, ceza yanlısı, suçlayıcı, monoton, zayıf iletişimli, gereksiz tekrar yapma, öğrencilerle empati kuramama, derse plansız ve hazırlıksız gelme olarak sıralanabilir (Akt., Jones ve Jones, 2007, s. 31). Hingsworth ve Hoover istenmeyen dav-ranışların öğretmenden kaynaklanan nedenlerini; zamansız ve uygun olmayan etkinlik, alaycı ve tutarsız tutum, aşırı yüksek sesle konuşmak, kaba ve düşüncesiz olmak, öğren-ciler arasında ayrım yapmak, ders ve sınıf amaçlarını öğrenöğren-cilere anlatamamak, kendi-sini yenilememek, ezberci, öğrencilerin özelliklerine dikkate almamak olarak sıralamış-lardır (Akt., Ercan, 2010, 206-207).

28 2.5.6. İletişim engelleri

Okuldaki iletişim öğretmen, öğrenci, okul yönetimi, okuldaki diğer görevliler ve veli aktörlerinin en az ikisi arasında gerçekleşir. Bu durumda; veli, öğretmen-öğrenci iletişimi, öğretmen-öğrenci-öğretmen-öğrenci, öğretmen-okul yöneticisi ve bunların iki veya daha fazlasının iletişiminden bahsedilebilir. Bu anlamda okul ilişkiler ve iletişim yumağıdır.

Bu ilişkiler yumağındaki iletişim mekanizmasının sağlıklı işlememesi iletilmek istenilen mesajların doğru algılanmamasına bu da istenmeyen öğrenci davranışlarına neden ola-bilmektedir (Hoşgörür, 2009, s. 158-172). Yöneticilerin liderliği, öğrenci başarısını etki-lemenin yanı sıra okul ve sınıf iklimini de etkilemektedir. Öğrenme, öğrenmenin zevkli ve eğlenceli olduğu bir iklim içinde gerçekleşir. Okul ve sınıf yapısı, kurumsal boyut-insani boyut, yapısal boyut-davranış boyutu içinde açıklanmaktadır. İklim kavramı ise, okul ve sınıf yaşamında daha çok insan ve insan ilişkileri veya davranış boyutunu ön plana çıkarmaktadır. Diğer bir ifadeyle iklim denilince; okul ve sınıfın fiziki, sosyal ve kültürel boyutlarından olan sosyal ve kültürel boyut anlaşılmaktadır. Etkili bir okul ve sınıfta öğrenme ikliminin özellikleri; düzen ve disiplinle ilgili politikalar ve uygulama-lar vardır ve disiplin sorunuygulama-ları azdır, okulun misyonunu herkes bilir, saldırganlık yoktur, öğrencilerin ve öğretmenlerin morali ile okula devam oranı, okula sahiplenme duygusu ve başarısı yüksektir, herkes birbirine güvenir, iyimser bir ortam vardır, çözüm sürecine herkes katılır. Bu olumlu okul ve sınıf iklimini oluşturamayan okul ve sınıf ortamları olumsuz öğrenci davranışlarını da beraberinde getirmektedir (Şişman, 2013b, s. 179-181).

İletişim engellerinden kaynaklanan nedenler sınıf içerisinde ve dışında olarak ele alınabilir. Sınıf içerisinde öğretmenle öğrenciler arası tek yönlü, öğretmenle öğrenci ve öğrencilerle öğretmen arası çift yönlü, öğretmenle öğrenciler ve öğrencilerle öğrenciler arası çok yönlü, öğretmenle öğrenciler, öğrencilerle öğretmen ve öğrencilerle-öğrenciler arası çok yönlü etkileşim söz konusudur. Öğretmenin iletişim başarısı bu etkileşimler-den hangisini tercih etmesine göre değişkenlik göstermektedir. Öğretmenetkileşimler-den öğrenciye tek yönlü etkileşimin ve bilgi akışının olduğu sınıflarda etkili grup iletişimi yapılamaz.

Öğretmen ve öğrenciden kaynaklanan sınıf içi iletişim eksikliğinin nedenleri; kültürel farklılıklar, sevgi ve saygı eksikliği, öğretmenin yetersizliği, dersin monotonluğu, sını-fın fiziksel şartları, görsel ve işitsel bozukluklar, yanlış dil ve anlatım tekniği kullanma, derse hazırlıksız gelme, sınıf mevcudu, gürültü, öğrencinin anlatılanları yararsız görme-si olarak özetlenebilir (Memişoğlu, 2010, s. 141-142).

29 2.5.7. Müfredat kaynaklı nedenler

Sınıf içerisinde istenmeyen davranışlara neden olan faktörlerden biri de derse ve konuya uygun olmayan müfredat ve yöntemlerin uygulanmasıdır. Öğretmen dersle ilgili izleyeceği stratejiyi belirlerken; öğrenci sayısı ve özellikleri, kaynaklardan yararlanma imkânı ile ders için ayrılan zaman değişkenlerini dikkate almalıdır. Uygun ders anlatım tekniği ve öğrenci seviyesi ve özelliklerine uygun müfredat takip edilmediği durumlarda öğrenci dersi anlamada ve derse katılımda güçlük çekecek, konunun kendi yetenek ve becerilerini aştığı düşüncesine kapılarak başka uygunsuz davranışlara yönelecektir (Yi-ğit, 2010, s. 84). Bireylerin özelliklerine göre ve kişisel gelişimlerini geliştirici yönde yapılandırılmamış olan Türk eğitim sistemi ezberci ve aşırı kuralcı olduğundan dolayı kişilik geliştirici, yaratıcı ve üretici düşünsel yapıyı geliştirici olmaktan uzaktır. Okullar öğrencilerin çok yönlü gelişimlerini sağlayabileceği spor, sanat ve sosyal etkinliklerin düzenlenebileceği imkânlar bakımından oldukça yetersiz kalmıştır. Öğrenciyi merkeze alan bir yapıdan ziyade program ve öğretmen odaklı eğitim sistemi uygulanmaktadır.

Bu nedenle öğrencilerde özgüven, sorumluluk alma ve sorun çözme gibi yetenekler ye-terince gelişmemektedir (Topses, 2009, s. 171-172).

2.6. İstenmeyen Öğrenci Davranışlarının Önlenmesi

İstenmeyen öğrenci davranışlarının varlığı bir sorundur. Bu soruna çözüm bul-mak için derslerde empati becerisi geliştirme etkinlikleri yapılmalı, işbirliğine dayalı öğrenme yöntemlerine ağırlık verilmeli, okul idarecilerine, öğretmenlere, öğrencilere ve öğrenci ailelerine uzman kişilerce eğitim verilmeli, sınıflarda öğrenci sayılarını makul seviyeye çekecek çalışmalar yapılmalı, okulların fiziki durumları gözden geçirilmeli, sosyal etkinlikler, spor faaliyetleri ve ders dışı etkinliklere daha fazla imkan sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır (Özdaş ve Akpınar, 2018, s. 1489-1501).

Öğrenciyi istenen davranışlara teşvik ederek istenmeyen davranışlardan uzaklaş-tırma yolları olarak; isteneni çağrıştırıcı davranmak, istenen davranışa inandırmak, iste-nen davranışı güçlendirmek ve isteiste-nen davranışı kolaylaştırmak olarak sıralanabilir.

Öğrenciye güvenmek, saygılı davranmak, güzel ifadeler kullanmak, iyi niyetli olduğunu hissettirmek isteneni çağrıştırmaya örnek olarak verilebilir. Öğrencinin hoşuna gidece-ğini, ödül getirecegidece-ğini, sıkıntısının bitecegidece-ğini, saygı görecegidece-ğini, sevilecegidece-ğini, mutlu ola-cağını, değer verileceğini olumlu örneklerle, yasaları referans göstererek, zarar ve ceza-lardan bahsederek, vicdanına seslenip suçluluk duygusu uyandırarak öğrenci istenen davranışa inandırılabilir. İstenen davranışı güçlendirmek için; övgü, not veya yıldız

30

vermek, yakınlık göstermek gibi olumlu pekiştireç ile kalıcı hale getirmek, istenmeyen bir davranışı ise öğrenciyi güzel ve istenen bir durumdan bir süreliğine kısıtlamak veya uzak tutmak gibi olumsuz pekiştireçle tekrarlanmasını önlemek gerekmektedir. Öğren-cilerin gereksinim ve özelliklerine göre oyun veya sanat gibi farklı etkinliklerin ve gö-revlerin planlanması, okula uyum sağlamada zorlanan öğrencilere yardımcı olunması, başarısız öğrencilerin karşılaştığı güçlüklerin öğretmen tarafından sınıfa açıklanması, istenen davranışların gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır (Başar, 2014, s. 179).

Diğer taraftan sınıf yönetme konusunda farklı bakış açıları, farklı yaklaşımlar ve farklı modeller bulunmaktadır. Bunların her birinin insana, eğitime ve bu bağlamda öğ-retmen-öğrenci ilişkilerine bakış açıları farklı farklıdır. Günümüzde uygulamalarda en çok karşılaşılan sınıf yönetimi modelleri; tepkisel, önlemsel, gelişimsel ve bütünsel ola-rak sınıflandırılmaktadır.

Tepkisel model; istenmeyen bir davranışa tepki olan modelin uygulanma amacı, öğrenme-öğretme süreci sırasında sınıfta ortaya çıkan istenmeyen bir davranışın değişti-rilmesidir. Genelde istenmeyen sonuç-tepki şeklinde işler ve gruptan çok, bireye yöne-lik ödül- ceza türü etkinyöne-likleri kapsamaktadır. Modelin en zayıf yönü, her tepkinin yeni bir tepkiye karşı sebep olmasıdır. Bu modele sık başvuran bir öğretmenin, sınıf yöneti-mi becerilerinin yeterli olmadığı, diğer sınıf yönetiyöneti-mi modellerini gereğince kullanma-dığı söylenebilir.

Önlemsel model; sınıfta ortaya çıkabilecek istenmeyen durum ya da davranışları öğretmenin önceden öngörerek önlemler almasıdır. Sınıf sorunlarının ortaya çıkmasına fırsat bir düzen ve işleyiş oluşturarak tepkisel modele olan ihtiyacı en aza indirmeyi amaçlar. Bu nedenle sınıf etkinlikleri, “kültürel sosyalleşme süreci” olarak ele alınan model bireyden çok gruba yöneliktir. Modelin başarısı, eğitim etkinlikleri öncesinde;

kolaylaştırıcı, düzenleyici, pekiştirici ve uzaklaştırıcı gibi çok boyutlu düzenlemelerin yapılmış olmasına bağlıdır.

Gelişimsel model; öğrencilerin fiziksel, duygusal, deneyimsel gibi alanlardaki gelişim düzeylerinin gerektirdiği uygulamaların yapılmasını esas alır. Bu süreçte öğren-ciler, öğrencilik kimliğini, kişiliğini, davranışlarını anlamaya başladıkları, sosyalleştik-leri, çevresindeki yetişkinlerin ve ebeveyn etkisinin giderek azaldığı, arkadaş ve akran gruplarının etkisinin giderek arttığı dönemlere ilişkin gelişim özellikleri gösterirler. Öğ-rencilerin gelişim sürecini ve davranış özelliklerini bilen ve buna uygun davranan öğ-retmen sınıf yönetiminde başarılı olur.

31

Bütünsel model; istenen davranışların uygun ortamda gerçekleşeceğinden hare-ketle, istenmeyen etken ve davranışların ortadan kaldırılmasına dayanır. Sınıf yönetimi algılarını bütünleştiren modelde birey kadar, gruba da yönelme vardır. Modelin uygula-nışında, sınıf çevresinin sınıf içine etkisi göz önünde bulundurulur. Modelin çevre boyu-tunda, okul-aile ve boş zaman etkinliklerinin yer aldığı arkadaş çevresi yer alır (Başar, 2014, s. 8-12).

2.6.1. Öğretmenin rolü

Öğrencinin ve okulun başarıya ulaşması için öğretmenlere önemli görevler düş-mektedir. Asıl görevleri, öğrencilerin öğrenmelerini, sosyalleşmelerini, istenen davranış geliştirmelerini sağlamak olan öğretmenlerin bu görevleri başarı ile yerine getirebilme-leri için; sağlam bir meslek bilgisine, genel kültüre, alan bilgisine ve sınıf yönetimi be-cerisine sahip olması gerekir. Bunun için de öğretmenin gerek öz kaynaklarına dayana-rak gerekse yönetimce verilen desteğe bağlı oladayana-rak, kendini geliştirmesi ve yenilikleri takip etmesi sağlanmalıdır. Yenilikleri takip edemeyen öğretmenler, öğrenci ve sisteme yarar yerine zarar verebilir ve bunun sonucunda da okul sistemi amacına ulaşamamış olur. Yanlış davranışın kendisinin eleştirilmesi yerine, öğrencilerin eleştirilmesi, öğret-men açısından doğru bir davranış şekli değildir. Öğrenciyi bizzat uyarmak gerekli ise, davranışı yapan öğrencinin kendisi ile özel bir alanda görüşülmeli ve yanlış davranış sınıfın tamamına yüklenmemelidir (Gündüz ve Can, 2013, s. 426).

Etkili sınıf yönetimi konusunda başarılı öğretmenlerin en büyük özellikleri, is-tenmeyen öğrenci davranışlarıyla başa çıkmaktan ziyade, isis-tenmeyen davranışlar henüz oluşmadan engelleme ve en aza indirmedeki becerileridir (Türnüklü, 2000, s. 449-466).

Öğretmenin güçlü sınıf hâkimiyeti ve öğrencilerle çok yönlü etkili iletişimi, olumsuz davranışlar daha ortaya çıkmadan önlenmesine veya en aza indirilmesine büyük katkı sağlar. Sınıf hâkimiyeti, psikolojik ve akademik olarak özgüven sahibi öğretmenin sını-fın tamamıyla ilgilenmesi, sınıfta olan bitenin farkında olması, gereken zamanlarda uy-gun müdahalelerde bulunması ve kuralları uygulaması olarak anlaşılmalıdır. Sınıf hâ-kimiyeti öğretmenin akademik yeterliliği, dolayısıyla da özgüveni ile direkt olarak iliş-kilidir. Çok yönlü iletişimden anlaşılması gereken ise öğretmenin; pozitif ve sıcak bir sınıf ortamı oluşturması, olumlu dil kullanması, eşit ve adil davranması ve istenen dav-ranışları ödüllendirerek öğrencileri teşvik etmesidir (Öztürk, 2003, s. 147-148). Her sınıf ortamının sınıf, öğrenci, öğretmen özellikleri yönünden farklılık göstermesi nede-niyle her sınıfta oluşturulan disiplin ortamı ve istenmeyen davranışları önleyici

yöntem-32

ler doğal olarak farklılık gösterecektir. Ortaya çıkan problemi çözebilmek için uygun olan yöntemin seçilmesi, öğretmenin yeterli düzeyde mesleki yeterliliğe sahip ve sınıf yönetimi konusunda kendini geliştirmiş olmasına bağlıdır (Şentürk, 2010, s. 20).

Etkili öğretmenin kendi alanıyla ilgili yeterli bilgi birikimine ve iyi bir öğret-menlik meslek formasyonuna sahip olması, öğretöğret-menlikle ilgili becerilerle donanmış olması gerekmektedir. Öğretmenin öğretim görevini iyi bir şekilde yapması, neyi nasıl öğretileceğini iyi bilmesine bağlıdır (Balcı, 2011, s. 144-145). Öğrencilerin istenmeyen davranışların farkına varabilmeleri için öğretmen, hangi davranışın nerede ve nasıl ya-pıldığında uygun/uygun olmadığı hakkında öğrencileri önceden bilgilendirmeli, bu ko-nuda onlara ipuçları vererek eğitmelidir (Başar, 2014, s. 143). Etkili öğretmen, eğitim-öğretim konularında işbirliği içinde çalışmalı, planlama ve değerlendirmeyi öğrencile-riyle birlikte yapmalı, mesleki yönden kendisini sürekli geliştirme çabasında olmalı, yeni yöntemler-teknikler bulma ve uygulama çabası içinde olmalı, sorumluluk duygusu yüksek seviyede ve öğrenciler için iyi bir model olmalı, okulun ve programın amaçlarını öğrencilere açıklamalı, öğrencilerin beklenti ve ihtiyaçlarının farkında olmalı, öğrenci-lerle ilgili yüksek beklentilere sahip olmalı, öğrencilerin öğrenmesini sürekli izlemeli, öğrencilerin öğrenmesinde liderlik yapmalı ve yol göstermeli, öğrencilerin çalışma ve ödevlerine yardımcı olmalıdır (Şişman, 2013b, s. 148-158).

Okulun ilk günlerinde öğrencilerle en çok sözlü anlatım ile iletişim kuran öğret-menler öğrencileri ve aile yaşamları hakkında edinebildikleri bilgi yardımıyla dersleri planlamakta ve öğrencilerin durumlarını takip edebilmektedirler. Sınıfta kuralların ve beklenen davranışların eğitim öğretim yılı başında konuşulması, öğretmenlerin derse ayrılan zamanı etkili kullanmalarına ve sınıfta istenmeyen davranışların oluşmasına engel olabilmektedir (Akar vd., 2010, s. 798). Öğrenciler öğretmenlerini severlerse, bazı istenmeyen davranışları onu üzmemek adına da yapmayabilirler ki bu da arzu edilen bir durumdur (Mitchem, 2005, s. 188). Duke’e göre öğretmen sınıftaki disiplinden kaynak-lanan istenmeyen davranışların önlenmesi için sınıftaki her öğrencinin sorumluluğunu kabul etmeli, sınıf içi kuralları sağlam temellere oturtmalı, pozitif sınıf iklimi oluştur-malı, öğrencilere iyi rehberlik etmeli, her konuda onlara destek olmalı ve sınıf yöneti-mine aileleri de katmalıdır (Akt., Yiğit, 2010, s. 86).

Öğrenmenin etkili araçlarından biri olan öğrencinin diğer öğrencilerle etkileşimi, öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmelerine, sosyal, duygusal ve bilişsel yö-nünün gelişmesine, ben merkezinden uzaklaşmasına, diğer öğrencilerle empati yapa-bilmesine katkı sağlar. Bu etkileşimin daha sağlıklı olabilmesi için öğretmen;

öğrenci-33

nin kişiliğine saygı duymalı, etkileşime katılmaya teşvik etmeli, empati yapmalı, uygun davranışları ödüllendirmeli, öğrencilerin özgüven kazanmasına imkan vermeli, öğrenci-lerle ilgili beklentisini yüksek tutmalıdır (Memişoğlu, 2010, s. 142-143). Öğretmen ve öğrenci arasındaki güven ve saygı; öğrencilere soru sorma hakkı vererek, tartışmalara katılmalarını teşvik ederek, onlara hak ettikleri değeri vererek oluşturulabilir. Öğretme-nin zamanı etkili kullanması ve dersi amacına uygun olarak işleyebilmesi için konunun akış planını yapması, derse hazırlıklı gelmesi ve zamanında derse girmesi, derste kulla-nacağı materyalleri önceden hazırlaması, kullakulla-nacağı yöntem ve teknikleri planlaması gereklidir. Etkili bir sınıf yönetimi için gerekli olan koşullardan biri de sınıf kurallarının öğrencilerin katılımı ile oluşturulmasıdır. Katılımcı yöntem ile oluşturulan kurallara öğrenciler daha fazla uyum göstermekte, alınan kararlara katıldıkları için kararların ye-rine getirilmesinde sorumluluk almaktadırlar. Öğrenme-öğretme sürecinin temel öğesi öğrenen ve öğretilen öğrenci olduğuna göre, öğrencilerin de etkinliğin içine katılabilme-lerine imkân sağlanması önemlidir (Gündüz ve Can, 2013, s. 433). Ayrıca sınıf yöneti-cisi olan öğretmenin sınıf disiplinini sağlamanın yanı sıra; sınıfın fiziksel düzenini sağ-laması, sınıf içi iletişimi düzenlemesi, sınıfta eğitim öğretim faaliyetleri için uygun or-tam sağlaması gerekmektedir (Seyfullahoğulları, 2010, s. 27).

İstenmeyen davranışların önlenmesi ve etkin bir sınıf yönetimi için öğretmenler;

parmak kaldırarak söz alınması, başkası konuşurken sözünün kesilmemesi ve konuşul-maması, kılık-kıyafetinin düzgün olması, ilgili dersin materyallerinin hazırlanması, öz bakım ve temizliğe dikkat edilmesi, takım bilincinin sağlanması, ödevlerin zamanında yapılması gibi kurallar oluşturmaktadırlar (Yılmaz ve Aydın, 2015, s. 148-164). Öğret-menlerin işini ve öğrencilerini sevmesi, sınıfa pozitif enerji ile girmesi, derse ve konuya odaklanması, eğitim öğretim faaliyetlerinde görsel, işitsel araç ve gereçlerden fayda-lanması, öğrencilerin soru sormasını teşvik etmesi, sözlü ve sözsüz iletişimi iyi kullan-ması, dersi ilgi çekici şekilde anlatkullan-ması, ara özet ve tekrar yapkullan-ması, dersin sınıf içerisin-de gezerek anlatması, tek rolünün öğretmek olmadığının farkında olarak öğrencilere sevgi dolu ve olumlu bir bakış açısıyla yaklaşması uygun bir öğrenme ortamının oluştu-rulması için gereklidir (Kuran, 2000, s. 173-176). Öğrencinin yapacağı davranışı öğret-menin tahmin ettiğinin öğrenci tarafından bilinmesi ve öğretöğret-menin bunu hissettiğini göz temasıyla anlatması, öğrencinin istenmeyen davranışa yönelimini engelleyebilir. Öğ-retmenin davranışı tahmini, göz temasından kaynaklanan öğretmen kararlılığı, davranı-şın sonuçlarının öğrenciler tarafından biliniyor olması, olumsuz davranışlara karşı sınıf-ta orsınıf-tak bir tutumun yerleşmiş olması, gerçekleşme aşamasında olan istenmeyen

davra-34

nışı öğretmenin soru sorma, görüş isteme, görevlendirme vb. yoluyla engel olmaya ça-lışması istenmeyen davranışları önlemek için kullanılabilir (Başar, 2014, s. 176).

Curwin ve Mendler, istenmeyen davranışı gösterme potansiyeli fazla olan öğ-renciler için öğretmenlere; hiperaktif öğöğ-rencilerin öğretmene yakın konumda, dikkati kolay dağılan öğrencilerin ise duvar kenarına oturtulması, iş yapmak istemeyen öğrenci-ler için görev listesi oluşturarak sırasına yapıştırılması ve takip edilmesi, hafızası zayıf olan öğrenciler için görevlerin küçük parçalara ayırarak verilmesi, motivasyonu düşük öğrenciler için gelişim tablosu hazırlanması şeklinde bazı önerilerde bulunmuştur. Ayrı-ca kurallar konusunda tutarlı olmak, kuralları her öğrencinin anlayaAyrı-cağı şekilde belirle-mek, öğrencilere isimleri ile hitap etbelirle-mek, derse iyi hazırlanmak, derse zamanında gel-mek, başlamak ve bitirgel-mek, öğrencilerin derse katılımını teşvik etgel-mek, öğrencilerle emir kipi ile değil rica ederek konuşmak, öğrencileri iyi gözlemlemek, hata veya yanlışlık yapıldığında öğrencilerden özür dilemesini bilmek; istenmeyen davranışların önlenme-sinde öğretmen davranışları olarak sıralanabilir. Bununla birlikte etkili bir öğretmen;

kararlı, içten, samimi, adaletli, hoşgörülü, neşeli, mutlu ve kendine güveni tam olmalı ve öğrencilerini sevmelidir (Akt., Ercan, 2010, s. 209).

Ginott’e göre öğretmen öğrencileri ile yargılayıcı bir dil yerine betimleyici bir dil ile hitap etmelidir. Betimleyici dil; bir durumu, bir davranışı, bir başarıyı veya bir hissi aynen tanımlar. Yargılayıcı dil ise, bir davranışı veya başarıyı değerlendirmeyi ya da kişiyi etiketlemeyi ifade eder. Yargılayıcı dil şahsiyete odaklandığı için özellikle işbirliği ortamına zarar verir (Akt., Cangelosi, 2016, s. 95). Betimleyici dil durumun anlaşılmasına yardımcı olurken, yargılayıcı dil ise durumla ilgili olumsuz yargılar içerir.

Betimleyici dilde öğretmen öğrenciyi yargılamak yerine hangi davranıştan rahatsız ol-duğunu açıklar. Bu nedenle de öğretmen öğrencilerine karşı yargılayıcı dil yerine betim-leyici dil kullanmalıdır (Cangelosi, 1988, s. 83). Horn ise araştırmaların, betimbetim-leyici dil kullanan öğretmenlerin, yargılayıcı dil kullanan öğretmenlere kıyasla öğrencilerin daha az baskı altında hissettiklerini, daha az savunmacı olduklarını ve ders etkinliklerine da-ha fazla katılım sağladıklarını ortaya koyduğunu ifade etmiştir (Akt., Cangelosi, 2016,

Betimleyici dilde öğretmen öğrenciyi yargılamak yerine hangi davranıştan rahatsız ol-duğunu açıklar. Bu nedenle de öğretmen öğrencilerine karşı yargılayıcı dil yerine betim-leyici dil kullanmalıdır (Cangelosi, 1988, s. 83). Horn ise araştırmaların, betimbetim-leyici dil kullanan öğretmenlerin, yargılayıcı dil kullanan öğretmenlere kıyasla öğrencilerin daha az baskı altında hissettiklerini, daha az savunmacı olduklarını ve ders etkinliklerine da-ha fazla katılım sağladıklarını ortaya koyduğunu ifade etmiştir (Akt., Cangelosi, 2016,