• Sonuç bulunamadı

İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına Yönelik Eylem ve Stratejiler

2. Kavramsal Çerçeve

2.7. İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına Yönelik Eylem ve Stratejiler

Sınıf ortamında istenmeyen davranış oluştuğunda, öğretmenin bunu derhal fark ederek bu davranışı düzeltme stratejisine karar vermesi gerekir. Olumsuz davranışlar, dikkatsizlikten kaynaklanan bir seferlik ve sonuçları rahatsız edici olmayan bir tarzda olabilir veya tekrarlanan, öğretmene, arkadaşlarına ve okul eşyalarına telafisi zor zarar-lar vermeye yönelik olabilir. Bu nedenle de öğretmenler istenmeyen davranışı düzeltme stratejisini, ortaya çıkan olumsuz davranışın özelliğine göre belirlemelidir (Öztürk, 2003, s. 173). İstenmeyen davranışlar öğrenci ile ortam arasındaki etkileşimden kaynak-lanması nedeniyle, davranışın ortadan kaldırılması için öncelikle bu davranışın oluşma-sına etki eden faktörlerin belirlenmesi, sonrasında bu faktörlerin değiştirilmesi gerekir.

İstenmeyen bir davranışın nedeni, sınıfın fiziksel düzeniyle ve eğitim programıyla ilgili olabileceği gibi, amaçlı olarak öğrenci tarafından yapılabilir ve öğrencinin belirli bir ihtiyacını karşılamasını hedefler (Sezgin ve Duran, 2010, s. 147-168).

Yapılan araştırmalarda öğretmenlerin disiplin problemleriyle baş etmede en çok uyarma ve ceza verme yöntemleri kullandığı görülmüştür. Disiplin sorunlarıyla baş et-mede öğrenciyi ödüllendirme ve uyarma yöntemleri kısmen etkili olurken; derste deği-şiklik yapma, kuralları öğrencilerle birlikte belirleme ve öğrenciye sevgi gösterme yön-temlerinin ise daha çok etkili olduğu görülmüştür (Sadık ve Aslan, 2015, s. 115-138).

38

Diğer taraftan istenmeyen davranışların değiştirilmesinde; zorlayıcı strateji, serbest stra-teji, görev merkezli strastra-teji, otoriter strastra-teji, temel-ödül stratejisi olmak üzere beş farklı yaklaşım benimsenmektedir. Zorlayıcı strateji korkutma ve gözdağı ile istenmeyen dav-ranışları önleme temeline dayanırken, öğretmen ve öğrenci arasında çift yönlü etkileşim ve sosyal ilişkilerin ön planda olduğu serbest stratejiyi benimseyen öğretmenlerin sını-fında karşı öğrenci davranışları daha az görülür. Görev merkezli stratejide öğretmen öğrencileri boş bırakmamak için sürekli görevler vererek meşgul ederken, otoriter stra-tejide öğretmen rasyonel ve uygun kurallarla sorun önleyici sınıf ortamı oluşturur. Te-mel stratejide ise ödül yoluyla istenen davranışların artırılarak istenmeyen davranışların azaltılması öngörülmektedir (Traynor, 2002, s. 478).

İstenmeyen davranışlarla ilgili ne yapılması gerektiğine karar verirken davranı-şın bulunduğu bağlam, sebebi, çeşitleri, davranıdavranı-şın görülme sıklığı ve kullanılan müda-hale yöntemi göz önünde bulundurulmalıdır (Burden, 1995, s. 15). Ortaya çıkan isten-meyen davranışlarının tekrarlanması; sorunu anlayarak, görmezden gelerek, öğrenciyi uyararak, derste değişiklik yaparak, öğrenciye sorumluluk vererek, öğrenci ile konuşa-rak, okul yönetimi ve aileyle ilişki kurakonuşa-rak, ödül-ceza sistemi kullanarak (Eylemlerden biri veya birkaçı uygulanarak) önlenebilir. Öğrencinin istenmeyen davranış sonrasında kişiliğinin zarar görmemesi ve özgüvenin gelişmesi için, istenmeyen davranışa karşı izlenecek strateji ve yapılacak eylem; mevcut durum analiz edildikten ve hedef belirlen-dikten sonra, hatalı davranışın oluştuğu şartlar ve neden olduğu sonuçlar gözlemlenerek belirlenmelidir. Diğer bir ifade ile istenmeyen davranışın sürekli mi tek seferlik mi ol-duğu, öğrencinin o andaki psikolojik durumu ve şartları, davranışın yanlışlıkla mı yoksa kasıtlı olarak mı yapıldığı, davranışın maddi manevi olumsuz sonuçlarının büyüklüğü vb. durumlar göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir (Aydın, 2015, s. 182). İs-tenmeyen öğrenci davranışları karşısında hangi eylemlerde bulunulacağı aşağıdaki baş-lıklar şeklinde ele alınacaktır.

2.7.1. İstenmeyen davranışa neden olan sorunu anlamak

Öğretmenin istenmeyen davranışların farkına varabilmesi öğrencileri iyi tanıma-sına, onlardaki değişimleri görebilmesine ve izleyebilmesine bağlıdır (Cangelosi, 1988, s. 233). İstenmeyen öğrenci davranışının anlaşılması sorunların doğru bir yaklaşımla çözülmesinin ön koşuludur. Sorunu anlama, sınıf içi değişkenleri kontrol etmek ve yön-lendirmek amacıyla öğretmen ile öğrencilerin karşılıklı olarak gerçekleştirecekleri ça-badır. Bu nedenle sorunun sadece öğretmen tarafından değil öğrenci tarafından da

anla-39

şılması gerekir. Sorunun her iki taraf için de anlaşılması, karşısındakinin yerine kendini koyma şeklinde tanımlanan öğretmen-öğrenci arasındaki empatik iletişim sayesinde kolaylaşır. Öğretmen sorun karşısında gerekli sabrı ve özeni gösterdiğinde öğrenciler de öğretmenlerine karşı doğal davranmaya yönelir, sorunlarını rahatlıkla ifade edebilme cesareti bulur (Aydın, 2015, s. 178-179). Bir öğrencinin öğretmeninin sözünü kesmesi, sözün o kısmına bir katkı sağlıyorsa bu davranış saygısızlık olarak değil konunun anla-şılmasına katkı olarak nitelendirilebilir. Bundan dolayı da sınıfta gerçekleşen davranı-şın; türü, eğitim faaliyetlerini olumsuz etkileme derecesi, öğrenci ve sınıfça yapılma sıklığı, istenmeyen davranışa neden olan sorunun anlaşılması bakımından önem arz et-mektedir (Başar, 2014, s. 197).

2.7.2. İstenmeyen davranışı görmezden gelmek

Görmezden gelmek, istenmeyen davranışın farkında olunduğunu öğrenciye onu rencide etmeden esnek bir iletişim diliyle yansıtabilme ustalığıdır (Aydın, 2015, s. 187).

Öğrenciler bazen öğretmenin dikkatini çekmek amacıyla istenmeyen davranış gösterebi-lirler. Bu durumda öğretmenin bu tür davranışı gösteren öğrenciyle ilgilenmeyip, iste-nen davranışları gösteren öğrencilerle ilgilenmesi sorunu çözebilir (Korkmaz, 2009, s.

300). İstenmeyen davranış daha başka büyük sorunlu davranışlara neden olmuyorsa veya kasıt olmaksızın yapılmışsa görmezden gelinebilir. Ancak öğretmen olumsuz dav-ranışı gördüğünü ve onaylamadığını sözsüz iletişim yöntemiyle ya da uygun başka bir geri dönüş ile öğrenciye hissettirmelidir (Akçadağ, 2012, s. 291). Davranışın hatalı ol-duğu konusunda hiçbir geri dönüt almayan öğrenci hatalı davranışa devam edebilir (Aydın, 2015, s. 188).

2.7.3. Öğrenciyi uyarmak

İstenmeyen bir davranış karşısında dolaylı olarak soruna dikkat çekmek ya da doğrudan uyarmak, istenmeyen davranışın önem derecesine ve dersin akışını engelleme seviyesine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ancak doğrudan uyarma, dolaylı mü-dahalenin yetersiz kaldığı durumlarda başvurulan bir yöntemdir. Doğrudan uyarmanın sadece istenmeyen davranışa yönelik olmasına dikkat edilmelidir. Sus işareti yapmak, göz teması kurarak uyarmak, sınıfın geneline uyarıda bulunmak, öğrenciye işlenen ders-le ilgili soru sormak dolaylı uyarmaya; sözlü olarak ikaz etmek, öğrencinin oturduğu yeri değiştirmek gibi dönütler de doğrudan uyarmaya örnek olarak verilebilir (Aydın, 2015, s. 188-189). Lemlech’e göre, öğretmen istenmeyen davranışı fark ettiği veya

gör-40

düğü halde harekete geçmez ise öğrenci bu davranışı devam ettirir. Bundan dolayı da öğretmenin vakit geçirmeksizin öğrenciyi bu konuda uyarması gerekmektedir (Akt., Başar, 2014, s. 201). İstenmeyen davranış karşısında öğretmenin işaret ve vücut dilini kullanması öğrencinin eylemlerinin farkında olunduğunu, dinlenildiğini, anlaşıldığını ifade eder. Öğretmen bu dili kullanırken dersin normal akışına devam etmeli, konuşma-sını kesmemeli, bu uyarıyı diğer öğrenciler fark etmeyecek şekilde yapmalı ki dersin akışı bozulmasın ve diğer öğrenciler dersten kopmasın (Cangelosi, 1988, s. 224). Diğer öğrenciler duyacak şekilde ayıplama, azarlama gibi uyarılar olumsuz davranışı çoğaltır-ken, sadece olumsuz davranışta bulunan öğrencinin duyacağı veya göreceği şekilde ya-pılan uyarı olumsuz davranışı azaltan bir yöntem olarak bulunmuştur (Cangolesi, 1988, s. 183). Bu nedenle öğrencinin öğretmene karşı direnç göstermemesi, öz benliğinin za-rar görmemesi, diğer bireyler içinde küçük düşmemesi için sözel uyarılar alay ve öfkeli bir sesle değil, yumuşak bir sesle olmalıdır (Lemlech, 1988, s. 23).

2.7.4. Derste değişiklik yapmak

Bazen dersin akışı, öğretmenin arzu ettiği gibi devam etmeyebilir ve bazı öğren-ciler derse ilgilerini ve konsantrasyonlarını kaybedip hayal kurmaya, birbirlerine not yazmaya, dersi kaynatmaya, esnemeye, sınıf içerisinde gezinmeye başlayabilirler. Bu durumda öğretmenin, öğrencileri sınıf etkinliklerine tekrar katılmalarını sağlamak ve dikkatlerini toplamak için ders etkinliklerinde değişiklik yapması gerekir (Burden, 1995, s. 287). Ders içerisinde değişik yöntemlerin kullanılması, farklı öğrenme düzeyle-ri olan öğrenciledüzeyle-rin de dikkatledüzeyle-rini toplamalarına ve öğrenmeledüzeyle-rine yardımcı olacağı gibi, öğrencileri monotonluktan kurtararak daha aktif hale getirebilir. Uzun süre ve aynı şekilde kullanılan bir eğitim-öğretim yöntemi, öğrenci üzerindeki etkisi azalmaya baş-layacaktır (Gündüz ve Can, 2013, s. 426).

2.7.5. Öğrenciye sorumluluk vermek

Yapacak bir işi olmadığını düşünen veya derse ilgi duymayan öğrenciye; özet çıkarma, rapor yazma, kayıt tutma, araç getirip götürme ve kullanma konularında yar-dım etme, kura çektirme, eğitsel kol faaliyetleri gibi öğrencinin kapasitesine ve özellik-lerine uygun işler verilerek istenmeyen davranış düzeltilebilir. Bunlar içerisinde öğret-menlerin en sık başvurduğu yöntem, sınıfın en yaramazına sınıf başkanlığı görevi ver-mek suretiyle sorunlu davranış gösteren öğrencinin istenmeyen davranışlarını azaltmak-tır. Bunun yanı sıra ceza olarak algılanmayacak şekilde öğrencilere özelliklerine uygun

41

olarak ödev ve görevler vermek öğrencinin sorumluluk alma duygusunu geliştirerek özgüveninin artmasına, arkadaşları arasında beğenilmesine katkı sağlayacaktır (Başar, 2014, s. 206). Öğretmen öğrencilere sınıf içi faaliyetlerle ilgili görevler vererek sınıf içi düzeni daha rahat sağlayabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus aynı görevlerin sürekli aynı öğrencilere verilmemesidir. Bunun için öğrencilere verilecek sorumluluk kendi aralarında değiştirilerek her öğrencinin tüm alanlarda sorumluluk alması da sağ-lanabilir. Örneğin bazı öğrencilere sınıf panolarının düzenlenmesi, bazılarına sınıf kitap-lığı sorumluluğu, bazılarına sıraların düzenlenmesi gibi görev ve sorumluluklar verile-rek bu görev ve sorumluluklar belirli sürelerle değiştirileverile-rek öğrencilerin sorunlu davra-nışları azaltılabilir (Korkmaz, 2009, s. 290).

2.7.6. Öğrenciyle iletişim kurmak

İstenmeyen davranışı düzeltmek için başvurulan dolaylı yöntemlerden herhangi bir sonuç alınamaması durumunda öğretmenler öğrencilerle birebir ya da grup şeklinde konuşma yoluna gitmelidirler. Diğer öğrencilerin yanında alınacak olumsuz tepkilerin önlenmesi ve arkadaşlarının ne düşüneceğini kaygı etmeden rahatça konuşabilmeleri için öğrenciyle ders dışında konuşulması hem öğrenci hem de öğretmen açısından daha faydalı olacaktır. Sınıf dışında konuşmak, öğretmen ve öğrencinin daha sakin ve uygun bir ortamda düşünerek ve planlayarak konuşmalarına imkân tanır. Söz konusu yapılacak konuşmada; olay kişiselleştirilmeden, herhangi bir öğrenci söz konusu edilmeden, yal-nızca istenmeyen davranış üzerinde durulmalı, öğrencilerin mantığına uygun şekilde istenmeyen davranışın yapılması ya da yapılmaması durumunda nelerin nasıl değişeceği öğrenciye örneklerle açıklanmalıdır (Başar, 2014, s. 207-208). Bu yöntem, istenmeyen davranışı yapmaya eğilimi olan öğrenciler üzerinde de etkili olur. Konuşurken baskı ve azarlama tonu kullanılmamalı, öğrencinin bilincine ve vicdanına seslenilmeli ve öğren-ciye kişisel amaçlar hatırlatılmalıdır (Cangelosi, 1988, s. 16; Lemlech, 1988, s. 81).

2.7.7. Okul yönetimi ve aileyle ilişki kurmak

Savage’e göre, kimi ciddi ve kronik davranış problemlerinin sebebi sınıf dışı et-kenlere dayanmaktadır. Bu gibi durumlarda, sorunu çözme konusunda öğretmen, tek başına etkili ve yeterli olamaz. Bu nedenle öğrencinin ailesinden veya ilgili uzmanlar-dan yardım alma ihtiyacı doğar (Akt., Dağlı ve Baysal, 2011, s. 66). İstenmeyen davra-nışlarının birçok nedeni ailede olabileceği için, öğrencinin okul ile aile arasındaki kültür farklılığını kavraması, evdeki davranışının okulda hoş karşılanmayabileceği gerçeğinin

42

öğrencide yerleşmesi için aileyle görüşülmesi gerekir. İstenmeyen davranışa karşı öğ-retmen-aile yardımlaşması sonucunda, aile içerisinde öğrenciye kötü davranılmasını engellemek için öğretmen aileyi iyi tanıyor olmalıdır. Aksi halde öğretmen-aile yardım-laşması istenilen amaçtan sapar (Başar, 2014, s. 210-211). Bu nedenle aile ile ilgili öğ-retmenin yapması gereken ilk şey, görüşme veya yazılı iletişim ile ailenin tanınmasıdır.

Yanlış anlamalara neden olabileceğinden aile ile öğrenci aracılığıyla iletişim kurulma-masına dikkat edilmelidir (Cangelosi, 1988, s. 104). Aile, arkadaşları veya diğer öğren-ciler tarafından kötü davranışa maruz kalan öğrenci için de öğretmene destek olabilir.

Bunun için öğrenciye okula gidiş gelişte bir yetişkin tarafından eşlik edilebilir (Başar, 2014, s. 211). Öğretmenin rehberlik servisi ile sorunu tartışarak çözüm sürecinde nasıl bir yaklaşım izlemesi gerektiğini belirlemesi, aile ile görüşerek sorun hakkında bilgilen-dirme yapması ve ailenin desteğinden faydalanması sorunun çözümünü kolaylaştırır.

Ayrıca öğretmen sorunun her aşamasını ve rehberlik servisinden gelen çıktıları uygun bir şekilde aile ile paylaşmalıdır (Aydın, 2015, s. 191-192).

2.7.8. Ödül ve ceza sistemini kullanmak

Ödül, istenen davranışın pekişmesi, teşviki ve devamı, ceza ise istenmeyen dav-ranışın ortadan kaldırılması amacıyla başvurulan yöntemdir. Burada temel amaç ödül- ceza sisteminin anlamlı ve tutarlı bir şekilde uygulanması ile öğrenciye kendi davranış-larını yönetmek için gereken duygusal ve düşünsel yeterliliği kazandırmaktır. Ancak davranış ile orantılı olmayan ödül sistemi öğrencinin doyumsuzluğuna, ceza sistemi ise öğrencinin yıkımına sebep olabileceği için ödül ve ceza uygulaması orantılı, doğru ve yerinde kullanılmalıdır (Aydın, 2015, s. 193). Pekiştireçler olmadan davranışların be-nimsenmesi ve kalıcı hale gelmesi zor olacağından ödül ve ceza bu anlamda iyi bir pekiştireçtir (Cangelosi, 1988, s. 33). İstenen davranışı güdeleyen ve pekiştiren ödül doğal olmalı, her öğrenciye verilmeye gayret edilmelidir. Ödül istenen davranışın ne olduğuna dair diğer öğrencilere de fikir verir ve öğrencileri istenen davranışa teşvik eder (Lemlech, 1998, s. 16). Bunun yanı sıra disiplin problemlerine karşı kullanılan tekniklerin sonuç vermemesi ve istenmeyen davranışın giderek artması durumunda öğ-retmen cezaya başvurmak zorunda kalabilir. Ancak şu unutulmamalıdır ki ceza, isten-meyen davranışa karşı başvurulacak son seçenek olmalıdır (Dağlı ve Baysal, 2011, s.

70). Cezalar, istenmeyeni vermek veya istenenden yoksun bırakmak olarak iki grupta düşünülebilir. Ceza, davranışla orantılı olarak, istenmeyen davranışın tekrarlanmasını engelleyecek şekilde uygulanmalı, bunun için de öğrenciye neden ceza aldığı izah

edil-43

meli ve öğrenci cezanın gerekçesinin farkına varmalıdır. Öğrencinin konumuna ve is-tenmeyen davranış türüne göre; zor ve zevksiz işlerde görevlendirmek, bir isteğini yap-mamak, gruptan, oyundan veya dersten ayırmak, arkadaşlarından ayrı oturtmak, bir sü-reliğine okulda alıkoymak cezalarından biri tercih edilebilir (Başar, 2014, s. 212-214).

2.7.9. Milli Eğitim Bakanlığı Yönetmeliğine göre yapılması gereken işlemler 26.07.2014 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre, ortaokul ve imam-hatip ortaokullarında öğrencilerin ilgi, istek, yetenek ve ihtiyaçlarını belirleyerek olumlu davranışlar kazanmaları ve olumsuz davranışların önlenmesi için “Öğrenci Davranışla-rını Değerlendirme Kurulu” oluşturulur. Bu kurulun görevleri özetle şunlardır:

1. Okul düzenini sağlamak için olumlu veya olumsuz davranış ve uygulamala-ra ilişkin önerileri görüşmek ve alınan kauygulamala-rarları okul müdürüne iletmek,

2. Üstün başarı gösteren öğrencileri belirleyerek ödüllendirilmesine karar ver-mek,

3. Okula uyum sağlamakta güçlük çeken öğrencilerin davranışlarının nedenle-rini araştırmak, değerlendirmek ve rehberlik çalışmalarının yapılmasını sağlamak, bu amaçla öğrencinin ailesi, rehberlik ve araştırma merkezleri ile iş birliği yapmak,

4. Olumsuz davranışlarla ilgili olarak okul rehberlik ve psikolojik danışma servisi ile uyum içerisinde çalışmak, olumsuz davranışların olumlu hâle getirilmesinde yaptırım yerine arabuluculuk vb. çözüm yöntemlerini kullanmak,

5. Öğrencilerin olumlu davranış kazanmalarına katkıda bulunmak, zararlı alış-kanlıklardan korunmaları için aile ve çevre ile iş birliği yapmak.

Ayrıca aynı Yönetmeliğe göre okul yönetimi, uyulması gereken kuralların ve beklenen davranışların öğrencilere kazandırılmasına çalışır. Okul yönetimi, Yönetmeli-ğin gerektirdiği okul kurallarına uyulmaması durumunda ortaokul ve imam-hatip ortao-kulu öğrencilerinin karşılaşabilecekleri yaptırım işlemleriyle ilgili olarak kendilerini ve velilerini bilgilendirir. Öğrencinin olumsuz davranışları sürdürmesi hâlinde öğretmen veliyi okula davet eder. Okul yöneticilerinden birinin ve varsa rehber öğretmenin de katılımı ile yapılan görüşmede, öğrencinin olumsuz davranışları ve uygulanabilecek yaptırımları veliye bildirilir. Bu aşamalardan sonra öğrencinin olumsuz davranışlarını sürdürmesi halinde öğretmen, hazırlayacağı raporu görüşülmek üzere “Öğrenci Davra-nışlarını Değerlendirme Kurulu”na verir.

44

Olumsuz davranışın devam etmesi durumunda öğrenciye, olumsuz davranışları-nın özelliğine göre uyarma, kınama ve okul değiştirme yaptırımlarından biri uygulanır.

Yaptırımların uygulanmasındaki amaç; caydırıcı olması, okulun ve toplumun düzeninin korunması, öğrencinin yaptığı olumsuz davranışlarının farkına vararak bu davranışları-nın olumlu yönde düzeltilmesinin sağlanmasıdır. Uyarma, kınama ve okul değiştirme yaptırımı gerektiren istenmeyen davranışlar aşağıda açıklanmıştır.

Uyarma yaptırımını gerektiren davranışlar:

1. Derse ve diğer etkinliklere vaktinde gelmemek ve geçerli bir neden olmak-sızın bu davranışı tekrar etmek,

2. Okula özürsüz devamsızlığı alışkanlık hâline getirmek, verilen izin süresini özürsüz uzatmak,

3. Okul yönetimi tarafından yasaklanmış olan malzemeyi okula getirmek ve bunları kullanmak,

4. Yalan söylemek, duvarları, sıraları ve okul çevresini kirletmek, görgü kural-larına uymamak, derslerde cep telefonunu açık bulundurmak,

5. Okul kütüphanesinden veya laboratuarlardan aldığı kitap, araç-gereç ve malzemeyi zamanında teslim etmemek veya geri vermemek.

Kınama yaptırımını gerektiren davranışlar:

1. Yöneticilere, öğretmenlere, görevlilere ve arkadaşlarına kaba ve saygısız davranmak, sınavda kopya çekmek veya kopya vermek,

2. Kılık-kıyafet kurallarına aykırı hareket etmek,

3. Okulun kurallarını dikkate almayarak ders ve ders dışı etkinliklerin yapıl-masını engellemek ve törenlere özürsüz olarak katılmamak,

4. Yalan söylemeyi alışkanlık hâline getirmek, okulda ya da okul dışında siga-ra içmek, okulda kavga etmek, okul içinde izinsiz görüntü ve ses kaydetmek,

5. Başkasının eşyasını izinsiz almak, eşya, araç ve gereçlere kasıtlı olarak zarar vermek, bunları izinsiz ve eğitimin amaçları dışında kullanmak.

Okul değiştirme yaptırımını gerektiren davranışlar:

1. Anayasanın temel ilkelerine dayalı millî, demokratik, lâik, sosyal ve hukuk devleti niteliklerine aykırı davranışlarda bulunmak veya başkalarını da bu tür davranış-lara zorlamak,

45

2. Alkol veya bağımlılık yapan maddeleri kullanmak veya başkalarını kullan-maya teşvik etmek, sarkıntılık, hakaret, iftira, tehdit ve taciz etmek veya başkalarını bu gibi davranışlara kışkırtmak, okula yaralayıcı, öldürücü aletler getirmek,

3. Okula ait araç ve gereçleri izinsiz ve eğitim amaçları dışında kullanmayı alışkanlık hâline getirmek, başkasının malına zarar vermek ve izinsiz almayı alışkanlık hâline getirmek,

4. Kişi veya grupları dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce ve inançlarına göre ayır-mak, kınaayır-mak, kötülemek ve bu tür eylemlere katılayır-mak,

5. Başkasını kendi yerine sınava girdirmek veya başkasının yerine sınava gir-mek, derslerin ve sınavların sağlıklı yapılmasını engellegir-mek,

6. Okul içinde ve dışında okul yöneticilerine, öğretmenlere ve diğer personele ve arkadaşlarına şiddet uygulamak ve saldırıda bulunmak, bu gibi hareketleri düzenle-mek veya kışkırtmak,

7. Kılık ve kıyafet kurallarına uymamakta ısrarcı olmak (MEB, 2014, s. 22-35).