• Sonuç bulunamadı

AHġAP YIĞMA SĠSTEMLERĠN TARĠHSEL GELĠġME SÜRECĠ Ahşap yığma sistemlerin ülkemiz kültür tarihi için taşıdığı önemin en belirgin

sakatlık veya hastalık kaydedilmiştir Bu sakatlık veya hastalıklara sahip olanların sakatlar içindeki oranı % 39,35’tir Konuşma bozuklukları ahres

ZEYNEP AYGEN 2 1 Çorum Ġl Kültür ve Turizm Müdürü

1. AHġAP YIĞMA SĠSTEMLERĠN TARĠHSEL GELĠġME SÜRECĠ Ahşap yığma sistemlerin ülkemiz kültür tarihi için taşıdığı önemin en belirgin

göstergesi, dünyanın bilinen en eski mimarlik tarihçilerinden Vitruvius Pollio‟nun De Architectura adlı ünlü eserinde bu ahşap yapım tekniğinin günümüz Türkiye‟sinin Kuzey- Doğu Anadolu bölgesine özgü olduğunu belirtmiş olmasıdır. M. Ö 1. Yüzyıl‟da yaşamış olan mimar ve mühendis Vitruvius‟a göre bu yapılar kütüklerin yatay olarak üstüste yığılıp aralarında oluşan boşlukların da ‚kıymıklar ve çamurla doldurularak„ yalıtılması yoluyla yapılmaktadır (Vitrivius, 1914). Öte yandan ellerinde Vitruvius gibi yazılı bir kaynak olmamasına karşın Avrupalı mimarlı tarihçilerinin çoğu ahşap yığma sistemlerin İskandinavya ve Doğu Avrupa‟da, Bronz Çağı‟nda gelişmiş olduklarını savunmaktadırlar. Onlara göre bu yapım tekniği Avrupa‟da başlamış ve oradan da Kuzey Amerika‟ya taşınmıştır. Örneğin ünlü Avusturyalı mimarlık tarihçisi Koepf ahşap yığma yapıları köken olarak İskandinavya, Rusya ve Alp Dağları‟ndaki yerleşmelere bağlamaktadır (Koepf, 1974). Özellikle Weslager ise günümüzde Finlandiya‟da halen kullanılmakta olan ahşap yığma saunaların varlığını dayanak göstererek sistemin Kuzey Avrupa kökenli olduğunu savunmaktadır (Weslager, 1969). Oysa Finler‟in de Orta Asya kökenli olduğu da göz önünde tutulursa bu sistemin Kuzey Anadolu ve Kuzey veOrta Asya ekseninde gelişmiş olduğu açıktır. Avrupalı mimarlık tarihçileri bu bölgelere çok geç tarihlerde ulaşabilmiş olduklarından ahşap yığma sistemlerin Kuzey Anadolu ve Kuzey ve Orta Asya ile ilişkilendirmesi Avrupa mimarlık ve konstrüksiyon tarihi çerçevesinde değerlendirilememişir.

Her ne kadar çandı tekniği ile yapılmış yapılar üzerine özellikle son yıllarda oldukça çok sayıda bilimsel çalışma yapıldıysa da bunların büyük bir kısmı dini yapılar üzerinde yoğunlaşmıştır. Konut mimarisi üzerine olan araştırmaların çoğunda da Karadeniz Bölgesi ve başta Koceeli çevresi olmak üzere Marmara Bölgesi‟ne yönelik araştırmalar ön plana çıkmıştır. Anadolu-Türk kültüründe çok önemli bir yeri olan çandı tekniği ile yapılmış tahıl ambarları konusunda ise çok az sayıda araştırma vardır. Anadolu‟daki tahıl ambarları konusundaki araştırmalar genellikle ahşap karkas tekniği ile yapilmış olan ve Karadeniz Bölgesi özelinde, özellikle de sahil kesimi ile onu sınırlayan denize bakan dağlık kesimde görülen serenderler üzerinde yoğunlaşmıştır. Her ne kadar bazı makalelerde serender kelimesi seren direği üzerinden Türkçe‟ye ve böylelikle Orta Asya‟ya bağlanıyorsa da (Demir, 2015) sözcüğünün kökeni etimolojik açıdan Farsçayı andırmakta olup, ayrıca „ dar„ sözcüğünün de Farsça„da ahşap ve odun anlamlarını taşıdığı unutulmamalıdır. Oysa çandı ya da çantı etimolojisi yönünden de Türkçe bir kelimedir ve bu açıdan da somut olmayan kültür mirasımız açısından mimari gelenekle dili birbirine bağlayan bir kavram olarak büyük bir önem taşır.

UNESCO‟nun tanımına göre aynı zamanda yaşayan miras olarak da adlandırılan somut olmayan kültürel miras‟topluluklar tarafından kuşaktan kuşağa aktarılan uygulamaları, temsilleri, ifadeleri, bilgiyive becerileri içermektedir„ (Unesco). Toplumsal belleğimizin güçlendirilmesine yönelik bir örnek oluşturacak olan çalışmamız Çorum çevresinde ayakta kalan çandı örneklerini belgelemek ve aynı zamanda yokolmaya yüz tutmuş olan bu tekniği bilen ve çandı tahıl ambarlarının aktif olarak kullanıldığı döneme şahitlik etmiş olan bireylerle söyleşiler yaparak somut ve soyut kültür mirasını birleştirerek analiz etmek amacındadır. Dolayısıyla bu çalışma bir yandan Çorum kültür mirasına katkıda bulunurken diğer yandan da Çorum geleneklerinin Anadolu-Türk kültürünün bütünlüğü içinde değerlendirilmesini sağlayacaktır.

1. AHġAP YIĞMA SĠSTEMLERĠN TARĠHSEL GELĠġME SÜRECĠ Ahşap yığma sistemlerin ülkemiz kültür tarihi için taşıdığı önemin en belirgin göstergesi, dünyanın bilinen en eski mimarlik tarihçilerinden Vitruvius Pollio‟nun De Architectura adlı ünlü eserinde bu ahşap yapım tekniğinin günümüz Türkiye‟sinin Kuzey- Doğu Anadolu bölgesine özgü olduğunu belirtmiş olmasıdır. M. Ö 1. Yüzyıl‟da yaşamış olan mimar ve mühendis Vitruvius‟a göre bu yapılar kütüklerin yatay olarak üstüste yığılıp aralarında oluşan boşlukların da ‚kıymıklar ve çamurla doldurularak„ yalıtılması yoluyla yapılmaktadır (Vitrivius, 1914). Öte yandan ellerinde Vitruvius gibi yazılı bir kaynak olmamasına karşın Avrupalı mimarlı tarihçilerinin çoğu ahşap yığma sistemlerin İskandinavya ve Doğu Avrupa‟da, Bronz Çağı‟nda gelişmiş olduklarını savunmaktadırlar. Onlara göre bu yapım tekniği Avrupa‟da başlamış ve oradan da Kuzey Amerika‟ya taşınmıştır. Örneğin ünlü Avusturyalı mimarlık tarihçisi Koepf ahşap yığma yapıları köken olarak İskandinavya, Rusya ve Alp Dağları‟ndaki yerleşmelere bağlamaktadır (Koepf, 1974). Özellikle Weslager ise günümüzde Finlandiya‟da halen kullanılmakta olan ahşap yığma saunaların varlığını dayanak göstererek sistemin Kuzey Avrupa kökenli olduğunu savunmaktadır (Weslager, 1969). Oysa Finler‟in de Orta Asya kökenli olduğu da göz önünde tutulursa bu sistemin Kuzey Anadolu ve Kuzey veOrta Asya ekseninde gelişmiş olduğu açıktır. Avrupalı mimarlık tarihçileri bu bölgelere çok geç tarihlerde ulaşabilmiş olduklarından ahşap yığma sistemlerin Kuzey Anadolu ve Kuzey ve Orta Asya ile ilişkilendirmesi Avrupa mimarlık ve konstrüksiyon tarihi çerçevesinde değerlendirilememişir.

Hatta Tibet, Çin ve Japonya kökenlerinden söz eden yayınların Orta Asya ve Anadolu‟yu atlayıp doğrudan Avrupa‟ya geçmeleri gerçekten ilginçtir1.

Avrupa‟da halen ayakta olan en eski tarihli ahşap yığma yapılar çoğunlukla ortaçağa aittir. Öte yandan arkeolojik kazılar ilerledikçe bu yapıların daha eski tarihlerden beri var olabileceği de ortaya çıkmaktadır. Bu gelişmelerle birlikte ahşap yığma yapıların bulunduğu alanların dünya kültür mirası siti ilan edilmesi önerileri de yapılmaktadır. İsviçre‟de Schwyz Kantonu‟nda bu tip yapıları kataloglamış olan Georges Desceoudres bölgede bu yapılar tahrip edilmemiş olsa bir bunlarla bir açık hava müzesi yapılarak bu alana kültür mirası statüsü kazandırılabileceğini, dolayısıyla bunların in situ olarak yerinde korunması gerektiğini belirtmektedir (Desceoudres, 2007). Ahşap yığma tahıl ambarları söz konusu olduğunda da batılı yazarların bu yapıların kökenlerini yine Avrupa‟da aradıklarına şahit oluyoruz. İsviçreli araştırmacı Benno Furrer bu yapıları İskandinavya, Almanya, Fransa (Alsas) ve İsviçre„ de ararken (Furrer), Macaristan ve Romanya‟daki yapıları inceleyen bazı yazarlar her ne kadar bu tekniğin Avrupa‟nın doğusunda da olduğunu savunsalar da, Anadolu ve Orta Asya‟da bulunan ahşap yığma tahıl ambarları ile ilgili hemen hiç bir uluslararası kaynağa rastlanmamaktadır.

Ahşap yığma sistemlerin Kuzey Amerika‟ya göçü ile ilgili olarak ilginç kaynaklardan biri olan Donald Hustlar‟ın 18. Ve 19. Yüzyıl belgelerine dayanarak yaptığı çalışmalarının sonucunda bu yapım tekniğinin Kuzey Amerika‟ya 18. Yüzyılda geldiği ve daha çok Kuzey Batı ve Orta Batı Amerika‟da yoğunlaştığı belgelenmektedir (Hustlar, 1986). Huslar‟ın kitabının adının „Architecture of Migration-Göç Mimarisi‟ olması bir kez daha bu yapıların Avrupa kökenli olduğu varsayımına gönderme yapar. Öte yandan ahşap yığma ile bir kimlik ilişkisi kurulmasının en güzel örneği de Kuzay Amerika‟dadır. ‚Log Cabin-Kütük Kulübe„ şarkılardan filmlere Amerika‟ya ilk giden Avrupalı göçmenlerin simgesi olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Örneğin Amerika‟da çok sevilen bir çocuk romanı olan ‚Little House in the Big Woods-Büyük Ormanlar İçindeki Küçük Ev‟ (Wilder, 1953) bu anlamda klasik bir örnek oluşturur.

ġekil 1: Little House in the Big Woods-Büyük Ormanlar İçindeki Küçük Ev (Kaynak:

https://en.wikipedia.org/wiki/Little_House_in_the_Big_Woods)

başlamıştır. Özellikle ahşabın sürdürülebilirlik kapsamında bir yapı malzemesi olarak yeniden değerlendirilmesiyle bu teknikle üretilen yapılar çoğu ülkelerde yeni yorumlarla tüketiciye sunulmaktadır. Orta Avrupa ve İskandinav ülkelerinde bazı marangozluk şirketleri „Kanada tipi‟ ahşap yığma kulübe satış ilanları vermektedirler2. Özellikle Almanya ve Avusturya‟da

kimi mimarlık büroları ise bu yapıları geleneksel bir meditasyon tekniği olan Feng Shui ile ilişkilendirerek sunmaktadır3. Buna karşın Hong Kong kökenli bir firma ise otelden villaya

kadar uzanan bir yelpazede ahşap yığma yapılar üretmektedir4. ABD‟de pek çok emlak

firması ise yalnızca ahşap yığma konut satışında uzmanlaşmıştır; yine aynı ülkede OLLGA Mimarlık gibi bazı tasarımcılar aşağıda görülen resimde izleyebileceğimiz doğrultuda çok yenilikçi ahşap yığma tasarımlar üretmektedirler5 .

ġekil 2: ABD’den Çağdaş Bir Ahşap Yığma Yapı Örneği: OLGGA Mimarlık Tarafından Üretilen Taşınır Ev (The Flake House) http://smallhousebliss.com/2012/09/28/flake-house-by-olgga/