• Sonuç bulunamadı

THE DEMOGRAPHIC STRUCTURE OF ÇORUM DURING THE FIRST HALF OF THE 19TH CENTURY

2. NÜFUSUN BAZI ÖZELLĠKLERĠ

Çorum Şehri’nin Tanzimat’ın hemen ardından nüfus yapısını ve nüfusun bazı özelliklerini incelemeye geçmeden önce şehrin özellikle 15-16. yüzyıllardaki nüfus büyüklüğü hakkında bilgi vermek ve bahsi geçen döneme ait nüfus tahminleri üzerinde durmak faydalı olacaktır. Osmanlı Devleti’nin 15-16. yüzyıllardaki nüfusu üzerine çalışanların en önemli kaynaklarından birinin tahrir defterleri olduğu ve bu defterlerde vergi

çalışmaları yapan Ömer Lütfi Barkan’dır. Barkan, bu defterlerden elde ettiği verilerler Osmanlı Devleti’nin 15-16. yüzyıllardaki nüfusunu hesaplamaya çalışırken, bu defterlerde sadece vergi mükellefi erkeklerin kayıtlı olmasının yarattığı sorunu, tahmini nüfus hesaplarında 5 kat sayısını kullanmayı önererek çözmeye çalışmıştır. Yine Barkan’ın kendisinin de belirttiği gibi 5 katsayısını bilimsel bir çalışmanın sonucu olarak değil tamamen sübjektif olarak önermiştir (2000:1413). Barkan’dan sonra bu defterlerden hareketle nüfus üzerine çalışan tarihçiler bu katsayıyı kullanmaya devam etmişlerdir. Ancak nüfus hakkında son 20-30 yılda yapılan çalışmalar tahmini nüfus hesaplarında 5 kat sayısının değil hane için 4, nefer için ise 3 katsayısının kullanılmasının doğru olacağını göstermektedir (Koç, 2013:186)2. Bu sebeple Çorum’un 15-16. yüzyıllardaki tahmini nüfus büyüklüğünün

hesaplanmasında bu çalışmada nefer için 3, hane için 4 katsayısı kullanılmıştır.

Çorum’un günümüze ulaşan en eski tahrir defteri 15. yüzyıl ortalarına (H. 1554) aittir. Bu defterde “Nefs-i Şehr-i Çorumlu” olarak kaydedilen şehirde vergi mükellefi olan 438 kişi yaşamaktadır. Yine 1530 tarihli bir icmal tahrir defterinde ise Çorum’da 855 evli, 433 bekâr olmak üzere toplam 1288 erkek kayıtlıdır (Korkmaz, 2006:407, 408). 1576 tahririne göre ise Çorum Şehri’nde 1719 evli, 1230 bekar ve 33 de imam, müezzin, hatip vb. olmak üzere toplam 2982 nefer kayıtlıdır (Bulduk, 1992:136-137). Bu verilerden hareketle ve yukarıda belirtildiği gibi nefer sayısı için 3 katsayısı kullanılarak Çorum’un 15. yüzyıl ortalarında tahmini nüfusunun yaklaşık 1300; 1530 sayımına göre tahmini nüfusunun yaklaşık 3900 ve 1576 sayımına göre de yaklaşık 8950 civarında olduğunu söylemek mümkündür3.

19. yüzyıla gelindiğinde ise biri Tanzimat öncesinde diğeri ise Tanzimat’ın hemen sonrasında yapılan iki nüfus sayımına göre 1830 yılında Çorum şehrinde 42 mahallede 4804 erkek yaşamaktadır. Mahalle sayısı aynı kalmak üzere 1844 sayımında kaydedilen erkek sayısı ise 5138’dir. Genel olarak kadın-erkek oranının birbirine yakın seviyelerde seyrettiği kabul edilirse4 Çorum’da 1830 yılında yaklaşık 9800, 1844 yılında ise yaklaşık 10.500 kişiden

oluşan bir nüfus yaşamaktaydı. Bu nüfus büyüklüğü ile Çorum küçük bir pazar şehri veya kasabası görüntüsü vermektedir (Aktüre, 1978:17).

1830 ile 1844 nüfus sayımları arasında geçen 14 yılda Çorum şehir nüfusunda yaklaşık % 7,14 oranında bir artış olmuştur. Nüfustaki bu artış yıl bazında hesaplandığında, yıl başına % 0,51’e tekabül etmektedir. Bilindiği gibi Endüstri öncesi toplumlarında nüfusun normal yıllık artış hızı % 1-1,5 aralığında kabul edilmektedir (Erder, 1975:285-286). Buna göre Çorum’da 1830-1844 yılları arasında gerçekleşen % 0,51’lik artışın beklenenin altında olduğu söylenebilir. Diğer yandan 16. yüzyılın son çeyreğine ait nüfus tahminleri göz önüne alındığında yaklaşık 270 yıllık bir zaman zarfında şehrin nüfusunda kayda değer bir artış

2 Koç’un bu çalışması hem 15-16. yüzyıl Osmanlı demografi tarihi üzerinde çalışan tarihçilerin tahmini nüfus

hesaplarında kullanılacak katsayıya dair önerileri bir araya getirmesiyle hem önemli bir kaynak teşkil etmekte hem de hala 5 katsayısının kullanılması sebebiyle varılan yanlış sonuçlara dikkat çekmektedir (Bkz. Koç, 2013:185-187).

3 Barkan’ın önerdiği 5 katsayısını kullanan tarihçilere göre Çorum’da 1554 tahririne göre yaklaşık 2000-2200;

1530 tahririne göre yaklaşık 5000 ve 1576 tahririne göre de yaklaşık 10.000 kişilik bir nüfus yaşamaktaydı (Korkmaz, 2006:407-408; Bulduk, 1992:137)

4 Ömer Demirel tarafından yapılan bir araştırmaya göre Osmanlı nüfusunun % 49’u erkek, % 51’i kadınlardan

mükellefi olan erkek nüfusun kaydedildiği bilinmektedir. Başka bir ifade ile vergi ödeyebilecek yaşa gelmiş ve iktisadi durumu vergi ödemeye uygun olan erkekler bu defterlere kaydedilmiştir. Bilindiği gibi tahrir defterlerini kullanarak Osmanlı nüfusu üzerinde ilk çalışmaları yapan Ömer Lütfi Barkan’dır. Barkan, bu defterlerden elde ettiği verilerler Osmanlı Devleti’nin 15-16. yüzyıllardaki nüfusunu hesaplamaya çalışırken, bu defterlerde sadece vergi mükellefi erkeklerin kayıtlı olmasının yarattığı sorunu, tahmini nüfus hesaplarında 5 kat sayısını kullanmayı önererek çözmeye çalışmıştır. Yine Barkan’ın kendisinin de belirttiği gibi 5 katsayısını bilimsel bir çalışmanın sonucu olarak değil tamamen sübjektif olarak önermiştir (2000:1413). Barkan’dan sonra bu defterlerden hareketle nüfus üzerine çalışan tarihçiler bu katsayıyı kullanmaya devam etmişlerdir. Ancak nüfus hakkında son 20-30 yılda yapılan çalışmalar tahmini nüfus hesaplarında 5 kat sayısının değil hane için 4, nefer için ise 3 katsayısının kullanılmasının doğru olacağını göstermektedir (Koç, 2013:186)2. Bu sebeple Çorum’un 15-16. yüzyıllardaki tahmini nüfus büyüklüğünün

hesaplanmasında bu çalışmada nefer için 3, hane için 4 katsayısı kullanılmıştır.

Çorum’un günümüze ulaşan en eski tahrir defteri 15. yüzyıl ortalarına (H. 1554) aittir. Bu defterde “Nefs-i Şehr-i Çorumlu” olarak kaydedilen şehirde vergi mükellefi olan 438 kişi yaşamaktadır. Yine 1530 tarihli bir icmal tahrir defterinde ise Çorum’da 855 evli, 433 bekâr olmak üzere toplam 1288 erkek kayıtlıdır (Korkmaz, 2006:407, 408). 1576 tahririne göre ise Çorum Şehri’nde 1719 evli, 1230 bekar ve 33 de imam, müezzin, hatip vb. olmak üzere toplam 2982 nefer kayıtlıdır (Bulduk, 1992:136-137). Bu verilerden hareketle ve yukarıda belirtildiği gibi nefer sayısı için 3 katsayısı kullanılarak Çorum’un 15. yüzyıl ortalarında tahmini nüfusunun yaklaşık 1300; 1530 sayımına göre tahmini nüfusunun yaklaşık 3900 ve 1576 sayımına göre de yaklaşık 8950 civarında olduğunu söylemek mümkündür3.

19. yüzyıla gelindiğinde ise biri Tanzimat öncesinde diğeri ise Tanzimat’ın hemen sonrasında yapılan iki nüfus sayımına göre 1830 yılında Çorum şehrinde 42 mahallede 4804 erkek yaşamaktadır. Mahalle sayısı aynı kalmak üzere 1844 sayımında kaydedilen erkek sayısı ise 5138’dir. Genel olarak kadın-erkek oranının birbirine yakın seviyelerde seyrettiği kabul edilirse4 Çorum’da 1830 yılında yaklaşık 9800, 1844 yılında ise yaklaşık 10.500 kişiden

oluşan bir nüfus yaşamaktaydı. Bu nüfus büyüklüğü ile Çorum küçük bir pazar şehri veya kasabası görüntüsü vermektedir (Aktüre, 1978:17).

1830 ile 1844 nüfus sayımları arasında geçen 14 yılda Çorum şehir nüfusunda yaklaşık % 7,14 oranında bir artış olmuştur. Nüfustaki bu artış yıl bazında hesaplandığında, yıl başına % 0,51’e tekabül etmektedir. Bilindiği gibi Endüstri öncesi toplumlarında nüfusun normal yıllık artış hızı % 1-1,5 aralığında kabul edilmektedir (Erder, 1975:285-286). Buna göre Çorum’da 1830-1844 yılları arasında gerçekleşen % 0,51’lik artışın beklenenin altında olduğu söylenebilir. Diğer yandan 16. yüzyılın son çeyreğine ait nüfus tahminleri göz önüne alındığında yaklaşık 270 yıllık bir zaman zarfında şehrin nüfusunda kayda değer bir artış

2 Koç’un bu çalışması hem 15-16. yüzyıl Osmanlı demografi tarihi üzerinde çalışan tarihçilerin tahmini nüfus

hesaplarında kullanılacak katsayıya dair önerileri bir araya getirmesiyle hem önemli bir kaynak teşkil etmekte hem de hala 5 katsayısının kullanılması sebebiyle varılan yanlış sonuçlara dikkat çekmektedir (Bkz. Koç, 2013:185-187).

3 Barkan’ın önerdiği 5 katsayısını kullanan tarihçilere göre Çorum’da 1554 tahririne göre yaklaşık 2000-2200;

1530 tahririne göre yaklaşık 5000 ve 1576 tahririne göre de yaklaşık 10.000 kişilik bir nüfus yaşamaktaydı (Korkmaz, 2006:407-408; Bulduk, 1992:137)

4 Ömer Demirel tarafından yapılan bir araştırmaya göre Osmanlı nüfusunun % 49’u erkek, % 51’i kadınlardan

oluşmaktadır (Bkz. Demirel, 2008:1362).

görülmemektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında siyasal ve toplumsal olayların rolü olduğu muhakkaktır ve bu ayrı bir inceleme konusudur.

Çorum’da 16. yüzyılın ilk çeyreğinde5 nüfusun % 1’ini Gayrimüslimler oluşturuyordu

(BOA TD 387). 19. yüzyıla gelindiğinde ise Çorum tamamen Müslümanların yaşadığı bir şehir olarak karşımıza çıkmaktadır6. Dolayısıyla 19. yüzyılın ilk yarısında şehirde hâkim olan

dinin İslam, dilin ise Türkçe olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

1830 nüfus sayımında hane esasına göre kayıt yapılmadığından 1844 verileriyle hareket edildiğinde Tanzimat’tan 5 yıl sonra Çorum’da hane büyüklüğünün yaklaşık 4,8 olduğu görülmektedir7. Sivas şehrinin 1833 yılında yapılan nüfus sayımına göre hane büyüklüğünün

şehir genelinde 5,45 olduğu göz önüne alındığında Çorum şehrinde hane büyüklüğünün eyalet merkezine kıyasla bir miktar düşük olduğu ortaya çıkmaktadır.

II. Mahmut döneminde başlayan nüfus sayımlarında genellikle haneye dayalı bir kayıt sistemi olduğu görülmektedir. Bu sisteme göre bir hanenin halkı kaydedilirken hane reisi olanlar ilk sırada kaydediliyordu. Diğer hane üyeleri kaydedilirken hane reisiyle olan akrabalık ilişkisi göz önünde bulunduruluyordu. Örneğin hane reisinden sonra varsa erkek çocukları büyükten küçüğe doğru yazılıyor, ardından hane reisinin erkek kardeşi ve onun erkek çocukları, bundan sonra da varsa diğer akrabalar (amca, yeğen, kayınbirader gibi) kaydediliyordu. Yetişkin hane reisinin olmadığı durumlarda eğer varsa erkek çocuk veya erkek çocukların en büyüğü yaşına bakılmaksızın ilk sırada kaydediliyordu. Bu şekilde 1 yaşındaki bir çocuğun bile hane reisi olarak ilk sırada kaydedildiği örnekler bulunmaktadır. Yetişkin erkek veya küçük erkek çocuğun bulunmadığı haneler ise bilâ-zükûr olarak deftere kaydediliyordu8.

Çorum’da 1844 sayımında kaydedilen hane reisleri yaş bakımından incelendiğinde aşağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır.

Tablo 1. 1844 Yılında YaĢ Gruplarına Göre Hane Reisleri

YaĢ Aralığı Aile Reisi Sayısı Toplam Hane Reisleri Ġçindeki Yüzdesi

0-12 38 % 1,73

13-25 159 % 7,25

26-40 604 % 27,56

41-60 936 % 42,70

61 ve Üzeri 455 % 20,76

Tabloda da görüldüğü gibi hane reislerinin yaklaşık % 64’ü 41 yaşın üstünde yani orta yaş ve üzerindedir. Hane reisi olarak kaydedilen 0-12 yaş aralığındaki 38 çocuğu göz ardı ettiğimizde yani 13 yaş ve üzeri hane reislerinden 77’si bekâr olarak kaydedilmiştir. Bunların

5 O dönemde şehir Çorumlu olarak isimlendiriliyordu (Bkz. BOA TD 387).

6 Gayrimüslimlerin Çorum’a tam olarak yerleşme tarihleri tespit edilememekle birlikte bunun 1845-1858 yılları

arasında olduğu tahmin edilmektedir (Turan, 2008: 165-166)

7 Ömer Demirel, Çorum şer’iye sicillerinden tespit ettiği ve 1863-1876 yılları arasına ait 56 tereke kaydını

inceleyerek miras haklarından yararlanan akrabaları da dahil ederek hane büyüklüğünü 6,5 olarak hesaplamıştır (2008: 1356, 1363).

8 1924 numaralı ve 1844 tarihli Çorum nüfus defterinde bilâ-zükûr veya hâlî (boş) olarak kaydedilen hane

söylemek yanlış olmayacaktır.

Şehir nüfusunu yaş bakımından incelemeden önce çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaşının tespiti önemlidir. Bilindiği gibi Osmanlı toplumunda hangi yaş üzerinin yetişkin, hangi yaş altının çocuk kabul edildiği problemli bir alandır. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaşını tespit etmek erkeklerin kaç yaşından itibaren vergi mükellefi olarak kabul edildiğini tespit açısından da önem kazanmaktadır. Çorum şehrine ait 1844 nüfus sayım defteri bu bakımdan değerli veriler sunmaktadır. Bu defterde 0-7 yaş aralığındaki çocukların sabî, 8-11 yaş aralığındaki çocukların ise sagir olarak kaydedilmiş olması dikkat çekicidir. Bilindiği gibi sabî ve sagir sıfatları henüz buluğa erişmemiş ve İslam dinince yükümlü sayılmayan çocuklar için kullanılan terimlerdir (Ayverdi, 2006:2616, 2630). Hemen hemen aynı anlama gelen bu iki sıfat, yukarıda da belirtildiği gibi 1844 tarihli Çorum nüfus defterinde farklı yaş gruplarındaki çocuklar için kullanılmıştır. Aynı defterde 12 ve 13 yaşındaki çocuklar için herhangi bir nitelendirme yapılmamıştır. Bu durum erkek çocuklarının 12-13 yaşından itibaren yetişkinliğe adım attığına işaret etmektedir. Aynı şekilde 1833 yılında Sivas’ta yapılan nüfus sayımına ait defterlerden Gayrimüslim nüfusun kaydedildiği defterdeki veriler de bu durumu desteklemektedir10. Bu defter incelendiğinde 13 yaşında olan 64 Gayrimüslim

çocuktan 29’unun sıbyan olarak kaydedildiği (yani cizye ödeme yaşına henüz gelmemiş olduğu) görülmektedir (Sönmez, 2015a:302-303). Diğer yandan kâtibin 13 yaşındaki 64 çocuktan 35’ini neden sıbyan olarak kaydetmediği bir sorudur. Bu soruya kesin bir cevap vermek mümkün olmamakla birlikte bazı açıklamalar yapılabilir. Bilindiği gibi büyüme döneminde olan çocukların bedensel gelişimleri farklılık gösterebilmektedir. Bazıları daha erken gelişme gösterirken bazılarının gelişimi daha geç gerçekleşmektedir. Buna dayanarak 13 yaşındaki bazı çocukların sıbyan olarak kaydedilmesinde nüfus kâtibinin şahsi gözlemlerinin rol oynadığı ileri sürülebilir. Kâtip, bedensel olarak belli bir düzeyde gelişmiş olan çocukları yetişkin kabul etmiş, henüz gelişiminin tamamlamamış olanları da sıbyan olarak kaydetmiş olabilir. Aynı defter incelendiğinde 14 yaşındaki bütün çocukların yetişkin statüsünde kaydedildiği (yani cizye mükellefi oldukları) görülecektir. Bu bilgilere dayanarak 19. yüzyıl ortalarında Osmanlı taşra toplumunda erkek çocukların, çocukluktan yetişkinliğe geçişinde kritik yaşın 13 olduğunu ve 14 yaşından itibaren yetişkin kabul edildiklerini söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer yandan ilk nüfus sayımlarında Kütahya’da görevlendirilen İzmit Kadısı Hüsamettin’in 8 yaş altı bütün erkek çocukları asgar (en küçük), 8-15 yaş aralığını sagir (küçük), 15-40 yaş aralığını şebb-i emred (sakalsız), 40-60 yaş aralığın sinni-vusta (orta yaş) ve 60 yaş üzerini pir (yaşlı) olarak sınıflandırmayı önerdiği bilinmektedir (Karpat, 2010:63-64). Kadı Hüsamettin Bey’in bu önerisi kabul edilmemekle birlikte Osmanlı toplumunda yaş algısına dair bir ipucu vermektedir.

Diğer yandan halkın yaşını doğru beyan edip etmediği bir sorundur. 20. Yüzyılda yapılan modern nüfus sayımlarında dahi halkın yaşını yuvarlak rakamlarla beyan etme eğiliminde olduğu bilinmektedir (Gürtan, 1966:30-31). Çorum nüfus defterlerinden elde

9 1924 numaralı Çorum nüfus defterinde evli olmayanlar bekâr olarak kaydedilirken evli olup erkek çocuğu

olmayan erkekler ise müteehhil (evli) olarak kaydedilmiştir. Ancak defterde boşanmış ya da eşi öldüğü için dul kalmış erkeklere dair bir kayıt yoktur. Bu sebeple boşanma veya ölüm sebebiyle dul kalmış olan (bekâr ) erkeklerin de olabileceği ihtimali göz önüne alınarak bekâr erkeklerin hane reisleri içindeki oranının en az % 3,57 olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

hane reisleri içindeki oranının en az % 3,57 olduğu söylenebilir9. Ayrıca 0-12 yaş grubunda

hane reisi olarak kaydedilen 38 çocuğun bulunduğu ailelerde aslında fiilen kadınların hane reisi durumunda olduğunu ve bu durumda hane reislerinin % 1,73’ünün kadın olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Şehir nüfusunu yaş bakımından incelemeden önce çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaşının tespiti önemlidir. Bilindiği gibi Osmanlı toplumunda hangi yaş üzerinin yetişkin, hangi yaş altının çocuk kabul edildiği problemli bir alandır. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaşını tespit etmek erkeklerin kaç yaşından itibaren vergi mükellefi olarak kabul edildiğini tespit açısından da önem kazanmaktadır. Çorum şehrine ait 1844 nüfus sayım defteri bu bakımdan değerli veriler sunmaktadır. Bu defterde 0-7 yaş aralığındaki çocukların sabî, 8-11 yaş aralığındaki çocukların ise sagir olarak kaydedilmiş olması dikkat çekicidir. Bilindiği gibi sabî ve sagir sıfatları henüz buluğa erişmemiş ve İslam dinince yükümlü sayılmayan çocuklar için kullanılan terimlerdir (Ayverdi, 2006:2616, 2630). Hemen hemen aynı anlama gelen bu iki sıfat, yukarıda da belirtildiği gibi 1844 tarihli Çorum nüfus defterinde farklı yaş gruplarındaki çocuklar için kullanılmıştır. Aynı defterde 12 ve 13 yaşındaki çocuklar için herhangi bir nitelendirme yapılmamıştır. Bu durum erkek çocuklarının 12-13 yaşından itibaren yetişkinliğe adım attığına işaret etmektedir. Aynı şekilde 1833 yılında Sivas’ta yapılan nüfus sayımına ait defterlerden Gayrimüslim nüfusun kaydedildiği defterdeki veriler de bu durumu desteklemektedir10. Bu defter incelendiğinde 13 yaşında olan 64 Gayrimüslim

çocuktan 29’unun sıbyan olarak kaydedildiği (yani cizye ödeme yaşına henüz gelmemiş olduğu) görülmektedir (Sönmez, 2015a:302-303). Diğer yandan kâtibin 13 yaşındaki 64 çocuktan 35’ini neden sıbyan olarak kaydetmediği bir sorudur. Bu soruya kesin bir cevap vermek mümkün olmamakla birlikte bazı açıklamalar yapılabilir. Bilindiği gibi büyüme döneminde olan çocukların bedensel gelişimleri farklılık gösterebilmektedir. Bazıları daha erken gelişme gösterirken bazılarının gelişimi daha geç gerçekleşmektedir. Buna dayanarak 13 yaşındaki bazı çocukların sıbyan olarak kaydedilmesinde nüfus kâtibinin şahsi gözlemlerinin rol oynadığı ileri sürülebilir. Kâtip, bedensel olarak belli bir düzeyde gelişmiş olan çocukları yetişkin kabul etmiş, henüz gelişiminin tamamlamamış olanları da sıbyan olarak kaydetmiş olabilir. Aynı defter incelendiğinde 14 yaşındaki bütün çocukların yetişkin statüsünde kaydedildiği (yani cizye mükellefi oldukları) görülecektir. Bu bilgilere dayanarak 19. yüzyıl ortalarında Osmanlı taşra toplumunda erkek çocukların, çocukluktan yetişkinliğe geçişinde kritik yaşın 13 olduğunu ve 14 yaşından itibaren yetişkin kabul edildiklerini söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer yandan ilk nüfus sayımlarında Kütahya’da görevlendirilen İzmit Kadısı Hüsamettin’in 8 yaş altı bütün erkek çocukları asgar (en küçük), 8-15 yaş aralığını sagir (küçük), 15-40 yaş aralığını şebb-i emred (sakalsız), 40-60 yaş aralığın sinni-vusta (orta yaş) ve 60 yaş üzerini pir (yaşlı) olarak sınıflandırmayı önerdiği bilinmektedir (Karpat, 2010:63-64). Kadı Hüsamettin Bey’in bu önerisi kabul edilmemekle birlikte Osmanlı toplumunda yaş algısına dair bir ipucu vermektedir.

Diğer yandan halkın yaşını doğru beyan edip etmediği bir sorundur. 20. Yüzyılda yapılan modern nüfus sayımlarında dahi halkın yaşını yuvarlak rakamlarla beyan etme eğiliminde olduğu bilinmektedir (Gürtan, 1966:30-31). Çorum nüfus defterlerinden elde

9 1924 numaralı Çorum nüfus defterinde evli olmayanlar bekâr olarak kaydedilirken evli olup erkek çocuğu

olmayan erkekler ise müteehhil (evli) olarak kaydedilmiştir. Ancak defterde boşanmış ya da eşi öldüğü için dul kalmış erkeklere dair bir kayıt yoktur. Bu sebeple boşanma veya ölüm sebebiyle dul kalmış olan (bekâr ) erkeklerin de olabileceği ihtimali göz önüne alınarak bekâr erkeklerin hane reisleri içindeki oranının en az % 3,57 olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

10 Bkz. BOA Nfs.d. 2400.

edilen veriler de Çorum’da halkın yaş hesaplama konusunda çok titiz davranmadığını göstermektedir. Özellikle yetişkinlerde (13 yaş üzeri erkeklerde) 0 ve 5 ile biten yaşlarda görülen yığılma bunun göstergesidir. Hem 1830 ve hem 1844 nüfus sayımında elde edilen yaş verilerinin sınıflandırılmasıyla oluşturulan aşağıdaki grafikler halkın yaş hesaplama konusundaki bu tutumuna işaret etmektedir.

Bu duruma rağmen bir fikir vermesi açısından Çorum şehrinin hem 1830 hem de 1844 yıllarındaki nüfusları aşağıdaki tablolarda gösterildiği şekilde sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre yaş gruplarının şehir nüfusuna göre oranları da tablolarda gösterilmiştir.

Tablo 2. 1830 Yılında Çorum’da Erkeklerin YaĢ Gruplarına Göre Dağılımı YaĢ Aralığı KiĢi Sayısı Nüfus Ġçindeki Yüzdesi

0-12 1743 % 36,28 13-25 842 % 17,53 26-40 932 % 19,40 41-60 877 % 18,26 61 ve Üzeri 410 % 8,53 0 50 100 150 200 250 300 350 13-14 15 16-19 20 21-24 25 26-29 30 31-34 35 36-39 40 41-44 45 46-19 50 51-54 55 56-59 60 61-64 65 66-69 70 71-74 75 76-79 80 81-84 85 86-89 90

Grafik II: 1844 Yılında 13 YaĢ Üzeri Erkek Nüfusun YaĢa Göre Dağılımı Grafik I: 1830 Yılında 13 YaĢ Üzeri Erkek Nüfusun YaĢa Göre

Dağılımı 0 50 100 150 200 250 13- 14 15 16- 19 20 21- 24 25 26- 29 30 31- 34 35 36- 39 40 41- 44 45 46- 49 50 51- 54 55 56- 59 60 61- 64 65 66- 69 70 71- 74 75 76- 79 80 81- 84 85 86- 89 90

13-25 891 % 17,35

26-40 924 % 17,99

41-60 1009 % 19,65

61 ve Üzeri 465 % 9,06

Bu iki tablo kıyaslandığında her iki sayım sonuçlarına göre 14 yıllık zaman zarfında 0- 25 yaş aralığında oranların pek fazla değişmediği söylenebilir. Değişim küçük olmakla birlikte özellikle 26-40 ( % 1,4’lük bir düşüş) ile 41-60 yaş aralıklarında (% 1,39’luk bir yükseliş) gözlenmektedir. 61 ve üzeri yaş aralığında ise göz ardı edilebilecek bir (% 0,53’lük) bir yükselme söz konusudur. Bu artışların ortaya çıkmasında şehirde ortalama yaşam süresinin yükselmesi, şehrin aldığı göç gibi faktörlerin etkisi olmuş olabilir.

1830 Çorum nüfus sayımı sonuçlarını, eyalet merkezi olan Sivas’ın 1833 yılında yapılan sayım sonuçları ile kıyasladığımızda Çorum’da nüfusun Sivas’a oranla biraz daha yaşlı olduğu söylenebilir.

Sivas’ta 1833 sayımına göre nüfusun yaş kategorilerine göre oranları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo 4. 1833 Yılında Sivas’ta Erkeklerin YaĢ Gruplarına Göre Dağılımı YaĢ Aralığı Nüfus Ġçindeki Yüzdesi

0-12 % 37,07

13-25 % 23,54

26-40 % 19,87

41-60 % 15,14

61 ve Üzeri % 4,38

Görüldüğü gibi her iki şehirdeki 0-12 yaş aralığındaki çocukların oranı birbirine oldukça yakındır. 13-25 yaş aralığındaki nüfus Çorum şehrinde Sivas’a göre yaklaşık % 6 daha düşüktür. 26-40 yaş aralığındaki nüfus her iki şehirde de hemen hemen aynı orandadır. 41-60 yaş aralığında Çorum lehine % 3,12’lik; 61 ve üzeri yaş grubunda da yine Çorum lehine % 4,15’lik bir artış olduğu hesaplanmaktadır. Gerek 13-25 yaş aralığında Sivas lehine % 6’lık bir fazlalık olması gerekse 41 ve üzeri yaş grubunda Çorum lehine yaklaşık % 7,3’lük bir fazlalık olması Çorum’da nüfusun Sivas’a göre daha yaşlı olduğunu göstermektedir. Ancak Çorum’da nüfusun Sivas’a oranla neden daha yaşlı olduğunu açıklamamaktadır. Çorum’da doğum oranlarının düşük olması bir sebep olabilir. Fakat her iki şehirde de 0-12 yaş aralığında bulunan çocukların nüfusa oranı birbirine yakındır. Diğer yandan Çorum’da çocuk ve genç ölümlerinin oransal olarak yüksek olma ihtimali akla gelmektedir. Bunlara ek olarak Çorum’da ortalama yaşam süresinin Sivas’a göre daha yüksek olma ihtimali de değerlendirilmelidir.

1830 sayımında pek az yetişkinin mesleğinin kaydedildiği yukarıda belirtilmişti. Bu sayımda 13 yaş üzeri yetişkinlerin sadece yaklaşık % 8,7’sinin mesleği yazılmıştır. 1844 sayımında ise meslek kayıtlarının daha özenli yapıldığı hatta mesleksiz olanların da bilâ- zanaat olarak ayrıca kaydedildiğini gözönüne alarak meslek sahibi olma, iktisadi hayat vb. incelemelerin sadece 1844 sayımına göre yapılması anlamlı bulunmuştur. Bu sayım