28 - 30 NİSAN 2016
BİLDİRİLER KİTABI
Editör
Yrd. Doç. Dr. Zekeriya IŞIK
Editör Yardımcıları
Öğr. Gör. Ömer Faruk KARAKAŞ
Öğr. Gör. Eyyüp Ensari ŞAHİN
Öğr. Gör. Tuğba GÜLEN
Düzenleyen
Hitit Üniversitesi
Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu
2. Cilt
Çorum, 2016
Bu bildiri kitabının her hakkı saklıdır. Bu yayının tümü veya hiçbir bölümü önceden izin alınmaksızın çoğaltılamaz, basılıp yayınlanamaz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Bu yayında yer alan yazılarda öne sürülen görüşler yazarların kişisel görüşleridir; yazılar ile ilgili her türlü sorumluluk yazarlara aittir.
ISBN
978-605-5244-06-4 İsteme Adresi
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO
Gazi Caddesi No : 99, P. K.:19169 Çorum Telefon: 0364 2221555-56
sbmyo@hitit.edu.tr İletişim
Yrd. Doç. Dr. Zekeriya IŞIK zekeriyaisik@hitit.edu.tr
Grafik & Tasarım
Bir Medya
Yeniyol Mh. Gazi Sk. No: 9/13 Çorum Telefon: (+90-364) 225 66 64
www.birmedya.net
Baskı & Cilt
Salmat Basım Yayım Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. Kültür Bakanlığı Sertifika No: 26062
Büyük Sanayi 1. Cadde 95/1, İskitler-Altındağ/Ankara Telefon: (+90-312) 341 10 20
www.salmat.com.tr
SEMPOZYUM ONURSAL BAŞKANI Prof. Dr. Reha Metin ALKAN
Hitit Üniversitesi Rektörü
SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU Muzaffer KÜLCÜ
Çorum Belediyesi Başkanı Prof. Dr. Reha Metin ALKAN
Hitit Üniversitesi Rektörü Seyfettin ZENGİN
Çorum İnsani Değerler Platformu Sözcüsü Doç. Dr. Muammer CENGİL
Hitit Üniversitesi İskilip Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Zekeriya IŞIK
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü YÜRÜTME KURULU
Yrd. Doç. Dr. Atiye NAZLI Yrd. Doç. Dr. Faruk MARAŞLIĞOĞLU
Yrd. Doç. Dr. Menekşe ŞAHİN Öğr. Gör. Abdulkadir ÖZDEMİR
Öğr. Gör. Alper Bora DEMİREL Öğr. Gör. Cemal ÇEVİKLİ
Öğr. Gör. Eyyüp Ensari ŞAHİN Öğr. Gör. Fatih ÖZÇALIK
Öğr. Gör. Halil İbrahim AŞGIN Öğr. Gör. Harun KISACIK Öğr. Gör. Kevser BURAN
Öğr. Gör. Mehmet Erol ÇALMAZ Öğr. Gör. Murat KARTAL
Öğr. Gör. Ömer Faruk KARAKAŞ Öğr. Gör. Tuğba GÜLEN
Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Arif ERSOY, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Prof. Dr. Bagdat BEYSENOV, El Farabi Kazak Milli Üniversitesi, Dintanu ve Medeniyettanu Bölümü Prof. Dr. Emre GÜLER, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Gülen ELMAS ARSLAN, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Halil İbrahim ŞİMŞEK, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN
Prof. Dr. İrfan ÇAĞLAR, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Prof. Dr. Kayrat ZATOV, El Farabi Kazak Milli Üniversitesi, Dintanu ve Medeniyettanu Bölümü Prof. Dr. Mehmet AZİMLİ, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Prof. Dr. Mehmet DEMİRYÜREK, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Mehmet EVKURAN, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Menderes SUİÇMEZ, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Mete DOLAPÇI Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Prof. Dr. Mustafa ARSLAN, Yıldız Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Mustafa AŞKAR, Batman Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi
Prof. Dr. Mustafa BIYIK, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Nurcan BAYKAM Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Prof. Dr. Recep KAYMAKCAN
Prof. Dr. Serdar GÜLER, Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi Prof. Dr. Şaban HAKLI, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Yaşar Erkan ERSOY, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Yaşar KURT, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Doç. Dr. Adem KORUKCU, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Doç. Dr. Ahmet ÖZALP, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Doç. Dr. Barış SARIKÖSE, Karabük Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
Doç. Dr. Bekzhan MEYRBAYEV, El Farabi Kazak Milli Üniversitesi, Dintanu ve Medeniyettanu Bölümü Doç. Dr. Cavid QASIMOV, Azerbaycan Bilimler Akademisi
Doç. Dr. Dilorom HAMROEVA, Azerbaycan Bilimler Akademisi, Dil ve Edebiyat Enstitüsü Doç. Dr. Edina SOLAK, Zenica Üniversitesi
Doç. Dr. Cemil HAKYEMEZ, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Doç. Dr. Faruk YAMANER, Hitit Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Doç. Dr. Fatih DUMAN, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Doç. Dr. Fatma Muazzez ŞİMŞİR, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Doç. Dr. Habib AKDOĞAN, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Doç. Dr. Hakan REYHAN, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Doç. Dr. İlknur TAŞ, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Doç. Dr. Kadir GÜRLER, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Doç. Dr. Meral DEMİRYÜREK, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Doç. Dr. Muammer CENGİL, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Doç. Dr. Naki ÇOLAK, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Doç. Dr. Sultanmurat ABZHALOV, El Farabi Kazak Milli Üniversitesi, Dintanu ve Medeniyettanu Bölümü Doç. Dr. Süleyman GEZER, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Doç. Dr. Tudora ARNAUT, Ukrayna Taras Şevçenko Milli Üniversitesi Doç. Dr. Uğur ÖZSARAÇ, Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Abdulkerim EL-UBEYDİ, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Ali SALUR, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Atiye NAZLI, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Cihat SAVSAR, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Elif AYAN NİZAM, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Esra KESKİN, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Eşref Savaş BAŞÇI, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Gökhan KAYA, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. H. Ahmet SEZİKLİ, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Harun BEKİROĞLU, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Hiclal DEMİR, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Hiroki WAKAMATSU, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Hümeyra KARABIYIK, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. İclal ARSLAN, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. İsmail YILDIRIM, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Yrd. Doç. Dr. İsmet ALTIKARDEŞ
Yrd. Doç. Dr. Metin UÇAR, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Mohamed Rızk Elshahhat Abdelhamıt SHOEIR, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa BAKAN, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tolga ÇIRAK, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Sıdıka Öznur SAKINÇ, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu
Yrd. Doç. Dr. Özden KANTER, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Özlem SİR GAVAZ, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Qays ABDULLAH MOHAMMED, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Zekeriya IŞIK, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Şule YUSUFOVA, Araştırmacı/Kazakistan
SEKRETERYA
Öğr. Gör. Tuğba GÜLEN, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Tel:0364 222 15 55-56 Dâhili: 3685 - tugbagulen@hitit.edu.tr
Öğr. Gör. Harun KISACIK, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Tel:0364 222 15 55-56 Dâhili: 3643 - harunkisacik@hitit.edu.tr
Arş. Gör. Fatma AKIN, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tel: 0364 227 7000 Dâhili: 1689 - fatmaakin@hitit.edu.tr
Arş. Gör. Mehmet Ali BOZKUŞ, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tel: 0364 227 7000 Dâhili: 1712 - malibozkus@hitit.edu.tr
SUNUŞ
Değerli Okurlar,
Elinizdeki kitap, Üniversitemiz ev sahipliğinde Çorum Belediyesi, MÜSİAD Çorum Şubesi ve Çorum İnsani Değerler Platformu işbirliğinde 28-30 Nisan 2016 tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu isimli etkinlikte sunulan bildirilerden oluşmaktadır. Dünyanın çeşitli bölgelerinden bilim insanları, araştırmacılar ve ilgililerin katılımıyla gerçekleştirilen kapsamlı etkinliğimiz ile ilimiz hakkında birçok bilgi ve belgenin toplanmasına vesile olmaktan büyük bir gurur ve heyecan duyduğumu belirtmek istiyorum.
Bilindiği üzere Çorum sadece Anadolu’da değil, dünya Medeniyet Tarihi’nin oluşmasında da önemli bir yer tutmaktadır. Bugün de zengin kültürel mirası, tarihî önemi, coğrafî konumu, hinterlandının geniş olması, ticarî alt yapısı, ekonomik gelişimi ve geleceğe dönük vizyonuyla önemini korumaktadır.
“İnsanların en hayırlısı insanlığa faydalı olanıdır” düsturunu amaç edinen Üniversitemiz, Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu ile “Dün, Bugün, Yarın ve Değişim” temasıyla Antropoloji, Arkeoloji, Coğrafya, Dil, Edebiyat, Halk Bilimi, Dinî ve Tasavvufî Hayat, Eğitim, Ekoloji, Ekonomi, Sanayi, Ticaret, Etnografya, Jeoloji, Kentleşme, Mimarlık, Kütüphanecilik, Medya, Müzecilik, Önemli Şahsiyetler ve Eserleri, Psiko-Sosyal Yaşam ve İnsan, Sosyoloji, Etnoloji, Spor, Tarım, Hayvancılık, Tarih, Sanat Tarihi ve Turizm alanları başta olmak üzere Çorum ile ilgili her konuda bilimsel çalışmalarla ilimizin geçmişine, bugününe ve geleceğine yönelik daha geniş bir perspektiften bakmayı hedeflemiştir.
Bu çerçevede etkinliğimizde 5 ayrı salonda eş zamanlı olarak gerçekleştirilen 8 oturumda sunulan 158 sözlü, 3 poster olmak üzere toplam 161 bildirideki bu değerlerin bilgilerin bir araya getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Eserde yer alan bildirilerin; Çorum’un tanıtılmasına, problemlerin ortaya konarak çözüm üretilmesine, ilimizde yeni açılımlar ve ufuklar katacak çalışmaların ortaya çıkmasına, ilimizin geçmişten günümüze geldiği noktaya dair önemli referanslar sağlayacağına inanıyorum.
Geniş açıdan bakıldığında, aslında düzenlenen etkinliğin sadece mikro anlamda değil; makro anlamda da insanlığa hizmet etmekte olduğunu görmemek mümkün değil. Üniversitelerin sadece eğitim veren kurumlar olmadığına aynı zamanda bulunduğu şehrin hatta bölgenin sosyo-kültürel kalkınmasına da katkı sağlaması gerektiği inancıyla hareket eden Üniversitemiz, ilk yerleşim yeri ve uygarlığa açılan ilk kapı olan Çorum ilimizin tanıtımına büyük katkı sağlarken araştırmacılara da değerli ve anlamlı bir hediye sunmaktadır.
İçerisindeki bilgilerin gelecek nesillere aktarılması adına kalıcı ve belge niteliği taşıdığına da inandığım bu kaynak eserin sizlere ulaşmasında bilgi, belge ve emekleriyle katkıda bulunan herkese en kalbi duygularla şükranlarımı sunarken binlerce yıllık geçmişe sahip bir kültür mozaiği olan ilimize kazandırılan bu eserin; daima daha iyiyi arayan ve gönüllü olarak emeklerini bir araya getirenlerin eseri olduğunu da vurgulamak istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu etkinliğin düzenlenmesindeki değerli katkılardan dolayı başta Çorum Belediyesi, MÜSİAD Çorum Şubesi ve Çorum İnsani Değerler Platformu olmak üzere sempozyum düzenleme kuruluna, çalışma arkadaşlarıma, sponsorlarımıza, değerli hemşehrilerime ve bizlere maddi/manevi destek veren tüm gönüldaşlarımıza teşekkür eder, kitabın bilim dünyasına katkıda bulunması temennisiyle en içten selam ve saygılarımı sunarım.
Prof. Dr. Reha Metin ALKAN Hitit Üniversitesi Rektörü
SONUÇ BİLDİRİSİ Değerli Katılımcılar;
Üniversitemiz ev sahipliğinde Çorum Belediyesi, MÜSİAD Çorum Şubesi ve Çorum İnsani Değerler Platformu ortaklığıyla 28-30 Nisan 2016 tarihinde “Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu” düzenlenmiştir. Sempozyumda sekiz oturumda, eş zamanlı olarak Suheyb-i Rûmî, Kereb-i Gazi, Hattuşa, Abdalata ve 7-8 Hasan Paşa isimleri verilen 5 ayrı salonda, 40 program gerçekleştirilmiş olup, 8 farklı ülkeden katılan 200’ün üzerindeki katılımcı tarafından 158 sözlü, 3 poster olmak üzere toplam 161 bildiri sunulmuştur. Sonuç bildirisi olarak ela alınan bu yazıda Sempozyumun kapanış ve değerlendirme oturumuna ait notlar verilecek olup bunun yanı sıra sempozyumun çıktıları aktarılacaktır.
Prof. Dr. Mehmet EVKURAN başkanlığında düzenlenen kapanış oturumunda, Prof. Dr. Tuncer BAYKARA, Prof. Dr. İsmet ÇETİN, Prof. Dr. Ahmet GÜMÜŞ, Prof. Dr. Mehmet DEMİRYÜREK yer almış olup görüşleri şu şekildedir;
Prof. Dr. Tuncer BAYKARA, “1971’de Malazgirt’in 900. Yılı dolayısıyla o zaman mensubu olduğum Atatürk Üniversitesi gerçekten benim için dahi büyük önem taşıyan bir sempozyum yapmıştı, fakir orda bir bildiri sunmuştu. Dolayısıyla 46 senedir hem araştırıcı olarak daha sonra da öğretim üyesi olarak bu tür sempozyumların içindeyim. Benim ilgi alanım biraz daha geniş, epeyce de geniştir. Dolayısıyla yüzlerce yurtdışında ve yurt içinde sempozyumlara katıldım. Çorumda geçen seneki İskilip’i konu alan bir sempozyuma katılamamıştım, biraz onun için kendimi bu sempozyuma zorla davet ettirdim” şeklinde giriş konuşması yapan Hocamız şu maddeler ile değerlendirmelerini yapmıştır.
1-Sempozyumun bir Meslek Yüksek Okulu tarafından gerçekleştirilmiş olması, beklentilerimizi azaltmıştı, lakin beklentilerimizin çok çok üzerinde her iki yönüyle başarılı olmuştur.
2-Genellikle bu tip sempozyumlara dinleyici olarak katılım az olması beklenir. Bu sempozyumun tüm salonlarının dolu olması sempozyumun diğer bir başarısıdır.
3-En önemli başarı ise halk ile Akademik camianın aynı çatı altında birleştirilmesi olmuştur.
4-Sempozyum da eksik olarak bir şey yok. Hem akademik anlamda hem de misafirler, ağırlama anlamında her yönüyle tam olan bir sempozyum olmuştur.
“Üniversiteyi, üniversite yönetimini, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Sn. Yrd. Doç. Dr. Zekeriya IŞIK hocamı, yönetimini ve koşuşturan gençleri tebrik ediyorum, hepsine teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun” diyerek değerlendirmelerini tamamlamıştır.
Kapanış oturumunda diğer değerlendirme ise, Prof. Dr. İsmet ÇETİN Hocamız tarafından yapılmıştır. Hocamız, “Efendim ben şöyle bir genel değerlendirme yapmak istiyorum. İstatistiki bir değerlendirme yapacağım. Bu değerlendirme daha çok sempozyumun istatistiksel yönü ile ilgilidir. Bu istatiksel bilgilerini salonları tek tek gezerek not aldım. Sempozyuma toplamda sekiz ülkeden katılım gerçekleştirilmiş olup (Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Bosna Hersek, Japonya, Ukrayna) Bu durumun uluslararası bir sempozyuma yakışır nitelikte olduğunu söyleyebilirim”.
Prof. Dr. İsmet ÇETİN Hocamız sözlerine sempozyuma katılan ülkemizdeki üniversiteleri sayarak devam etmiştir. Bu üniversiteler, Cumhuriyet Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Bozok Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Adnan Menderes Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Niğde Üniversitesi, Amasya Üniversitesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Bilecek Şeyh Edebali Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Bartın Üniversitesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Bitlis Eren Üniversitesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Dumlupınar Üniversitesi, Sinop Üniversitesi ve son olarak Dicle Üniversitesi olmak üzere 38
Sempozyumda sunulan bildirileri de konularına göre genel bir tasnif yapan hocamız, Tarih, Arkeoloji, Coğrafya, Beşeri Coğrafya, Edebiyat, Tarih-Mimari, Mimarlık Tarihi, Nüfus Hareketliliği ve Ekonomi alanında çok farklı bilim dallarından bildirilerin sunulduğuna dikkat çekmektedir. Çorumun gelişmekte olan iller arasında olduğunu sözlerine ekleyen hocamız özellikle önümüzdeki dönemlerde Çorumun ekonomik yönünün ve gelişimine katkı yapacak konuların tartışıldığı sempozyumların düzenlenmesi konusunda “Çorumun başka yönlerinin de tartışılmaya ihtiyaç var. Çorum’un kendi içerisinde özellikle iktisadi yapılanma alanında, sanayileşme alanında, sermayenin Çorum da tutulması alanında, Toprak Sanayii alanında, onların burada (Bilimsel Toplantılar) işlenmesi, gerekirse çalışma gruplarının müşterek tebliğler hazırlaması marifetiyle buraya getirilmesi gerekir” diye uyarılarını da dile getirmiştir.
Kapanış oturumunda yer alan diğer hocamız Prof. Dr. Ahmet Gümüş’tür. Hocamızın değerlendirmesi ise “ Öncelikle sempozyumun düzenlenmiş olduğu bu Yüksekokulu görünce ben Yüksekokulda uzun süre öğretim üyeliği yapmış birisi olarak ve şuanda da Yüksekokul Müdürü olarak gerçekten de ekstradan gurur duydum. Çünkü normalde Türkiye şartlarında Meslek Yüksekokullarının alt yapıları genel anlamda değerlendirildiği zaman gerçekten de burası standartların üstü gibi geliyor bana. Sempozyum bu yönüyle de değerlendirildiği zaman gerçekten de Hitit Üniversitesini Rektörümüz başta olmak üzere kutluyorum. Gerçekten de bir Çorumlu olarak mutlu olduğumu ve gurur duyduğumu tekrar söylüyorum” şeklinde olmuştur. Hocamızın bazı konularda uyarıları olmuş ve bu uyarılar özellikle “Tarım İl Müdürlüğü ve diğer Tarım ile ilgili STK’lar veya özel sektörden yetkililerin biraz daha fazla buralara katılması ve bu yönüyle de Çorum iline neler kazandırılabilir, ne gibi artılar ve katma değerler kazandırılabiliriz noktasında biraz daha fazla katılımın olmasını beklerdim” şeklinde olmuştur.
Kapanış oturumunda yer alan diğer hocamız Prof. Dr. Mehmet DEMİRYÜREK’tir. Hocamız öncelikle sempozyumun verimli olduğunu dile getirmiştir. Ve değerlendirmeleri şu şekilde sıralamıştır.
1-Genç araştırmacıların sunum yapması gerektiği noktasından hareketle burada bu imkânı bulduklarını ve sunumlarının kaliteli olduğunu,
2-Multi disiplin çalışmaların çokluğunun iyi bir gelişme olduğunu,
3-Genç araştırmacılar için bu tür bilimsel nitelikli toplantıların onları geleceğe hazırlama noktasında katkısının yadsınamaz olduğunu dile getiren hocamız emeği geçen herkese teşekkürlerini sunmuştur.
Son olarak kapanış oturumunu yöneten Prof Dr. Mehmet EVKURAN hocamızın değerlendirmesi ise şu şekildedir. “Öncelikle Sempozyuma katılan tüm katılımcılara teşekkür ederim. Kapanış oturumunda değerlendirme yapan tüm hocalarımızın söylediklerini kaydettik ve bu konuda gerekenleri eksikliklerimizi giderme noktasında elimizden geleninin fazlasıyla yapılacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bu tip bilimsel toplantılarda hiçbir kitaptan okunarak öğrenilemeyecek bilgilerin, tecrübelerin ve kazanımların olduğu kesindir. Ayrıca Sempozyum düzenleme kurulu adına, Çorum Belediyesi, MÜSİAD ve İnsani Değerler Platformuna sempozyuma verdikleri destekten dolayı, bu sempozyumun gerçekleştirilmesinde gayretleri dolaysıyla Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Sn. Yrd. Doç. Dr. Zekeriya IŞIK hocama ve şahsında tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım” şeklinde olmuştur.
Sempozyumun değerlendirilmesinin ardından sempozyumun çıktıları ise şu maddeler ile açıklanmaktadır. Çorum’un tarih, kültür, sanat, mimari, ekonomi ve sağlık alanında değerinin- ortaya çıkarılması için düzenlenen bu sempozyum da birçok bildiri sunulmuş ve tartışılmış olup,
1-Yetkili makamlara farkındalık oluşturması,
2-Çorum ilinin ve Hitit Üniversitesinin tanıtımına katkısı,
3-Üniversitenin bu sempozyum vasıtasıyla bir çok kamu kurum ve kuruluşu ile bağlarının güçlenmesi ve gelecekte işbirliği için olumlu adımların atılmasına katkıda bulunduğu söylenebilir.
İÇİNDEKİLER
2. CİLT
SUNUŞ ... vii
SONUÇ BİLDİRİSİ ... ix İKİ SANCAK ARASINDA BİR KAZA: MECİDÖZÜ ... 1
Arş. Gör. Edip UZUNDAL, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü/TOKAT SUNGURLU İLÇESİ’NİN KURULUŞ TARİHİ VE İSKÂN YAPISINA DAİR
BAZI TESPİTLER ... 9
İsmail UÇAKCI, Araştırmacı-Yazar
ÇORUM İLİ AROMATİK BİTKİLERİ VE TERMAL SU KAYNAKLARININ KOZMETİK
ENDÜSTRİSİNDE KULLANILABİLİRLİĞİ ... 23
Doç. Dr. Evren ALĞIN YAPAR, T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
ÇORUM İLİ SAĞLIK İSTATİSTİKLERİ VE ETKİNLİK DEĞERLENDİRMESİ ... 29
Öğr. Gör. Emre DEMİR, Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD
Doç. Dr. Serdal Kenan KÖSE, Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD
ALMON MODELİYLE ÇORUM İLİ KIRMIZI ET ÜRETİMİ VE FİYAT İLİŞKİSİ ... 45
Yrd. Doç. Dr. Sevim AKGÜL, Bayburt Üniversitesi, İİBF-İktisat Bölümü
Yrd. Doç. Dr. Şaduman YILDIZ, Bayburt Üniversitesi, İİBF-İktisat Bölümü
ÇORUM’UN İLK İTHAL İŞÇİLERİ: NAM.RA’LAR ... 55
Öğr. Gör. Arif KUMAŞ, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler MYO
19. YÜZYILIN İLK YARISINDA ÇORUM’UN DEMOGRAFİK YAPISI ... 73
Serpil SÖNMEZ
ÇORUM’ DA İŞSİZLİK VE ENFLASYON İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ... 89
Prof. Dr. Ahmet ULUSOY, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İİBF Maliye Bölümü
Arş. Gör. Mete DİBO, Hitit Üniversitesi, İİBF Maliye Bölümü
SOSYO-EKONOMİK KALKINMADA ÇORUM İLİNİN DURUM ANALİZİ ... 99
Prof. Dr. Orhan ÖZÇATALBAŞ, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü
KENT EKONOMİ FORUMU GÖZÜYLE ÇORUM 2023 VİZYONU ... 113
Arş. Gör. Ela HİÇYORULMAZ, Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi YOKOLMAYA YÜZTUTMUŞ BİR KÜLTÜR MİRASI: ÇORUM ÇANDI TAHIL
AMBARLARI ... 145
ALİ ÖZÜDOĞRU, Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürü
Prof. Dr. Zeynep AYGEN, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi
ÇORUM İLİNDE HİTİT MUTFAĞININ GASTRONOMİ TURİZMİ AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ ... 159
Yrd. Doç. Dr. Üzeyir KEMENT, Bingöl Üniversitesi, Sosyal Bilimler MYO
Berkan BAŞAR, Gazi Üniversitesi, Rekreasyon Yönetimi A.B.D., Y. Lisans Mezun Öğrenci
ÇORUM’DA YENİLENEBİLİR ENERJİ İLE RAYLI SİSTEM UYGULAMASI ... 175
Yrd. Doç. Dr. Bilgehan TOZLU, Hitit Üniversitesi, Osmancık Ömer Derindere MYO
HAFİF RAYLI SİSTEM ÇORUM İÇİN NEDEN YAPILABİLİR DİR? ... 183
Öğr. Gör. Dr. Mustafa Emre ÇAĞLAR, Hitit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ULUSAL GAZETELERİN İNTERNET SİTELERİNDE ÇORUM TURİZMİ: İÇERİK
ANALİZİNE DAYALI BİR DEĞERLENDİRME ... 203
Öğr. Gör. Yusuf ORMANKIRAN, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek YO
Öğr. Gör. Ayhan BAŞÇI, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek YO
Öğr Gör. Ahmet AKNAR, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek YO
ÇORUM’DAN GÖÇ ve ÇORUMLU ÂŞIKLARIN ŞİİRİNE YANSIMASI ... 213
Prof. Dr. İsmet ÇETİN
ÇORUMLU ÂŞIK HALİL’İN ŞİİRLERİNİN DİNİ VE TASAVVUFİ EKSENDE
İNCELENMESİ, DİN BÜYÜKLERİNE VE MUTASAVVIFLARA DUYULAN SEVGİ... 233
Talat ÖZER, Araştırmacı Yazar ve Şair
ÇORUM’DA BİR EREN: DERVİŞ EDNA ÇORUM’S SAİNT: DERVİŞ EDNA ... 241
Ali ONAR, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
AKŞEMSEDDİN’İN İNSAN, İDRAK VE HAKİKAT ANLAYIŞI
AKŞEMSEDDİN’S PERCEPTION OF HUMAN, COMPREHENSION AND REALITY ... 253
Prof. Dr. Ayşe YÜCEL ÇETİN, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi
KİMLİK VE GERÇEKLİĞİN İNŞA SÜRECİ: ÇORUMLU H. GALİP KUŞÇUOĞLU
ÖRNEĞİ ... 271
Doç. Dr. Özcan GÜNGÖR, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi
OSMANLI DEVLET POLİTİKALARININ TAŞRA TEKKE VE ZAVİYELERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ (II. MAHMUT DÖNEMİ VE SONRASI): ÇORUM ÖRNEĞİ ... 285
Yrd. Doç. Dr. Zekeriya IŞIK, Hitit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
ÇORUM ve YÖRESİ HALVETİ UŞŞAKİ GELENEĞİNDE TASAVVUF EDEBİYATI ... 303
Eyyüp KAYACI
HALVETÎ UŞŞAKÎ GELENEĞİNİN ÇORUM’DAKİ TARİHSEL SEYRİ ... 323
Fatih KÜÇÜKTİRYAKİ
ÇORUM YÖRESİ HALVETİ UŞŞAKİ ŞEYHLERİNDE PEYGAMBER SEVGİSİ ... 337
Murat KAYACI
ÇORUM VE ÇEVRESİNİN DİN ANLAYIŞINA TESİR EDEN BİR BİLGE: HACI BEKTAŞ-I VELİ'NİN AHİRET ANLAYIŞI ... 349
Prof. Dr. Selim ÖZARSLAN, Fırat Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Kelâm Anabilim Dalı
ÇORUM’DA MEVLEVİLİK ... 357
Doç. Dr. Fatma Muazzez ŞİMŞİR, Hitit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE XVI. YÜZYILDA ÇORUM MEVLEVİHANESİNİN
DURUMU ... 365
Yrd. Doç. Dr. Hümeyra KARABIYIK, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİNE KABULÜNÜN 30. YILINDA BİR KENT İMGESİ
OLARAK HATTUŞA: HİTİT BAŞKENTİ ... 373
Arş. Gör. Altuğ ORTAKCI, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ÇORUM İL MERKEZİNDE GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİNİN MESLEKİ DOYUM
DÜZEYLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ... 387
Doç. Dr. Yakup ÇOŞTU, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Din Sosyolojisi Anabilim Dalı
YEREL DEMOKRASİNİN GELİŞİMİNDE KENT KONSEYLERİNİN ROLÜ: ÇORUM
ÖRNEĞİ ... 397
Öğr. Gör. Halil İbrahim AŞGIN, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu
ÇORUM’DA DİNDARLIK - SEÇMEN TERCİHİ İLİŞKİSİ ... 409
YABANCI UYRUKLU ÖĞRETİM ELEMANI VE ÖĞRENCİLERİN ÇORUM’A OLAN
ORYANTASYON SÜREÇLERI ... 437
Gülnara Iristayeva RAYISKIZI, Hitit Üniversitesi Doktora Öğrencisi
GELENEKSEL ÇORUM EVLERİNDE METAL AKSESUARLAR ... 441
Hasan TULUK, Araştırmacı-Metal Sanatçısı
Prof. Dr. Ömer İskender TULUK, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü
ÇORUM İLİ TANITIM AFİŞLERİNİN TASARIM İLKELERİ BAĞLAMINDA
İNCELENMESİ ... 457
Öğr. Gör. Abdulkadir ÖZDEMİR, Hitit Üniversitesi, İskilip Meslek YO
ÇORUM- SUNGURLU YÖRESİNE AİT YAŞAM MALZEMELERİNDEN ÖRNEKLER ... 481
Hüseyin ÇELİK, Emekli Öğretmen
ŞEHZADE SANCAĞI ÇORUM ... 491
Prof. Dr. Haldun EROĞLU, Ankara Üniversitesi DTCF Tarih Bölümü
OSMANCIK’TAN PADİŞAH SOFRASINA: KAPARİ’NİN HİKÂYESİ ... 497
Prof. Dr. Abdullah GÜNDOĞDU, Ankara Üniversitesi
HİTİTLERDEN GÜNÜMÜZE DEFNE ... 511
Doç. Dr. Ebru GÖKMEŞE, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Sir GAVAZ, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
ÇORUM’UN İLK KADIN MİLLETVEKİLİ; HASENE ILGAZ ... 523
Öğr. Gör. Tuğba GÜLEN, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu
1950-1960 DÖNEMİNDE DEMOKRAT PARTİ ÇORUM MİLLETVEKİLLERİ VE
SİYASİ FAALİYETLERİ ... 535
Arş. Gör. Serhat SİPAHİ, Karabük Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi
KENT KÜLTÜRÜ, KENT KİMLİĞİ, KENT BELLEĞİve SANAT KÜLTÜRÜNÜN
ZENGİNLEŞTİRİLMESİNDE, GELİŞTİRİLMESİNDE MÜZELERİN ROLÜ -TÜRKİYE’DE
YEREL YÖNETİMLER İÇİN MODEL OLUŞUM: ÇORUM BELEDİYESİ SANAT MÜZESİ ... 557
19. YÜZYIL ORTALARINDA ÇORUM SANCAK MERKEZİNDE NÜFUS VE EKONOMİ ... 577 (H.1260-1261/M.1844-1845 Tarihli Temettüat Defterlerine Göre)
The Populationand Economy of Çorum Sanjak Center in themid 19th century (Accordingto Temettüat boks: 1844-1845)
Yrd. Doç. Dr. Necati ÇAVDAR, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
ÇORUM KARGI BEZİNİN BOYAR MADDELERLE RENKLENDİRİLMESİ ... 595
Yrd. Doç. Dr. Sevil ÖZKINALI, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü
ÇORUM YÖRESİ BAZI HIDRELLEZ GELENEKLERİNE ETNOLOJİK YAKLAŞIM ... 609
Etnolog Alparslan SANTUR, Folklor Araştırmacıları Vakfı
ÇORUM OSMANCIK’TAN OSMANLI SARAYI HELVAHANESİNE GİDEN BİR
BİTKİNİN ÖYKÜSÜ ... 617
Ekrem ÖZDEMİR, TASAD, Tarih ve Sosyal Araştırmalar Derneği, Başkan Yardımcısı
ÇORUM İLİ İSKİLİP İLÇESİ ULU CAMİ MİHRABI ÇİNİ SÜSLEMELERİNİN TEKNİK,
MOTİF VE KOMPOZİSYON ÖZELLİKLERİ ... 633
Öğr. Gör. Begül ÖZKOCA, Hitit Üniversitesi İskilip Meslek Yüksekokulu, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü
H. 984 YILINDA ÇORUM SANCAĞINDA HAYVANCILIK ... 643
Arş. Gör. Yalçın GEZER, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
BİR ŞEHİR EFSANESİ KOMET (GÜRKAN COŞKUN) ... 651
Öğr. Gör. Neslihan YILMAZ TOPRAK, Hitit Üniversitesi İskilip Meslek Yüksek Okulu
BUKET UZUNER’İN TOPRAK ROMANINDA ÇORUM ... 659
Okt. Burcu ÖZAYDIN, Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
ÇORUMLULAR MİZAHI NASIL KULLANIYORLAR? ... 675
Ergün VEREN, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Programı
ÇORUM BİLMECELERİ ve ÇORUM’DA BİLMECE SORMA GELENEĞİ ... 693
Sümeyra TOZLU, Mimar Sinan Orta Okulu, Türkçe Öğretmeni
Yrd. Doç. Dr. Sedat BAHADIR, Artvin Çoruh Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi
BİR SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ OLARAK İLAHİYAT FAKÜLTESİ
ÖĞRENCİLERİNİN SEVGİ EVLERİ FAALİYETLERİ ... 719
Emine Huban DEMİR, OMU
Arş. Gör. Volkan DURAN, OMU
REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZLERİNİN İŞLEVİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME (ÇORUM RAM ÖRNEĞİ) ... 745
Yrd. Doç. Dr. Kasım TATLILIOĞLU, Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü
ÇORUM RAM, Bu çalışmanın istatistiksel verileri, Çorum Merkez Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nin (RAM) 2014-2015 çalışmalarından derlenmiştir.
ÇORUM İLİNDE TANILAMA, ÖZEL EĞİTİM UYGULAMALARI, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ... 761
Tahir DEMİR, Çorum Rehberlik Araştırma Merkezi Müdürü
YÜKSELEN ÇORUM’UN GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ ... 769
Prof. Dr. Yaşar AKBIYIK, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Теоретические и методологические предпосылки
изучения языкового сознания и межкультурного общения ... 791
Doç. Dr. Altınay KALJANOVA
UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ KURULUM VE GELİŞİM SÜRECİ DENEYİMLERİ:
HİTİT-ÜNİVERSİTESİ (ÇORUM) ... 793
Öğr. Gör. Hakan KÖR, Hitit Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi
Prof. Dr. Hasan ERBAY, Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
ÇORUM EKONOMİSİNDE ELEKTİRİK ENERJİSİ TÜKETİMİ İLE MAKROEKONOMİK
DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ İLİŞKİ ... 801
Öğr. Gör. Eyyüp Ensari ŞAHİN, Hitit Üniversitesi
TÜRKİSTAN HORASAN DİYAR-I RUM HATTINDA MARİFETİN SON DURAĞI
ÇORUM VE ÇEVRESİ ... 809
İKİ SANCAK ARASINDA BİR KAZA: MECİDÖZÜ Edip UZUNDAL1
1 Arş. Gör., Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü/TOKAT
edipuzundal@hotmail.com
ÖZET
1864 ve 1871 tarihli vilayet nizamnamelerine göre taşra teşkilatı yeniden teşekkül etmiştir: Öncelikle eyaletin adı değişmiş, vilayet olmuş ve sınırları daraltılmak suretiyle vilayet teşkilatı ortaya çıkmıştır. Sancaklar liva adını alarak vilayetin alt birimi halinde yeniden teşekkül etmiş, kazalar da livalara bağlanmıştır. Nahiyeler kazaların altında bir idari birim olarak yer almıştır. Bu yeni idari sistemde sancaklar ve kazalar ön plana çıkmıştır.
Bildirimizde Orta Karadeniz Bölgesinde Çorum – Amasya karayolu üzerinde bulunan ve günümüzde Çorum iline bağlı bir ilçe statüsünde bulunan Mecidözü’nü ele almaya çalışacağız. Sivas vilayetinin teşkil edilmesiyle birlikte Mecidözü kazasının da Amasya sancağına bağlı bir kaza statüsünde vilayet içerisinde yer aldığını görüyoruz. Uzun yıllar Amasya sancağına bağlı bir kaza olarak varlığını sürdüren Mecidözü 1900’lerin başından itibaren Amasya’dan ayrılarak Çorum sancağına bağlanmak için bir takım arzuhaller, istid‘alar yazarak bu isteklerini en yüksek makamlara kadar duyurmuştur. Tebliğimizde Mecidözü kazasının Amasya sancağından ayrılarak Çorum sancağına bağlanması sürecini ele almaya çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Mecitözü, Amasya, Çorum, Kaza
AN ACCIDENT BETWEEN TWO STARBOARD ABSTRACT
Based on the 1864 and 1871 dated Vilayet Nizamname, country organization was reformed: first, the name “Eyalet” was changed and became “Vilayet”, and the frontier of the Vilayet were narrowed, thus Vilayet organization were formed. Sandjaks named as Liva, and reformed as a subdivision of the Vilayet, and Kazas bonded to Livas. Nahiyes were subordinated administration unit of the Kazas. In this new administration system, Sandjaks and Kazas have been came into prominence.
In this work, Kaza of Mecidözü is been examined, which is currently located in the Çorum-Amasya highway -Central Blacksea Region- and bonded to County of Çorum. İts been seen, that with the establishment of the Vilayet of the Sivas, Kaza of Mecidözü were bonded to the Sandjak of Amasya. For a very long time, she has kept her position as a Kaza which bonded to Sandjak of Amasya, Mecidözü, tried to bonded to the Sadjak of Çorum on the early 1900’s, and for that aim people of Mecidözü sent some letter to the central goverment and started some movements. In this work we tried to explain the process of the separation of Mecidözü, from Sandjak of the Amasya and bonded to the Sadjak of Çorum.
olmuştur. Gümüşhacıköy ile ismen karışmaması için buraya Avkat Hacıköy denilmiştir (Abdi Zade, C.I, 2013:179).
1075 yılında Çorum’un fethi ile Danişmendliler’in yönetimine geçen Mecidözü’ne Kayı ve Bayırdır Türk boyları yerleştirilmiştir (Erkoç, 2001:112). Danişmendliler zamanında Anadolu beldeleri kadısı olan Abdülmecid-i Hervî H.530 / M. 1136 yılında bugünkü Mecidözü’nün bulunduğu yere malikânesini kurdurmuş, isminden dolayı da burası “Mecid-özü” demekle meşhur olmuştur (Abdi Zade, C.I, 2013:179).
Avkatlı Zade Hacı Ali Ağa 1728 tarihinden itibaren bu köyde oturarak büyük bir nüfuz ve itibar elde etmiştir. Bu zat burada bir cami-i şerif, bir hamam, bir mektep ve kendine ait büyük bir konak yaptırmıştır. Daha sonra torunu da bir medrese inşa etmiştir (Abdi Zade, C.I, 2013:179). Bu aile yaptığı eserlerle köyü kasaba haline getirmişlerdir.
Daha sonra İbtida ve Rüştiye Mektepleri, Saat Kulesi ve Hükümet Konağı inşa edilerek kaymakam tayini ile kasaba kaza hüviyetine kavuşmuştur. 1287 /1870 tarihli Sivas vilayet salnamesine göre de Mecidözü kazası Köprü, Merzifon, Osmancık, Erbaa, Ladik ve Zile ile beraber Amasya sancağının yedi kazasından biri olarak liva ve vilayet içerisinde yerini almıştır (Sâlnâme-i Vilâyet-i Sivas, 1287/1870: 70).
Âşık Paşa, Âşık Paşazade, Elvan Çelebi ve Şeyhülislam Kara Halil Efendi gibi tarihi şahsiyetlerin yetiştiği Mecidözü kazası (Erkoç, 2001:114), coğrafi konumu itibariyle Orta Karadeniz Bölgesi’nde Çorum – Amasya arasında yer almaktadır. Mevcut konumundan dolayı Mecidözü kazası aynı anda idari yönden Amasya sancağına bağlı iken adli veya askeri yönden Çorum sancağına tabi olabilmiştir. Mecidözü ahalisi açısından karışıklığa yol açan bu durumun resmi yazışmalara da konu olduğu görülmüştür.
1. MECİDÖZÜ KAZASI’NIN AMASYA SANCAĞI’NDAN AYRILARAK ÇORUM SANCAĞI’NA BAĞLANMASINA DAİR TALEPLER
Sivas vilayetine tabi Amasya sancağı kazalarından biri olan Mecidözü kazasının Amasya’dan ayrılarak Ankara vilayetine tabi Çorum sancağı1na bağlanmak istediğini
görmekteyiz. Bu hususta mütemadiyen yerel idareciler ve kaza ahalisi tarafından sancak ve vilayet merkezi ile bazı zamanlar doğrudan doğruya Sadarete arzuhaller yazılmış, telgraflar çekilmiştir. Mecidözü kazasının Amasya ve Çorum sancakları arasındaki konumu, bazı dönemlerde idari, adli ve askeri cihetlerden iki sancağa da bağlı olması bir takım problemlere yol açmıştır. Bununla ilgili olarak 17 Nisan 1900 tarihli bir vesikada; Çorum, Mecidözü ve Amasya kazalarının taksimatı idare-i mülkiyeyi ve muamelat-ı askeriyeyi güçleştirdiğinden ıslah edilmesi gerektiği dile getirilmiştir (BEO. 1472/110340).
Ankara vilayeti tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 1 Ağustos 1902 tarihli yazıda Mecidözü kazasının Çorum sancağına bağlanması isteği ifade edilmesine karşılık
GİRİŞ
Merkezi Avkat köyü civarında iki tepenin düzce olan sırtlarında kurulu bulunan Mecitözü kasabası Avkatlı Oğlu Hacı Ali Ağa’ya nispeten Hacıköy denilmekle meşhur olmuştur. Gümüşhacıköy ile ismen karışmaması için buraya Avkat Hacıköy denilmiştir (Abdi Zade, C.I, 2013:179).
1075 yılında Çorum’un fethi ile Danişmendliler’in yönetimine geçen Mecidözü’ne Kayı ve Bayırdır Türk boyları yerleştirilmiştir (Erkoç, 2001:112). Danişmendliler zamanında Anadolu beldeleri kadısı olan Abdülmecid-i Hervî H.530 / M. 1136 yılında bugünkü Mecidözü’nün bulunduğu yere malikânesini kurdurmuş, isminden dolayı da burası “Mecid-özü” demekle meşhur olmuştur (Abdi Zade, C.I, 2013:179).
Avkatlı Zade Hacı Ali Ağa 1728 tarihinden itibaren bu köyde oturarak büyük bir nüfuz ve itibar elde etmiştir. Bu zat burada bir cami-i şerif, bir hamam, bir mektep ve kendine ait büyük bir konak yaptırmıştır. Daha sonra torunu da bir medrese inşa etmiştir (Abdi Zade, C.I, 2013:179). Bu aile yaptığı eserlerle köyü kasaba haline getirmişlerdir.
Daha sonra İbtida ve Rüştiye Mektepleri, Saat Kulesi ve Hükümet Konağı inşa edilerek kaymakam tayini ile kasaba kaza hüviyetine kavuşmuştur. 1287 /1870 tarihli Sivas vilayet salnamesine göre de Mecidözü kazası Köprü, Merzifon, Osmancık, Erbaa, Ladik ve Zile ile beraber Amasya sancağının yedi kazasından biri olarak liva ve vilayet içerisinde yerini almıştır (Sâlnâme-i Vilâyet-i Sivas, 1287/1870: 70).
Âşık Paşa, Âşık Paşazade, Elvan Çelebi ve Şeyhülislam Kara Halil Efendi gibi tarihi şahsiyetlerin yetiştiği Mecidözü kazası (Erkoç, 2001:114), coğrafi konumu itibariyle Orta Karadeniz Bölgesi’nde Çorum – Amasya arasında yer almaktadır. Mevcut konumundan dolayı Mecidözü kazası aynı anda idari yönden Amasya sancağına bağlı iken adli veya askeri yönden Çorum sancağına tabi olabilmiştir. Mecidözü ahalisi açısından karışıklığa yol açan bu durumun resmi yazışmalara da konu olduğu görülmüştür.
1. MECİDÖZÜ KAZASI’NIN AMASYA SANCAĞI’NDAN AYRILARAK ÇORUM SANCAĞI’NA BAĞLANMASINA DAİR TALEPLER
Sivas vilayetine tabi Amasya sancağı kazalarından biri olan Mecidözü kazasının Amasya’dan ayrılarak Ankara vilayetine tabi Çorum sancağı1na bağlanmak istediğini
görmekteyiz. Bu hususta mütemadiyen yerel idareciler ve kaza ahalisi tarafından sancak ve vilayet merkezi ile bazı zamanlar doğrudan doğruya Sadarete arzuhaller yazılmış, telgraflar çekilmiştir. Mecidözü kazasının Amasya ve Çorum sancakları arasındaki konumu, bazı dönemlerde idari, adli ve askeri cihetlerden iki sancağa da bağlı olması bir takım problemlere yol açmıştır. Bununla ilgili olarak 17 Nisan 1900 tarihli bir vesikada; Çorum, Mecidözü ve Amasya kazalarının taksimatı idare-i mülkiyeyi ve muamelat-ı askeriyeyi güçleştirdiğinden ıslah edilmesi gerektiği dile getirilmiştir (BEO. 1472/110340).
Ankara vilayeti tarafından Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 1 Ağustos 1902 tarihli yazıda Mecidözü kazasının Çorum sancağına bağlanması isteği ifade edilmesine karşılık
1 Çorum Sancağının teşkili, idari ve mülki yapısı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: Adem Kara, Osmanlı Teşkilat
bunun mümkün olamayacağı ve kazanın eskiden olduğu gibi Sivas vilayetine bağlı kalması gerektiği vurgulanmıştır (DH.TMIK.S 39/33).
Mecidözü köylerinin Amasya’dan ziyade Çorum’a yakın olduğunu göstermesi bakımından Mecidözü’ne bağlı köylerin imamları ve muhtarları tarafından 29 Nisan 1895 tarihinde gönderilen istid’a önemlidir. Bu istid’ada Mecidözü kazasına tabi karyelerin kazaya uzak mesafede olduğundan Çorum’a bağlanmasına dair ahalinin talebi iletilmiş ve Sivas vilayetinin bu husustaki mütalaasının bildirilmesi istenmiştir (DH. MKT 369/17). Yine 13 Mart 1910 tarihli yazıda da Mecidözü kazasının Çorum sancağına bağlanması isteği tekrar gündeme getirilmiş ve cevaben de bunun münasip olabileceği ifade edilmesine rağmen idari manada bir değişiklik vuku bulmamıştır (ŞD. 1809/9).
Mecidözü kazasının Amasya’dan ayrılması sürecini hızlandıran ya da bu ayrılığı bölge halkı açısından haklı kılan bazı etkenlerin de var olduğu şüphesizdir. Bunların başında Sivas vilayeti tarafından kazaya gerekli yatırımların yapılmadığı ve kazanın yeterli hizmetleri alamadığı meselesi gelmektedir. Kaza ahalisi yollarının yapılması hususunda belli aralılarla vilayet merkezi ile Dersaadet’e arzuhaller göndermiştir. Bunlardan biri 26 Ocak 1905 tarihli arzuhaldir. Bu arzuhalde; Mecidözü kazasından Merzifon’a kadar olan şosenin inşası ve ikmali istenmiştir (BEO 2492/186875 ). Yine 10 gün sonra 5 Şubat 1905 tarihinde gönderilen bir başka yazıda da; Alaca, Mecidözü ve Merzifon kazaları arasındaki şose yolun inşasının tamamlanması hususunda Mecidözü ahalisi tarafından verilen arzuhalin gereğinin yapılacağı ifade edilmiş bu arada bu şekilde usule uymayan çok imzalı arzuhallerin de verilmemesi gerektiği belirtilmiştir (DH. MKT 930/10).
Mecidözü – Merzifon yolunun yapımı meselesi kazanın Amasya’dan ayrılıp Çorum’a bağlanması sürecinde adeta bir mihenk taşı olmuştur. Zira öteden beri Çorum sancağına bağlanma isteğinde bulunan kaza ahalisi için yollarının yapılmaması ve devamlı surette başka kazaların kendilerine tercih edilmesi tabir caizse bardağı taşıran son damla olmuştur. 14 Nisan 1911 tarihinde Mecidözü kazasından doğrudan Sadaret’e telgraf çekilmiştir. Birçok şikâyetin dile getirildiği bu telgraf pek çok açıdan ehemmiyeti haizdir. Zira bu telgraf bir protesto telgrafıdır ve telgrafın çekildiği saatlerde Mecidözü kazasında beş binden ziyade insanın katıldığı bir miting gerçekleştirilmiştir. Bu durum belgede; “Otuz seneden berü çektiğimiz istibdâd yetmiyormuş gibi Meşrûtiyet ilânından berü de vilâyet ve livânın istibdatkarânesi umûmuzu son derece dilgir ittiğinden bugün merkezde ictimâ‘ iden beş bini mütecâviz ahâlinin efkâr-ı müttehidesiyle livâ ve vilâyetin muamelât-ı hod serânesini ber-vech-i zîr arz ve müsebbiplerini şiddetle protesto ideriz”(DH. İD. 3/35 Lef 1) ifadeleriyle geçmektedir.
Belediye reisi, Veli, Osman, İbrahim ve miting heyetinden Hayalci Zade Hüseyin’in imzalarıyla çekilen telgrafta, Mecidözü kazasının mukadderatının bu yolun yapılmasına bağlı olduğu ve kırk yedi kilometreden ibaret olan Mecidözü - Merzifon yolunun yapılmasıyla Mecidözü’nün mamur bir hale geleceği, ayrıca Yozgat’tan beri milyonlarca ahali ve mahsulatın da üç gün evvel Samsun’a ulaşacağı üstelik bu yolun cüzi bir masrafla inşa edilebileceği dile getirilmiştir. Adı geçen yolun “devr-i zâilde de ehemmiyeti takdir olunarak kısmen tesviye-i turâbiyesi yapıldığı” ancak sonradan tehir edildiği ve bunun yerine otuz saat devam eden güzergâhtan hiçbir kasabaya uğramayan Amasya – Yozgat yolunun tercih edildiği ve bu tercihte de “Amâsya’nın muhtekir ve murâbahacı birkaç tüccârın istifâdesini te’min” etmek gibi bir gerçeğin etkili olduğu ve böylece milyonlarca kuruşun bu işe sarf edilmesi ile hazinenin zarara uğratılacağı anlatılmıştır. Bütün bunlara rağmen liva ve vilayetçe Amasya – Yozgat yolunun yapılmasına karar verildiği ve hatta işe başlanılmak üzere bulunulduğunun öğrenilmesi halktaki istikbal ümidinin bir anda mahvolmasına yol açmıştır (DH. İD. 3/35 Lef 1).
mukabil bu oranın Amasya için yüzde yirmi raddelerinde olduğu belirtilmiştir. Liva ve vilayetin kendi menfaatlerinden başka bir şey görmediği, nafia komisyonlarının ise hazinenin ve halkın menfaatlerini düşünemediği bundan mütevellid artık Mecidözü kazasının geleceğinin de nafia komisyonlarının “re’y-i hodlarına” bırakılmayacağı ifade edilerek evvel emirde ehemmiyeti daha önce ifade edilen Mecidözü – Merzifon yolunun bu sene inşasına mutlaka emir verilmesinin beklenildiği ifade edilmiştir (DH. İD. 3/35 Lef 1).
Protesto telgrafında mezkûr yol ile ilgili istekler ifade edildiği gibi buradan hareketle yıllardır dile getirdikleri Amasya sancağından ayrılıp Çorum sancağına bağlanma isteklerini de yine gündeme getirmişlerdir. Kendilerine on iki saat uzaklıkta olan Amasya’nın yapmakta olduğu “zulm-i istibdâda” tahammülleri kalmadığından bahsedilerek “râbıtamızı keserek altı sâat mesâfede bulunan Çorum’a ilhâkımızı istirhâm eyliyor ve neticeyi almak içün de burada duruyoruz” denilerek telgraf sonlandırılmıştır.
Protesto telgrafından iki gün sonra, 16 Nisan 1911’de, Sivas vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne konuyla ilgili bir telgraf çekilmiştir. Sivas Vali Vekili Alaaddin Bey bu telgrafta, protesto mitingi ile Sadaret ve Meclisi-i Mebusan’a çekilen telgraflarla ilgili bilginin kendisine ulaştığını ve protestonun da yanlış bir bilgiden kaynakladığını dile getirmiştir. Buna göre, kaza ahalisi Meclis-i Umumi kararına göre öncelikli olarak Mecidözü - Merzifon yolunun yapılacağını sanmaktadır ve Amasya – Yozgat yolunun yapılacağını da haber aldıklarından bunu protesto etmişlerdir. Ancak Vali Vekili durumun kaza ahalisinin düşündüğü gibi olmadığını, Meclis-i Umumi’nin kararına göre Mecidözü – Merzifon yolunun 3282 senesinde inşasının düşünüldüğünü ve Amasya – Yozgat yolunun da bu sene yalnız on
kilometrelik kısmına dair keşif evraklarının tanzim edileceğini ifade etmiştir. Buna göre Amasya mutasarrıfına ve Mecidözü kaymakamına kaza ahalisinin zihnindeki bu yanlış düşüncenin giderilmesi hususunda gereken emri de verdiğini dile getirmiştir (DH. İD. 3/35 Lef 2).
Mecidözü kazasının Çorum sancağına rabtı hususunda mezkûr kazanın çeşitli meslek ve zümreden ileri gelenleri bu isteklerini üst makamlara iletmeye devam etmişlerdir. Zira 25 Şubat 1912 tarihli Çorum sancağı mutasarrıfına gönderilen yazıda Cami-i Kebir İmamı ve Müftü-i Belde Ahmed Efendi ile beraber 5 ulema, 15 eşraf, 8 tüccar, 8 esnaf, 6 millet azası, 1 millet-i Ermeniyan vekili olmak üzere çeşitli zümrelerden toplam 44 kişinin mührü bulunmaktaydı. Çorum mutasarrıfına gönderilen bu yazıda; ikamet ettikleri Mecidözü kazasının Çorum merkezine beş altı saat mesafede bulunduğu, kazanın adli cihetten Çorum’a mülki cihette ise Amasya’ya tabi olduğu ve bu durumdan dolayı Mecidözü kazasının iki sancak arasında bir keşmekeşte kaldığı ifade edilmiştir. Mevcut halden mütevellid ne yollarının ne de mekteplerinin düzgün bir şekilde vücuda getirilebildiğinden bahseden halk birçok memleket işlerinin de ortada kaldığını ve bu meselenin bir an önce çözüme kavuşması hususunda kendilerine yardım edilmesini istemiştir (DH. İD. 144/31 Lef 1).
5 Mart 1912 tarihli Çorum sancağı meclis dairesinden Ankara vilayetine gönderilen bir diğer yazıda, Mecidözü kazasının Çorum sancağına bağlanması hususu tekraren ifade edilirken mezkûr kazadan yirmi sekiz köyün muamelat-ı askeriye bakımından Çorum taburuna bağlı olduğu zikredilmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 2).
30 Mart 1912 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Harbiye Nezareti’ne gönderilen yazıda, Mecidözü kazasının Çorum sancağına rabtı hususundaki istekleri ekleriyle birlikte
Telgrafta ifade edildiğine göre, bütün bunlara sebep olan şeyin Mecidözü kazasının verilen emir ve teklifleri zamanında yerine getirmiş olmasıdır. Zira geçen seneki tekâlif-i umumiyenin Mecidözü kazası genelinde yüzde doksan raddelerinde tahsil edildiği buna mukabil bu oranın Amasya için yüzde yirmi raddelerinde olduğu belirtilmiştir. Liva ve vilayetin kendi menfaatlerinden başka bir şey görmediği, nafia komisyonlarının ise hazinenin ve halkın menfaatlerini düşünemediği bundan mütevellid artık Mecidözü kazasının geleceğinin de nafia komisyonlarının “re’y-i hodlarına” bırakılmayacağı ifade edilerek evvel emirde ehemmiyeti daha önce ifade edilen Mecidözü – Merzifon yolunun bu sene inşasına mutlaka emir verilmesinin beklenildiği ifade edilmiştir (DH. İD. 3/35 Lef 1).
Protesto telgrafında mezkûr yol ile ilgili istekler ifade edildiği gibi buradan hareketle yıllardır dile getirdikleri Amasya sancağından ayrılıp Çorum sancağına bağlanma isteklerini de yine gündeme getirmişlerdir. Kendilerine on iki saat uzaklıkta olan Amasya’nın yapmakta olduğu “zulm-i istibdâda” tahammülleri kalmadığından bahsedilerek “râbıtamızı keserek altı sâat mesâfede bulunan Çorum’a ilhâkımızı istirhâm eyliyor ve neticeyi almak içün de burada duruyoruz” denilerek telgraf sonlandırılmıştır.
Protesto telgrafından iki gün sonra, 16 Nisan 1911’de, Sivas vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne konuyla ilgili bir telgraf çekilmiştir. Sivas Vali Vekili Alaaddin Bey bu telgrafta, protesto mitingi ile Sadaret ve Meclisi-i Mebusan’a çekilen telgraflarla ilgili bilginin kendisine ulaştığını ve protestonun da yanlış bir bilgiden kaynakladığını dile getirmiştir. Buna göre, kaza ahalisi Meclis-i Umumi kararına göre öncelikli olarak Mecidözü - Merzifon yolunun yapılacağını sanmaktadır ve Amasya – Yozgat yolunun yapılacağını da haber aldıklarından bunu protesto etmişlerdir. Ancak Vali Vekili durumun kaza ahalisinin düşündüğü gibi olmadığını, Meclis-i Umumi’nin kararına göre Mecidözü – Merzifon yolunun 3282 senesinde inşasının düşünüldüğünü ve Amasya – Yozgat yolunun da bu sene yalnız on
kilometrelik kısmına dair keşif evraklarının tanzim edileceğini ifade etmiştir. Buna göre Amasya mutasarrıfına ve Mecidözü kaymakamına kaza ahalisinin zihnindeki bu yanlış düşüncenin giderilmesi hususunda gereken emri de verdiğini dile getirmiştir (DH. İD. 3/35 Lef 2).
Mecidözü kazasının Çorum sancağına rabtı hususunda mezkûr kazanın çeşitli meslek ve zümreden ileri gelenleri bu isteklerini üst makamlara iletmeye devam etmişlerdir. Zira 25 Şubat 1912 tarihli Çorum sancağı mutasarrıfına gönderilen yazıda Cami-i Kebir İmamı ve Müftü-i Belde Ahmed Efendi ile beraber 5 ulema, 15 eşraf, 8 tüccar, 8 esnaf, 6 millet azası, 1 millet-i Ermeniyan vekili olmak üzere çeşitli zümrelerden toplam 44 kişinin mührü bulunmaktaydı. Çorum mutasarrıfına gönderilen bu yazıda; ikamet ettikleri Mecidözü kazasının Çorum merkezine beş altı saat mesafede bulunduğu, kazanın adli cihetten Çorum’a mülki cihette ise Amasya’ya tabi olduğu ve bu durumdan dolayı Mecidözü kazasının iki sancak arasında bir keşmekeşte kaldığı ifade edilmiştir. Mevcut halden mütevellid ne yollarının ne de mekteplerinin düzgün bir şekilde vücuda getirilebildiğinden bahseden halk birçok memleket işlerinin de ortada kaldığını ve bu meselenin bir an önce çözüme kavuşması hususunda kendilerine yardım edilmesini istemiştir (DH. İD. 144/31 Lef 1).
5 Mart 1912 tarihli Çorum sancağı meclis dairesinden Ankara vilayetine gönderilen bir diğer yazıda, Mecidözü kazasının Çorum sancağına bağlanması hususu tekraren ifade edilirken mezkûr kazadan yirmi sekiz köyün muamelat-ı askeriye bakımından Çorum taburuna bağlı olduğu zikredilmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 2).
30 Mart 1912 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Harbiye Nezareti’ne gönderilen yazıda, Mecidözü kazasının Çorum sancağına rabtı hususundaki istekleri ekleriyle birlikte
2
gönderilmiş ve Harbiye Nezareti’nden bu husustaki mütalaası istenmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 4). Konuyla ilgili olarak Mecidözü taburu Binbaşısı Ömer Şevki bin Osman görevlendirilmiş ve o da mütalaasını 23 Nisan 1912’de Umum Erkân-ı Harbiye Üçüncü Dairesi’ne göndermiştir. Binbaşı bu mütalaasında; Mecidözü kazasının rabtı hususunda Çorum’la Amasya sancakları arasında birinin tercih edilmesi gerekirse bunun Amasya sancağı olması gerektiğini ifade etmiş ve bu iddiasını da Samsun limanı üzerinden anlatmıştır. Binbaşı Ömer Şevki Bey’e göre, Mecidözü kazasının Samsun’la olan bilumum ithalat ve ihracatı Merzifon ve Amasya yollarıyla vuku bulmakta, öte yandan zahire ve emtia-i saire ve posta Merzifon ve kısmen de Amasya üzerinden gidip geldiğinden Çorum’la zerre kadar bir ticari ve iktisadi münasebeti bulunmamaktadır. Binbaşı Ömer Şevki Bey, Çorum’un dahi yağmurlu ve karlı havalarda ticaret mallarını Mecidözü ve Amasya yoluyla Samsun’a celb ettiğini söylemektedir (DH. İD. 144/31 Lef 5).
Binbaşı Ömer Şevki Bey’e göre, her ne kadar Mecidözü kazası Çorum sancağına altı, Amasya sancağına on bir saat mesafede ise de kazanın “hey’et-i umûmiyesi itibâriyle Amâsya’ya olan kurb ve münâsebeti daha fazla”dır. Zira bu civar kazaların mülki ve askeri yönden teşkilatı, zabt ve rabt-ı idaresi bakımından karışık bulunduğu aşikârdır. Bundan dolayı geçen sene her türlü tafsilatı içeren bir harita ve mazbatanın Sivas vilayetine takdim kılındığını ifade eden Binbaşı Ömer Şevki Bey, bu gerekçelerden hareketle idari manada yapılacak bir rabt ve ilhakın hem askeri yönden mahzurları bulunduğunu hem de hazineyi zarara uğratacağından buna müsaade edilmemesi gerektiğini ifade etmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 5).
Ahalinin Amasya’dan ayrılarak Çorum’a bağlanması bahsine gelince, Binbaşı Ömer Şevki Bey bu meselenin bu denli büyümesinde Mecidözü kazasının ticari ihtiyaçları için gereken yollarının yapılmaması, Sivas eski Valisi Halil Rıfat Paşa zamanında açılan Amasya – Mecidözü şosesinin bir türlü tamirine yanaşılmaması, öte yandan Çorum sancağının “telkîn-i hayr ve selâmette” bulunmasının etk“telkîn-il“telkîn-i olduğunu bel“telkîn-irtm“telkîn-işt“telkîn-ir. Mec“telkîn-idözü asker“telkîn-i da“telkîn-ire civarında bulunup Amasya nafia heyetince inşası otuz bin kuruşa ihale edilen ufak bir köprünün on sekiz bin kuruşla ikinci ve sekiz bin kuruşla da üçüncü bir müteahhide devr edildiğinden bahseden Ömer Şevki Bey, Mecidözü kazası ahalisinin Amasya hakkındaki su-i zannında ne derece haklı olduğunu ortaya koyması bakımından bu örneğin önemine dikkat çekmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 5).
19 Mayıs 1912 tarihinde Umum Erkân-ı Harbiye Dairesi’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen evrakta, Mecidözü kazasının Veray nahiyesi Amasya’da kalmak üzere diğer nahiyeleriyle Çorum sancağına rabt ve ilhakı meselesi Mecidözü kazasının, Amasya ve Çorum sancağının Yozgad redif fırka dairesi dâhilinde olması ve mezkûr fırkalarının ayrı redif mıntıkalarına bağlı bulunması nedeniyle uygun görülmediği ve Amasya fırkası kumandanlığından gönderilen Mecidözü taburu Binbaşısının bu konudaki mütalaasının da yazıyla beraber gönderildiği ifade olunmuştur (DH. İD. 144/31 Lef 6).
Mecidözü kazasının Çorum sancağına bağlanması hususunda yalnız kaza ahalisi ve idarecileri tarafından talep gelmemekte bilakis Çorum sancağı da kazanın kendilerine bağlanmasını arzu etmektedir. Zira bu minval üzere 1 Ağustos 1912 tarihinde Çorum Sancağı Meclis Dairesinden Ankara vilayetine gönderilen yazıda; Mecidözü kazasının adli işlerinin geçen sene Çorum’a bağlandığı, askeri muameleler yönünden de kısmen Çorum’a bağlı olduğu ve kazanın Amasya’ya on iki, Çorum’a ise beş saat mesafede olduğu hatırlatılarak köylerin çoğunun Pazar yeri olarak Çorum kazasını tercih ettikleri ve alışveriş ve hususi işleri için Çorum’a gidip geldikleri ifade edilmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 7).
Mecidözü kazasının Çorum sancağına bağlanmasının lüzumuna işaret edilen yazıda; “kazâ-i mezkûrun hudûdu Çorum kazâsı kenarına kadar gelerek kasaba ile ittisâl peydâ
bulunan Amasya merkezine kadar gidip gelmeleri hasebiyle birçok zahmet ve müşkülatın ortaya çıktığı ve bu yüzden de ziraatlerinin tehire maruz kaldığı vurgulanmıştır. Bu gerekçelerden hareketle Amasya’ya yakın olan ve münasebeti bulunan Veray nahiyesinin mülki, adli ve askeri bakımdan eskiden olduğu gibi Amasya’ya bağlı kalması diğer nahiye ve köyleriyle beraber Mecidözü’nün Çorum’a bağlanmasına müsaade edilmesi istenmiş ve bu hususta daha önce de 21 Şubat 3273 tarih ve 4975/1034 sayılı mazbata ile talepte bulunulduğu
hatırlatılarak bir cevap alınamadığından bahsedilmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 7).
6 Eylül 1911 tarihli Adliye ve Mezahib Nezareti’nin ilgili yazısı (. İ. AZN. 103/1329 ) ve yine 10 Eylül 1911 tarihli diğer bir vesika (BEO 3935/295120 ) ile Amasya sancağından adli muamelat yönünden irtibatı kopan Mecidözü kazasının, nihayet 12 Mayıs 1914 tarihli İrade (İ.DH. 1508/1332 ) ve yine 20 Ocak 1915 tarihli diğer bir yazı (DH. İD. 212/4 ) ile Veray nahiyesi Amasya’da kalmak üzere geri kalan kısmının da Çorum’a bağlanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ
1287 /1870 tarihli Sivas vilayet salnamesine göre Köprü, Merzifon, Osmancık, Erbaa, Lâdik ve Zile ile beraber Amasya sancağının yedi kazasından biri olan Mecidözü bu konumunu 1915’e kadar muhafaza etmiştir. Ancak 1900’lerin hemen başından itibaren bir takım gerekçeler ileri sürerek Amasya Sancağı’ndan ayrılıp Çorum Sancağı’na bağlanmak istemişlerdir. Bu hususta, gerek idareciler gerek ileri gelenler ve gerekse halk arzuhaller yazarak isteklerini en üst makamlara kadar iletmişlerdir.
Bağlı oldukları Amasya Sancağı’nın ve Sivas Vilayeti’nin Mecidözü kazasına gereken hizmetleri yerine getirmediğini, sancak ve vilayetin sadece kendi menfaatlerini düşündüğünü ve en temel ihtiyaçları olan yollarının dahi yapılmadığını ileri sürmüşlerdir. Mecidözü – Merzifon yolunun yapılmaması kaza ahalisi için artık bardağı taşıran son damla olmuş ve beş bin kadar kişinin katılımıyla bir miting düzenlenmiş ve Sadaret ile Meclis-i Mebusan’a kendilerine yapılan haksızlıklardan dolayı liva ve vilayeti protesto ettiklerini ifade eden bir telgraf çekmişlerdir. Dönemin ruhunu, siyasi ve fikri yapısını anlamak adına 14 Nisan 1911 tarihinde düzenlenen bu miting ve çekilen protesto telgrafı önem arz etmektedir. II. Meşrutiyet’in ilânın yansımalarını bu telgrafta görmek mümkündür. Zira telgrafta kazanın yaşadığı mahrumiyet ve mağduriyetler dile getirilirken “otuz seneden beri çekilen istibdâd” , “devr-i zâil”, “protesto etmek”, “miting akd etmek” gibi ifadeler kullanılması dönemin karakterini ortaya koyması bakımından ehemmiyeti haizdir.
Sonuç olarak, Mecidözü kazası Sivas Vilayeti Amasya Sancağı’ndan ayrılarak Ankara Vilayeti Çorum Sancağı’na bağlanmıştır. Günümüzde de Çorum’a bağlı orta ölçekli bir ilçe statüsünde varlığını devam ettirmektedir. Bu ayrılık ve birleşmeden ise geriye tarihten mitingler, protestolar ve hak arayışı için kaza ahalisinin ortaya koyduğu örgütlü tavır kalmıştır.
iylemiş” denilerek kazanın Çorum’a ne kadar yakın olduğu ifade edilmiştir. Öte yandan Mecidözü’nde koyun sayımına Nisan’da bu livada ise Mart’ta başlanıldığından hazinenin zarara uğradığı, yine ahalinin hükümete dair işler için on iki, on sekiz ve yirmi saat ilerde bulunan Amasya merkezine kadar gidip gelmeleri hasebiyle birçok zahmet ve müşkülatın ortaya çıktığı ve bu yüzden de ziraatlerinin tehire maruz kaldığı vurgulanmıştır. Bu gerekçelerden hareketle Amasya’ya yakın olan ve münasebeti bulunan Veray nahiyesinin mülki, adli ve askeri bakımdan eskiden olduğu gibi Amasya’ya bağlı kalması diğer nahiye ve köyleriyle beraber Mecidözü’nün Çorum’a bağlanmasına müsaade edilmesi istenmiş ve bu hususta daha önce de 21 Şubat 3273 tarih ve 4975/1034 sayılı mazbata ile talepte bulunulduğu
hatırlatılarak bir cevap alınamadığından bahsedilmiştir (DH. İD. 144/31 Lef 7).
6 Eylül 1911 tarihli Adliye ve Mezahib Nezareti’nin ilgili yazısı (. İ. AZN. 103/1329 ) ve yine 10 Eylül 1911 tarihli diğer bir vesika (BEO 3935/295120 ) ile Amasya sancağından adli muamelat yönünden irtibatı kopan Mecidözü kazasının, nihayet 12 Mayıs 1914 tarihli İrade (İ.DH. 1508/1332 ) ve yine 20 Ocak 1915 tarihli diğer bir yazı (DH. İD. 212/4 ) ile Veray nahiyesi Amasya’da kalmak üzere geri kalan kısmının da Çorum’a bağlanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ
1287 /1870 tarihli Sivas vilayet salnamesine göre Köprü, Merzifon, Osmancık, Erbaa, Lâdik ve Zile ile beraber Amasya sancağının yedi kazasından biri olan Mecidözü bu konumunu 1915’e kadar muhafaza etmiştir. Ancak 1900’lerin hemen başından itibaren bir takım gerekçeler ileri sürerek Amasya Sancağı’ndan ayrılıp Çorum Sancağı’na bağlanmak istemişlerdir. Bu hususta, gerek idareciler gerek ileri gelenler ve gerekse halk arzuhaller yazarak isteklerini en üst makamlara kadar iletmişlerdir.
Bağlı oldukları Amasya Sancağı’nın ve Sivas Vilayeti’nin Mecidözü kazasına gereken hizmetleri yerine getirmediğini, sancak ve vilayetin sadece kendi menfaatlerini düşündüğünü ve en temel ihtiyaçları olan yollarının dahi yapılmadığını ileri sürmüşlerdir. Mecidözü – Merzifon yolunun yapılmaması kaza ahalisi için artık bardağı taşıran son damla olmuş ve beş bin kadar kişinin katılımıyla bir miting düzenlenmiş ve Sadaret ile Meclis-i Mebusan’a kendilerine yapılan haksızlıklardan dolayı liva ve vilayeti protesto ettiklerini ifade eden bir telgraf çekmişlerdir. Dönemin ruhunu, siyasi ve fikri yapısını anlamak adına 14 Nisan 1911 tarihinde düzenlenen bu miting ve çekilen protesto telgrafı önem arz etmektedir. II. Meşrutiyet’in ilânın yansımalarını bu telgrafta görmek mümkündür. Zira telgrafta kazanın yaşadığı mahrumiyet ve mağduriyetler dile getirilirken “otuz seneden beri çekilen istibdâd” , “devr-i zâil”, “protesto etmek”, “miting akd etmek” gibi ifadeler kullanılması dönemin karakterini ortaya koyması bakımından ehemmiyeti haizdir.
Sonuç olarak, Mecidözü kazası Sivas Vilayeti Amasya Sancağı’ndan ayrılarak Ankara Vilayeti Çorum Sancağı’na bağlanmıştır. Günümüzde de Çorum’a bağlı orta ölçekli bir ilçe statüsünde varlığını devam ettirmektedir. Bu ayrılık ve birleşmeden ise geriye tarihten mitingler, protestolar ve hak arayışı için kaza ahalisinin ortaya koyduğu örgütlü tavır kalmıştır.
3
KAYNAKLAR Arşiv Belgeleri
Babıâli Evrak Odası (BOA. BEO); 1472/110340, 2492/186875, 3935/295120. Şura-yı Devlet Evrakı (BOA. ŞD.); 1809/9.
İrade Dâhiliye (BOA. İ.DH.) 1508/1332.
İrade Adliye ve Mezahib (BOA. İ. AZN.); 103/1329.
Dâhiliye Nezareti Mektubî Kalemi (BOA. DH. MKT); 369/17, 930/10.
Dâhiliye Nezareti Tesri-i Muamelat ve Islahat Komisyonu (BOA. DH. TMIK.S); 39/33.
Dâhiliye Nezareti İdare Evrakı (BOA. DH. İD.) 3/35 (Lef 1 – 2), 144/31 (Lef 1, 2, 4, 5, 6, 7), 212/4.
Süreli Yayınlar
Sâlnâme-i Vilâyet-i Sivas, Def’a 1, Sene 1287 (1870).
Araştırma Eserleri
Abdi Zade, H. H. (2013). Amasya Tarihi C. I, Amasya Belediyesi Yayınları, Amasya. Erkoç, E. (2001). Yirmi Birinci Yüzyılda Çorum İli ve İlçeleri, Kardeş Matbaacılık, Çorum.
Kara, A. (2008). Osmanlı Teşkilat Yapısı İçerisinde Çorum Sancağı, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul.
... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ...
SUNGURLU İLÇESİ’NİN KURULUŞ TARİHİ VE İSKÂN YAPISINA DAİR BAZI TESPİTLER
İsmail UÇAKCI1 1Araştırmacı-Yazar
ÖZET
Bu çalışmada, Çorum ili Sungurlu ilçesinin kuruluş tarihçesi ve iskan yapısı üzerinde durulacak, daha önceki yıllarda yayın hayatına geçirdiğimiz “Tarihi, Kültürü ve İnançlarıyla Sungurlu, Kara Hisâr-ı Demürlü Yöresinde Oğuz Boyları ve Oğuz Boyları “Aşiret, Oymak, Cemaatler” adlı kitaplarımızda verdiğimiz bilgiler özetle ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: İskan Yapısı, Sungurlu
SOME ESTABLISHINGS ABAOUT FOUNING HISTORY OF SUNGURLU AND ITS SETTLEMENTED STRUCTURE
ABSTRACT
In this study, it will be focused on the founding date of Sungurlu-Çorum and settlemented structure. In previous years, we published “History Culture and religion form of Sungurlu. Al it will be mentioned Oğuz Ttribes in Demürlü region” Tribes, clan, communities in our books.
Key Words: Settlemented Structure, Sungurlu
SUNGURLU İLÇESİ’NİN KURULUŞ TARİHİ VE İSKÂN YAPISINA DAİR BAZI TESPİTLER
1075 yılı ilkbaharında Yenkoniye adı verilen Çorum şehri Danişmendli Devleti tarafından fetih edilmesiyle, Oğuzların Peçenek Boyuna bağlı Çorumlu oymağı beylerinden İlyas Bey şehre vali olarak bırakılmış, beylerinin şehre vali bırakılmasıyla oymak ünlenmiş ve adı şehre verilerek bundan sonra Çorumlu adıyla anılır olmuştur. Çorum adı, kelime kökeni olarak Çor sözcüğünden türediği, Çor sözcüğünün de Göktürk ve Uygur dilinde Hakan'dan sonra gelen devlet görevlisine verilen ad-unvan, Oğuz dilinde ise bitki anlamına geldiği bilinmektedir.
Buna, Orta Moğolistan'da Tadruşlar üzerine Çor tayin edilen 722 tarihli “İç Bora Köl İç Çor” ve “Uybat Üç Kül İç Çor” yazıtları ile diğer kültür kaynakları kaynak oluşturmaktadır. Sakalar döneminde büyük bir boy olduğu bilinen Çor‟ların, Türgişlere bağlı olduğu ve Göktürk Hakanlığı‟nın bir kolunu oluşturduğu belirtilmektedir. 592 yılında Avar ordusu ile Anadolu‟yu ele geçirmek amacıyla sefere çıktığı ve bu seferlerinde hakim oldukları bölgelere “Çorlu şehri, Çor‟uk‟h‟ ırmağı, Çor geçidi” gibi boy adlarını verdikleri bilinmektedir.