• Sonuç bulunamadı

Sürdürülebilir Kalkınma İlkesi

1.9. Madencilik Faaliyetleri ve Çevre Hukuku İlişkisi

1.9.2. Sürdürülebilir Kalkınma İlkesi

Maden hukuku ile çevre hukukunun yakın bir ilişki içinde olduğuna ve çevreye duyarlı madencilik madenciliğe duyarlı çevre anlayışının ülkelerin maden ve çevre politikaları oluşturulurken dikkate alınması gerektiğine yukarıdaki paragraflarda değinilmiştir. Maden hukuku ve çevre hukuku ilişkileri kapsamında değinilmesi gereken temel bir kavram da sürdürülebilir kalkınma ilkesidir.

Madenler; seramik, inşaat, kozmetik, deterjan, ilaç, elektronik, cam, metal, boya, kâğıt ve plastik sanayi başta olmak üzere günlük hayatta kullanılan temel ürünlerin üretilmesinde en önemli ham madde olarak kullanılmaktadır.135 Bunun yanı sıra madencilik faaliyetleri iyi yönetilirse, doğal çevreyi mümkün olduğu ölçüde koruyarak, yerel topluluklar için sürekli faydalar üreterek ve gelişmeler açısından katalizör olarak hareket ederek ülkenin kalkınmasında anahtar bir rol oynayacaktır.136 Nitekim gelişmiş ülkelerin kalkınma süreçleri

133 Anayasa Mahkemesi, T. 24.05.2012, E. 2011/110, K. 2012/79, 21.07.2012 tarih ve 28360 sayılı Resmi

Gazete.

134 TBMM, 2010: 2; Bu kapsamda madencilik faaliyetlerinde bulunulması çevre ve canlı hayat açısından riskli

olarak nitelendirilebilecek bazı bölgelerin faaliyetlere kapatılması veya belli izinlerin alınması koşuluna bağlı tutulması, çevresel etki değerlendirmesi sürecinin etkin olarak işletilmesi, çevre halkının yörede yürütülecek madencilik faaliyetleri açısından bilgilendirilmesi ve desteğinin alınması ve madencilik faaliyetlerinin terki aşamasında ıslah prosedürünün uygulanması çevre ve madencilik faaliyetleri arasındaki dengenin sağlanmasında başlıca araçlardandır.

135 Azapagic, 2004: 639; Hilson ve Murck, 2000: 230.

136 Bastida’ya göre madenler, ülkenin gelişimi için finansal kaynak sağlamakta ve dolayısıyla endüstrileşme için

incelendiğinde madencilik sektörünün, ekonomik gelişmeyi başlatan öncü sektör görevini

üstlendiği ve bu süreçte madenlerin itici gücünden yararlanıldığı dikkat çekmektedir.137 Öte yandan madenler yenilenemez doğal kaynaklar olarak değerlendirilmektedir.

Dolayısıyla belli bir süreç sonucunda dünyadaki maden rezervlerinin tükenme tehlikesinin mevcut olduğu söylenebilir. Gerek maden rezervlerinin tükenerek gelecek nesiller için kalkınmanın sürdürülebilirliğinin sekteye uğraması ihtimali gerekse çevre kirliliği ve çevrenin ekolojik dengesinin bozulması riski karşısında, gelecek kuşakların da menfaatinin gözetildiği bir kalkınma politikası ihtiyacı doğmuş ve söz konusu sorunların çözümü olarak sürdürülebilir kalkınma politikası ortaya atılmıştır.

Sürdürülebilir kalkınma ilkesi, BM bünyesinde oluşturulan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (Brundtland Komisyonu) tarafından 1987 yılında yayımlanan “Ortak Geleceğimiz (Our Common Future)” başlıklı Brundtland Raporu ile ortaya atılmış ve bu tarihten itibaren pek çok ulusal ve uluslararası düzenlemede yer almaya başlamıştır. Her ne kadar ilk ve ayrıntılı olarak Brundtland Raporu ile düzenlenmiş olsa da sürdürülebilir kalkınma ilkesinin temelleri, ekonomi ile çevrenin uyumlu bir şekilde gelişmesinin vurgulandığı Stockholm Konferansı’nda atılmıştır.138 Öte yandan sürdürülebilir kalkınma politikasının temel prensipleri ve kapsamı, 1991 yılında yapılan yuvarlak masa toplantısı neticesinde ortaya konulan “Berlin Prensipleri (Berlin Guidelines)” ile ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu yönüyle Berlin Prensipleri’nde, Brundtland Raporu’na nazaran, bir plandan ziyade bir model ortaya konulmaya çalışılmıştır.139

Sürdürülebilir kalkınma ilkesinin en ünlü ve en temel tanımı Brundland Raporu’nda yer almaktadır. Söz konusu raporda sürdürülebilir kalkınma ilkesi, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilme imkânlarını riske atmaksızın günümüz ihtiyaçlarını karşılamak olarak tanımlanmıştır.140 Ancak söz konusu tanım, herhangi bir endüstri için etkili bir sürdürülebilirlik çerçevesi çizmemesi ve oldukça belirsiz olması noktalarında doktrinde eleştirilmiştir.141

Sürdürülebilir kalkınma, yaygın olarak, çevre ile kalkınma arasında bir dengenin sağlanması faaliyeti olarak nitelendirilmektedir.142 Öte yandan 2002 yılında düzenlenen BM Johannesburg Konferansı’nda bu tanıma sosyal boyut da eklenerek sürdürülebilir kalkınmanın

137 TBMM, 2010: 1, 99. 138 Yılmaz Turgut, 2012: 94. 139 Bastida, 2002: 7.

140 “Humanity has the ability to make development sustainable to ensure that it meets the needs of the present

without compromising the ability of future generations to meet their own needs”, WCED, 1987: 8.

141 Hilson ve Murck, 2000: 227.

142 Kaboğlu’na göre; sürdürülebilir gelişme, bir denge durumundan ziyade, günümüzün olduğu kadar geleceğin

çevre ile sosyal ve ekonomik kalkınma arasında uzlaşma arayışı olduğu ifade edilmiştir. Her ne kadar mevzuatta ve doktrinde pek çok farklı tanım yer alsa da en temel anlamıyla sürdürülebilir kalkınma, sosyoekonomik büyüme ve gelişmeyi artırmak ile çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesinin birleşiminden ibarettir.143

Turgut’a göre; sürdürülebilir kalkınma, kuşaklar içi ve kuşaklar arası hakkaniyet ilkelerini bünyesinde barındırmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın uygulanması aşamasında, bir taraftan doğal kaynaklar tedbirli ve rasyonel kullanılarak biyolojik ve ekolojik bütünlük korunmalı, diğer taraftan ise kaynakların kullanılması ile elde edilen yararlar adil bir şekilde dağıtılmalıdır.144

Ülkemiz mevzuatı açısından değerlendirildiğinde, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un temel amacının sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda çevrenin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiştir. Bu hükümle sürdürülebilir kalkınma ilkesinin çevre hukukunun esaslarından biri olduğu vurgulanmıştır. Kanun’un 2. maddesinde ise sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri tanımlanmıştır. Buna göre sürdürülebilir çevre,

Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fizikî vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi sürecini,

ifade etmektedir. Sürdürülebilir kalkınma ise “Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi” ifade etmektedir. Bu tanımlar karşısında, sürdürülebilir kalkınmanın yalnızca sürdürülebilir çevre ile sağlanabileceği söylenebilir.145

Sürdürülebilir kalkınma ilkesinin anlamı, kapsamı ve sınırlarının belirlenmesi kadar önem taşıyan bir diğer husus ise sürdürülebilir kalkınma modelinin oluşturulması ve hayata geçirilmesidir. Rio Bildirisi’ne göre, fakirliği kaldırmak, ekosisteminin sağlığını ve bütünlüğünü korumak ve restore etmek, yeni ve yenilikçi bilimsel ve teknolojik gelişmeleri gerçekleştirmek amacıyla küresel işbirliklerinin oluşturulması; sürdürülmeyen üretim ve tüketim örneklerinin azaltılması ve ortadan kaldırılması; kişilerin çevresel konular hakkında bilgilendirilmesi ve karar verme süreçlerine dâhil edilmesi ve uygun demografik politikaların oluşturulması yoluyla sürdürülebilir kalkınma modelinin kurulması gerekmektedir. Bu doğrultuda planlamanın, çevre ve atık yönetiminin geliştirilmesi, madencilik faaliyetlerinin daha temiz bir şekilde yürütülmesini sağlayacak teknolojilerin kullanılması, toplumun ve paydaşların ihtiyaçlarının ortaya konulması, sürdürülebilir işbirliklerinin oluşturulması ve

143 Hilson ve Murck, 2000: 227. 144 Yılmaz Turgut, 2011: 24. 145 Şimşek, 2014: 64.

kişilere çevresel konulara ilişkin eğitim imkânının sağlanması sürdürülebilir kalkınma açısından oldukça önemlidir.146

Sürdürülebilir kalkınma açısından önem taşıyan sektörlerin başında madencilik sektörü gelmektedir. Zira gerek madenlerin maden yatakların bulunduğu yerde üretilmesi zorunluluğu gerekse madencilik faaliyetlerinin atık, gürültü, toz gibi olumsuz etkileri dikkate alındığında çevreyle uyumlu bir madencilik politikasının oluşturulması sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için elzemdir.147

Öte yandan madencilik alanında sürdürülebilirlik ilkesi çevre boyutunun yanı sıra ekonomik ve sosyal boyutlara da sahiptir. Dolayısıyla sürdürülebilir kalkınma ilkesinin yalnızca çevre hukuku boyutuna indirgenerek ele alınması, söz konusu ilkeden beklenen amacın gerçekleştirilmesi noktasında yeterli olmayacaktır. Sürdürülebilir kalkınma ilkesinin sosyal boyutu, madenciliğin faydalarının ve masraflarının dağıtımı, madencilik faaliyetlerine ilişkin kararların nasıl alınacağı ve bütün tarafların karar alma sürecine katılımının nasıl sağlanacağı hususlarıyla; ekonomik boyutu ise madencilikten elde edilen gelirlerin sosyal sermayenin (social capital) ve eğitim, öğretim gibi beşeri sermaye (human capital) oluşturulmasına veya diğer sürdürülebilir aktivitelerin geliştirilmesine tekrar yatırım yapılarak kaynakların tüketiminin sürdürülebilirlik ile uyumlu olmasının sağlanması hususuyla ilgilidir.148

Sürdürülebilir madencilik alanında önemli çalışmalar yürüten kurumlardan biri Uluslararası Maden ve Metal Konseyi(International Council on Mining and Metals)’dir. Konsey tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, madencilik faaliyetlerinin çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerinin yönetilerek maden endüstrisinde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi amacıyla 2003 yılında on temel ilke ortaya konulmuştur. Söz konusu ilkeler, her ne kadar birtakım eksikler bulunduğu gerekçesiyle eleştirilse de madencilik alanında sürdürülebilir kalkınma ilkesinin temel çerçevesini oluşturmaları noktasında oldukça önem taşımaktadır.149

146 Azanpagic, 2004: 640; Hilson ve Murck, 2000: 231-235; Öte yandan sürdürülebilir kalkınmanın

gerçekleştirilebilmesinin ön şartı, kalkınmanın gerçekleşmiş olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, kârlılığı yüksek olan bir madencilik sektörü, sürdürülebilir kalkınmanın gittikçe artan taleplerine daha başarılı bir şekilde cevap verebilecektir, Humphreys, 2001: 6; Zanbak, 2005:32.

147 Azapagic, 2004: 645; Hilson ve Murck, 2000: 228.

148 Bastida, 2002: 6; Sürdürülebilir kalkınma; ulusal ve uluslararası ekonomi hukuku, çevre hukuku ve insan

hakları hukukunun kapsamlı bir görünümüne ihtiyaç duyar, Bastida, 2005: 418.

149 Söz konusu ilkeler için bkz. https://www.icmm.com/en-gb/about-us/member-commitments/icmm-10-