• Sonuç bulunamadı

2.3. Madenlerin Ruhsat Usulü ile Özel Hukuk Kişileri Tarafından İşletilmeleri

2.3.2. İşletme Dönemi

2.3.2.1. Maden İşletme Hakkı

Maden işletme hakkı, hak sahibine bulunmuş bir madenin maden yatağından çıkarılması, bunun için yeraltında ve yerüstünde gerekli tesislerin kurulması, çıkarılan madenin taşınması, temizlenmesi, stoklanması, üretilen madenin pazarlanması ve satışı gibi pek çok yetkiyi sağlayan bir maden hakkıdır.303 Maden hakkı olması sebebiyle, maden arama hakkı başlığı altında değinilen hususlar işletme hakkı bağlamında da aynen geçerlidir. Buna

300 Egeran, 1940: 93. 301 Fındıklıgil, 1966: 181. 302 Topaloğlu, 2011: 214.

göre, Maden Kanunu’nun 5 ve 6. maddelerinde düzenlenen maden haklarına ve madencilik faaliyetinde bulunma ehliyetine ilişkin esaslar maden işletme hakkı için de geçerlidir.

İşletme hakkı, hak sahibine yukarıda sayılan yetkileri sağlamanın yanı sıra birtakım yükümlülükler de yüklemektedir. Buna göre işletme hakkı sahibi işletme faaliyetini, sürekli, hızlı, teknik gereklere ve ülke menfaatine uygun olarak, madenin zayi olmasına yer vermeyecek şekilde, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin gerekli tedbirleri alarak yürütmeli ve çıkardığı madenin ocak başı satış fiyatı üzerinden belli bir miktarını devlet hakkı olarak ödemelidir.304

İşletme hakkı, sahibine tanıdığı yetkiler dikkate alındığında, mülkiyet hakkına benzese de bazı esaslı noktalar açısından mülkiyet hakkından ayrılmaktadır. Mülkiyet hakkı, sahibine oldukça geniş yetkiler sağlayan ayni bir haktır ve TMK’nın 683. maddesi uyarınca hak sahibine kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerini vermektedir.305 Kanun’da sayılan bu yetkilerin yanı sıra mülkiyet hakkı sahibi, maliki olduğu nesneyi kullanmama hakkına sahip olduğu gibi üçüncü kişilere zarar vermemek kaydıyla söz konusu malı tahrip edebilmektedir. Mülkiyet hakkının hak sahibine tanıdığı bu geniş yetkiler karşısında, maden işletme hakkının mülkiyet hakkı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Öncelikle maden işletme hakkına sahip olan kişi, bu hakkını kullanıp kullanmama serbestisine sahip değildir. İşletme hakkı sahibi, Maden Kanunu ve Yönetmelik hükümleri doğrultusunda bu hakkını kullanmakla yükümlüdür.306 Aksi hâlde birtakım yaptırımlarla karşı karşıya gelebilir. Yalnızca beklenmeyen hal ve mücbir sebep hallerinde, ruhsat sahibinin müracaatı üzerine MİGEM tarafından işletmenin geçici olarak tatiline karar verilebilir.

Bir diğer farklılık ise mülkiyet hakkının hak sahibine tanıdığı tahrip etme serbestisi noktasındadır. İşletme hakkı sahibi, işletme faaliyetlerinde bulunurken ülkenin menfaatlerini de düşünmeli ve maden yatağını tahrip etmeyecek şekilde üretimde bulunmalıdır. Zira madenler devletin hüküm ve tasarrufu altında olup kamu malı niteliğine haizdir. Madenlerin işletilmesi sadece maden işletme hakkı sahibini değil tüm toplumu, ekonomiyi ve politikayı etkilemektedir. Dolayısıyla işletme hakkı sahibi, mülkiyet hakkının hak sahibine tanıdığı geniş yetkilere sahip değildir.

Mülkiyet hakkı, tek bir kişi tarafından kullanılabileceği gibi paylı mülkiyet veya elbirliği ile mülkiyet olmak üzere birden fazla kişi tarafından da kullanılabilmektedir.307

304 Fındıklıgil, 1966: 89; Göğer,1979: 207. 305 Eren, 2016: 16-18.

306 Fındıklıgil, 1966: 90; Telli, 1989: 104.

307 Paylı mülkiyette, aynı hukuki statüde bulunan birden fazla kişi, belirli bir eşyanın tamamı üzerinde belirli

İşletme hakkının ise Maden Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca hisselere bölünmesi mümkün değildir.

İşletme hakkını mülkiyet hakkından ayıran bir diğer nokta ise süreye bağlı ve geçici bir hak olmasıdır.308 Buna göre işletme hakkı Kanun’da belirtilen sürelerle sınırlıdır. Mülkiyet hakkı ise herhangi bir süreyle sınırlı değildir ve devamlılık arz etmektedir. Belirtilen bu gerekçelerle maden işletme hakkının, mülkiyet hakkından oldukça farklı bir yapıya sahip olduğu söylenebilir.

Öte yandan maden sicilinin aleni olması ve sicildeki kayıtların bilinmediğinin iddia edilememesi karşısında, maden siciline tescil edilen maden hakları ayni bir niteliğe kavuşmaktadır.309 Nitekim Yargıtay da bir içtihadı birleştirme kararında özel kişilere Maden Kanunu'na göre devlet tarafından verilen imtiyazın Medenî Kanun'un 632 ve 911. maddeleri uyarınca bir aynî hak olduğunu ifade etmiştir.310 Ancak bu durum belli noktalarda TMK’da düzenlenmiş ayni haklardan ayrılmaktadır. Zira madenlerin aranması ve işletilmesi ile ilgili olarak ruhsatname ve imtiyaz verilmesi gibi tasarruflar, aslında birtakım idarî izinlerin verilmesinden ibarettir. Ayrıca özel hukuktaki ayni haklar TMK’da sınırlı sayı prensibi doğrultusunda düzenlenmiştir.311 Bu hususun yorumlanmasında ise doktrindeki görüşler ikiye ayrılmaktadır.

Doktrinde bir görüşe göre; Maden Kanunu'na göre verilen ve temelinde birer idari sözleşme olan ruhsatname ve imtiyazların aynî hak olarak kabul edilmesi, onların hukuki niteliğine aykırıdır.312 Danıştay da bir kararında; maden imtiyazlarının kamu hizmeti imtiyazı niteliğinde olduğunu, madenlerin ulusal ekonomi ve kamu yararı gereklerine uygun biçimde işletilmemesi durumunda devletin işletme ruhsatını ve imtiyazını feshetmeye kadar varan geniş yetkilere sahip olduğunu ve bu sözleşmelere ilişkin uyuşmazlıkların Danıştay'da çözümlenmekte olmasını vurgulayarak maden işletme imtiyazlarının “devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenlerden kişilerin yararlanması için izin verilmesi” şeklinde tanımlanabileceğini ifade etmiştir.313

Doktrinde bizim de katıldığımız diğer görüşe göre ise maden hakları, ayni hak olarak değerlendirilmelerine imkân verecek şekilde, madenin bulunduğu taşınmazla bağlantılıdır.314 Dolayısıyla maden haklarının “kendine özgü bir ayni hak” olarak nitelendirilmesi gerektiği topluluk ilişkisinde bulunan kişilerin, bu topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olması söz konusu olmaktadır, Eren, 2016: 85-86, 128.

308 Fındıklıgil, 1966: 90.

309 Amıklıoğlu, 2016: 32-33; Gülan, 2008: 198-199.

310 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu, T. 04.05.1966, E. 1966/6, K. 1966/4, akt. Türk, 1979: 87. 311 Amıklıoğlu, 2016: 33.

312 Türk, 1979: 88; Onar, 1966: 1374.

313 Danıştay Genel Kurulu, T. 24.10.1974, E. 1974/33, K. 1974/ 62, Danıştay Dergisi, S. 18-19, s. 261. 314 Amıklıoğlu, 2016: 33; Özdamar, 2001a: 320.

yaygın olarak ifade etmektedir.315 Topaloğlu’na göre de devlet, özel bir kişiye maden hakkı vererek, o kişiyi “ruhsat konusu saha içerisinde bulunan madeni işletmek konusunda herkese karşı ileri sürebileceği ayni bir hakla” donatmaktadır.316