• Sonuç bulunamadı

Maden Hukukuna Özgü Kamulaştırma Talep Etme Hakkı

2.3. Madenlerin Ruhsat Usulü ile Özel Hukuk Kişileri Tarafından İşletilmeleri

3.1.10. Maden Hukukuna Özgü Kamulaştırma Talep Etme Hakkı

Madencilik faaliyetlerinin yürütüleceği sahanın, ruhsat sahibinden başka bir kişinin mülkiyetinde olması halinde madencilik faaliyetlerinde bulunulabilmek için maden sahası üzerinde ruhsat sahibi lehine irtifak ve/veya intifa hakkı tesis edilebileceği hususuna yukarıdaki başlık altında değinilmiştir. Ancak ruhsat sahibi lehine irtifak ve/veya intifa hakkı tesis edilmesi, madencilik faaliyetleri açısından her zaman yeterli olmayabilir.418 Bu durumda maden sahasının tamamının kamulaştırılması bir gereklilik olarak ruhsat sahibinin karşısına çıkmaktadır.

Maden Kanunu’nda maden hukukuna özgü kamulaştırma talebinde bulunma hakkı bazı madenler ve maden grupları açısından öngörülmüştür. Buna göre Kanun’un 46.

413 Topaloğlu, 2015b: 79.

414 Öztoprak, 2015: 89; Topaloğlu, 2003: 104.

415 İdari irtifak hakkı kurulurken öngörülebilen zararlar, irtifak hakkı karşılığı kapsamına girmektedir.

Dolayısıyla burada söz konusu olan zararlar, idari irtifak kurulurken öngörülemeyen zararlardır. Aksi hâlde aynı zarar için iki kez tazminat ödenmiş olacak ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğacaktır, Özdamar, 2001a: 331.

416 Özdamar, 2001a: 330-331; Öztoprak, 2015: 90; Topaloğlu, 2003: 104.

417 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, T. 10.11.1999, E. 1999/4-940, K. 1999/937, akt. Topaloğlu, 2015b: 80. 418 Gülan’a göre, madencilik faaliyetlerinde bulunacak olan kişilere kamulaştırma yerine gerek arama dönemi

gerekse işletme dönemi için irtifak veya intifa hakkı tesis edilmesi imkânının tanınmasının isabetli bir yaklaşım olarak kabul edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir, Gülan, 2008: 204.

maddesinin son fıkrasında, I. grup madenler ve mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılan her türlü yapı hammaddesi için maden hukukuna özgü kamulaştırma yoluna başvurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Topaloğlu’na göre; katma değeri yüksek olmayan ve başka yerlerden temin edilmesi oldukça kolay olan yapı hammaddeleri için, anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkına kamulaştırma yoluyla müdahale edilmesinin engellenmesi açısından söz konusu hükmün isabetli olduğu söylenebilir.419

Maden ruhsat sahalarında yapılacak kamulaştırma işlemlerine ilişkin düzenlemeler Maden Kanunu’nun 46. maddesinde yer almaktadır. Bu hükümde, kamulaştırma işlemlerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılacağı ifade edilmiş ve bunun yanı sıra maden hukukuna özgü birtakım özel düzenlemelere de yer verilmiştir. Kamulaştırmanın Anayasa’da güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına bir müdahale niteliği taşıması nedeniyle, maden hukuku bağlamında kamulaştırma kurumunun usul ve esaslarının belirlenmesi oldukça önem taşımaktadır.

Maden Kanunu’nun 46. maddesinde kamulaştırma kurumu şu şekilde ifade edilmiştir: “İşletme ruhsatı safhasında işletme faaliyetleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmaz, taraflarca anlaşma sağlanamaması ve işletme ruhsatı sahibinin talebi üzerine Bakanlıkça kamu yararı bulunduğuna karar verilmesi halinde kamulaştırılır”. Bu hüküm uyarınca, kamulaştırma işleminin yapılabilmesi için birtakım önkoşulların sağlanması gerekmektedir.

Maden Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca kamulaştırma yapılabilmesi için öncelikle işletme ruhsatının alınması ve fiilen işletme faaliyetlerine başlanmış olması gerekmektedir. Buna göre, işletme ruhsatı alınmış ve işletme dönemine geçilmiş olsa bile bu dönemde yapılacak arama faaliyetleri için kamulaştırma kurumuna başvurulması mümkün değildir.420

Maden hukukuna özgü kamulaştırma talebinde bulunulabilmesi için bir diğer koşul ise işletme ruhsatı sahibinin kamulaştırılacak taşınmazı satın alma iradesini taşınmaz malikine bildirmesine rağmen malikle anlaşmanın sağlanamamış olmasıdır. İşletme ruhsat sahibi, kamulaştırma talebinde bulunmadan önce taşınmaz malikiyle anlaşma yoluna başvurduğunu ispat etmek zorundadır. Bu bağlamda ruhsat sahibinin, Yönetmelik’in 62. maddesinin g fıkrası uyarınca, taşınmaz malikine noter aracılığıyla tebliğ ettirdiği söz konusu taşınmazı satın alma iradesi ile teklif ettiği satış bedelini içeren ihbarnameyi de kamulaştırma talebine eklemesi gerekmektedir.421

419 Topaloğlu, 2011: 329.

420 Topaloğlu, 2011: 328-329; Öztoprak, 2015: 93.

Kamulaştırma talebinin sadece ruhsat alanı açısından mı yoksa ruhsat alanı dışında kalsa bile işletme faaliyetleri için gerekli olan bütün taşınmazlar açısından mı söz konusu olacağı, açıklığa kavuşturulması gereken önemli bir sorundur. Kanun ve Yönetmelik’te yer alan tanımlamalarda ruhsat alanında kalan özel mülkiyet arazilerinin kamulaştırılacağı ifade edilmiştir. Fakat gerek Kanun’un 46. maddesinde gerekse Yönetmelik’in 72. maddesinde ruhsat sahası sınırlamasına yer verilmeyerek “işletme faaliyetleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmazlar”ın kamulaştırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Doktrinde aksi görüşler mevcut olsa da422 maden hukukuna özgü kamulaştırma yoluna sadece ruhsat alanında kalan taşınmazlar açısından başvurulması gerekmektedir; zira işletme ruhsatı, arama ruhsat sahalarında belirlenen görünür, muhtemel ve mümkün rezerv alanı üzerinden verilmekte ve geri kalan kısım taksir edilerek işletme faaliyetinin yürütüleceği alan belirlenmektedir. Dolayısıyla Kanun ve ilgili Yönetmelik’te yer alan “işletme faaliyetleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmazlar” ibaresinin ruhsat alanında kalan taşınmazlar olarak anlaşılması ve sadece bu alan için kamulaştırma imkânının söz konusu olacağının kabul edilmesi gerekmektedir.

Maden hukukuna özgü kamulaştırma işlemlerinde yetkili makam MİGEM’dir. Kamulaştırma talebine ilişkin dilekçe ve Yönetmelik’in 72/2 maddesinde sayılan bilgi ve belgelerin sunulması üzerine MİGEM tarafından kamulaştırma işlemlerine başlanacaktır. Danıştay bir kararında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın taşra teşkilatı bulunmadığı gerekçesiyle kaymakamlık tarafından Maden Kanunu’nun 46. maddesi kapsamında kamulaştırma yapılamayacağını ve bu konuda yetkili makamın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olduğunu vurgulamıştır.423

Maden hukukuna ilişkin kamulaştırma işlemleri, MİGEM tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yürütülmektedir. Dolayısıyla her ne kadar ruhsat sahibi özel hukuk kişisi olsa bile Maden Kanunu kapsamında yapılacak kamulaştırma işlemleri için MİGEM tarafından kamu yararı kararının alınması zorunludur.424 Ayrıca kamulaştırma sürecinde gerekli masraflar ve kamulaştırma bedeli işletme ruhsatı sahibi tarafından karşılanacaktır.

Maden Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca kamulaştırılan taşınmaz, tapuya Hazine adına tescil edilmekte ve madencilik faaliyetlerinde kullanılmak üzere ruhsat sahibi adına

422 Topaloğlu’na göre, işletme faaliyeti için gerekli olan bütün taşınmazlar kamulaştırılabilir. Bu noktada söz

konusu taşınmazın ruhsat sınırları içinde veya dışında olmasının bir önemi yoktur, Topaloğlu, 2011: 329-330.

423 Danıştay 1. Daire, T. 14.05.2014, E. 20141/791,K. 2014/713, Danıştay Dergisi, S.137, s. 39-42. 424 Topaloğlu, 2011: 333; Öztoprak, 2015: 93.

tahsis edilmektedir.425 Ruhsat sahibinin söz konusu taşınmazı kullanma süresi ruhsat süresiyle sınırlıdır.426 Kamulaştırılan taşınmazın beş yıl içinde kamulaştırma amacına uygun hiçbir faaliyette kullanılmaması veya maden işletme faaliyetleri için lüzum kalmaması hallerinin Bakanlıkça tespiti üzerine eski malikin taşınmazı geri alma hakkı doğmaktadır. Bunun üzerine eski malik, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve esaslara göre belirlenecek rayiç bedeli 6 ay içinde ödeyerek söz konusu taşınmazın kendisine iade edilmesini talep edebilecektir. Bu durumda eski malikin geri alma hakkını kullanırken vereceği rayiç bedel idareye ait olmaktadır.427 Öte yandan eski malikin geri alma hakkını kullanmaması halinde ise söz konusu taşınmaz Hazinenin mülkiyetinde kalmaya devam edecektir.

Maden Kanunu’nun 46. maddesine ilişkin uygulamada tartışmalara yol açan bir diğer husus ise Hazine’nin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılan madencilik faaliyetleri için kira ve ecrimisil bedelinin alınmayacağını düzenleyen onuncu fıkra hükmüdür. Buna göre ruhsat sahibi, madencilik faaliyetlerinde bulunulacak taşınmazın özel mülkiyete tabi olması durumunda kamulaştırma bedeli ve diğer masrafları ödemekle yükümlüyken; söz konusu taşınmazın kamuya ait olması halinde ise Kanun’un 46. maddesi uyarınca kendisinden kira ve ecrimisil bedeli alınmayacaktır. Bu durumda madencilik faaliyetlerinin yürütüleceği taşınmazın devlete veya özel kişilere ait olması durumlarında ruhsat sahipleri arasında makul olmayan bir mali yükümlülük farkı ortaya çıkmaktadır.428 Her ne kadar ilgili hükmün iptali için açılan davada Anayasa Mahkemesi düzenlemenin kamu yararı amacıyla öngörüldüğü gerekçesiyle hükmü anayasaya aykırı görmemiş olsa da429; söz konusu hükmün uygulanmasıyla madencilik faaliyetlerinde bulunacak kişiler arasında doğacak mali yükümlülük farkının dengelenmesi gerekmektedir.

Onuncu fıkranın yarattığı bu farklılığı dengelemek adına 5995 sayılı Kanun ile Maden Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Hazine’nin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılan madencilik faaliyetleri için devlet hakkının % 30 fazlasıyla alınacağı öngörülmüştü. Ancak ilgili hüküm, 6592 sayılı Kanun ile Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikle kaldırılmıştır.

425 Atay’a göre, özel kişi lehine yapılan kamulaştırmalarda kamulaştırılan taşınmazın mülkiyetinin

kamulaştırmayı yapan idarede kalması esastır. Zira özel kişi lehine kamulaştırma usulüne, bir kamu hizmetinin gördürülmesi, idareden alınmış olan ruhsat ve izinlere dayanarak kamunun ihtiyaçlarının sağlanması veya ülke ekonomisini açısından oldukça önem taşıyan faaliyetlerde bulunulması hallerinde başvurulabilecektir. Belirtilen bu sebeplerin ortadan kalkması halinde ise kamulaştırılan mal idareye dönecektir, Atay, 2016: 837.

426 Topaloğlu, 2011: 334. 427 Gülan, 2008: 203. 428 Gülan, 2008: 203.

429 “…Öte yandan, iptali istenen kuralın madencilik faaliyetlerini geliştirmek, özendirmek, teşvik etmek, alacağın

tahsilini kolaylaştırmak gibi kamu yararı amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin anayasal sınırlar içinde yasa koyucunun takdirinde olduğu açıktır...”, Anayasa Mahkemesi, T. 15.01.2009, E. 2004/70, K.

Gülan, onuncu fıkra hükmünün uygulanmasından kaynaklanan mali yükümlülük farkının giderilmesi noktasında birtakım yöntemler ileri sürmektedir. Buna göre idare, söz konusu taşınmazın kamu mülkiyetinde mi yoksa özel mülkiyette mi olduğuna bakmaksızın, madencilik faaliyetlerinde bulunan bütün kişilerden taşınmazın yer üstü kısmının kullanılması sebebiyle dengeleyici bir bedel alabileceği gibi, kamulaştırmanın yapıldığı durumlarda kamulaştırma bedeli ve diğer masrafları ödeyen ruhsat sahibinin mali hakları noktasında dengeleyici düzenlemeler de yapabilir.430