• Sonuç bulunamadı

3.4. Uyuşmazlık Çözüm Yolları

3.4.2. İdare Tarafından Uygulanabilecek Yaptırımlar

3.4.2.1. İdari Para Cezası

Maden Kanunu’nda düzenlenen ihlallerin büyük bir kısmı için öngörülen yaptırım idari para cezasıdır. Bir önceki başlıkta da değinildiği üzere, 6592 sayılı Kanun değişikliği ile teminatın irad kaydedilmesi uygulamasına son verilmesi, maden hukukunda idari para cezası yaptırımının uygulama alanını oldukça genişletmiştir.

532 Özay’a göre; idari yaptırımlar, yasaların açıkça yetki verdiği veya yasaklamadığı hallerde uygulanır, Özay,

1985: 35.

533 Erdinç, 2012: 248-249; Karabulut, 2008: 22-25; Kurt, 2014: 133-135; Oğurlu, 1999: 149-154; Özkaya

Özlüer, 2015: 12-15; Tan, 2005: 310-311.

534 Gülan, 2008: 189.

535 Teminatın irad kaydedilmesi, 6592 sayılı Kanun değişikliği öncesinde en geniş uygulama alanına sahip

yaptırımlardan birisidir. Buna göre; Kanun’da düzenlenen belirli ihlallerin gerçekleşmesi üzerine, ruhsat sahibi tarafından yatırılmış olan teminat irad kaydedilmekte ve belirli süreler içinde teminatın tamamlanması gerekmekteydi. Gülan’a göre; teminatın irad kaydedilmesi yaptırımı bu yönüyle idareye etkin mali yaptırım ve derhal tahsilat imkânı sağlamaktaydı. Ancak teminat uygulaması, sonradan geri alınacak olsa bile hiç ihlalde bulunmamasına rağmen teminat yatırması gereken yatırımcılar açısından mali bir külfet getirmesi ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurmasının muhtemel olması noktalarında eleştirilmekteydi. Bu doğrultuda Gülan, teminatın irad kaydedilmesi yaptırımının bir çeşit ön ödemeli idari para cezası uygulaması sayılabileceğini ifade etmiştir. Topaloğlu’na göre de teminat bedeli, peşinen alınan ceza avansı niteliğindedir, Gülan, 2008: 177-183; Topaloğlu, 2011: 153.

536 Öztoprak, 2015: 117.

İdari para cezaları, diğer idari yaptırımlarda olduğu gibi, idari merciler tarafından idari usul ve esaslar doğrultusunda düzenlenmektedir. Dolayısıyla genelde idari yaptırımlar özelde ise idari para cezaları idari işlem niteliğine sahiptir ve söz konusu idari yaptırım kararlarının idari işlemlerin taşıması gereken özellikleri taşımaları gerekmektedir.538 Bu bağlamda idari yaptırım kararları da gerekçeli olması539, Anayasa’nın 40/2 maddesi doğrultusunda olağan başvuru yolları ve süreleri verilen kararda gösterilmesi gerekmektedir.540 Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca, idari yaptırımlar her ne kadar idari işlem niteliği taşısalar da bu işlemlere karşı yapılacak başvurular için, diğer kanunlarda aksine bir düzenleme olmaması kaydıyla Kabahatler Kanunu hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Nitekim Kabahatler Kanun’un 27. maddesinde de idari para cezalarına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren on beş gün içinde adli yargı merciine başvurulabileceği düzenlenmiştir.

Maden hukukunda idari para cezalarına ilişkin temel düzenleme Maden Kanun’un 13/3 maddesinde yer almaktadır.541 İlgili hükümde, Maden Kanunu uyarınca verilen idari para cezaları için Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulama alanı bulacağı ifade edilmiştir. Ancak idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda idari yargının görevli olacağına dair açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla Maden Kanunu uyarınca verilecek idari para cezalarına karşı başvurularda adli yargı mercileri görevli olacaktır. Uyuşmazlık Mahkemesi de bir kararında; Kabahatler Kanunu’nda idarî yaptırım kararlarına karşı başvurulacak kanun yoluna ilişkin hükümlerin diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağını, Maden Kanunu’nda bu hususta görevli mahkemenin gösterilmediğini ve dolayısıyla Maden Kanunu uyarınca verilecek idari para cezalarına itiraz edilmesi noktasında adli yargı mercilerinin görevli olduğuna hükmetmiştir.542

538 Karabulut, 2008:11-12; Oğurlu, 2001: 125-127;“…İdare, idari cezayı kendi organları eli ile kararlaştırır ve

uygular, idari cezalar bu nedenle idari işlem niteliğindedirler…”, Uyuşmazlık Mahkemesi, T. 12.07.1988, E.

1988/11, K. 1988/19, 26.10.1988 tarih ve 19971 sayılı Resmi Gazete; “…Öğretide de kabul edildiği gibi

idarenin, bir yargı kararına gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği bir yetkiye dayanarak idare hukukuna özgü yöntemlerle, doğrudan doğruya bir işlemi ile uyguladığı yaptırımlarla verdiği cezalara "idarî yaptırım" denilmektedir...”, Anayasa Mahkemesi, T. 23.10.1996, E. 1996/48, K. 1996/41, Anayasa Mahkemesi Kararları

Dergisi, S. 33, s. 175-183.

539 Oğurlu, 2001: 233-237.

540 Gözübüyük ve Tan, 2016: 394-395; Oğurlu, 2001: 237.

541 İlgili fıkra “Bakanlık, mülki idare amirlikleri ve il özel idareleri tarafından bu Kanuna göre verilen idari

para cezaları hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Tahakkuk eden ve ödenmeyen Devlet hakları 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilmek üzere ilgili tahsil dairesine bildirilir.”

şeklindedir.

542 “…İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen

idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3213 sayılı Maden Kanunu’nda idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin

Öte yandan Kabahatler Kanunu’nun 27/8 maddesi uyarınca, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren başka kararların da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği hüküm altına alınmıştır.543 Bu düzenleme ile Kanun’un değişiklik gerekçesinde de belirtildiği gibi, aynı dosyadan verilen ve kanun yolu farklı olan kararların aynı yargı merciinde bir bütün olarak incelenmesinin sağlanarak, değişiklik öncesinde söz konusu olan bağlantı sorununun ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.544 Söz konusu fıkrayı maden hukuku bağlamında değerlendiren Özdemir, Maden Kanunu uyarınca idari para cezası ile ruhsatın iptaline ilişkin idari yaptırımların aynı idari işlem kapsamında tesis edilmeleri halinde, bu işleme karşı yapılacak başvurularda idari yargı görevli olacağını ifade etmiştir.545