• Sonuç bulunamadı

Sürahinin Benzetildiği ve Sürahiye Benzetilen Unsurlar

III. BÖLÜM ŞARAP KÜLTÜRÜ ŞARAP KÜLTÜRÜ

1.5. ŞARAP ĐLE BĐRLĐKTE KULLANILAN KAVRAMLAR

1.5.2. Cem/ Cemşîd

1.5.10.1. Sürahinin Benzetildiği ve Sürahiye Benzetilen Unsurlar

1.5.10.1.1. Âşık

Aşağıdaki beyitte sürahi, kadehin sevgilinin dudağını öptüğünü duyunca canı yanan bir âşığa benzetilmiştir. Çünkü; sürahi kadehe şarap döker ve sevgilinin dudağına şarabı kadeh taşır. Sürahi hiçbir zaman sevgilinin dudağına erişemez ama kadeh her daim sevgilinin dudağını şarap taşıma bahanesiyle öper. Đşte bu yüzden sürahinin içi acır yani üzülür. Ayrıca sürahinin içinde şarap olması ve şarabın acı olması bu fikirden hareketle hüsn-i talil sanatı yapılarak beyite gizlenmiştir.

Ķadeģ lā‘l-i şīrīnüñi öpdügin

Đşitmiş ŝurāģī içi acımış (Zâtî, g. 588/4)

Sürahi, kadehin şirin dudağını öptüğünü duyunca canı yanmış.

1.5.10.1.2. Bağır

Aşağıdaki musammatta şair bağrının sürahinin şarap dolu olması gibi bağrının dert dolu olduğunu söyleyerek derdi şaraba, “bağır”ı, sürahiye benzetmektedir.

Derd ile baġrum ŝurāģī-veş šolu ķan eyledüñ (Hayretî, m. 4/III/3)

Bağrımı dertle sürahi gibi kan dolu hale getirdin.

1.5.10.1.3. Borçlu

Aşağıdaki beyitte Zâtî, sürahiyi; rinde (içinde şarap olduğu için) boğazına kadar borçlu biri olarak hayal ederek, sürahiyi borçluya benzetmiştir.

Boġazına dek borçlıdurur rinde ŝurāģī

Sāķī alı vir borcına šut a bize rāģı (Zâtî, g. 1674/1)

Sürahi rinde boğazına kadar borçludur. Đçki sunan, bize (sürahinin) borcuna karşılık (sürahiden) şarap sun.

1.5.10.1.4. Bülbül

Şairler sürahiden kadehe şarap dökülüyorken çıkan sesi bülbül ötüşü olarak değerlendirmiş ve sürahiden çıkan bu sesten hareketle sürahiyi bülbüle benzetmiştir.

Ķadeģler meclis içre ŝanki güldür

Ŝürāģī bülbül olmuş ķulķulu var (Muhibbî, g. 851/3)

Mecliste kadehler sanki güldür. Sürahi bülbül olmuş hoş sesi var.

Bülbül olmışdur öter her dem ŝürāģī ķılķılı

Arada gūyā ķadeģler ŝan gül-i ĥandāndur (Muhibbî, g. 880/2)

Sürahi sesi (sanki) bülbül olmuştur, her an öter. Sanki kadehler orada açılmış güldür.

1.5.10.1.5. Esir

Aşağıdaki beyitte şair, sürahiyi rindlerin meclis halkasında dolaşan boynu bağlı bir esire benzetmiştir.

Urmış ŝurāģī gerdenine niçe yirde bend

Bī-çāre gör ki ģalķa-i rindān esīridür (Nev‘î, g. 54/4)

Sürahi gerdanına birçok yerinden bağ vurmuştur. Zavallıya bak, rintlerin halkasının esiri olmuştur.

1.5.10.1.6. Gonca

Şairler çemen meclislerinden bahsettikleri zaman, mecliste bulunan unsurları çemende bulunan nesnelere benzetme eğilimi içinde olmuşlardır. Aşağıdaki beyitte de şair gonca ve sürahi arasında benzerlik ilişkisi kurmuştur.

Nitekim bezm-i çemende sürülüp devrān-ı gül

Ġoncalar ola ŝurāģī sāġar-ı devvār gül (Nev‘î, k. 31/23)

Çemen meclisinde gül zamanının keyfi sürülüp goncalar; sürahi, durmayıp dönen kadehler; gül olsa.

1.5.10.1.7. Gülen Adam

Sürahinin kadehe dökülürken çıkardığı ses, aşağıdaki beyitlerde sürahinin gülmesi olarak düşünülmüştür. Bu vesileyle sürahinin şairler tarafından gülen adama benzetildiğini söyleyebiliriz.

Her kişi bezm-i cihān içünde bir ģāletdedür

Şem‘ yanmaķda ŝürāģi gülmede aġlar mest (Hayâlî Bey, g. 1/3)

Dünyada herkes (farklı) bir hal içindedir; mum yanmakta, sürahi gülmekte, sarhoş ise ağlamaktadır.

Mevsim-i gül ‘ıyş eyyāmı irişdi sāķiyā

Elüñe alsañ ŝürāģī eyleyüp ķılķıl güler (Muhibbî, g. 1016/2)

Ey içki sunan güzel gül mevsimi yeme içme günleri geldi. Eline sürahi alsan “kulkul” sesi çıkarıp güler.

1.5.10.1.8. Güzel

Aşağıdaki beyitte Yahyâ Bey, sürahiyi güzel, uzun boylu bir sevgiliye benzetmiştir. Sürahi, şekil olarak uzun olması ve mecliste devamlı hareket etmesi yönüyle sevgili ya da güzel olarak anlatılmıştır.

Ŝurāģī bir uzun boylu güzel serv-i ĥırāmāndur

Nigīn-i ģalķa-i ŝoģbet olan ol āfet-i cāndur (Yahyâ Bey, g. 96/1)

Sürahi uzun boylu ve güzel yürüyen bir servidir. Sohbet halkasının yüzüğü o cana afet olan güzeldir.

1.5.10.1.9. Haramî

Hayâlî Bey aşağıdaki beyitte sürahinin içinde şarap bulunmasından hareketle, sürahiyi haram yiyen, kötü işler yapan birisi olarak telakki etmiş ve sürahiyi, haramîye benzetmiştir.

Eyleyüb meclis çemende sen ģarāmīsin deyu

Ķāżīler bī-ģad ŝurāģīnüñ günāhın ŝordular (Hayâlî Bey, g. 8/4)

Kadılar, çemen meclisinde sürahiye sen haram yiyicisin diyip acımasızca onun günahını sordular.

1.5.10.1.10. Hem-nişîn/ Agyâr

Aşağıdaki beyitte şair, sürahiyi sevgiliyle beraber oturup içki içen birine benzetmiştir. Klasik edebiyatta sevgili ile içki içebilen kişi agyârdır. Bu sebeple sürahi hem hem-nişîn hem de agyâr olarak hayal edilmiştir. Ayrıca şair bu durumdan duyduğu rahatsızlığı da beyitte dile getirmektedir.

Ŝürāģī hem-nişīnün hem-demüñ cām

Niçün ben cür‘a gibi atılam dūr (Bâkî, g. 132/2)

Sürahi seninle oturan, kadeh seninle içki içen (olurken) ben niçin son yudum gibi uzağa atılayım.

1.5.10.1.11. Katil

Aşağıdaki beyitte Bâkî, sürahiyi sevgilisi uğruna kan döken bir katile benzetmiştir. Şair beyitte kadehin sevgilinin dudağına yaklaştığını görünce sürahi tarafından hançerlendiğini anlatmıştır.

Bezm-i meyde būse-i la‘l-i nigāra ķaŝd ider

Gögsine ursa n’ola cāmıñ ŝurāģī ĥançeri (Bâkî, g. 515/4)

Kadeh, şarap meclisinde sevgilinin lal renkli dudağına yönelir (bu durumda) sürahi onun göğsüne hançer vursa şaşılır mı?

1.5.10.1.12. Mert/ Pehlivan

Aşağıdaki ilk beyitte sürahi, elindeki kadehle tek başına gam ordusunu dağıtan bir “mert”e benzetilmiştir. Đkinci beyitte ise şair sürahiyi, başka pehlivanların oyun yapamayacakları usta bir pehlivana benzetmektedir.

Bir ayaġ ile surāhī tagıdur merdāne-vār

Leşker-i ġam šutdugınca başuma hengāmeler (Helâkî, g. 55/4)

Sürahi, gam askeri başımı kavga ile kaplayınca mert bir adam gibi bir kadehle (hepsini) uzaklaştırır.

Ey ŝurāģī yoķdur ayaġuñ çeker bir pehlevān

Gerçi kim devrān sefīd etmiş başuñda perçemüñ (Hayâlî Bey, g. 27/2)

Ey sürahi, her ne kadar zaman (tıraş olmuş) başındaki perçemini beyaz etmişse de sana ayak çekme oyununu yapacak bir pehlivan yoktur.

1.5.10.1.13. Müderris

Aşağıdaki beyitte Hayâlî Bey, eğlence kadehinin güle ders verdiğini, sürahi sesinin de bülbüle şarkılar öğrettiğini söylemiştir. Bu hayalle birlikte şair sürahiyi ders veren bir insana yani müderrise benzetmektedir.

Sāġar šarīķ-i ‘işreti ta‘līm edüb güle

Ŝavt-ı ŝurāģī naġmeler ögretdi bülbüle (Hayâlî Bey, g. 44/1) Kadeh eğlence yolunu güle öğretti. Sürahinin sesi, bülbüle şarkılar öğretti.

1.5.10.1.14. Nale Eden

Sürahi aşağıdaki beyitlerde sevgilisinin kadeh tarafından öpüldüğünü gören ve bu sebeple nale eden bir insana benzetilmektedir.

Öpelden la‘lüñi āl ile bāde cām u sāġar hem

Benüm’çün dem-be-dem aġlar ŝürāģī şem‘-i enver hem (Bâkî, g. 343/1)

Dudağını şarap ve kadeh hile öptüğünden beri sürahi ve ışık saçan mum benim için ara sıra ağlar.

1.5.10.1.15. Sanem

Fuzûlî, aşağıdaki beyitte, sürahiyi, görünüşünün kiliselerdeki putlar kadar güzel olması sebebiyle saneme benzetmektedir. O sanem çok güzeldir ve bazen meclise katılarak tıpkı sürahi gibi meclise neşe verir.

Bu ŝürāģī meśelā bir ŝanem-i ra‘nadur

Ki dem-ā dem šarab-engīz ü neşāt efzādur (Fuzûlî, k.38/1)

Bu sürahi, söz gelişi(bazen) put gibi bir güzeldir bazen de sevinç koparan ve neşe arttırandır.

1.5.10.1.16. Sarhoş

Bâkî, aşağıdaki beyitte sürahinin içinde şarap bulunmasını, sürahinin çok şarap içmesi olarak değerlendirmiş ve sürahiyi, sarhoşa benzetmiştir.

Ŝürāģī üştür-i ser-mestdür gerden-firāz olmış

Sürahi (çok içki içtiğinden) sarhoş deve gibi kibirli olmuştur. Dudağının arzusu ile saf şarabın kadehi zil zurna sarhoştur.

1.5.10.1.17. Serv

Hayâlî Bey aşağıdaki beyitte bir gül bahçesi ve meclis tasviri yapmıştır. Bu bahçedeki sürahi boyunun uzun olması sebebiyle servi ağacına benzetilmiştir.

Bezm-i mey bir gülisitāndur anda sāķī bāġ-bān

Cām-ı mey güldür ŝurāģī serv bülbül bülbüle (Hayâlî Bey, g. 69/4)

Şarap meclisi; gül bahçesi (gibi) bir yer, sâkî ise orada bahçıvandır. (Bu gül bahçesinde) Şarap kadehi; gül çiçeği, sürahi; servi ağacı, bülbül ise küçük şarap kadehidir.

1.5.10.1.18. Şair

Aşağıdaki beyitte şair, sürahinin son derece renkli ve güzel oluşu ile yazdığı şiirler arasında bir ilişki kurmuştur. Şair bu ilişkiden hareketle sürahi ile şair arasında bir benzerlik meydana getirmiştir.

Ser-fırāz olsaķ bu devr içre ‘aceb mi Bāķıyā

Biz ŝürāģī-veş bu gün rengīn edāya māliküz (Bâkî, g. 191/7)

Ey Bâkî, bu zamanda diğerlerinden üstün olsak (buna) şaşılır mı? Biz bu gün sürahi gibi renkli üsluba sahibiz.

1.5.10.1.19. Şakayık

Aşağıdaki beyitte şair meyhane ile baharda açık havada yapılan eğlenceleri kıyaslamaktadır. Bu eğlencelerde şakayık görünüşü itibariyle sürahi olarak düşünülmüştür.

Bahāra ta‘n ider faŝl-ı şitāda künc-i meyĥāne

Ķadeģler lāleler pür-mey ŝürāģiler şaķāyıķdur (Hayâlî Bey, g. 59/3)

Kış mevsiminde meyhane köşesi bahara hoş bakmaz. Kadehler, laleler şarap dolu sürahiler şakayık çiçeği (gibi) olmuştur.