• Sonuç bulunamadı

CEVAP ANAHTARI

B. Kuzey Batı Türkçes 1. Karaden z-Hazar Grubu

11. TÜRKÇENİN SÖZ VARLIĞI

11.2. Söz Varlığını Oluşturan Unsurlar

11.2.1. Terimler

Ter m genel olarak özel alanların kavramlarına ver len addır. Bu alanlar b l m, tekn k, sanat, zanaat, spor g b b rb r nden çok ayrı olab l r. Örneğ n; atom, molekül, bakter , özgül ağırlık, kınkanatlı, çanakyaprak, f z kötes , soprano, senfon , künde, kroşe, penaltı... Öte yandan kullanım alanı gen şleyen, günlük hayatta yer olan ter mler de genel kullanımlarında ter m olma n tel kler n y t r r, d l n ötek sözcükler yle aynı duruma gel r. Örneğ n telefon, radyo, telev zyon, enflasyon uçak, tren...

sözcükler bu nesneler lk bulunduğunda, lk tanıtıldığında ter m n tel ğ taşımış olsalar b le bugün ter m olmaktan çıkmış, temel söz varlığı ç mde düşünülür duruma gelm şlerd r. Ancak elektron ğe l şk n b r sözlükte geçen “radyo” ve “telev zyon” y ne b rer ter md r. Türkçedek spor ter mler ne b r göz atacak olursak Türkler n ata sporu olan güreş ter mler nden b r bölümünün dey m b ç m nde genel d le yerleşt ğ n , buna karşılık yen sayılab lecek olan basketboldan genel d le geçen, genelleşen ter mler n bulunmadığını görürüz. Türkçedek başa güreşmek, kaçak güreşmek, kündeye gelmek büyük olasılıkla hodr meydan g b dey mler güreş sporunun genel d le yansıyan ögeler d r. Yurdumuzda daha yen b r spor dalı olan bokstan da havlu atmak dey m ve nakavt sözcüğü genel d l n malı olmuştur.

11.2.2. Atasözleri

Atasözler ; atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural, b lgece düşünce ya da öğüt olarak düsturlaştıran ve kalıplaşmış b ç mler bulunan kamuca ben msenm ş özsözlerd r. Atasözler , gen ş halk yığınlarının yüzyıllar boyunca geç rd kler denemelerden ve bunlara dayanan düşüncelerden doğmuşlardır. Ulusun ortak düşünce, kanı ve tutumunu bel rt r, b ze yol göster rler. B r atasözüyle belgelend r len tutumun doğruluğu herkesçe kabul ed l r. Anlaşmazlıklarda b r atasözü en büyük yargıcıdır. Atasözler kalıplaşmış (kl şe hal ne gelm ş) sözlerd r. Sözcükler değ şt r l p yerler ne - aynı anlamda da olsa- başka sözcükler konulamayacağı g b sözcükler n yerler de değ şt r lemez. “Derd n söylemeyen derman bulamaz.” sözündek “derman” yer ne “ laç” kullanılamaz. “Çalma el n kapısını, çalarlar kapını” sözü de sözcükler n sırası değ şt r lerek “El n kapısını çalma, kapını çalarlar” b ç m nde söylenemez. Atasözler kısa ve özlüdür. Az sözcükle çok şey anlatır: Dikensiz gül olmaz. Alet işler, el öğünür.

Taşıma suyla değirmen dönmez... g b . Atasözler n n çoğu b r k cümled r. Daha uzun olanları azdır: Vakit nakittir. Yerin kulağı var. Balık baştan kokar. Ak akçe kara gün içindir. Görünen köy kılavuz istemez. Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.

11.2.3. Deyimler

Dey mler, çek c b r anlatım kılığı taşıyan ve çoğunun gerçek anlamından ayrı b r anlamı bulunan kalıplaşmış sözcük topluluklarıdır. Dey mler de atasözler g b kalıplaşmış sözlerd r. B r dey m n sözcükler değ şt r l p - yerler ne aynı anlamda da olsa- başka sözcükler konulamaz ve dey m n söz d z m bozulamaz: “Ayıkla p r nc n taşını” dey m “ayıkla bulgurun taşını” b ç m nde söylenemeyeceğ g b , “Tut kel n perçem nden” dey m de “kel n perçem nden tut” b ç m nde kullanılamaz. Dey mler de atasözler g b kısa ve özlü anlatım araçlarıdır: “D l dökmek, kelle kulak yer nde, kel başa ş mş r tarak, Atı alan Üsküdar’ı geçt ” ... g b . Dey mler k sözcükle kurulurlar ve b ç m açısından k ye ayrılırlar:

a)Sözcük öbeğ durumundak dey mler: Ağır başlı, bit yeniği, eli bayraklı, püf noktası, içli dışlı, kaşla göz arasında, gel zaman git zaman, adam sen de!...

b)Cümle hal ndek dey mler: Dostlar alışverişte görsün. İncir çekirdeğini doldurmaz. Delik büyük, yama küçük... Halep ordaysa arşın burda. g b .

Dey m b r kavramı bel rtmek ç n bulunmuş özel b r anlatım kalıbıdır; genel kural n tel ğ nde b r söz değ ld r. Dey m atasözünden ayıran en öneml şey budur. Çoğu zaman cümle hal ndek dey mlerle atasözler karıştırılmaktadır. B ç m benzerl ğ nden ler gelen bu karışıklık kavram ayrılığına d kkat ed l rse ortadan kalkar. Örneğ n Bitli baklanın kör alıcısı olur. İşleyen demir ışıldar. Bugünün işini yarına bırakma.

cümleler atasözüdür, çünkü her b r b r genel kuraldır. Denenm şt r. Oysa Atı alan Üsküdar’ı geçti. Armut piş, ağzıma düş. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. sözleri dey md r, çünkü h çb r genel kural olarak söylenemez. Dey mler n amacı, b r kavramı özel kalıp ç nde ya da çek c , hoş b r anlatımla bel rtmekt r.

Atasözler n n amacı se yol göstermek, ders ve öğüt vermek, bret almamız ç n gerçekler b ld rmekt r.

Görülüyor k dey mle atasözü amaçta da b rb rler nden ayrılmaktadır.

11.2.4. İkilemeler

eşanlamlılarla kurulan açık seçik, doğru dürüst, kırık dökük, ev bark, sarmaş dolaş; çek ml eylemler, ulaç ve ortaçlarla oluşturulan yenmez yutulmaz, durmuş oturmuş, otura kalka g b k lemeler n b nlerces göster leb l r. İk lemeye katılan k nc sözcüğün, öncek n n önses ne b r “m” eklenmes yle kurulan kâğıt mağıt, okul mokul, araba maraba g b örnekler özell kle konuşulan d lde çok kullanılmaktadır. Eğer

Türkçen n tar hsel dönemler ne doğru g decek olursak k lemeler n çeş tl b ç mler yle baştan ber yaygın olduğunu görürüz. Sonuç olarak, k lemeler n Türkçen n sözcükb l m ve anlamb l m açısından öneml b r anlatım özell ğ olduğunu bel rtmel y z.

11.2.5. İlişki Sözleri (Kalıp Sözler)

Sözvarlığını oluşturan ögeler tanıtırken değ nd ğ m z g b d lb l mde kalıp sözler ya da l şk sözler adı ver len ögeler-tıpkı dey mler ve atasözler g b - b r d l konuşan toplumun kültürüne ışık tutmakta, onun nançlarını, nsan l şk ler ndek ayrıntıları, gelenek ve görenekler n yansıtmaktadır. İl şk sözler açısından Türkçen n zeng nl ğ d kkat çekecek ölçüded r. Örneğ n sizden iyi olmasın kalıp sözü yalnızca bell b r ortamda, bell b r amaçla kullanılanlara ver leb lecek örneklerden b r d r. B r k mse övülürken d nleyen n de gönlünü almaya yönelmey gösteren bu söz g b su g b az z ol da yalnızca bell b r durumda kullanılır. Özell kle b rden çok k ş n n bulunduğu b r ortamda b r şey anlatılırken ayıp ya da söylenmes hoş olmayan b r sözcükten, b r olaydan söz ed ld ğ zaman; konuşan tarafından sözüm meclisten dışarı ya da haşa huzurdan kalıp sözler n n kullanıldığına tanık olunur. Konuşan, bu kavramlara değ nd ğ ç n bağışlanma steğ n böylece d le get r r. Bunlardan başka, Çocuğu dünyaya gelen k mseler kutlarken kullanılan analı babalı büyüsün!” de b r kalıp sözdür. Sev l p okşanan, kend s nden söz ed len b r çocuk ç n söylenen Allah bağışlasın; b r çocuğun ana babasıyla b r arada yaşaması d leğ n bel rtmek ç n kullanılan Allah dört gözden ayırmasın bunlardandır. N kâhlanan, evlenen k ş lere söylenen B r yastıkta kocayın y ne bell durumlara özgü kalıp sözlerdend r. Türkçen n, bell durumlarda söylenmes gelenek olmuş l şk sözler ç nde başka d llerde benzerler görülmeyen b rtakım ögeler de vardır. “Güle güle”

sözünün değ ş k kullanımları buna örnekt r. Güle güle giyin, güle güle harca, güle güle oturun kullanımları g b ... Saygı bel rt s taşıyan kalıp sözlerden b r de çocukları sorulan k msen n yanıt olarak onların sayısını bel rtt kten sonra ellerinizden öper(ler) dey ş d r. Kalıp sözler n b r d l konuşan toplumun dünya görüşünü, nançlarını yansıtmasının en güzel örnekler n d l m zde Allah sözcüğüyle kurulan ögeler n çokluğu göster r. Örneğ n Allah versin, Allah kavuştursun, Allah kabul etsin, Allah razı olsun ... Ziyade olsun, elinize sağlık, kesenize bereket; afiyet olsun, g b kalıp sözler de yemek sırasında konuk le ev sah b arasında kullanılan örneklerdend r.

11.2.6. Doldurma Sözler

Genell kle konuşulan b r d lde b r şey anımsamak üzere zaman kazanma, söylenen pek şt r p kes nleşt rme g b amaçlarla konuşan k msen n kullandığı, çoğu kez gereks z olan sözcüklere ve anlatım kalıplarına doldurma sözler adını ver yoruz. Konuşma sırasında sık rastlanan bu ögelerden b r , Arapça kökenl “şey”d r. Çoğunlukla anımsanmak stenen sözcük bulunamadığı zaman kullanılır. B r olayın aktarımı sırasında öteden ber başvurulan ve y ne anımsanmak ç n zaman kazanmayı amaçlayan efendime söyleyeyim y ne bu tür ögelerdend r. Yerl yers z kullanılan sonra ve sonracığıma aynı amaca yönel r: “Aradan üç yıl geçm ş... sonracığıma...” g b . Özell kle söz varlığı dar ve kültür düzey sınırlı k mselerde bu g b doldurma sözlere daha sık rastlanır. Yerl yers z söylenen anladın mı? , tamam mı? y ne

bu arada sayılab l r. Konuşan k msen n b r nesney , b r konuyu anımsatmak üzere kullandığı ...var ya! sözü anlaşmayı sağlamak amacıyla oluşturdukları özel d l. Okul argosu, kışla argosu, gemici argosu vb. g b Jargon: Konuşanlar dışındak k mselerce anlaşılmaması ç n sözcükler n bozulmuş b ç mler nden genel kavramları çeren sözcük sayısına bakılması gerek r. Özell kle bazı araştırmacıların yanılgıları se 200-300.000 madde başından oluşan uzmanlık alanlarına yönel k sözlüklerle 60.000 madde başından oluşan Türk D l Kurumunun hazırladığı genel sözlüğün b rb r le karşılaştırılmasıdır.

Aksan karşılaştırmada esas alınan Avrupa d ller ndek sözlükler n genel sözlükler değ l ans kloped k sözlük n tel ğ nde olduğunu savunmuş ve yanılgının çıkış noktası olarak da bunu gösterm şt r:

“Fransızların Larousse, İng l zler n Oxford, Amer kalıların Webster’s, Almanların Brockhous g b sözlükler n n gen ş halk k tleler ne yönel k basımları, dışındak , yer nden kalkmaz, çok c ltl basımları çeş tl özel adlara, b l m, tekn k, sanat, tar h, coğrafyayla lg l ayrıntılı ter mlere yer veren ans kloped k sözlüklerd r” Aksan esk eserlerden hareketle Türkçen n çok zeng n b r söz varlığına sah p olduğunu savunmuştur. Bu zeng n söz varlığının günümüze kadar ulaşmamasının neden olarak da 13. yüzyılda başlayan ve Türk D l Devr m ’ne kadar devam eden aşırı Arapça ve Farsça hayranlığını göstermekted r. Buna kanıt olarak da unutulmuş sözcükler ve dey mler b r araya get ren tarama ve derleme sözlükler göstermekted r.